Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




3 MECLİS


Bu konuşma, Cuma günü dershanede yapıldı
Ko­nuşma tarihi: Hicrî 8 Şevval 545, Miladî 1150


Ey şahsına gereken şeyleri bulamayan! Bu hâlin geçip gitmesini şiddetle isteme Belki gelecek şeylerde seni helak edecek nesneler vardır
Ey hasta! Hastalığın geçmesini mutlak olarak isteme Afiyetin her zaman yararlı olacağını sana kim dedi? Şimdi hastasın, îmanın var; sağlam olunca bu îmanı kaybetmeyeceğini kim temin eder? Dünyalığa dalar, Allah'ı, Peygamber’i unutursun Akıllı ol; her olur olmaz şeyin peşine koşma
Kârını sakla Kazandığın şeyin değerini bil Bunda devam et; iş­lerin düzelir Her işte başarı elde edersin Elinde ne varsa, hırsı bir yana at; kanaatini ona yönelt “Mutlaka artsın!” deme; fazla gelirse al Olmadığı için üzüntü duyma Allah’ın verdiğini ye ki, hoş ola Şahsî isteklerini alırsan dertlenebilirsin Dilencilik iyi değildir Verilen alı­nır; ama dilenmek olmaz Ancak iç âleminden kopup gelen arzu so­nunda istenebilir Bu da bir nevi tecrübe olur Kuvvet sahibine sığı­nıp istemek yerinde olur her hâlde Bu hâlde isteyene değil, istene­ne bakmak gerektir Bu istek zararsızdır; hele kalbin ayık olması mutlaktır Kalp ayık olunca işler mübarek olur, keder vermez İstek­ler yalnız dünyalık işlere olmamalı, biraz da âhiret işlerine olmalı En çok dileğin af ve afiyet olmalı Din, dünya ve âhiret için iyilik dile Bunları yapabilirsen sana yeter; fazlası sana ne lâzım?
Allah hiç bir işi yapmaya mecbur değildir O, mülkünde ancak dilediğini yapar Allah'ı mülk sahibi bil Bu sahip hayırlıdır Başka­sını seçme Senin için iyi olmaz Bir ağır yük kaldırdığın zaman sırf kuvvetini görme Allah'ın kudretini sez O'nun gücü olmasa senin gençliğinin, kuvvetinin ne değeri olur? Malına da pek güvenme Mal sana ne yapabilir? Malın özünde manevî tesir olmadan hiç bir de­ğer ifade etmez Allah bir defa tutarsa bırakmaz Maddiyatı bırak; biraz manevî ol O'nun tutuşu manevî yollardan gelir Maddî tedbir­lerin pek tesiri olmaz Olsa olsa, yine O'nun tesiri ve izni ile olur
Yazık, dilin müslüman gibi konuşuyor, kalbin onu doğrulamı­yor Sözün Allah'a ve Peygamber’e inanmış gibi, özün tam tersine İşlerin hiç birine uymuyor Ne olacak hâlin? Halk arasına çıkınca, senden iyisi olmuyor; yalnız kalınca neden şeklin değişiyor? Bili­yor musun, yıllarca namaz kılsan, oruç tutsan sana hayır getirmez; ömrün boyunca hayırlı işlerde bulunsan hayır göremezsin; ancak, Allah rızasını gözeteceksin; bunu iyi bilmen gerek Aksi hâlde yap­tıkların boşuna; bu duruma göre, sana damga, “münafık ve içi bo­zuk” sözleri olur “Allah'tan uzak” mührünü alnına vururlar Şu an­da yaptıklarından dön Bir an bile yaşamana senedin yoktur Ne kadar kötü işin varsa bırak, kötü sözlerden dön Kötü niyetlerinden kendisini hemen çekiverir
Allah yolcularının iç âleminde aksaklık göremezsin Onlar, kur­tulmuşlardır Onlar, tam îmana sahiptir Muvahhid onlardır İhlâslı işi onlar tutar Belâya onlar sabırla karşı koyar Bir afet indiğinde sızlanmazlar; inlemezler Metin ve vakur olarak işlerin sonunu beklerler İyilik geldiği zaman şükür yoluna koyulurlar İyiliği ilân eder, kötülüğü saklı tutarlar Başlarında olan felâketli işlerden, kim­seye şikâyet etmezler Ellerinde bir bolluk varsa, herkese dağıtırlar Dağıttıkları elde kalandan fazladır Bu verişi severek yaparlar Ver­dikten sonra üzüntü duymazlar Kendi kazançlarından diğer kardeş­lerine fayda sağladıkları için sevinirler
