![]() |
Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –23-Şükür |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –23-ŞükürHak Dostlarının Örnek Ahlâkından –23-Şükür Yıl: 2009 - Ay: Eylül - Sayı: 283 Allah için dost olan Şakîk-i Belhî ile İbrahim bin Edhem Hazretleri’nin, birbirlerini irşâd için yaptıkları bir gönül sohbeti esnâsında Şakîk-i Belhî Hazretleri sorar: “–Geçim husûsunda ne yaparsınız?” İbrahim bin Edhem: “–Bulunca şükreder, bulamayınca sabrederiz! ![]() ![]() ![]() Şakîk-i Belhî Hazretleri: “–Bunu, Horasan’ın köpekleri de yapar!” deyince, bu defa İbrahim bin Edhem sorar: “–Ya siz ne yaparsınız?” Şakîk-i Belhî Hazretleri şu cevabı verir: “–Bulursak şükredip infâk eder, bulamadığımızda yine şükredip sabrederiz ![]() Hak dostları, Cenâb-ı Hakk’ın sayıya gelmez nî*met*leri karşısında ne kadar şükretseler az olduğunun şuuruyla her hâlükârda ve dâimâ şükürlerini artırma gayreti içinde olmuşlardır ![]() ![]() ŞÜKRÜ GEREKEN NÎMET; ŞÜKREDEBİLMEK Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz nîmetleri karşısında O’na ne kadar şükretsek, yine de şükür borcumuzu tam olarak ödeyemeyiz ![]() “…Bir nefeste iki nîmet vardır (birincisi nefesi alabilmek, ikincisi aldığı nefesi verebilmek) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kulun şükür husûsundaki bu mutlak aczi yüzündendir ki, rivâyete göre Mûsâ u Cenâb-ı Hakk’a: “–Yâ Rabbi! Sana şükrüm, Sen’den bana verilen ayrı bir nîmettir ki, o da ayrı bir şükür ister ![]() ![]() Allah Teâlâ, Mûsâ u’a şöyle vahyetti: “–Her nîmetin Ben’den olduğunu bildiğin vakit, Ben de bu bilgini şükür olarak kabul ederim ![]() Bütün nîmetlerin Hak’tan olduğunu bilmekle birlikte o nîmetlerin bize ulaşmasına vesîle olanlara teşekkür etme nezâketini göstermek de, Hakk’a şükrün mühim bir şartıdır ![]() “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allâh’a şükretmiş olmaz ![]() ![]() Şükür, insanlık aynasıdır ![]() ![]() ![]() Şükür ehli bir kula, yalnız nîmetlerin kadrini bilmek yetmez ![]() ![]() ![]() Bizlere çok kıymetli bir hediye gönderen hayır sahibini unutarak, sadece hediyeyi getiren zâta teşekkürle iktifâ etmemiz, ne kadar tuhaf ve yanlış ise; nimetleri bize ulaştıran sebeplere bağlanıp asıl müsebbibi, rızka takılıp Rezzâk’ı unutmak da, o kadar büyük bir nankörlüktür ![]() ![]() ŞÜKRÜN KISIMLARI Makbûl bir şükür, yalnızca sözle ifâde edilen şükür değildir ![]() ![]() ![]() –İlim; bütün nimetlerin Hak’tan geldiğini bilmektir ![]() –Hâl; nîmetlerin gerçek sahibine karşı tâzim, hürmet ve muhabbet duymaktır ![]() –Amel ise; bu duyguların gerektirdiği minvâl üzere yaşayıp şükrü kavlen ve fiilen ifâde etmek, nîmetleri Hakk’ın rızâsına uygun olarak kullanıp O’na isyandan sakınmaktır ![]() Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri, yedi yaşında iken dayısı Seriyy-i Sakatî onu hacca götürür ![]() ![]() ![]() “–Şükür, Allah Teâlâ’nın lutfettiği nîmetle O’na âsî olmamak ve o nîmeti mâsiyete sermâye etmemektir ![]() ![]() Demek ki Allâh’ın lutfettiği nimetleri, O’nun râzı olduğu şekilde kullanmak da şükrü tamamlayan hu*sus*lardandır ![]() ![]() ![]() Ayrıca Allâh’ın bizlere ihsân ettiği