Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cürcânî, saduddin, seyyid, taftazani, şerif

Seyyid Şerif Cürcânî Ve Saduddin Taftazani

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seyyid Şerif Cürcânî Ve Saduddin Taftazani




Seyyid Şerif Cürcânî ve Saduddin Taftazani hakkında bilgi verir misiniz?

Yazar: Sorularla İslamiyet, 10-8-2009

Seyyid Şerif Cürcani (1340-1413)

Cürcani, Şubat 1340 tarihinde Cürcan yakınlarındaki Takü'de dünyaya geldi Künyesi; Ebü'l-Hasen Ali b Muhammed b Ali es-Seyyid eş-Şerif el-Cürcani el-Hanefi şeklindedir Peygamber Efendimizin (sav) soyundan gelen Muhammed b Zeyd'in torunlarından olduğu için kendisine, seyyid şerif unvanı verilmiştir

İlk öğrenimini memleketinde yaptı Daha sonra Kutbuddin er-Razi et-Tahtani'den ders almak maksadıyla Herat'a gitti Bir süre sonra, Hocasının ders veremeyecek kadar yaşlanması ve kendisine tavsiyesi üzerine, Mısır'da bulunan mantık alimi Mübarek Şahın yanına gitti Mısır'a gitmek üzere yola çıktıktan sonra, Cemaleddin Aksarayi ile görüşmek üzere Aksaray'a vardığında, hocanın vefat ettiğini öğrendi Cemaleddin'in talebelerinden olan Molla Fenari ile birlikte Mısır'a gitti Mısır'da bulunduğu yıllarda Mübarek Şahtan akli, Ekmeleddin el-Baberti'den nakli ilimler konusunda dersler aldı Eğitimini tamamladıktan sonra Bursa üzerinden memleketine döndü

Şiraz'da bulunan Darüşşifa Medresesi müderrisliğine atandı On yıl boyunca sürdürdüğü bu vazifesinin yanında eserler yazmaya başladı Yaptığı ilmi çalışmalar neticesinde İran'da büyük bir şöhrete kavuştu Şiraz, Timur tarafından ele geçirilince, istemediği halde Semerkand'a götürüldü (1387) On sekiz yıl boyunca burada baş müderrislik yaptı Bu arada eser yazmaya devam etti Semerkand'da bulunduğu sıralarda Maveraünnehir alimleri ve özellikle Sadeddin-i Taftazani ile ilmi münazaralarda bulundu Bu münazaralarda ilme olan vukufiyeti, Timur başta olmak üzere bir çok kişinin dikkatini çekti

Taftazani, Yezid ve Velid hakkında lanetlenmelerine, dalalete düştüklerine hükmedilmesine cevaz vermiştir Ancak, bu konuda ve genel anlamda Cürcani, daha dikkatli ve temkinlidir Kesin delil olmadığı sürece dalaletle itham etmeye taraftar değildir Ona göre, söz konusu şahıslar zalim, gaddar ve günahkardırlar Fakat, ölüm anında imansız gidip gitmedikleri konusu meçhuldür İmansız gittiklerine dair kesin bir delil bulunmadığı için de bu şekilde itham edilmelerini tasvip etmez Diğer yandan bu kişilerin hatalarını anlayıp tövbe etmiş olma ihtimalleri de mevcuttur İşte bu sebeplerden dolayı illa lanet edilecekse veya dalaletten söz edilecekse, tek tek şahıs veya isim olarak değil de, genel manada, "Allah'ın laneti münafıklar ve zalimler üzerine olsun" denilmesini daha uygun görmektedir (Nursi, Emirdağ Lahikası, s180)