Bu kullar ilk başta dilleri ile şükrederler Sonra kalpleri ile, da­ha sonra da gönülleri ile Halkı bilmezler Halktan onlara bir eza gelirse sadece tebessüm ederler Dünya şahları onların katında hiç­tir Yeryüzünde gezenler, onlara fakir, hasta ve ölü görünür Onlar için cennet, tavanı çökmüş bir viranedir Cehennemi, ateşi sönük, küllük bilirler Ne cennete yerleşmek için fazla arzu duyarlar; ne de cehennem korkusundan titrerler Cennete girmekle cehennemde kalmak onlar için eşittir Semanın yüceliği, onları Hak’tan ayrı ede­mez Yer, tabiî güzelliği ile onları aldatamaz Onlar, yeryüzünde ya­şayanlarla gökyüzünde uçanlar arasında eşit şart görürler Hepsini tek kuvvetin esiri bilirler O da, Allah'tır
Onları bir zaman dünya ehline karışmış görürsün Gafillerden biri bilirsin; ama değil Bir zaman sonra âhiret ehline karışırlar Onlarla sohbet ederler Az sonra kendi iç âlemlerine tâbi olurlar Gözlerinde dünya yok olur Âhiret silinip gider Her iki cihanın Rabbi ile olurlar; zaten aradıkları da bundan başka bir şey değildi O'na gider ve koşarlar Sevdikleri yalnız O'dur Gönül kapıları bu kez Hakk'a açıktır Başkasını ne ederler; yalnız Hak sevgisi ile dolarlar Kalpleri Hakk'a karşı yürümeye koyulur O’na tam vasıl oluncaya kadar yolculukları devam eder Artık onlara Hak dostluğu hâsıl olmuş olur
Yukarıda belirtilen yolculuk mecazîdir Kalbin maddî yolu yok­tur Yol tabiri, yolcuya anlatmak için kullanılır Yoksa ne yol var, ne de yolculuk Hepsi bir an işidir Hakk'a varma arzusu akla ge­lince, yol görünmeden varılmış olur Menzil alınır, yol kat edilir Ka­pı açılmadan eve girilir
İşte hâl böyle… Her şey Allah'ı anmakla başlar Bu duygu kalpte yerleşince işler bitmiş olur Evvelâ anmak, son nefeste yine O Herkes, Hakk'ı andığı kadar erebilir Bu sebeptendir ki, büyükler daima Allah'ı anarlar Bu anış onların benliklerini yıkar İç âlemlerini kaplayan her cins kötülüğü eritir Hak’tan gayrı ne ki var, ben­liklerinden silinir; kaybolur Cümle varlık, Hak varlığı ile dolar
O büyük insanlar, Hak Teâlâ'nın şu emrini işitmişlerdir:
“Beni anın; sizi anarım Şükür yolumu tutun; küfür yolunu tutmayın(el-Bakara, 2/152)
O büyükler, Allah'ı anmak için ellerinden geldiği kadar doğru yola koşarlar Bunu severek yaparlar Onlar, şu yüce kelâmı dinler­ler:
“Ben, beni zikredenin yanındayım
O sevgili kullar, uygunsuz yerlerden kaçarlar, iyi şeylerle uğra­şırlar Her hâllerinde Allah'ı anar ve O’nunla ülfet ederler

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Ey cemaat! Kötü heveslere kapılmayın Aklınızı, mantığınızı ça­lıştırın Hisle, hevesle hareket etmeyin; bunlarla olan, yolda kalır Si­ze bir hâl olmuş Hep duygularınızla hareket etmektesiniz Mantığınız ve aklınız çalışmaz olmuş Önce bilgilerinizi geliştirin İlim kaynaklarına kendinizi kavuşturun İlme ererseniz işleriniz kolay olur Varlı­ğınızı koruyabilirsiniz Mücerret ve muayyen bilgi ile yetinmeyin Her gün bir başkasını öğrenin Sipsivri bir bilgi sizi kurtaramaz Siyahla beyazı seçme kabiliyetini gösterebilecek bilgiyi elde etmeye bakınız Kendi varlığınızda istiklâlini ilân edecek şeyi öğrenin Müftünün fet­vası ile değil, iç âleminizden kopan buyrukla hareket edin Bu bilgiyi Allah duygusu sağlayabilir Hak irfana sahip olan, tam bilgi sahibi­dir Akan suların miktarını ölçen ve toprak kalınlığını hesap eden, âlim değildir Gerçi bu da bir ilimdir; ama bu ilimle birlikte yüce ve ulvî şeyleri de bilmek gerekir İlk başta hak ilimle ruhunuzu bezeyin Sonra, bu bilginin gerektirdiği gibi dış varlığınızı da Allah’ın emrine göre düzeltiniz Allah, size neyi öğrenin diyorsa onu belleyin İlk işi­niz bu olsun, sonra diğerleri Gün gün, ay ay, O'nun yolunda iş tu­tun Böyle olursanız, yaptıklarınızın iyi meyvesini alabilirsiniz Aksi hâlde bir serap uğruna yokluğa gömülürsünüz; size yazık olur
