Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eğer, insanı, kur’an, terbiye

Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?




KUR’AN İNSANI NASIL TERBİYE EDER?


Abdülhamit KAHRAMAN


Kuran-ı Kerim’in inzal (iniş) sırası, aslında Allah (cc)’ın insanlığı terbiye sürecidir Kitabullah, terbiye süreci dikkate alınarak aşama aşama tedrici olarak indirilmiştir Yine Kur’an, birçok âyette bir konuya dikkat çeker, izah eder, sonra emreder ve yasaklar Bu insanlığın Kur’an’a göre terbiye süreci dikkate alınarak bir uygulama yapılacak ise, aynı yolun izlenmesi gerektiğinin de ayrı bir delilidir

Kur’an insanı terbiye ederken ‘üç aşmalı’ bir yol izler

Birinci aşama; zihnin terbiyesi

İkinci aşama; kalbin terbiyesi

Üçüncü aşama; amellerin (hayatın) terbiyesidir

Kur’an bu aşamaları uygularken asla aceleci bir tavır sergilemez, her zaman tedrici bir üslup benimser Unutulmamalıdır ki, Kur’an başında, kâinatın en güzel insanı (sav) olduğu halde terbiye süreci 23 senede tamamlanmıştır Değişim, terbiye ve olgunlaşma kolay değildir Çünkü insan doğası, bu tür değişime direnç gösterir Ön kabuller ve alışkanlıklar insanı olumsuz yönde etkiler Zihnin ikna süreciyle ancak zamanla yumuşama gösterir, bu yumuşama ile birlikte zihinde değişim olur İşte bu nokta terbiye sürecinin varmak istediği yerdir Çünkü tüm değişimler ancak zihinde başlar Zihin ikna olmuş ise kalbi ve ameli terbiye sürecini başlamış olur

Alıntı Yaparak Cevapla

Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?




1 ZİHİN TERBİYESİ

Zihin; insan neslinin, beyni ve aklı ile gerçekleştirdiği tüm tefekkür, tasavvur anlama ve kavrama faaliyetlerinin hepsine birden verilen isimdir İnsanı sevk ve idare iki mekanızma vardır Bunlardan birincisi zihin, ikincisi kalptir Zihin duru ve düzgün olursa, kişinin kalbi de hayatı da duru ve düzgün olacaktır Eğer zihinde kirlenmeler ve şüpheler (marazlar) baş göstermişse artık ikinci idare mekanizma olan kalpte de kirlenmeler ve marazlar oluşmaya başlayacaktır

İşte bu yüzden Rahman, insanın terbiye sürecine, zihin tasavvurlarındaki sorunların ve yanlışların düzeltilmesiyle başlar Bir insanın zihnindeki doğru bilgiler eksikse, ya hevasından ya da hayalinden konuşmaya başlar Bu da insanın helakini getirir Rahman bu yönünü terbiye etmek ve işe doğru zihin inşasından başlamak istediği için;

“Oku, yaratan Rabbi’nin adı ile” (Alak- 1)

“Kur’an’ı tertil üzere (ağır ağır/düşünerek) oku” (Müzemmil- 4) diyerek, Kur’ani terbiyenin nereden başlaması gerektiğini açıkça ortaya koymuştur

Kişinin zihinde aydınlık ve hakikat yoksa orayı karanlık ve cahillik doldurur O yüzden insan okumalı, anlamalı ve terbiye olmalıdır Ama neyi okumalı ve nasıl okumalı? İşte bu iki soru, insanı çok düşündürmüştür Ancak ayete tekrar dönecek olursak, birinci soru olan neyi okumalıyız sorusun, insanı Allah’a ve hakikate götürecek bilgi ve hikmet olduğunu anlayabiliriz Çünkü Allah, bizim okuyarak kendisinden (cc) uzaklaşmamızı değil, aksine yaklaşmamızı ve yola girmemizi arzu eder Yine Peygamber Efendimizin (sav),

“Faydasız ilimden Allah’ a sığınırım” sözünden okumaktan kastın, fayda sağlamak olduğu da anlaşılmaktadır

İlk inen ayetteki ikinci dikkat çekici nokta ise ‘Rabbi’nin adı ile’ ifadesidir Bu ifade ikinci soru olan, nasıl okumalıyız sorusunun cevabının oluşturmaktadır Eğer Allah (cc) bir Rab ise ki öyle, o zaman O’nun bizi terbiye etmesine müsaade edici olarak, ama mutlaka O’nun adıyla, O’na ulaşmak için okumalıyız O’nun adı anılmadan başlanan her iş, HzPeygamberin (sav) de belirttiği gibi noksandır, güdüktür