Müslümanlar arasındaki ihtilaflardan istifadeyi daima fırsat bilen zındıka ehlinin eline fırsat vermemek için de olsa, dahilde yapılacak itham ve yakıştırmalarda büyük hassasiyetin gösterilmesi icap etmektedir İslam dünyasında vuku bulmuş ve genellikle içtihat farkından kaynaklanan ihtilafları gündeme getirmek, kimseye fayda sağlamaz Bu yüzden İslam alimleri, dahildeki ihtilafların kurcalanmasından titizlikle kaçındıkları gibi, yapılmaması konusunda da ciddi ikazlarda bulunmuşlardır Şer'i hükümlerde, lanetleme veya dalaletle itham etme konusunda bir tavsiye olmadığı gibi, yapılmaması konusunda ciddi tehditler mevcuttur Lanet okuyan kimseye, yerini bulsa dahi herhangi bir sevap olmadığı gibi, günaha girme tehlikesi ise çok yüksektir

Timur'un ölümünden sonra (1405) Semerkand'dan ayrılarak Şiraz'a geri döndü Vefatına kadar burada kalarak ilimle uğraşmaya devam etti 1413 Temmuz'unda Şiraz'da Hakk'ın rahmetine kavuştu Bu şehirde bulunan Atik Camii civarındaki Vakib Mezarlığı'na defnedildi

Yaşadığı asra damgasını vuran Şerif Cürcani, başta kelam olmak üzere, Arap dili ve edebiyatı, felsefe, mantık, astronomi, matematik, mezhepler tarihi, fıkıh, hadis, tefsir, tasavvuf gibi bir çok ilmi alanda eserler vermiş bulunduğundan "allame" olarak kabul edildi ve bu şekilde anıldı Üstün meziyetleri konusunda kaynaklar hemfikirdir Eserleri asırlar boyunda medreselerde ders kitabı olarak okutulduğu gibi temel başvuru kitabı haline geldi Haklı olarak kendisine duyulan büyük güvenden dolayı İslam dünyasında otorite olarak kabul edildi Anadolu, İran, Türkistan ve Hindistan'da silsile halinde talebeleri yetişti Hatta bir ekol haline gelerek, "Cürcani ekolü" diye bir ekol oluştu

Cürcani'ye göre, insan zihni bir ayna gibidir Bir bilginin doğruluğu objesine uygunluğu ile anlaşılır Bilgiler kendilerini zorla empoze etmezler İnsanlar onları düşünerek ve akıl yürüterek elde ederler Yaşadığımız dünyada ilim sahiplerine alim denildiğine göre alim olan Allah'ta ilim ve diğer mana sıfatlarının da bulunduğunu kabul etmesi gerekir Ona göre, Cenab-ı Hakk'ın ahirette görülmesi keyfiyetsiz olarak gerçekleşecektir

Cürcani'ye göre bazı peygamberlerin çocuklukları sırasında görülen olağanüstü durumlar mucize değil keramettir Bunları, kerametlerin hak olduğuna delil olarak gösterir Mucizeler peygamberlik iddiasında bulundukları sırada verilir Daha çocukken hiçbir peygamber peygamberlik iddiasında bulunmadığına göre, bunları keramet olarak telakki etmek gerekir

İman tasdiktir ve kalbe ait bir fiildir İman ile İslam'ın aynı anlama geldiğini söyler Buna delil olarak da; Kur'an-ı Kerim'deki "müslim" tabirinin "mümin" anlamında kullanılmasını gösterir Kıble ehli olup büyük günah işleyenlerin tekfir edilemeyeceğini savunur Ancak, Allah'a eş koşanları, Peygamber Efendimizin (asm) peygamberliğini inkar edenleri, dinin haram saydığını helal kılanları, dini yükümlülükleri ortadan kaldıranları hariç tutar

Eserlerinin büyük ekseriyeti şerh (izah etme) ve haşiye (metin altına düşülen açıklayıcı yazı) şeklinde olmasına rağmen, alimler tarafından asıl metinler gibi ve bazen de daha önemli olarak kabul edildi Ünlü matematikçi Kadızade-i Rumi, Fethullah eş-Şirvani, Fahreddin-i Acemi gibi tanınan talebeler yetiştirdi


