Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ettiğimizde, hizmeti, hırsa, kurban

Hizmeti Hırsa Kurban Ettiğimizde

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hizmeti Hırsa Kurban Ettiğimizde




Huriye KARNAP kaleme aldı,

Gönül işidir hizmet Bir yanı tüm yaratılmışa bakar, diğer yanı yüreğimize Gönülden gelmedikçe kimse kimseyi zorla başkasına merhamet ettiremez, emrivaki ile kimsenin yarasını sardıramaz, derdine derman olduramaz Hasbelkader zorlasa, niyet saf olamayacağından, hizmet eden beyhude uğraşmış olur Yine hizmetin gönlümüzden kopup gelen diğer yanı da başkasının tahakkümünden uzaktır İşte o da “Ya Rabbi! Ben pişmanım Yapmış olduğum bütün günahlardan pişmanım İnşallah bir daha yapmayacağım” dediğimiz anda başlar Ve bu başlangıç nefsimizin ıslahına hizmet edeceğimize dair en has işimizdir, niyetimizdir Şu halde rızamızla iki hizmet kapısı açmışızdır; biri kendimize, diğeri başkalarına Fakat niyetimiz ve istikametimiz daima “Allah için” olmadıkça açmadan kapattığımız da olur bu kapıları Yahut şöyle diyelim; kalbimize çöreklenmiş diğer marazlar gibi hırstan ve hırsın tetiklediği hastalıklardan kurtulmaya meyletmediğimiz sürece ne kendimize faydamız olur ne de hizmet namına ele

GAYRETE YAKIN, HIRSTAN UZAKTIR HİZMET

Dikkatle baktığımızda her amelimizin, düşüncemizin hassasiyet gerektirdiğini fark edebiliriz Bu nedenle olsa gerek mümine “denge insanı” vasfı daha çok yakışmakta Cömert olmaya çalışırken israf etmemeye, tutumlu olacağım derken cimri olmamaya, gıpta ederken haset etmemeye, gayret ederken hırsa kapılmamaya çalışırız İnsanlığımızda, Müslümanlığımızda samimi olabilmemiz için böyle bir disipline mecburuz; zira her birinin bir yüzü helale bakarken diğer yüzü harama bakar

Bir an için düşünelim; sözümüzün, işimizin, davranışımızın helal dairesinde olması için gayret ettiğimizde ölçülü oluruz; ihlasa, tevekküle, kanaate yapışırız Gözümüz kendi zaaflarımızda, eksiklerimizdedir Hırsın iyiye ve kötüye kullanımındaki meşru alanı aştığımızda ise ölçümüzü kaybederiz Kıskançlık, öfke, kusur arama, rekabet, haset, bencillik, kanaatsizlik başlar Malda, mevkide, ilimde olabileceği gibi “İlahi ente maksudi ve rızake matlubi” diyerek adım attığımız hizmette bile yanlışa düşeriz

Mesela; “Nefsimin ıslahı için hizmete ihtiyacım var, elimden geldiğince hizmet etmeliyim” niyetiyle hizmete can atıp, gayret gösteririz Fakat bu gayretli halimizden sonra kulağımıza “Ben daha iyi hizmet ediyorum, ben hizmetimle bilinmeliyim” benzeri fısıltılar geldiği anda hırs bizi sarıp sarmalamıştır “Eksiklik, kusur bendedir, o benden daha hizmetkardır” edebini de geriye atıp maksat farklılaşmıştır Taşıdığımız gayret, varlığımızı hissettirme güdüsüyle öne çıkma arzusuna, takdir ve övgü beklentisine, hizmette bulunan diğer kişilerle rekabete dönüşmüştür Oysa hizmet arkadaşlarımızı elenmesi gereken birer rakip olarak görme duygusu, nifak tohumunu kalplere atan şeytan için bulunmaz fırsattır Şeytana verdiğimiz bu fırsatla, hizmetin kardeşliğimizi pekiştiren yönünü de hiçe saymış oluruz
Yine, hizmet esnasında nasibimize düşen vazifenin sorumluluğu gereği olsun veya olmasın, kimseye danışmadan, istişare etme gereği duymadan, sadece kendi aklımız, fikrimiz doğrultusunda hizmeti yönlendirme ve kontrol altında bulundurma arzumuz da hırsın bir başka veçhesidir Hizmetin özünde var olan “biz” kimliğini umursamaz olmuş ve “ben” öznesiyle kendimizi yanılmaz, şaşırmaz, ihtiyaçsız zannetme gafletine düşmüşüzdür İdare etme ihtirasımızla artık hizmetin en üst basamağında mevki namına ne varsa bizden başkası ona layık değildir