Ey evlat! Bildiklerinden sorumlusun Yerinde kullanmadığın tak­dirde sahibi sana çıkışır Ayrıca bilgi de senden davacı olur ve bağıra­rak:
“Beni iyiye kullan; yoksa hakkında şikâyetçi olurum” der İyiye kullanırsan, öbür âlemde lehinde şehadet eder; över ve şöy­le der:
“Ben, buna şahidim, beni iyiye kullandı, onu bağışla Allah’ım!” Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur:
“İlim, işi çağırır; iş, onun çağrısına uyarsa, iyi, uymadığı tak­dirde sahibinin boynunda çekilmez vebal olur
İş böyle olunca, âhiret günü o ilmin yararını da göremez Sahibi­ni yalnız bırakır İlme sahip olmak gerek O, bir defa yola çıktı mı, artık geri dönmesi güç olur
Bildiklerinle iş tut Onun yalnız kabuğunu taşıma Biraz da özü­ne vâkıf ol Özsüz nesne payidar olmaz
Peygamber'e (sav) lâfla uyulmaz Onun çizdiği yola girmek ve yaptıklarını yapmak icap eder Bunu yaptığın takdirde kalbin doğru­ya döner Bundan sonra, nefis ıslah olur Asıl ve öz varlık olan sır da katlanır ve Hakk'a uçar
Kalbine ne oldu? Neden ilmin çağrısına uymuyor? Kalbini kö­relttin Ona yazık ettin Bilgi sözünü kalp kulağı ile dinlemedin Kalp kulağını ilme ver Sırrını o tarafa yönelt Ve fayda almaya bak
Bildiklerinle amel etmek, seni Hakk'a götürür Bilgi sahibine, bil­gi ile gidilir Cahil yol alamaz Hakk'ın ilim sıfatı âlimlerde tecelli eder
Ameller, Peygamber’in (sav) emirleri gereğince olmalı Ondan akan kaynaktan feyiz almak lazım… İçler onun risâlet membaından akan nurla dolmak icap eder Bu da bir bilgidir Ve ilk öğrenilmesi ge­reken şeydir İlmin kaynağını öğrenmeyen ilmi bulamaz Bundan son­ra insan kendi iç varlığına girmelidir Öğrenmeli, öğretmeli ve işleri ile bilgisini bir araya koymalıdır Sözü başka, işi başka, bilgisi de hep­sinden ayrı olandan hayır gelmez Kul, kendi irfanını Peygamber (sav) Efendimiz’in ilim deryasına karıştırırsa artık ona yeter bir şey ol­maz İlim bunun için olmalı Çalış ve bul
Bu hâle erdiğinde kalbini hikmetler kaplar Zahir ve batın -iç ve dış- ilimlerini öğrenmiş olursun Netice olarak bildiklerinin zekâ­tını vermek sana vacip olur Din kardeşlerine Hakk'ı tavsiye edersin Allah yolunu arayanlara yol gösterirsin Her şeyin zekâtı ayrıdır Ma­lın zekâtı, her yıl kırkta birini fakirlere vermektir Bilginin ise, her zaman Allah âşıklarını Hakk'a ve hakikate çağırmaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Ey evlat! Sabırlı adam, kuvvet sahibi olur Buna işaret olarak Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
“Sabırlı kullara hesapsız mükâfat verilir(ez-Zümer, 39/10)
Alın terinle kazandığını ye Dinini satarak geçime çalışma Kazan ve ye, başkalarına da dağıt Îman sahiplerinin kazancı, doğru kimse­lerin kârı bu yoldan gelir Îman sahibi için kazanç bir önem taşımaz Ancak sadaka verirken ehlini bulmak zor olur Asıl ihtiyaç sahiplerini çok aramak lazımdır Ayrıca bir kazanç yolu arayan olursa gösterme­li; bu bir sadakadır Çok kere düşkün olanlara yardım etmek yerinde olur İnsan, daima Allah kullarının rahatını temenni etmelidir Bu arzu, ruhu Hakk'a aparır Kalbe ilâhî sevgi aşılar Îman sahipleri, şu yüce sözün önünde tazimle dururlar:
“Hak ehli ve bunlara çok yakın olanlar, çevresine faydası çok olanlardır