Eserleri


1- Şerhü'l-Mevakıf; en meşhur şerhidir Adudüddin el-İci'nin "el-Mevakıf" adlı eserine yazdığı şerhtir Kelam ile ilgilidir
2- Risale fi beyanü'l-firkatü'n-naciye; mezheplerle ilgi yazdığı eseridir Kelam ile ilgilidir Kelam ilmine dair diğer eserleri; Şerhü'l-Akaidi'l-Adudiyye, Şerh-i Esmaü'l-Hüsna, Haşiyetü't-Tecrid
3- Risale fi'l-mantık; Farsça yazdığı bu eseri oğlu Nureddin tarafından Arapça'ya çevrilmiştir
4- Haşiye ala Şerh-i Hikmeti'l-ayn; Ali b Ömer El-Katibi tarafından kaleme alınan ve Muhammed b Mübarek Şah tarafından yapılan şerhin haşiyesidir
5- Şerhü'l-Mülahhas fi'l-hey'e; Astronomi ile ilgili olarak Çağmini tarafından kaleme alınan esere yapılan şerhtir
6- Et-Ta'rifat; Defalarca baskısı yapılan Arap Dili ve Edebiyatı'na dair terimler sözlüğüdür
7- Şerhü'l-İzzi; Zencani tarafından yazılan esere yapılan şerh
8- Şerhü'l-Kafiye; İbnü'l-Hacib tarafından kaleme alınan, "el-Kafiye" adlı esere yapılan Farsça şerh
9- Haşiye ala Şerh-i Muhtaru'l-münteha; fıkıh usulüne dair İbnü'l-Hacib tarafından yazılan ve Adudüddin el-İci tarafından yapılan şerhin haşiyesidir
10- Risale-i Şevkıyye; Tasavvufa dair olan ve Farsça yazılan bu eser, sofilerin uyması gereken esasları ihtiva etmektedir
11- Haşiye ale'l-Keşşaf; Tefsir ilmine dairdir Zemahşeri'nin eseri olan "el-Keşşaf"ın ön kısmına yapılan haşiye
12- Ed-Dibacü'l-müzheb; Hadis terimleriyle ilgili bir eserdir Bunların dışında, muhtelif ilimlerle ilgili çok sayıda eser yazmıştır (bk Sadrettin Gümüş; TDVİA 8/136)


Saduddin Taftazani (1322-1390)

Taftazani büyük İslam alimlerindendir Belagat, mantık, metafizik, kelam, fıkıh ve bir çok ilim dalında eser vermek suretiyle haklı bir şöhrete sahip oldu Kaleme aldığı eserleri, bir çok İslam medresesinde ders kitabı olarak okutuldu Risale-i Nur'un muhtelif yerlerinde fikirlerinden alıntılar yapılan Taftazani'nin künyesi; Sadeddin Mesud b Ömer şeklindedir

1322 yılında Horasan bölgesinde bulunan, Nasa yakınlarındaki Taftazan kasabasında doğdu İlk eserini daha on altı yaşında iken, Faryamud'da bulunduğu sırada yazdı (1338) Herat, Gucduvan, Gülistan ve Harizm'de bulundu Timur tarafından Semerkand'a davet edildi Taftazani, Hicaza gitmek üzere olduğunu bildirerek daveti kabul etmediyse de ikinci kez davet edilince kabul ederek Semerkand'a gitti Timur, kendisine büyük hürmet gösterdi Şiraz bölgesi Timur tarafından alınınca burada bulunan ve daha önceden Timur tarafından tanınan Şerif Cürcani de Semerkand'a geldi