O yüzden insan Allah adıyla, Allah için ve Allah’ın kendisini terbiye etmesine müheyya olarak okumalıdır Zihni, Rahman’ın öngördüğü doğru bilgilerle terbiye edilmiş insanın, artık kalbi de ve hayatı da doğru üzere kurulacaktır İşte Rahman’ın bizden istediği de budur

Terbiye Olmamada Israr ve Müstağnilik:



Yine Rahman, terbiyenin başı olan ‘Alâk’ suresinde, “Hayır, gerçekten insan, azar Kendini müstağni gördüğü için” (Alak- 6-7) âyet-i kerimesi ile kişinin kendisini müstağni; yani zengin ihtiyaçsız, kimseye muhtaç olmayan olarak görmesini azma sebebi olduğunu ortaya koyuluyor İnsanda yeterlilik duygusu önce zihinde başlar, oradan kalbe iner, kalbte ‘kibir’ halini alır ve sonuçta kişinin bütün hayatını olumsuz etkileyen bir virüs gibi insanı sarar ve mahveder Terbiye olmamak müstağniliğe, müstağnilikte azgınlığa götürür İnsanın müstağnilikten kurtulabilmesi için, yine aynı suresinin 12 ayetinde belirtildiği gibi takvalı olması gerekir

Takva; İnsanda Allah’a karşı korkup sakınma, titiz ve duyarlı yaşama, özünü ve kendini her türlü manevi kirlerden korumadır Bundan maksat ise Allah (cc)’ın rızasızlığından korkup sakınmadır Eğer kişi bakış açısına ve hayatına dikkat etmeden yaşarsa sürekli kirlenecek, Allah’ın ona üflemiş olduğu ruhu kirletecektir Sonuçta Allah’tan ve O’nun rızasından uzaklaşacaktır

Rahman takvayı insanı örten bir elbiseye benzetir:

“Ey Âdemoğlulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size süs kazandıracak bir giyim indirdik Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır Bu Allah’ın ayetlerindendir Umulur ki düşünüp öğüt alırlar” (Araf - 26)

Elbise, insanı dıştan gelecek olumsuz etkilere karşı nasıl korursa, takvada insanı manevi anlamda dıştan ve içten gelebilecek olumsuz durumlara karşı korur O yüzden, Kur’ani terbiye mutlak anlamda ancak takva ile olgunlaşır

“Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir” (Alak- 8)

İçinde bulunduğumuz hayatın, çoğu kez bizi sarıp kuşattığını ve bir yerlere doğru sürükleyip götürdüğünü fark etmeyiz Ancak insan bu dünyada misafirhanededir ve döneceği yer Rabbi’nin yanıdır Eğer hayatın bu acımasız dişlileri arasına kul kendisini kaptırır ve önce varacağı yeri sonra da Allah’ı unutursa, Allah ta onu unutur ve bu kişinin mutlak felaketi anlamına gelir İşte Allah bu büyük tehlikeyi bize hatırlatarak bizim çok dikkatli olmamızı ve ‘Ahiret terbiyesi’ içinde olmamızı ister Ahireti unutmadan yaşayan insan, dünyayı olması gereken yere oturtur Gözünde ve gönlünde büyütmez, dünyanın onup alıp götürmesine fırsat vermez

Sonuçta insan, nerede ne kadar kalacaksa oraya o kadar önem vermesi gerekir!

İşte bu, bir ahiret terbiyesidir

Zihin Terbiyesinde Hak-Batıl ayrışması :

“Ve şüphesiz sen pek büyük bir ahlak üzeresin Artık yakında göreceksin ve onlarda görecekler Sizden hanginizin fitneye tutulup çıldırdığını Elbette senin Rabbin, kimin kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir” (Kalem- 4-5-6-7)

“Şu halde yalanlayanlara itaat etme Onlar senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı Şunlardan hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren Hayrı engelleyip duran, saldırgan, olabildiğince günahkâr Zorba, saygısız, sonra da kulağı kesik Mal ve çocuklar sahibi oldu diye Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, (Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır diyen” (Kalem -8-15)

Rahman, daha ikinci inen sure olan, Kalem suresinde iyilerle kötülerin, beyazlarla siyahların, aydınlıkla karanlığın arasını açmak ister Çünkü siyah boya, beyaz boyaya ‘bir kaşık’ karıştığında, artık beyaz hiç bir zaman saf beyaz olamayacaktır Artık ‘o’ kirlenmiş ve grileşmeye başlamıştır Rahman bunu bildiği için kirlilerle temizlerin arasını açarak terbiye etmiştir Ancak aslolan beyaz boyaların kendisini ‘takva’ ile muhafaza ederek, yavaş yavaş kendi boyasından siyah boyalara aktarma yapmalı ve onlarında zaman içinde kendisi gibi beyazlaşmasını sağlamalıdır İmani terbiye de bunu gerektirir




Alıntı Yaparak Cevapla

Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur’An İnsanı Nasıl Terbiye Eder?




