Prof. Dr. Sinsi
|
Bedrü'l-Mev'id Gazâsı
Hicretin 4 senesi, Şaban ayı (Mîlâdî 626 ) Daha önce bahsi geçtiği gibi, Ebû Süfyan Uhud'dan dönüp giderken Müslümanlara, "Sizinle gelecek sene Bedir'de buluşalım" demiş, Hz Ömer de Resûlullahın emriyle, "Olur! İnşaâllah orası bizimle sizin çarpışma yeriniz olsun " cevabını vermişti
Uhud Muhaberesinin üzerinden bir sene geçmişti Resûl-i Ekrem, verdiği sözünü yerine getirmek için harp hazırlıklarına başladı
Öte yandan Kureyş'in reisi Ebû Süfyân da harp hazırlıklarını sürdürüyordu Fakat, o sene Mekke'de büyük bir kuraklık ve kıtlık hâkimdi Bu sebeple Ebû Süfyan, halkı teşvik etmesine rağmen, kendisi harbe pek niyetli değildi
Bedir'e gitme kararından vazgeçmek arzusunda olan Ebû Süfyan, Peygamberimizin de Müslümanlarla oraya gelmesine mani olmak istiyor, bunu nasıl başarabileceğinin yollarını araştırıyordu
O sırada henüz Müslüman olmamış Nuaym bin Mes'ud ile Mekke'de karşılaştı Nuaym, Mekke'ye umre yapmak maksadı ile gelmişti
Ebû Süfyan, "Ey Nuaym!" dedi, "Ben Muhammed'le Ashabına Bedir'de buluşalım, çarpışalım, diye söz vermiştim Vakit gelip çattı
"Halbuki bu yıl, bizde kıtlık ve kuraklık hakimdir Böyle bir yıl işimize gelmez
"Onun için bu yıl Muhammed'le karşılaşmak istemiyoruz Karşılaşmamız ise, onun cesaretini arttıracaktır " deyip niyet ve endişesini dile getirdikten sonra, Nuaym'e teklifini şöylece yaptı:
"Sen, hemen Medine'ye dön! Benim, karşı konulmayacak kadar kuvvet topladığımı bildir ve onları Bedir'de bizimle çarpışmaktan vazgeçir Bu işi becerirsen, sana yetmiş yetişkin deve veririz
Nuaym, derhal Medine'ye döndü Vadedilen mükâfata konmak için Mekkeli müşrikler lehinde kesin bir propagandaya girişti Kureyşlilerin karşısına çıkılmayacak kadar güçlü bir ordu hazırlamış olduklarını söyleyip durdu Münafıkların da bu yolda olanca gayretlerini ortaya koymalarıyla Müslümanlarda müşriklere karşı savaşma konusunda bir gevşeklik meydana geldi Yahudîlerle münafıklar bu duruma son derece sevindiler "Muhammed, artık şu Müslüman topluluktan kimseyi bu niyetinden vazgeçiremez " diyerek küstahça sevinçlerini izhâr ettiler
Hz Ebû Bekir ile Hz Ömer, durumu derhal Peygamberimize bildirdiler
Resûl-i Ekrem Efendimizin kararı kesindi:
"Varlığım, kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; vadedilen yere Medine'den hiç kimse gitmek için çıkmazsa bile, ben tek başıma oraya çıkar giderim " dedi
Cesaret dolu bu kararlı sözler, Müslümanların kalbinde şimşekler gibi çaktı Allah'ın da yardımıyla, yüreklerine düşen korku ve tereddüdü bir çırpıda yok etti
Resûl-i Ekrem, yerine Abdullah bin Revaha'yı vekil bırakarak 1500 mücahidle Medine'den ayrıldı Sancağı Hz Ali taşıyordu Orduda sadece on atlı vardı
Mücahidler, ayrıca beraberindeki malları da götürüyorlardı Çünkü gidecekleri yerde, Araplar her sene bir ticaret pazarı, bir panayır kurarlardı Sefere çıkışları da zaman bakımından panayır mevsimine rastlıyordu Eğer düşman gelirse onunla çarpışacaklardı Şayet gelmezse, ticaretlerini yapmış olacaklardı
Peygamber Efendimiz, ordusuyla Bedir'e gelip beklemeye başladı Fakat, düşman kuvvetleri görünürde yoktu
Zira, hazırlıklarını tamamlayıp Mekke'den çıkan Ebû Süfyan kumandasındaki 2000 kişilik müşrik ordusu, ancak Mecinne denilen nâhiyeye kadar gelebilmiş, oradan ileriye tek adım atabilme cesaretini gösterememiş ve Müslümanlarla çarpışmayı, sayıca fazla oldukları halde göze alamadıklarından Mekke'ye geri dönmüşlerdi
Hz Resûlullah, mücahidlerle Bedir'de sekiz gece bekledi Ticaret pazarına gelen Arap kabileleri, Müslümanların güç ve kuvvetlerini koruduklarını, cesaret ve ümitlerini bir kere daha gördüler; nazarlarında Kureyş'in itibarı da böylece kırıldı
Mücahidler, düşmanın gelmediğini görünce, panayırda alış veriş yapıp kat kat kâr ettiler Sekiz gecelik bekleyişten sonra Peygamber Efendimiz, mücahidlerle birlikte sevinç ve ferah içinde Medine'ye döndü
Bu gazânın diğer bir adı Küçük Bedir'dir
Salih SURUÇ
|