Şerif Cüncani'nin Semerkand'a gelmesiyle birlikte ilmi müzakere ve tartışmalar da artmaya başladı Bu tartışmalar alimler arasında sözlü yapıldığı gibi eserlerine de yansıdı Bu iki alim arasında yapılan müzakere konularından bir tanesi, sahabeler ve tabiin döneminde meydana gelen olaylar ile ilgilidir Cürcani konusunda da ifade edildiği gibi, Bediüzzaman Hazretleri Taftazani'nin; "Yezide lanet caizdir" sözlerine ve bu konuda yapılan tartışmalara açıklık getirmektedir

Taftazani'nin söz konusu ifadelenin, "Lanet vaciptir, hayırdır ve sevabı vardır" şeklinde anlaşılamayacağını ve böyle ifadelerinin de olmadığını belirtmiştir Bediüzzaman, delalet ehli ve zındıkanın, Müslümanlar arasındaki en ufak bir ihtilafı büyüttükleri, iman ehlini şaşırtıp şeairi bozmak suretiyle Kur'an ve iman aleyhinde kullandıkları ikazında bulunur Bu müthiş düşmana karşı, teferruattaki bazı küçük ihtilafların tartışma konusu yapılmaması, bunlara kapının açılmaması gerektiğini belirtmiştir Ölmüş ve ahrete intikal etmiş kişilerin bazı kusurlarını deşmenin manasızlığını ifade etmiştir (Emirdağ Lahikası, s 178)

Taftazani'nin çağdaşı olan Seyyid Şerif Cürcani gibi Ehl-i Sünnet vel-Cemaatin allameleri şu karşılığı vermişlerdir: "Gerçi Yezid ve Velid, zalim ve gaddar ve facirdirler; fakat sekeratta imansız gittikleri gaybidir Ve kati bir derecede bilinmediği için, o şahısların nass-ı kati ve delil-i kati bulunmadığı vakit, imanla gitmesi ihtimali ve tevbe etmek ihtimali olduğundan, öyle hususi şahsa lanet edilmez Belki, Allah'ın laneti zalimler ve münafıklar üzerine olsun gibi umumi bir ünvan ile lanet caiz olabilir Yoksa zararlı, lüzumsuzdur" (Emirdağ Lahikası, s 180)

Sahabeler dönemindeki hadiseleri, içtihat farklılıkları şeklinde görüp deşmemekle, bir taraftan Alevilik adı altında yapılacak hücümların önü kapatılırken, diğer taraftan da Vehhabilik damarı ve Rafizilikten gelebilecek zararların da önüne geçilmiş olur Çünkü, "Gizli münafıklar, Vehhabilik damarıyla en ziyade İslamiyeti ve hakikat-i Kur'âniyeyi muhafazaya memur ve mükellef olan bir kısım hocaları elde edip, ehl-i hakikati Alevilikle itham etmekle birbiri aleyhinde istimal ederek dehşetli bir darbeyi İslamiyete vurmaya çalışanlar meydanda geziyorlar" (Emirdağ Lahikası, s 178)

Gereksiz teferruata inip zarardan başka bir kazancı olmayan bu konularda, hakikat taraftarı olanlar, sünneti kendilerine rehber edinen dört büyük mezhep imamı ve ehlibeyit'in on iki imamı Müslümanlar arasında çıkan fitneleri söz konusu edip tartışmayı caiz görmemişlerdir Menfaatsizliğine ve zararlı olduğuna hükmetmişlerdir Göz önünde bulundurulması gereken çok ehemmiyetli bir husus da her iki tarafta büyük sahabilerin olması meselesidir Cennetle müjdelenen Hazreti Talha ve Hazreti Zübeyir (ra) gibi sahabilerden söz ederek taraftarlık hissiyle garazkarlık besleme tehlikesi söz konusudur Eğer yapılanlarda hata varsa tövbe etmiş olma ihtimalleri çok yüksektir

Geçmişte olanlara lüzumsuz bir şekilde takılıp kalmak, şeriatın emretmediği halleri araştırmak, İslamiyet'e dehşetli darbeler vuran, binlerle laneti, nefreti hakkedenlere önem vermemek gibi bir durum, iman sahibi müdakkik bir zatın kutsi vazifesine uygun düşmez