Allah'ın sevgili kulları, halkın dedikodusunu işitmez Halk sözüne karşı onlar sağır ve dilsizdir Hakk'a yakınlıkları onları bu hâle koy­muştur Boş lâfı ne işitirler, ne söylerler Boş lâfı neye söylesinler ve niçin işe yaramaz lâfı duysunlar Onların kalbi Hakk'a yönelmiştir Ka­lıpları başkası ile olsa da kıymet ifade etmez; iç âlemleri bozulmaz Hak heybeti onları bir hoş eder Hak yakınlığı onları sarhoş eder Sevgili yanında, sevgi onları dağlar Onlar, şiddet ifade eden Celâl sı­fatı ile tatlılık ifade eden Cemâl sıfatı arasında devrederler Sağa ve sola arzuları ile dönemezler Çünkü onlarda, arzu diye bir şey yoktur Onlar birer öncüdür Herkes onlara tâbi olur İnsanlar, bu gözle gö­rülmeyen cinler, melekler onlara hizmetçidir İlim ve hikmet onlara hizmet eder Herkes ilmi ve hikmeti ararken, bu büyükleri, ilim ve hikmet arar Gıdaları fazilettir Fazilet yemeği yer, hoşluk şarabı içerler Onlara göre meşgale Hak kelâmıdır Halk onlara uzaktır Yara­tılmışlar bir yana; onlar başka yerlerdedir Tabiî, bu uzaklık kalple olur
Büyük insanlar, Allah emrettiği için hakkı söylerler Gerçeği söy­lerken kimseden korkmazlar Kötü şeylerden halkı sakındırırlar Yolu­nu şaşıranları bunlar yola getirir Her zaman için çalışmaları bu yol­da olur İşlerini çeşitli vesile ile yaparlar Bazen bizzat, bazen de baş­kalarının eli ile yaparlar Onlar için her şey bir vasıtadır Her zaman hakikati yerine getirmeye gayret ederler Kulların hakkını kesip ken­dileri bol bol almazlar Her kim ki fazilete lâyıktır, ona liyakatini ve­rirler Nefislerinin hasis arzusunu desteklemezler Tabiî ve kötü arzu­larının ardından koşmazlar Sevince, Allah için severler Darılmak icap ederse, yine Hak için yaparlar Onlar yalnız Allah yolunda olur­lar Başka yol onlara göre yoktur Onların öyle nasibi vardır ki, bir kişiye ondan zerre miktar verilse başkasını istemez olur Bu nasip Al­lah dostluğudur Allah dostunu, Allah'ın yaratmış olduklarının hepsi sever Kurtuluş bu yola varanlaradır Yer onların hatırı için yemişler verir Sema onların gönlü hoş olsun diye rahmet yağdırır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Ey içi dışına uymayan, kullara ve sebeplere dayanan zavallı, bu çirkin hâlinle sana o büyük nasip gelmez; Hak dostluğunu bulmak mümkün değildir Bulunduğun, iyi olmayan hâl devam ettikçe hayır bekleme İzzet senin için bir seraptır, önce İslâm ol Doğruya bağ­lan Tevbe et İhlâs sahibi ol Kurtuluş bu yoldadır Aksi hâlde hida­yet yolu sana kapalıdır, uzaktır
Sana acırım; benim sert konuşmam seni üzüyor; biliyorum Ama yanılıyorsun Aramızda düşmanlık yok Yalnız şu var ki, ben gerçeği söylüyorum Seni emir dışında görmem beni böyle söyletiyor Büyükle­rin sözü seni sıkıyor
Haklısın; gurbet ilinde gezen, hak söze az dayanır Fakirlerin pek azı engin gönüllü olur En ufak öğüde gönül koyarlar
Benden bir şey işitince kabul et Allah'tan bil Ben de bir âletim Söyleten O'dur Beni aradan çıkar, O'nu gör Bir kuru taşı bile ko­nuşturmak O'nun kudreti dâhilindedir
Bana geldiğin zaman sade gel Nefsini bir yana at Şahsî istekle­rini terk et Hakikî bir basirete sahip olsaydın, beni, cümle varlığım­dan soyunmuş, Hak varlığı ile var olmuş görürdün Lakin hasta ve hatalı anlayışın, bunu sezmeye yeterli değildir
Hak yolcusu, sohbetime gel Sohbetimden faydalan Hâlimde dün­yalık göremezsin Dünya ve âhiret iç âlemimden uzaktır Elimde, tevbekâr olan arzusunu bulur Bana karşı iyi düşünce şarttır Sözlerim­le amel etmek gerek Bunları yapan aradığını bulur Hak yola az zamanda varmış olur
Allah Teâlâ, Peygamberi’ni kelâm sıfatı ile terbiye eder Sevdiği kulları ise ilham yoluyla ıslah eder İlham velîlere, kelâm da Peygam­berlere gelir Peygamberlerin vasileri, veli kullardır Onlar Peygam­berlerin hakikî vekilleridir Velî olanlar, Peygamberlerin evladıdır
Allah, konuşur Musa Peygamber’le konuştu O'nun konuşması maddî yapılı değildir O kelâm sıfatının ölçüsü, tartısı, kalıbı yoktur O’nun kelâm sıfatı yaratır; fakat o sıfatı bir şey yaratmış değildir O sıfatın yaratıcısı Hak'tır Hakk'ın kelâm sıfatı derin mânalar taşır İşitenin fehmine göre renk alır Musa Peygamber’e aklı kadar konuştu Vasıta kullanmadı Bizim Peygamberimiz’le de (sav) vasıtasız ko­nuştu; bizzat kelâm sıfatının tecellisini gösterdi
