Prof. Dr. Sinsi
|
Ömer Bin Abdulaziz
Geçmişi Anlamak
O tarihle hesaplaşmasını da bilmiş, içerisinden geldiği Emevi soyunu adalet uğruna sorgulamıştı: “Allah, Hz Muhammed A S 'ı rahmet olarak göndermiştir O’nu insanlığa azap olsun diye göndermemiştir Yüce Allah, eceli gelince O’nu makamına aldı Ama insanlara herkesin eşitçe yararlanabileceği bir nehir bıraktı Peygamber A S 'dan sonra hilâfete seçilen Hz Ebubekir bu nehri olduğu gibi bıraktı Büyük dedem Hz Ömer de aynı yolu izledi Sonra Yezid, Mervan, Abdülmelik, onun oğlu Velid ve Süleyman, başkalarını mahrum ederek bu nehrin suyunu içe içe devirlerini geçirdiler İşin başına geldiğim zaman bu koca nehir kuruyup gitmişti Halbuki, asıl yerine akmadıkça sahipleri yani hak ve adalet gelmeyecektir ”
Ayrıca Ömer b Abdülaziz Rh A , gittikçe yaygınlaşan bid'atları ortadan kaldırıp unutulmuş sünnetleri meydana çıkaran bir müceddid idi Hadis-i şerifleri toplayıp kitap haline getirmişti Ashab-ı Kiram'ın içtihadlarındaki farklılıkları rahmet olarak görüp, dinde kolaylığa vesile olduğunu söylemiş ve onları desteklemişti
Hızlanan Fetihler
Onun döneminde sadece hak ve adalet tesis edilmedi Bunların yanında İslâm coğrafyasının sınırları hızla genişledi İslâm orduları doğuda ve batıda fetihlere giriştiler Malatya şehri Rumlar’dan yüzbin esir karşılığı satın alındı Pirene Dağları aşılıp Fransa'ya girildi Yüzbinlerce hıristiyan, musevî ve ateşperest seve seve İslâmiyet’e girdiler Şüphesiz bunda en büyük pay Ömer b Abdülaziz’in uygulamalarındaydı Çünkü hak ve adalet yayılmış, zulüm ortadan kaldırılmıştı
Öğrenmeye Açık Bir Lider
Çeşitli alimlere, valilere ve emirlere mektuplarla öğütler verip onlardan da öğütler istemiştir Medine valisi olan oğluna şunları yazmıştı: “Şahsımdan sonra kendisine nasihatta bulunmak ve gözetmek mecburiyetinde olduğum ilk insan sensin Allahu Tealâ bize lütuf ve ihsanda bulundu O'ndan, ihsan ettiği nimetlere karşı şükür yapabilme kuvveti vermesini dileriz Allahu Tealâ'nın babana ve sana ihsanını hatırla Kendine, gençliğine ve sıhhatine dikkat et Eğer hamd, tesbih, tehlillerle dilini zikirle meşgul edersen ne mutlu sana!”