Günümüzde de üzerinde önemle durulması gereken konulardan birisi de, başkalarını küfürle itham etme ve lanetlemedir Hatta bu durum adeta manevi bir hastalık halini almıştır İslam'a göre, melunları hatıra getirmeyip, dolayısıyla lanet etmemenin hiçbir zararı yoktur Lanet getirme, birini methedip muhabbet beslemeye benzemez ve salih amelden de sayılmaz Muhabbet edilen kişiye göre sevap veya günah kazanma durumu söz konusudur Ancak, lanet getirme ve küfürle itham etme böyle değildir Herhangi bir sevap kazandırmadığı gibi, yanlış kişiye karşı kullanılması çok zararlıdır (Emirdağ Lahikası, s 178)

Taftazani, yazdığı eserleri ile bir çok kişiyi etkiledi İbn Haldun, yazmış bulunduğu "Mukaddime" adlı eserinde, ondan söz etmektedir Taftazani, hem Şafii hem de Hanefi mezhebiyle ilgili eserler kaleme aldı Bundan dolayı da bazı alimler kendisini Hanefi, bazıları da Şafii mezhebine bağlı olduğunu yazmaktadırlar Arkasında çok sayıda eser bıraktıktan sonra 1390 yılında vefat etti Vefat tarihi bazı kaynaklarda 1389, bazılarında 1395 diye de kaydedilmektedir

Taftazani, imanı "Cenab-ı Hakk'ın, istediği kulunun kalbine, cüz-i ihtiyarının sarfından sonra ilka ettiği bir nurdur" şeklinde tanımlar Şemsi Ezeliden insanın vicdanına ihsan edilen iman nuru, vicdanın iç yüzünü tamamıyla ışıklandırır Bu sayede kainata karşı bir dostluk ve yakınlık meydana gelir Bir emniyet vucüt bulur İnsanın kalbinde meydana gelen büyük manevi kuvvetin yardımıyla her türlü musibete ve olaya karşı mukavemet gösterebilir Kalbin genişlemesiyle hem geçmiş hem de gelecek zamanları içine alır Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği iman nuru ile amel ve kabiliyetler gelişip yayılarak Cennete doğru yol alır (İşaratü'l-İ'caz, s 46)


Eserleri

1- Şerhü'l-Tasrif el-İzzi; Dil bilgisi ile ilgili olan bu eserini henüz onaltı yaşlarında iken yazmıştır
2- El-İrşad ( İrşadü'l-Hadi); Harizm'de bulunduğu sırada Arapça olarak yazdı Dil bilgisi ile ilgilidir
3- El-Şerhü'l-Mutavval; Belagat ile ilgilidir Herat'ta kaleme aldı
4- Muhtasarü'l-Maani; Belagatla ilgilidir Gucduvan'da tamamlamıştır
5- Şerhü'l-Kısm el-salis mine'l-Miftah; Semerkand'da bulunduğu sırada tamamladı Belagata dairdir
6- El-Telvih ila keşfü'l-Hakaik el-Tenkih; Gulistan'da yazdı Fıkıh ile ilgilidir
7- Şerhü'l-Muhtasar fi'l-usul; Harizm'de tamamladı Fıkha dairdir
8- El-Miftah; Şafii mezhebiyle ilgilidir
9- İhtisar Şerh Telhisü'l-Cami el-kabr; Hanefi mezhebi ile ilgilidir
10- El-Niamü'l-savabiğ fi şerhü'l-kelam; Tefsire dairdir
11- Mukaddemat-ı İsna Aşer; Kırk elli sayfadan oluşan bu eserinde kader konusunu ele alıp izah etmeye çalışmıştır

Bunların dışında mantık, metafizik ve kelam ile ilgili eserler de yazmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.