Yâ Rabbi, hidayet yolunu, bütün kullara nasip eyle Hepsine mer­hamet et Cümlenin tevbesini kabul buyur Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Halife Mu’tasım'ın bir hikâyesi anlatılır Mu’tasım vefatı anında yanında bulunanlara şöyle dedi:
“İmam-ı Ahmed b Hanbel'e yaptığım eza dolayısıyla tevbe edi­yorum Ben, Kur'ân'ın hiç bir harfini değiştirmedim Buna özenenler çok oldu; ama hiç biri yapamadı
Zavallı, sana yararlı olmayan sözü bırak Taassubu -batıl şeye yapışmayı- da bırak Dünya ve âhirette sana yarayana bak İşine ya­ramayacak işi ne yaparsın? Faydasız şeyleri toplamak nene gerek? Yaptığın işleri iyi tut Ayarsız iş tutarsan, yakında seni yere serecek haber gelebilir İşlerin yakın zamanda mendil gibi önüne açılır Sözü­mü unutma, her kötü şeyin meydana çıktığı zaman hatırlarsan yara­rını bulman kabil olmaz O dem seni koruyacak bir kalkan buluna­maz Sen nasıl korunursun o dem? Şimdiden çareler ara
Dünya dertlerinden soyun Kalbini temizle Hatalardan, arzunla ayrıl Nasıl olsa ayrılacaksın Parasız kalırsın, ihtiyar olursun; bunlar da olmasa ölürken bırakırsın Bir lokma için bin defa yalvarma Acından ölen yoktur Varlığını esirge Yaratan’a teslim ol Kalbini O'na ver Mutlaka iyi geçim ara İyi geçim olmayabilir; olması da kabildir Sa­na gereken, olması veya olmaması değil, aramaktır Eline gelen için de, “iyidir” de Daha iyisini de aramadan kalma Bunları yaparken cid­diyetini elden bırakma Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur:
“İyi geçim, âhiret için temenni edilmeli; rahat orada beklen­meli
Ümitlerin için bir köşk yap En güzeli, zühd hâlidir Bu hâl, önünden sonuna kadar şahane bir ülkedir
Emellerini kıs Dünyada sana hemen zühd gerek Çünkü baştan sona zâhidlik, az emelli olmaktan ibarettir
Seni yıkan kötü arkadaşların olduğunu biliyor musun? Onları bırak Onlarla arana yarlar aç Sevgi duygularını onlardan uzak tut Yakın olacağın kimseler sâlih kişiler olmalıdır Kötüler sana ne ka­dar yakın olmak istiyorlarsa, sen o kadar uzak dur İyiler de sen­den ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, ara ve bulmaya gayret et Her kime bir sevgi duyuyorsan aranızda manevî bir bilgi hâsıl olur Bu bağlılığın ve ilginin kimlere ve nelere olduğunu ve olması gerektiği­ni iyi öğren İşlerini ona göre düzenle Birçok büyükler:
“Sevgi yakınlıktır, yakınlık ise sevgidir” derler
Bunlar, maddî sebeplerle uzak da olsa, manen yakındırlar
Verilen veya verilecek olan şeyler seni yormamalı Verilmesi mukadder olan şeyi aramak, yorgunluktan başka nedir ki? Keza, senin kısmetine gelmesi imkânsız şeyi beklemek ele ne geçirir? İn­san için olmayacak işlerin peşinde koşmak, sadece hüsran getirebi­lir Peygamber (sav) Efendimiz buna işaret ederek şöyle buyurur:
“Allah'ın kula verdiği büyük cezalardan biri de, kulun ken­dine nasip olmayacak şeyi aramasıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Ey evlat! Kâinatın her zerresinde Allah'ın güzel sanatı vardır Bu güzel sanatların her biri Hakk'a vardıran delildir Bu delillere yapışan herkes Hakk'a varabilir Derin düşüncelere dal Düşüncen derinlere kök saldıkça yükselirsin ve yücelirsin