Evzaî'ye yazdığı bir mektupta da, “Biliniz ki, ölümü çok hatırlayan kimse az bir dünyalık ile kanaat eder Konuştuğu kelimelerin hesabını vereceğini düşünen kimse çok az konuşur, sadece lüzumlu sözler söyler” diyor ve şöyle devam ediyordu: “Kendimi överim korkusu ile çok söz söylemekten kaçınırım ”
Halifeliğinde huzuruna çıkan bir heyetteki gencin nutuk söylemeye başlaması üzerine onu susturarak, “Sen dur! İçinizden en yaşlınız konuşsun ” dedi Genç ise şöyle dedi: “Ey emir-ül müminin! İş yaşa göre ise, müslümanların içinde senden daha yaşlı olanlar yok mu?” Bunun üzerine gence konuşmasına devam etmesini söyledi Genç de, “Biz, senden bir şey isteyen ve senden korkan bir heyet değiliz Çünkü lütuf ve ihsanın o kadar çok ki, bize kadar ulaşmıştır Senden korkmuyoruz, çünkü senin adaletin bizi senden korkmaktan alıkoyuyor ” dedi Ömer b Abdülaziz, “Siz kimsiniz?” diye sorunca genç, “Teşekkür heyetiyiz Teşekkür edip geri dönmek için geldik ” dedi Halife, bu cevap karşısında tahta çıktığı gün söylediği sözlerin gerçekleşmiş olduğunu görerek Allah'a hamd etti
Dünya Her An Kısalan Bir Gölge
Ömer b Hattab R A , sanki Ömer b Abdülaziz Rh A ’in şahsında geri dönmüştü Büyük dedesini adım adım takip ediyordu Takvada ve Allah korkusunda ondan geri kalmıyordu Bir mektubunda durumunu şöyle ifade ediyordu: “Allah'tan en çok korkması gerekenler, benim gibi ağır bir imtihana tabi tutulanlardır Çünkü isyankârlık halinde Allah katında hesabı en ağır olanlar benim durumumda olandır Yüklendiğim sorumluluk ellerimi kollarımı bağlamıştır Bu anda sorumluluğunu taşıdığım makamın beni helâk etmesinden korkuyorum Beni ancak Allah’ın rahmeti kurtarabilir ”
Oturduğu gelip-geçici iktidar koltuğunun ateşten bir gömlek olduğunun farkındaydı Yine bir keresinde, “Dünya bir gölge gibidir Kısala kısala yok olup gidecektir Ademoğlu dünyada çalışıp didiniyor Fakat Allah onu huzuruna aldığında geride ne eseri, ne de dünyası kalacaktır Sanat ve zenginlik de başkasına kalacaktır ” diyordu
Ömer b Abdülaziz Rh A , dünyevî olarak zirvede bir insan olmasına rağmen, kulluğunu da unutmadan hep şu duayı yapıyordu: “Allahım! Beni kazana razı et Kaderini mübarek kıl Ta ki geciktirdiğin şeylerin erken gelenini ve erken verdiğin şeylerin de gecikmesini istemiyeyim ”
Takva ve Allah korkusu hiçbir zaman vicdanını yalnız bırakmadı O, son nefeslerinde bile bu halini sürdürerek, “Allahım! Ölüm sekeratımı hafifletmeni istemiyorum Çünkü o, mü'minin son sınavıdır ” diyordu Bu esnada ailesinden kendisini oturtmalarını istemişti Oturtulunca da buruk ve hazin bir sesle Rabbi’ne şöyle yalvarmıştı: “Rabbim! Emirlerini noksan, yasaklarını da isyankâr olarak yerine getiren benim Fakat lâ ilâhe illallah ”
Ömer b Abdülaziz Rh A Kur'an ve Sünnet’in tatbiki için gayret göstermişti Tıpkı reşid halifeler gibi peygamber aşkıyla doluydu O, hak ve adaletin tüm yeryüzüne yerleşmesi için kendisini adamış bir kimseydi
İşte beşince reşid halife olarak anılan Ömer b Abdülaziz Rh A böyle bir şahsiyetti Peygamber A S ’ınherkesin eşitçe faydalanması için bıraktığı o nehrin tekrar asıl mecrasına akması için gayret etti Hak ve adalet nehrinden her beldenin, her evin, her insanın su içmesi ve faydalanması için ömrünü adadı
Ailesine, çevresine, bütün memur ve görevlilerine tavizsiz bir adalet uygulayıcısı oldu İnsanların göz nurunun, emeklerinin ve alın terlerinin heder olmaması için gayret sarf etti
Vefat ederken 39 yaşındaydı O, arkasında kısa fakat gelecek yüzyıllarda da örnek alınacak onurlu bir hayat bırakmıştır İsmi yüzyıllar boyunca hep saygıyla anılmıştır Vefat ederken şöyle diyor ve yine bir ders veriyordu:
“Benim hiçbir makamdan sakınmayan ve hep makamların en yükseğini arzulayan bir nefsim vardır Ve bugün bu nefis, ötesinde bir makam bulunmayan bir yere geldi Oysa nefsim bugün de cenneti istemektedir ”
|