Terbiyeden ve Eğitimden Vazgeçmemek :

“Şimdi sen Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma Hani O içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmamış olsaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda atılmış olacaktı” (Kalem- 48-49)

Terbiye süreci zor ve zahmetlidir Bazen, kendimizi terbiye sürecinde yol almış olsak bile, etrafınızı terbiye etmeniz zor hatta bazen imkânsız gibidir İnsan böylesi bir durumda umutsuzluğa ve karamsarlığa düşmeden yolunu sabırla ve istikrarla, Hz Nuh (as)’un kararlılığıyla sürdürmelidir Rahman’ın bizden beklediği de budur



“Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz ise (ağır bir) sorumluluktur” (Ahzâb- 15)

“Müminlerden öyle adamlar vardır ki Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimide beklemektedirler Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini-özlerini) değiştirmediler” (Ahzâb- 23)

İman ettiğini söylemek, Rahman’a bir çeşit ağır bir söz vermektir Söz vermek zihin ve kalb işidir İnsan haklılığına ve gerekliliğine inandığı bir sözü verir Ancak insan çoğu kere söz verdiği zamanki hali üzere kalmaz Çünkü insan yaşarken hayatına birçok yabancı tasavvurlar akar Önce bunlara dönüp bakmaz Ancak onlar hayatına akmaya tüm hızıyla devam eder Önceleri pek itibar etmediği bu düşüncelere, sonraları acaba diyerek yaklaşır İşte değişimin ilk başlangıç yeri burasıdır İnsan bunu zihninde pek önemsemez ancak burası önemli kırılma noktasıdır Çükü zihin batılın haklı olabileceğine bir inanmaya başladığında artık kendisi olmaktan uzaklaşmaya başlamıştır Geri dönülmesi kolay olmayan bir yola yavaş yavaş girilmiş demektir

Rahman, insanın inancının gelişmeye açık, ancak olumsuz değişmeye kapalı olmasını ister

Rahman, kendisine verilen sözlere sadakat göstermemizi ister

Rahman bizim kendimizi başıboş bırakmamamızı ister İnsan tüm bunları ancak İlahi hedeflerde ısrar, şartlara göre şekil değiştirmeme anlayışı ile ve koplekslerinden kurtulduğunda başarabilir Çünkü kompleksler bozulmaların ana kaynağıdır

Kompleksler ve kişisel zaaflarımız, şahsi çukurlar ya da fazlalıklarımızdır İnsan bunları, kendisine dikkatli bir şekilde bakınca görebilir Ancak gördüğü ve fark ettiği hastalıklarını örtmemeli, aksine üzerine gitmelidir Üzerine gidilmemiş her sorun daha çok büyür, adeta bizi bir sarmaşık gibi sarar İşte şeytanın en çok sevdiği hal de budur: Kendisini bırakmış, nefsine hayır demeyen insan

Rahman bizi Kitab’ına sımsıkı sarılarak yaşayanlardan eylesin

Ayakları ve kalbleri O’nun (cc) yolunda sabit olanlardan eylesin Âmin!

Temizlenip arınmak, terbiye sürecinin başlangıcıdır Bir insanı önce ailesi, sonra çevresi, daha sonra da (eğer yapabilirse) kendisi terbiye eder

İdeal olan, insanı yaratanının terbiye etmesidir Bu da, O’nun bize indirdiği Kur’an’a yönelmekle olur

Kur’an’ın her âyetinin mutlaka insanı onaran ve terbiye eden bir yönü vardır Çünkü bu kitap mutlak mürebbi tarafından insanın terbiye edilmesi için indirilmiştir

Bizi yaratan ve bizi her şeyimizle en iyi tanıyan ‘O’ olduğuna göre O’nun Kitabı ve O’nun güzel Rasulü’nün sünnetleri bizi terbiye etmelidir

Terbiye süreci dikkate alınarak aşama aşama indirilen Kur’an, önce bir konuya dikkat çeker, sonra izah eder, sonra emreder veya yasaklar

Bozulmaların ana kaynağı olan kompleks ve zaaflarımız, şahsi çukurlarımız ya da fazlalıklarımızdır İnsan bunları, kendisine dikkatli bir şekilde bakınca görebilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.