Îman sahibinin, hem zahir –dış- hem de batın –iç- gözü var­dır Dış gözleri ile Allah'ın yarattığı, tabiî manzaraları görür Yere serpilen sonsuz hikmetli işlere bakar İç gözüyle de, madde ötesin­deki varlıklara bakar Sema ve ötesinde saklı duran ulvî, ruhanî var­lıkların seyrine dalar İşte bu iki göz görmeye başladıktan sonra, bir göz daha hâsıl olur ki, o da kalp gözüdür Kalp gözünün açılması için iç ve dış gözünün, salim duyguya sahip olması gerekir İş­te bundan sonradır ki ensiz ve boysuz bir deme geçer Yakınlık mefhumu anılmayan bir yakınlığa erer Dış mânası ile bilinmesi kabil olmayan bir sevgi âlemine varır Artık o kul sevgilidir; ondan sak­lı hiç bir şey yoktur
Ancak, bu hâle ermek kolay değildir Kalbin yaratılmış nesneler­den ve nefsin tabiî istek ve cümle şehvet arzularından uzak olması icap eder Her cins şeytanî duygudan âri ve beri olması gerekir Bu­na ruh temizliği derler Bu temizliğe erene, yer hazineleri açık olur Sema yolları onun uğruna döşenir Ona göre, taşla toprak arasında fark yoktur Ve çamurla altın ona eşittir
Akıllı ol; söylediklerimi iyi düşün İyi anlamaya çalış Dikkat el: Ben sözün özünü söylerim Sözlerim birer cevherdir Daima bü­yüme istidadındadır Zaman ve zemine göre binlerce mâna taşır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Ey evlat! Allah'ı kula kesme Kul hata işlerse elinden tut, Hakk'a götür Allah'ın kula gücü yeter Ama kul Allah'a bir şey edemez
Saklanması gereken birçok şeyler vardır Saklanması gereken şe­yi saklamak insanı hazine sahibi kılar Sır saklamak büyük iştir Her­kesin kârı değildir Musibet anını sabırla gizlemek, hastalık anında Allah'a yalvarmak en büyük iştir Bunlar saklı ve gizli yapılmalıdır Saklı tutulması gerekenler arasında sadaka da vardır En önemli şey de budur Birine yapacağın iyilik olursa sağ elinle ver; fakat sol eli­ne duyurma Mümkün olduğu kadar bunu yapmaya çalış Sonra, şey­tanın ve dünyanın tuzaklarına kapılırsın
Baştan sona kadar kötülüklerle dolu olan dünya denizine dalma Ona her dalmak isteyen, az sonra boğuldu ve kayboldu Buna çokla­rı düştü Ancak tekler kurtuldu Bu kurtulan tekler, halk arasında özellikle seçilmiş olanlardır Dünya denizi derindir Herkesin ona yanaşması mukadderdir Allah'ın kurtarmak istediği kimseler kendini saklar Allah, kulları arasından dilediğini kurtarır Dünyada pislikle­re dalanların öbür âlemdeki yeri cehennemdir Onların pisliklerini ancak ateş temizler O ateşin üstünde bir köprü vardır Cümle kul­lar onun üstünden geçerler Pisler aşağı yuvarlanır, temizler de kur­tulur Kurtulanlar Allah'ın sevdiği ve seçtiği kimselerdir Bunu ha­ber veren şu âyetin mânasını iyi düşün:
“Sizden herkes cehenneme uğrayacak(Meryem, 19/71) Yine dinle:
“Ey ateş, serin ve selâmet ol!”(el-Enbiyâ, 21/69)
İkinci hitap, dünyada İbrahim (as) Peygamber’e oldu Öbür âlemde ise, cümle îman sahiplerine olacaktır Şöyle rivayet edilir:
Kıyamet koptukta cehennem üzerine köprü kurulur Herkesin geçmesi için ferman çıkar O anda ateşe de şu ferman verilir:
“Ey ateş, serin ve selâmet ol Bu hâli îman sahipleri için göster Bana ibadet edenler geçsin Beni arzulayanlar rahat yürü­sün Öbür âlemde benim için arzularını atanlar buradan gitsinler
Nemrud'un ateşine de bu hitap vaki idi Alevler saçılırken gül-gülistan oldu Keza, cehennem ateşine erişen bu hitap da onu îman sahiplerine dokunmaz kılar
Kendini bataklığa kaptırma Allah’a güven ve O'nun yoluna gir O’nun yolunda devam ettikçe, seni dünya yutamaz Kötülük selleri seni sürükleyemez Çünkü ona, şu hitap gelir:
“Ey dünya denizi ve seli, şu adamı boğma O sevgili kuldur O tarafımdan istenen zattır Onu zatıma bırak
Bu hitabın eriştiği zat boğulmaz Musa'yı (as) deniz yuttu mu? Kavmi denizde boğuldu mu? Allah fazlını dilediğine verir “Sevdik­lerini hesapsız rızıklandırır (el-Bakara, 2/212) Bütün hayır onun elindedir Hâl böyle olunca nasıl başkasına gidersin? O'nun yolunu nasıl bırakırsın?
