Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




10 MECLİS

Bu konuşma pazar sabahı yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 14 Şevval 545, Milâdî 1150


Rasûlullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ben ve ümmetimin muttakîleri tekellüften -içten gelmeyen ve zorla yapılan işten- beridirler
Allah'ın emri gereğince hareket eden muttakî, zorlamaya hacet kalmadan kulluk vazifesini yapar Çünkü ibadet, Allah'a kulluk, onun ruhuna sinmiştir İmanı tam olan, dışı ile içi ile tam kuldur İçi bozuk münafık, her işi güçlükle yapar İbadet faslına gelince, ondan daha tembeli bulunmaz Şayet bir ibadet yapacak olsa dıştan zorlama ile yapar İçi ise tam bir fesat hâlindedir Bir türlü imanlı zümreye katılmak istemez Münafık için sözlerimiz biraz uzasa desem, yersiz olur Ne diyelim; o kendini her zaman belli eder Her şey, yine bir şey için yaratılır Yerine göre söz edilir İşe göre adam, cenk için kahraman yaratılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey münafıklar! Bulunduğunuz hâlden dönünüz! Bu kaçak hâlinizden vazgeçiniz Hâlinize şeytan da gülüyor Neden şeytanı güldürüyorsunuz? Size ayıp değil mi? Siz böyle yaptıkça şeytan neşeleniyor Siz bu durumda ne yapsanız makbul olmaz
Çünkü kıldığınız namaz halk için, tuttuğunuz oruç yine halk için Hiç biri Hak için değil Hep işleriniz böyle! Sadaka verseniz halktan fayda umuyorsunuz Bir düşküne zekât verseniz, karşılığında bunu çalıştırmak dilersiniz Siz alnına kötü damga vurulacak insanlarsınız; ne çare ki, bu âlemde hatalar gizli kalmaya mahkûm Yakında canınız cehenneme girer, hiç üzülmeyiniz
Kurtulmak isterseniz derhal Peygamber’e uyun Sakınınız, dinde icat çıkarmaya kalkmayasınız Yaparsanız kızgın ateş sizi bekliyor Cehennemin zemin katına siz gireceksiniz, özür dileyin Yaptığınıza pişman olun Geçmişteki büyüklerin yolunu tutun Doğru yolda yürümeye alışın Bu yolda yabancılara benzemek yoktur Bu yolun sağlam ve gerçek yolcuları hep birbirine benzerler Yalnız Peygamber’in âdetlerine uyarlar
Bu yolda, ne zor vardır, ne de fıtrî hâllere aykırı bir hareket Akla ve düşünceye hükmeden bir dinden daha iyisi olur mu? Olsa da onun gibi olur Sizden önce gelenleri, bihakkın yetiştiren bir din, sizi neden yetiştirmesin? Onlar sizden daha bilgisizdi Akılları sizin kadar iyiyi seçemiyordu Ama onlarda manevî çöküntü yoktu Manevî çöküntü sizleri yıktı, berbat etti Maddî olan her şeyin iyisini ararsınız, manevî olunca durmaz kaçarsınız Aklınız gözünüzün gördüğünü kabul ediyor Görmediklerinizi hiç kabul etmiyorsunuz Ama işinize gelen olursa kabul etmekten de dönmüyorsunuz
Birine bir kuruş verirsen gelecek milyarı beklersin, bu nasıl olabilir? Olmayacak iş için kesenizi sonuna kadar açarsınız Ama icabında Kur'an okur, onun emirlerini dinler, sonra da “böyle şey olmaz” der, geçersiniz Sebebi, işinize gelmiyor Ne var ki, kafan kuru tahtaya değince hepsini daha iyi anlarsın
Yazıktır, Kur'ân'ı ezber ediyor, sonra onun buyurduklarını tutmuyorsun Peygamber (sav) Efendimiz’in âdetleri hep ezberinde; ama onun yaptığını yapmaya bir türlü yanaşmak elinden gelmiyor Neden? Bu hâlinle ne olmak ve ne yapmak sevdasındasın? İnsanları iyiliğe çağırıyorsun; ama kendin yapmıyorsun Kötülüğü onlara anlatırken en fenasını yapıyorsun Allah Teâlâ bir âyet-i kerimede şöyle buyurdu:
