08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ashab-İ Kiramın Telâşı
Peygamber Efendimizin (a s m ) Meşrebe'de yalnız başına kaldığını duyan Sahabîler, "Hanımlarını boşamıştır" düşüncesiyle telâşlandılar Hz Ömer, bu telâşını şöyle anlatır:
"Medine'nin Avâli semtinde oturuyordum Ensardan bir komşum vardı İkimiz birer gün arayla Resûlullahı ziyaret ederdik Ben inersem, o gün vahiy ve saireye dair ne duyarsam haberini komşuma getirirdim O indiği zaman da aynı şeyi yapardı
"Sıra komşumda idi Gecenin bir kısmı geçmişti Gelerek kapıyı şiddetle çaldı Telâşla açtım:
"Ne var?" diye sordum
"Büyük bir felâket" dedi
"Ne oldu?" dedim, "Gassanîler Medine'ye hücuma mı geçtiler?"
"Hayır," dedi, "daha fena bir şey oldu Resûlullah, zevcelerini boşamış!"
"Bunun üzerine sabah namazını kıldıktan sonra, giyinip kuşandım ve Medine'ye indim Hafsa'nın yanına vardım Ağlıyordu "Ne diye ağlıyorsun?" dedim "Ben, seni Resûlullaha karşılık vermekten, kendisinden bir şey istemekten sakındırmamış mıydım?" Sonra sordum: "Allah Resûlü sizleri boşadı mı?"
"Bilmiyorum" dedi
"Resûlullah şimdi nerede?" diye sordum
"Şuradaki Meşrebe'de İnzivaya çekilmiş" dedi
"Kalktım, Resûlullahın bulunduğu yere yaklaştım Kapıda hizmetçisi Rebâh vardı "Ey Rebah" dedim, "Resûlullahın yanına girmem için izin iste "
"Rebâh içeri girip çıktı: "Arzunuzu arz ettim Sustu, bir şey söylemedi" dedi
"Dönüp Mescide gittim Ashab-ı Kiramdan bazıları minberin etrafında üzgün üzgün oturuyorlardı Bazısı ise ağlıyordu Ben de biraz oturdum Fakat, canımın sıkıntısı bir türlü geçmiyordu Resûlullahın odasına tekrar yaklaştım Rebâh'a "Ömer'in içeri girmesi için izin iste" dedim
"Köle içeri girip çıktı, "Seni kendisine söyledim Sustu, bir şey söylemedi" dedi
Tekrar mescide döndüm Minberin yanında bir müddet oturdum Endişe ve üzüntümden bir türlü kurtulamıyordum
"Yine Resûlullahın bulunduğu odaya yaklaştım Sesimi yükselterek, "Ey Rebâh" dedim, "ben Resûlullahı görmek istiyorum Müsaade iste Şayet Resûlullah benim Hafsa lehinde tavassutta bulunacağımı zannediyorsa, yemin olsun ki, eğer Resûlullah emrederse onun boynunu uçururum "
Rebâh içeri girdi Çıkınca, "Kendilerine söyledim Sustu, bir şey söylemedi" dedi
"Bunun üzerine dönüp giderken, kölenin ikinci sesini işittim: "Gir, artık sana izin verdi!"
"İçeri girdim, Allah Resûlüne selâm verdim Hasırdan örtülü bir yatak üzerinde idi Hasır derisinin üzerinde izler bırakmış, çizgiler belli oluyordu Etrafıma bakındım Bir yanda bir avuç arpa, diğer yanda asılı bir post gördüm Gözlerim yaşardı Resûlullah, "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu
"Yâ Resûlallah! Nasıl ağlamayayım ki? Kisrâlar, Kayserler dünyanın zevk ü sefâsını sürerken, siz Allah'ın en sevgili kulu olduğunuz halde bu basit şartlar içinde yaşıyorsunuz!"
"Resûlullah, "Ey Hattab'ın oğlu Ömer!" dedi "Dünya nimeti onların, âhiret saadeti de bizim olmasına râzı değil misin?"
Sonra, "Yâ Resûlallah! Hanımlarını boşadın mı?" diye sordum
Mübarek başlarını bana doğru kaldırarak, "Hayır" buyurdular
"Bu cevap karşısında birden bire "Allahü Ekber" dedim
Sonra da, "Bütün Ashab keder içindeler Gidip kendilerine hakikatı söyleyeyim mi?" dedim
Resûlullah, "Olur" dedi ve yüzünden üzüntüsü dağılıncaya kadar konuştu Nihayet şenlendi ve gülmeye başladı
"Bunun üzerine çıkıp mescidin kapısına dikildim ve yüksek sesle bağırdım, "Resûlullah, hanımlarını boşamamıştır "
Salih SURUÇ
|
|
|