her uzvun da şükrü vardır ![]() ![]() Bişr-i Hâfî Hazretleri bu husûsu şöyle izah buyurur: “Âzâları içinde yalnız dili ile şükreden kimsenin şükrü az olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Unutmayalım ki hepimiz, mahşerde açılıp seyrettirilecek bir ömür kasedi dolduruyoruz ![]() ![]() “Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir ![]() O hâlde düşünmek gerekir ki gözlerimizle ne kadar ilâhî kudret akışlarını duygulu bir şekilde seyredip şükrettik, ne kadar da çirkin nefsânî manzaraları seyrederek günahkâr olduk? Kulaklarımızla ne kadar vahyin, sünnetin, hakkın ve hayrın sesini dinledik, ne kadar da boş ve mâlâyâni şeyleri dinleyerek bu nîmeti ziyan ettik? Vücûdumuzun enerjisini nereye sarf ettik? Onu ilâhî hudutlar içerisinde hayra mı âmâde kıldık, yoksa onunla haram ve kerahatlere mi dûçâr olduk? İşte yarın ilâhî ekranlarda kendi hayat senaryomuzu seyredeceğimizi u*nut*ma*mak îcâb eder ![]() Diğer taraftan, sıhhatli olmak da, şükrü gerektiren büyük bir nîmettir ![]() Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi… mısrâları da, bir nefeslik sıhhatin bile, şükrü gereken paha biçilmez bir nîmet olduğunu çok veciz bir sûrette ifâde etmektedir ![]() DÎNİN YARISI… Peygamber Efendimiz r buyururlar ki: “Îman iki kısımdır ![]() ![]() ![]() Sabır, değişen şartlar altında muvâzeneyi bozmamak, başa gelen musîbetlere şikâyet etmeden tahammül göstermek, nefsi kulluk vazîfelerini îfâya ve haramlardan sa*kın*maya mecbur kılmaktır ![]() Şükür ise, Cenâb-ı Hakk’ın sayısız lutuf ve ihsanlarına mukâbil, O’na olan minnettarlığın ifâdesi olan bütün kulluk tezâhürleriyle O’na yönelmektir ![]() Dînî hayatı hulâsa eden bu müstesnâ mevkiine binâendir ki Abdullâh-ı Ensârî de İslâm’da şükrün ehemmiyetini şöyle ifâde buyurmuştur: “Şükür; nîmeti bilmenin ismidir ![]() ![]() ![]() Nîmetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu bilmek demek olan şükrün zıddı da, küfür, yani bütün nîmetlerin Allah’tan olduğu gerçeğini gizlemektir ![]() ![]() Nitekim Cenâb-ı Hakk’ın İblis ile konuşmasını beyân eden âyetler de, şükrün, yüce dînimizde ne kadar mühim bir yeri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: İblis, Allâh’ın emrine âsî olup ilâhî huzurdan kovulunca, mühlet istedi ![]() ![]() “…Andolsun onları (insanoğlunu) saptırmak için Sen’in sırât-ı müstakîminin (dosdoğru yolunun) üstüne oturacağım ![]() Müfessirler, bu âyet-i kerîmedeki “sırât-ı müstakîm/dosdoğru yol”dan maksadın, “şükür yolu” olduğunu ifâde etmişlerdir ![]() “…Onların çoğunu şük*re*denlerden bulmayacaksın!” (el-A’râf, 17) şeklinde ifâde etmiştir ![]() Şeytanın insanı sürüklemek istediği nihâî nokta, îmansızlık, yani küfürdür ![]() ![]() Şükrün belli bir nihâyeti de yoktur ![]() ![]() Nitekim Efendimiz r geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılar, ağlamaktan elbisesini ve secde ettiği yeri sırılsıklam ederdi ![]() “–Yâ Rasûlallâh! Siz’in geçmiş ve gelecek bütün günahlarınız bağışlandığı hâlde neden bu kadar kendinizi yoruyorsunuz?” denildiğinde ise: “–Allâh’a çok şükreden bir kul olmayayım mı? ![]() ![]() ![]() AZLARDAN EYLE! ![]() ![]() Hazret-i