“Allah katında ceza büyüdü, neden yapamayacağınızı dediniz?”(es-Sâf, 61/3)
Neden sözle iyi, işe gelince ihtilâf? İman iddiası yaparken imansız bulunmak seni utandırmıyor mu? İman sahibi her şeye göğüs gerer; iman budur Her ağırlığı imanımız yüklenir Tuttuğunu yere vurur Cenklerde bahadırlık gösteren imandır Yoksa maddî varlık değildir
İman, elindeki fani şeyleri bir yana atar; dünyalığı Allah yoluna serper İmansızlık şeytan yolunda mal sarf eder Nefsin ve kötü arzunun şerefine(!) varını vermekten çekinmez İmana sahip olandan iyilik çıkar, imansızdan ise fenalık hâsıl olur
Hakk'ın kapısını yitiren, halkın seçtiği yola oturur; onların elindekine koşar Hak yoldan şaşan ve sapan, halkın yolunu keser Allah bir kimse için hayır dilerse halkın kapısını ona kilitler, onların iyiliğini keser, bu sebeple o kul da Hakk'a koşar Bucaklardan haz alır; deniz sahilinde dolaşır Hiç bir şeyi olmayanı bırakır, her şeyi olana gider
Yazık sana; kıştır diye susuz yerde duruyorsun Yakında yaz gelecek Yanınızdaki sular çekilecek Deniz sahili sana kalmayacak Sen az zarara tahammül edemediğin için sıcakta perişan olacaksın Kışın olduğu gibi yazın da deniz kenarında kalsaydın bu hâle düşmezdin
Allah ile ol, aziz olursun Zenginlik ve sultanlık bulursun Bütün sultanlar sana gelir Herkesin Hakk'a aparan delili olursun Bir kimse Allah ile zengin olursa her şey ona muhtaç olur Bu anlatılanlar, süsle temenni ile ele geçmez Gönülde olan bir cazibe ile gelir Bunu da amel getirir, doğrusu budur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey evlat! Şiarın sessizlik olmalı Varlığına hâkim olarak sükûtu libas gibi giymelisin Bütün arzun, halkın şerlilerinden kaçmak olmalı Hatta bütün yaratıkları birden bırakmalısın Bu hâli kazanmak için yere sığınak eşip girmek gerekirse yap Ve orada gizlen Bunu âdet edin, ta ki imanın ölmesin, ikan hâlin -tam imanın- kuvvet bulsun Doğruluk kanatların böyle açılır, gelişir Kalp gözlerin de görmeye başlar Varlığın genişler İlâhî bilginin boşluğunda uçmaya başlarsın Şarkı, garbı, denizi, deryayı gezersin Sahilleri ve dağları dolaşırsın
Semaya yükselirsin, yere iner, sessiz gezersin Çünkü himmetin yücedir Arkadaşın büyüktür, işte bundan sonra dilin çözülür, sözlerin anlaşılır Sessizlik libasını çıkarır atarsın, halktan kaçmana artık lüzum kalmaz
Sırrınla halka gidersin, onların derdini iyileştirecek bir tabip olursun Sen bizzat onlara şifasın Senden zarar beklenmez Onların azlığı, çokluğu, senin için bir mana taşımaz Seni övmeleri, kötülemeleri bir kıymet teşkil etmez
Aldırma, artık işi nereye bırakırsan orada bulursun Çünkü Mevlâ ilesin; Rabb’in sana yardımcıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey cemaat! Size Hâlık'ı, anlatıyorum O'nu iyi bilin O'nun huzurunda edepli olun Kalbiniz, O'ndan uzak kaldığı müddet edepli ve terbiyeli olun Siz O'na karşı edepli davranmıyorsunuz Bu da geçer; ama kalbiniz O'nu tam bulunca Bu iş kolay olmaz, siz zorla yapmalısınız O'nun hikmeti, kalbinizi doldurunca zaten edepli olursunuz O'nun nuru, gözünüzü doldurduğunda isteseniz de önünüze bakarsınız, istemeseniz de Padişah ata binince sokakta oynaşan yavruların sesi kesilir, bilmez misin? Padişah saraydan çıkıncaya kadar bağırırlar, o çıkınca sus pus olurlar, edep perdesine bürünürler Çünkü padişah huzurunda bulunuyorlar Bazısı da hemen padişahın göremeyeceği bir köşeye kaçar