Sana verilen, O'nun eli ile gelir; alan yine O'nun kuvvet elidir Kendinde bir kuvvet mi biliyorsun? O dilerse zengin eder; dilerse fakra düşürür Öyle mi biliyorsun ki, izzet başkasından gelir, zillete başkası düşürür! O'nunla boy ölçüşmek kimin haddine? O'nunla kim cenge hazırlanır? Meğerki aklını yitirmiş ola Akıllı adam, O'nun kapısına koşar Başka kapıları aklının köşesinden bile geçir­mez
Ey tedbir eden kişi, yolun yanlışa çıkıyor Yaptığın iş halkı se­vindirmekten ibaret mi olmalı idi? Hâlık’ı darıltıp halkı sevindirmek ha! Öyle mi? Dünyayı yapmak için âhireti yıkmak! Bu iş sana yakışmıyor Yakında her şeyin elinden çıkacak
Yakalayışı çetin olan biri, her varını senden alacak O alıcı, biz­zat Allah'tır O, tuttuğunu bırakmaz O'nun tutuşu başka şeye ben­zemez O’nun tutuşu bir yönden gelmez; birçok şekli vardır Senin tek renk ve düzensiz işlerine benzemez
İlk defa bulunduğun makamdan atılmanla olur Uslanırsan pek­âlâ! Uslanmazsan hasta eder Sonra fakir eder Zelil eder; kimsenin yanında yüzün kalmaz Perişan ve derbeder olursun
Bunlar da seni yola getirmezse, artık dert ve belânın çeşitleri üzerine yıkılmaya başlar Hepsinden büyüğü, iç sıkıntısı gelir Öyle zaman olur ki, içinden kopup gelen sıkıntı, seni bir yana bile oynat­maz Bunların dışında, bir de halkın diline düşmek var Sokağa dö­külen bir sürü reziller seni dillerine dolarlar Şerefini bir paraya indirirler Allah, herkesin eli ve dili ile seni yıkıp viran etmeye muk­tedirdir Yeryüzünde gezen ufak bir karınca, seni ve yuvanı dağıtmaya kâfidir Allah'ın, en ufak bir mahlûkunda en büyük kuvveti gizlidir Uyan, ey gafil! Uykuyu bırak, ey zavallı!
Allah’ım, bizi sen uyandır; uyanıklığımız seninle ve senin için olsun Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Ey evlat! Dünyalık toplarken dikkatli ol Dikkati elden bırakma Gece odun toplayan gibi olma Elini attığın zaman, neyi alacağını ön­ceden kestirmelisin Gece odun toplayan eline gireni bilmez Seni de ona benzetiyorum Ayık ol; sonra felâketin azim olur
Dünya geceleri karanlık olur O gece gelince güneş kaybolur Işık bulmak lâzım… Kendiliğinden aydınlık geç olur Kendine ışık bul Son­ra yırtıcı hayvanlar seni perişan eder Bataklık da olur İnişli çıkışlı yolları da olur Karanlıkta kalırsan ilk sürçmede yere serilmen müm­kündür Zaten ne kuvvetin var ki, zavallı!