Ömer t bir mü’mine rastlamıştı ki o devamlı: “–Allâh’ım, beni azlardan eyle!” diye duâ ediyordu ![]() Hazret-i Ömer t o zatın bu duâ ile neyi kasdettiğini anlayamamıştı ![]() “–Niçin böyle duâ ediyorsun?” diye sordu ![]() “–Allah Teâlâ; « ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu güzel düşünce karşısında hayran kalan Hazret-i Ömer t: “–Yazık bana, herkes Ömer’den daha akıllı ve bilgili!” diye hayıflandı ![]() İşte o Hazret-i Ömer t ki, hilâfeti zamanında birçok ülke fethedilmiş, Bizans ve İran’ın zengin hazineleri Beytü’l-mâl’e akmış, halkın refah seviyesi yükselmişti ![]() ![]() ![]() “İki dost (Hazret-i Peygamber’le Ebû Bekir) ve ben, aynı yolda giden üç yolcuya benzeriz ![]() ![]() ![]() ![]() Yine şükür ehli zenginlerden olan Abdurrahman bin Avf t’ın oruçlu olduğu bir gün, önüne iftar etmesi için birkaç çeşit yemek konulmuştu ![]() “Mus’ab bin Umeyr, Uhud’da şehîd edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü üzere onlar, şükrünü îfâ edemeyecekleri endişesiyle helâl nîmetleri bile büyük bir ihtiyatla karşılıyorlardı ![]() ![]() Bu hassâsiyetlerden mahrum olanlar ise, Allâh’ın nîmetlerine karşı ekseriyetle gaflet içindedirler ![]() ![]() ![]() İLÂHÎ AHLÂK İnsaf ve iz’an sahibi her insan, kendisine bir bardak su ikrâm edene bile teşekkürü bir vicdan borcu addeder ![]() ![]() ![]() Öte yandan, Cenâb-ı Hakk’ın nîmetlerine muâdil bir iyilikle karşılık verebilmek de, bütün sermâyesi “hiçlik” olan insanoğlu için mümkün değildir ![]() ![]() ![]() وَاللّٰهُ شَكُورٌ حَل۪يمٌ “…Allah çok mükâfat verendir, cezâlandırmakta acele etmeyendir ![]() فَأِنَّ اللّٰهَ شَاكِرٌ عَل۪يمٌ “…Şüphesiz ki Allah (yapılan hayrı) kabul eder (mükâfâtını bol bol verir) ve (o hayrı) hakkıyla bilir ![]() Cenâb-ı Hak, kullarının sâlih amellerini ve hamd, sabır, şükür, ihlâs ve takvâ üzere yaşadıkları kulluk hayatlarını kabûl edip onlara kat kat fazlasıyla mükâfatlar vererek “Şekûr” ismini tecellî ettirmektedir ![]() ![]() Nitekim Nûh -aleyhisselâm- hakkında âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا “…Şunu bilin ki Nûh çok şükreden bir kul idi ![]() Nuh u bir şey yiyip içmesinden elbise giymesine kadar, her hareketinde dâimâ Cenâb-ı Hakk’a hamd ederdi ![]() ![]() ![]() HER HÂLÜKÂRDA ŞÜKÜR! ![]() ![]() Hakk’ın rızâsına kavuşmak, O’nun takdîrine râzı olmayı ve yalnızca varlıkta değil, darlıkta da şükretmeyi gerektirir ![]() ![]() Eyyûb u’ın hâli, bu hususta çok ibretli bir misaldir: Hanımı Rahîme Hâtun Hazret-i Eyyûb’a: “–Sen bir peygambersin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eyyûb u ise şu mânidar cevâbı verdi: “–Rabbim bana seksen sene sıhhat verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Eyyûb u sıhhat içinde geçirdiği ömrünün şükrünü ödeyememiş olmanın mahcûbiyeti içinde Rabbinden şifâ istemeye teeddüb etmişti ![]() ![]() Şükrün o has kullardaki yüksek tezâhürünü, şu misal, ne güzel ifâde eder: Hazret-i Râbia’ya sordular: “–Allah, kulundan ne zaman râzı olur?” Şöyle dedi: “–Iztırap ve mihnet içindeyken bile, nîmet içindeymiş gibi şükrettiğinde ![]() ![]() ![]() İşte kâmil mü’minler, şükrün sadece rahatlık zamanlarına has