Halkın maddî yararını umarak onlara dönmek, Hak’tan yüz çevirmek olur Hak’tan başka her neye gönül kaptırıyorsan, onlar senin için put sayılır Onları bırakıp Hakk'a dönmedikten sonra sana kurtuluş yoktur Halkı, iyilik ve kötülük babında hemen terk et Onları hiç bir şey için güçlü görme
Sizleri hastalığı içinde saklı sağlar olarak görüyorum İhtiyaç içinde çırpınan zenginlere benziyorsunuz İçiniz ölü, dışınız diri Haddizatında yok olmanıza rağmen kâinata sığmayan varlık taşımak istiyorsunuz
Hak’tan uzaklığınız daha ne kadar sürecek? Ne zamana kadar O'ndan kaçacaksınız? Ne zamana kadar dünyayı yapıp, öbür âlemi yıkacaksınız? Her birinizin ancak bir kalbi vardır; nasıl ona iki şeyi sığdırabiliyorsunuz? Ona hem Hak, hem halk sığabilir mi, bunlar nasıl olabilir? Biri girince öbürü kaçar Olmaz dersen, yalan edersin Yalan ise, Peygamber (sav) Efendimiz’in buyurduğu şu hükmü giymiştir:
“Yalan imanı kaçırır
Her kap içindekini sızdırır Yaptığın iş inancına delildir Dışın, içini gösterir Bazı büyükler: “Dış, için örneğidir” derler
Hak ehli, yani Allah'ın has kulları, seni çabuk anlar Onların birine düşersen edepli ol Onu karşılamadan önce günahlarına tevbe et Onların yanında küçüldüğünü bil Onlara tevazu göster İyi kullara gösterilen tevazu Allah için olur Bir kimse, Allah için kendini engin gönüllü ederse, Allah onu yüceltir Senden üstün herkesin yanında edebini iyi et Çünkü Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Bereket ve bolluk büyüklerinizin bulunduğu yerdedir
Peygamberimiz, bu kelâmı ile yaş büyüklüğünü kastetmiyor
Allah'ın emrine uyulmadıktan sonra yaş büyüklüğünün bir önemi olmaz Büyük denince, yaşı olgun, başı dolgun olmalı, Allah'ın emrini tutmalı Yasak ettiği şeylerden kaçmalıdır Kitab’a, Sünnet’e göre iş tutmalıdır Yoksa birçok yaşça büyükler vardır ki, onlara selâm vermek bile caiz değildir Yüzünde bereket değil, bilakis şer vardır
Büyükler, Allah'ın emrine göre yürürler; yasak şeylere bakmaktan çekinirler Bildikleri ile amel ederler Yaptıkları işe riya karışmaz
Büyükler, saf olur, Allah'tan gayri varlıktan kaçar Büyükler, saf kalbe sahiptir Allah'ı içinden kopup gelen nurla bilir İlim sahibidir Her kim ki, kalp bilgisine sahiptir, o Hakk'a yakın olur İçinde dünya sevgisi olan kalp Allah'ın nuruna karşı perdedir Âhiret sevgisine düşen kalp, Allah yakınlığından perdelidir
Dünyayı sevdikçe âhiret sevgin azalır Âhireti sevdikçe Allah'a rağbetin azalır
Değerinizi bilin, nefsinizi koruyun Allah'ın düşürmek istemediği derekeye düşmeyin Bazı büyükler şöyle der: “Bir kimse kıymetini bilmezse, kader ona bildirir
Kalkacağın yere oturma Bir yere girersen, oturmayacağın yere koşma Ev sahibinin istediği yerden başkasına oturamazsın Dilediğin yeri sana vermezler Diretecek olursan kolundan tutar, tekme ile dışarı atarlar