Sana düşen, gece yolculuğunu tasarlamadan evvel, gece için ya­kacak temin etmektir Gece lâzım olması muhtemel olanı, gündüzden bulman gerektir ki, karanlık basınca, yerden bir şeyler aramaya kalkmayasın; zararlı şeyleri toplamaktan kurtulasın
Bütün hâlinde tevhid -Allah'ın birliği- güneşini ara Onun nu­ruyla dolaş Onun nurundan çok faydalan İslâm dininin esaslarına iyi yapış Kötü şeylerden sakınmayı kendine huy edin Bu hâl seni muhtemel felâketlerden korur; nefse uydurmaz Şeytana da kapılmaz­sın Şirkten kurtulursun Halkın şerrinden emin olursun Yolda yü­rümeye seni alıştırır; aceleciliği benliğinden siler
Yazık sana, acele etme Aceleci hatadan kurtulamaz Aceleci ya hata eder veya hataya meyli artar Dikkatli ve düşünceli giden, er-geç aradığını bulur yahut bulmaya yakınlaşır Aceleyi kalbe şeytan geti­rir Dikkatli hareket etmek, Rahman olan Allah tarafından kalbe gelir Seni aceleye iten şey, mutlaka dünya hırsı olmalı; çünkü başka acele edecek ne var? Hırsı olmayan adam, her şeyin kendi iradesi dı­şında olup bittiğini sezer ve ona göre hareketlerini ayarlar Şunu iyi bilmek gerek ki, hırs, insanı içinden çıkılması kabil olmayan felâket­lere sürükler
İnsan olan, hırs değil kanaat sahibi olmalıdır Kanaat tükenmez bir hazinedir Dünyada senin için olan şeyler muayyendir Başkasına gitmez Hırsı bırak; sebebe yapış Ama o sebebin sahibini de kalbin­den çıkarma Günlük işlerine devam et Katî olarak senin olacağına inanmadığın şeyler peşinde hırsla koşup durma Her şeyi hâline bı­rak; sadece çalış
Nefsine sahip ol Elinde olan mevcutla yetin Bu hâle devam et Ta ilâhî hikmetlere arif oluncaya kadar… İrfan sahibi olduğun zaman işlerin kolay olur Hırs kalmaz o zaman Kalbin kuvvet bulur İçin nurla dolar Rabb’in sana bilmediğin şeyleri öğretir Dünya işlerini kolay çevirirsin Dış gözünü dünyaya verir, iç gözünü âhirete yönel­tirsin Mâsivâ -Hakk’ın zatından gayrisi- derununa tesir etmez Hiç bir kimse, büyüklüğüne seni inandıramaz; olduğundan fazla göstere­mez Sana göre, yalnız Allah yücedir
Devam et; göreceksin ki, her varlık sana karşı saygı hissi besliyor
İnsanlar biraz tuhaftır Her arzularını tatmin yolunu ararlar Ama doğru yol gösterilince gelmek istemezler Hele biraz da güçlük olursa Hâlbuki her tatlının önü sıra az da olsa acı olur Bir tatlıyı yemek için önce yorulmak icap eder İşte bu sebeple deriz ki; ey evlat, her arzunun yerine gelmesini istiyorsan, Allah'ın yasak ettiği şeylere yanaşma Önünde duran kapıların açılmasını istiyorsan, muttaki -kö­tü şeylerden sakınan- ol Her hayır kapısının anahtarı, Allah'ın ya­sak ettiği haram işlere yanaşmamaktadır Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
“Bir kimse kötülükleri bırakırsa ona kurtuluş yolları açılır Tahmin etmediği yollardan rızkı gelir(et-Talâk, 65/2-3)

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -3- Meclis

Eski 08-02-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -3- Meclis




Hak'la çekişme Nefsin için onu kötüleme Çocukların için Hakk'a çıkış yapma Malın azaldı diye O'nu itham etme İnsanlar sana yüz vermiyor diye O'nu suçlu bulma Suçu evvelâ kendinde ara Allah'a emir mi vereceksin? Bunu yapmaktan utanmaz mısın? Her iş senin keyfine göre olsun, istiyorsun En büyük hüküm, senin mi olmalı, yoksa O'nun mu? Sen mi fazla biliyorsun, yoksa O mu? Senin merha­metin O'ndan çok mu? Yazık sana, sen ve bütün yaratılmışlar, O'nun kulu, kölesidir Hepinizin yöneticisi O’dur
Dünyada O'nunla sohbet istiyorsan sessiz ol Sakin ve sessiz ol Allah'ın sevgili kulları edeplidir O'nun gözünde en büyük edep gerek­lerini yerine getirirler Attıkları her adım, açık izne bağlıdır Kalplerini hoş etmeyecek hiç bir işe yakın durmazlar
Yaptıkları mubah iş, onlara ilham yoluyla anlatılır Giyecekleri elbise manen gösterilir Alacakları hanım onlara işaret yoluyla anlatı­lır Bütün sebepler onlara, kalp canibinden gösterilir İzinsiz ve emirsiz hiç bir işe yanaşmazlar
Hak’la kaimdirler Kalpleri O’na bağlıdır Basiretleri Hak yolda açıktır Hakk’ın kudreti önünde karar yetkisini kendilerine hoş gör­mezler İşte dünyada böylece Allah’lık olurlar Varlıkları dünyada nur olur Hakk’a vasıl olurlar, öbür âlemde ise bizzat ereceklerine ererler
Allah’ım, bize dünya ve âhirette, sana ermiş olmayı nasip et Sana yakınlık tadını ver Seni görmeye kavuştur Gayrı görmeden, Zat’ınla yetinen kişilerden kıl “Dünyanın iyiliğini ver, Öbür âlemin hoşluğu­na erdir Bizleri ateşten koru (el-Bakara, 2/201) Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.