bir ibâdet olmadığını yakînen bilirler ![]() ![]() ![]() GERÇEK NÎMET… Âyet-i kerîmelerde buyrulur: “Ben’i zikredin; Ben de sizi zikredeyim! Bana şükredin; sakın küfrân-ı nîmette bulunmayın!” (el-Bakara, 152) “…Eğer şükrederseniz, elbette size olan (nîmetlerimi) artırırım ![]() Şükretmek, nîmetlerin bereketlenmesine ve*sî*le*dir ![]() ![]() “Şükre devam edin ![]() ![]() Şükür bahsinde Hak âşıklarının durumu ise, nîmetlerin artması veya eksilmesi kaygılarından âzâdedir ![]() ![]() Mevlânâ Hazretleri bu hakîkati ne güzel izah eder: “Nîmete şükretmek, nîmetten daha hoştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞÜKRÜ TELKİN EDEN AY… Her ibâdet, kulun men*faati îcâbıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ramazân-ı şerîf, yaşattığı oruç terbiyesiyle, muhtaçların hâlinden anlamayı öğreten, nefislerin ihtirâsını dizginleten, sabrı tâlim eden, nîmetlerin kadrini hatırlatarak hamd ve şükre sevk eden müstesnâ bir mânevî kazanç mevsimidir ![]() Bu mübârek ayda tuttuğumuz oruçlar, bizlere bir bardak suyun, bir lokma ekmeğin bile aslında ne büyük nîmetler olduğunu hatırlatıyor ![]() ![]() Lâyıkıyla ihyâ edilen bir Ramazân-ı şerîf, günahların affına vesîledir ![]() “…Ramazân’ı idrâk edip de bağışlanmamış olan kimseye yazıklar olsun! Kişi Ramazan’da da bağışlanmaz ise, peki ne zaman bağışlanacak?!” (İbn-i Şeybe, Musannef, II, 270; Heysemî, Mecma, III, 143) Ayrıca içinde bulunan bin aydan hayırlı Kadir gecesiyle Ramazan, müstesnâ bir kazanç mevsimidir ![]() “Ramazan geldi, artık maddî yiyeceklerden elini çek ki, gökten mânevî rızıklar gelsin ![]() ![]() ![]() ![]() Bu mübârek ayın şükrünü îfâ edebilmek de büyük bir dikkat ve îtinâ ister ![]() ![]() ![]() Yine bu mübârek ayda, iç dünyamızı yoksul ve kimsesizlere açmak, yalnızların yanıbaşında olmak, merhametimizi artırmak; sadakaları, fitre ve zekâtları severek ve cân u gönülden vermek, verirken alana teşekkür edâsı içinde bulunmak, muhtacı minnet yükü altında bırakmamak; namazlarımızı, teheccüdleri, terâvihleri Rabbimizle müstesnâ bir mülâkat vasfında kılmak îcâb eder ![]() ![]() VELHÂSIL Bütün fânîler bize servetlerini verseler, en nihâyet bu bir insan ömrü içinde kullanılacak kadar bir menfaattir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dâimâ düşünmeliyiz ki, bir bedel ödemediğimiz hâlde, sırf lutf-i ilâhî ile, insan olarak, mü’min olarak, ümmet-i Muhammed olarak dünyaya geldik ve Kur’ân-ı Kerîm’e muhâtap kılındık ![]() ![]() Maddî nîmetlerin çoğunda hayvanlarla müşterekliğimiz vardır, farkımız pek azdır ![]() ![]() Hak dostu Mevlânâ Hazretleri buyurur ki: “Nimetlerine, ihsanlarına nâil olunca, Allâh’a şükret; lutfunu gördüğün kişiye de teşekkür et, onu an! İşte bu yüzdendir ki, Cenâb-ı Hak; «Peygamber’e salevât getirin!» buyurdu ![]() Yâ Rabbî! Peygamberler Sultânı Efendimiz r’e ümmet olma şerefinin şükrünü lâyıkıyla îfâ edebilmeyi cümlemize nasîb eyle! Üzerimizdeki nîmetlerini artır! Şükrümüzü daha da ziyâde kıl! Bizi gerçek şükür ehlinin makâmına ulaştıracak bir şükür hâlini, gönüllerimize ilhâm eyle! Âmîn… Dipnotlar: 1) Bkz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|