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey evlat! Bilgi edinmekle, kitapları ezberlemekle ömrünü harcadın Ama öğrendiklerinle amel etmedin O bilgi sana nasıl yarar? Peygamber (sav) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurdu:
“Yarın kıyamet olduğunda Allah Teâlâ şu hitapla tecelli eder: ‘Ey peygamberler ve âlimler, siz halkın idarecileriydiniz, onlara ne gibi işler yaptınız?’ Sonra padişahlara döner: ‘Siz de, hazinelerime sahip olmuştunuz; ihtiyaç sahiplerini kolladınız mı? Kaç yetime baktınız? Onlardan hak ayırıp gereken kimselere verebildiniz mi?”

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey cemaat! Peygamberimiz’in öğütlerini tutmanız lazım Onun emirlerine kendinizi verin Kalbiniz ne kadar karanlık Halkın kararmış kalplerini bana bildiren Subhân'dır Her ne zaman ki, uçmak isterim, kader makası kanatlarımı keser Ama ben tesellimi bulurum Nasıl tesellimi bulmam ki, her zaman sultanımın katında yaşarım


Ey münafık, veyl –helak- sana gelsin! Buradan çıkıp gitmemi istiyorsun Şuradan ayrılsam, yer parçalanır Bütün varlığınız, parça parça ayrılır Sözler başkaya çevrilir Allah'ın azabından korkarım Bana acele etmek yakışmaz Ben koşucu değilim Kaderimi bekliyorum Kader bana bir pencere açmıştır; oradan seyrederim Her olana ve sahibine teslim olurum Allah'ım bize selâmet ver
Yazık sana, benimle eğleniyorsun değil mi? Hâlbuki ben Hakk'ın kapısını tanıyorum; halkı oraya götürüyorum Yakında hâlini görürsün Yukarıya bir karış yükselseniz, dibe doğru bin misli inersiniz Yakında Allah’ın belasına kavuşacaksınız O'nun azabı sizi dünyada tutacak, âhirette de yanacaksınız
Zaman gebedir İçindekini en kısa zamanda görürsünüz Beni Hakk'ın eli tutar Bir kere dağ olurum Birden zerre kadar küçülürüm Bir kere deniz kesilirim, sonra döner damla olurum O el beni birden güneş eder; sonra da bir ışıltı hâline getirir Şimşek de olurum, gece de olabilirim, gündüze de dönerim “O her gün bir şan alır (er-Rahmân, 55/29) Bu laf sizedir Sizden olmayanlar, bunu an olarak tabir ederler, öyle anlarlar

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey evlat! Gönlünün geniş, kalbinin hoş olmasını istersen, halkın dedikodusunu işitme Onların sözlerine bakma Onlar, yaratanlarına bile laf atıyorlar, bilmiyor musun? Senin ne önemin olur? Yaratanına kafa tutmak isteyen senden memnun olur mu? Görmüyor musun, onların çoğu, ne iman bilir, ne aklını çalıştırır, ne hakkı görür, ne de doğruya gider Durmadan yalan söyler Ve daima inkâr yoluna saparlar
Hak’tan başkasını tanımayanlara uy O'nun gayrini bilmeyenlere tabi ol Asıl insan onlardır Onlar asıldan ayrılmayan bir topluluktur
Allah'ın hoşnutluğunu dilersen halkın eziyetine razı ol; sabret Allah, birçok şeylerle tecrübe eder O şeylerin hemen hepsi, kulların eli ile gelir Sabırlı ol, üzülme Allah'ın âdeti böyledir Sevdiği kullara imtihan yolunu açar Kim kazanırsa başarı ondadır Yollar, sevdiklerine zaman zaman kapanabilir, her şeyle mihnet ve bela gelir Dünya onların başına bela olur Arştan yerin altındaki şeylere kadar her şey onları üzer Böylece mevhum varlıkları erir; eriyince Hakk'ı bulurlar O'nunla olurlar Yeniden yaratılmışa dönerler Allah Teâlâ, bir âyet-i kerimede şöyle buyurdu: “Sonra biz, onu yeni bir yaratılışta yaptık Yaratıcıların en güzeli büyüktür, hoştur (el-Mu’minûn, 23/14)
Büyükler, birinci yaratılışta birdirler, herkes gibi yaratılmışlardır İkinci yaratılışta ayrılırlar Bu yaratılış, diğerine benzemez Birinci mana değişir İkinci yaratılışta her şeyden ayrı manada bir kul olur
Aşağılık derece yücelir Ruhanî ve rabbanî âleme geçilir Halkı gafil görünce onun kalbi daralır İç âleminin kapısını kullara açmaz Bu hâlinde her şey onun için birdir Dünya ile âhiret, kâinat ve içinde yaratılmış olanlar, onun için tek varlık olur Bunları tek varlık olarak gördükten sonra sırrını açar Hepsini yok ettirir, yani iç âleminde kaybeder O dem kudret âlemi zuhur eder Musa'nın (as) asası da aynı vazifeyi yapmıştı
Allah, Subhân'dır Dilediği kimsenin eli ile arzu ettiği şeyde kudretini izhar eder
O gün Musa'nın (as) asası, sihirbazların iplerini yutmuştu Ne ipler ortada görünür oldu, ne de asada bir şişkinlik Allah, bununla hikmetini değil, kudretini göstermek istiyordu
Sihirbazların yaptığı, hikmet ve geometrik problemlere dayanıyordu Ama Musa'nın yaptığı Hakk'ın kudreti icabı idi Bütün âdetleri ortadan kaldırıyordu Bunu sihirbazların başkanı sezmişti Arkadaşlarından birini çağırdı Musa'nın yanına gönderdi ve
“Git ona bak; yaptığı işteki durumu nedir?” dedi Gitti, şu neticeyi getirdi:
“Musa'nın rengi değişiyor Asayı hâline bırakıyor, yapacağını yapıyor
Başkan düşündü:
“Bu Allah'ın işidir Musa bunu yapamaz O sihirbaz ve sanatkâr da değildir Olsaydı, yaptığına güvenirdi, rengi değişmezdi” dedi
Sonra bütün sihirbazlar Allah'a iman ettiler
Ey evlat! Hikmet âlemine, kudret iline ne zaman gireceksin? Yaptığın iş seni ne zaman kudret kapısına aparacak? İhlâsın seni ne zaman O'nun yakîn iline götürecek? Ve ne zaman, marifet güneşi sana doğacak, iyilerin ve kötülerin kalbini onunla göreceksin?
O'ndan gelecek bela seni ürkütmesin Bu yüzden Hak’tan kaçma, seni tecrübe eder Sebeplere bağlanıp O’nun kapısından kaçıp kaçmayacağını öğrenmek ister Bela seni bulduğu zaman iç âleme mi geçiyorsun, yoksa dış tesirleri mi biliyorsun İdrâk edilenlere mi gidiyorsun, yoksa bu aklın sezemediği öte varlıklara mı dalıyorsun? Görüleni mi tutuyorsun, görülmeyeni mi?
Allah'ım, bizi bela ile deneme Bize belasız yakınlık ver Bize yakınlık ve lütuf ihsan eyle! Ateş afetini göstermeden yakınlığını nasip eyle Şayet afet mukadderse, bizi semender (ateş içinde yaşayan bir kuş) gibi kıl O ateşle beyazlanır, yanmaz; bilakis rahat eder Bela hâlimizi, İbrahim'in (as) ateşine çevir Ona yaptığın gibi, bize verdiğin ateş de olsa, içinde yeşillikler olsun Bizi bütün varlıktan müstağni eyle İbrahim Peygamber’i de öyle eylemiştin Bize ülfetini ver ve bizi onu esirgediğin gibi esirge Âmin!