Şu halde biz, hizmet ederek kalplerimizdeki arazlardan kurtulmak isterken, manevi hastalıklarımızın nüksetmesi için hizmeti kullanıyor olmadık mı? Olduk ve “himmet” dediğimizde “gayret” diyenin reçetesini de eğreti bıraktık

HIRS HAYIRDA YARIŞTIRMAZ

Rasulullah Efendimiz’in (sav) “Cennete müştak olan, cennete şevk duyan, cenneti arzulayan, isteyen kimse boş durmaz; hayırlara koşturur, yarışırcasına koşturur” şeklindeki buyruğundan hareketle, farz olan ilimleri öğrenmede, o ilimle amel etmede, farz ibadetlerle, tespihle alakamızla, sohbet meclislerine iştirakle hayırlarda yarışanlardan olmaya çabalarız Lakin hizmette gayretin üzerinde bir ihtirasla hareket ettiğimizde hayırda yarışanlardan değil, hayırda tökezleyenlerden oluyoruz

Hizmetin gerek ferdi ve gerekse toplumsal manada bize kazandırdıklarından haberdar olduğumuz halde “Niçin hizmetin sıhhatine aykırı davranıyoruz?” sorusu aklımıza takılıyor Elbette ki ilk cevabı nefsimizin ıslah olamayışıdır Fakat bununla birlikte önemli bir husus daha var O da hizmetten maksadın ne olduğunu bilemeyişimiz Çoğunlukla zannediyoruz ki, hizmetle nasiplenen kişi artık olgunlaşmıştır ve ayrıcalıklı bir statüye sahiptir İşte bu vehim ve cazip gelen iki vasıf, hizmet ederken hırsa kapılmamıza fikren zemin hazırlayabiliyor Kendine özgü bir mantıkla gelip, aklımızı ve kalbimizi kapatıyor Böylece hatalarımızın ardı arkası kesilmiyor Gayretin nerede başlayıp, sonrasında hırsa döndüğünü karıştırıyoruz Asıl rakibimizin kardeşlerimiz değil, nefsimiz ve şeytan olduğunu unutuyoruz Bir anlık kıskançlıklara ve öfkelere yenik düşüp birilerinin ayağını kaydırmaya çalışırken asıl kendi ayaklarımızı kaydırdığımızı fark etmiyoruz Ya hırsın bizi hapsettiği darlıktan, huzursuzluktan yorgun düşüp hizmetten çekiliyoruz ya da şifasına ulaşamamış kalbimizden sadır olan davranışlarımızla başkalarının bezginliğe kapılmasına sebep oluyoruz Tüm bunlar ise hizmetin hayrını sekteye uğratıyor, bizi rahmetten mahrum bırakıyor
Hizmet etmeyi, manen rüştünü ispatlamanın, seçilmişliğin bir neticesi olarak değil de, kamil bir Müslüman olmada ömür boyu devam edecek bir süreç olarak bilip, kabullendiğimizde hırsa sebep olan bir nedeni başımızdan savmış olacağız Akabinde, hizmetin muhtevasınca “ben “yerine “biz” dediğimizde rekabetin, kıskançlığın, hasedin beli de kendiliğinden bükülecektir İlaveten bir diğer sermayemiz de feyzi, muhabbeti ve himmeti celbetmek olacaktır

GÖZE GİRMEK Mİ GÖNLE GİRMEK Mİ?

Hizmet ehlinin niyetini bozan arızalardan biri de “çok hizmet eden” etiketini kazanmaya çalışmaktır Özellikle kendinden daha yukarıdakilerin, değer verilen büyüklerin “gözüne girme” çabası insanı bu yanlışa sıklıkla itiyor Ancak ne acı bir çelişkidir ki göze girme niyetiyle yapılan işler sureten amaca ulaştırsa da gönle girmeye yetmiyor Zira hizmet sadece Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle yapılırsa manevi dünyamızda anlamlı bir karşılık bulur ve büyüklerimizin gönlünde bize de esaslı bir yer açar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.