İbrahim (as) yola girmeden önce, can arkadaşını bulmuştu Varlığını daima esirgeyecek komşuyu bulmuştu Arkadaşı buldu, sonra yola çıktı Komşuyu seçti, sonra eve taşındı Hastalık gelmeden önce, tedavi yollarını aradı, buldu Bela gelmeden sabrı öğrendi, hüküm verilmeden önce uymayı bellemişti İbrahim (as) sizin manevî babanızdır Ondan yol, erkân öğrenin ve ona uyun Onun sözünde ve işinde binlerce hikmet vardır Bela denizinde ona lütuflar veren Subhân'dır O, denizde yüzdüren ve kuvvet elini ondan kesmeyen Büyük'tür
Allah büyüktür İbrahim Peygamber’i düşmana gönderdi Hâlbuki düşman atlı, o yaya idi Elini arkasına bağladı, yücelere çıkmasını diledi
Halkı yemeğine çağırdı; hâlbuki kendinde ancak bir günlük yiyeceği vardı Bunlar gizli ve büyük lütuflardır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -10- Meclis

Eski 08-02-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -10- Meclis




Ey evlat! Allah'a kul ol Kader geldiği zaman susmayı âdet edin Bu hâlde, nice hikmetler sezeceksin
Hekim Calinos'un bir çırağı vardı Ona zahmeti hayli çok işler yaptırdı Çırak sesini çıkarmadı, alacağını aldı Bunu duymadın mı, hekim oldu Bütün bilgileri ezber etti
Yaptığın hezeyan karşısında ilâhî hikmetler sana varmaz Her şeye muteriz ol, Hak’la nizaya koyul, sonra da hikmet bekle! İşte bu olmaz
Allah'ım! Bize uymayı nasip et Münazaayı bıraktır “Dünyada iyilik ver Âhirette de iyilik ver Bizi ateşten sakla (el-Bakara, 2/201)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.