Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
emelin, fazileti, kısa

Kısa Emelin Fazileti

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kısa Emelin Fazileti








Resûlullah (sav) Efendimiz Abdullah b Ömer’e (ra) şöyle buyurmuştur:
“Sabah olunca akşama çıkacağını, akşam olunca da sabaha çıkacağını düşünme Hayatından ölümün, sıhhatinden de hastalığın için bir şeyler ayır Ey Abdullah, yarın isminin (hâlinin) ne olacağını hiç bilemezsin[size="4"]
Hz Ali’den (kv) gelen bir rivayette Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Sizin için beni en çok korkutan şey; hevâya (şehvetlere) uymak ve uzun emeldir Hevâya uymak sizin Hakk’a ulaşmanızı engeller Uzun emel ise dünya sevgisinden kaynaklanır Hz Peygamber (sav) sonra şöyle devam etmiştir:
Dikkat edin! Allah Teâlâ dünyayı sevdiklerine de sevmediklerine de verir Fakat bir kulunu sevdiği zaman ona imanı bahşeder Dikkat edin, bazı insanlar dinin derdine düşerler, bazıları ise dünyanın Sizler dinin derdine düşün, dünyanın kulu kölesi olmayın
Dikkat edin! Dünya arkasını dönüp gitmektedir
Dikkat edin! Âhiret yönelmiş (size doğru) gelmektedir
İyi biliniz ki, sizler amelin olduğu fakat hesabın olmadığı bir dünyadasınız İyi biliniz ki sizler amelin olmadığı hesap gününe doğru yaklaşmaktasınız[size="4"]
Ümmü’l-Münzir (ranh) anlatıyor: Bir akşam vakti Resûlullah (sav) bir grubun yanına vardı, onlara:
— Ey insanlar! Allah’tan utanmıyor musunuz? buyurdu Oradakiler:
— Ne oldu ey Allah’ın Resûlü? diye sordular Allah Resûlü (sav):
[size="4"]—Çünkü yiyemeyeceğiniz şeyleri biriktiriyor, ulaşamayacağınız hayallere kapılıyor ve içinde oturamayacağınız evler inşa ediyorsunuz, buyurdular
Ebû Saîd el-Hudrî (ra) anlatıyor: Üsame b Zeyd, bir ay sonra ödemek üzere yüz altına Zeyd b Sâbit’ten (ra) bir câriye satın aldı Bu haberi işiten Resûlullah’ın (sav) şöyle dediğini işittim:
—Üsâme’nin bir aylık vade ile yaptığı alış veriş sizin tuhafınıza gitmiyor mu? Gerçekten Üsâme uzun emel (uzun hayal) sahibi biriymiş Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki, gözlerimi açtığımda bir daha kapatmadan, yukarı kaldırdığımda aşağıya indirmeden öleceğimi, ağzıma bir lokma aldığımda da onun boğazımda takılıp kalacağını ve Allah’ın (cc) ruhumu kabzederek öleceğimi düşünürüm Sonra Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
—Ey Âdemoğulları! Eğer akıllı iseniz kendinizi ölülerden sayınız Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, size vaad edilen (ölüm) mutlaka gelecektir, siz bunu engelleyemezsiniz[color="RoyalBlue"]
İbn Abbâs (ra) anlatıyor: Efendimiz su döktüğünde (helâ ihtiyacını giderdiğinde) hemen akabinde teyemmüm alırdı Ben kendisine: Ey Allah’ın Resûlü, yakınınızda su varken bu teyemmüm niye, diye sorduğumda şöyle buyurdu:
— Bilemem; belki suya ulaşamam diye! [size="4"]
Rivayet edildiğine göre; bir keresinde Resûlullah (sav) eline üç tane sopa aldı Birisini önüne, diğerini yan tarafına dikti Üçüncüsünü de uzak bir yere…Sonra ashabına hitaben:
—Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? diye sordu Ashâb:
—Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler Resûl-i Ekrem (sav) onu şöyle anlattı:
—Bu insan, bu eceli, bu da emelleridir (hayalleri) İnsanoğlu emellerinin peşinden koşarken, daha ona ulaşamadan eceli onu yakalayıverir[color="RoyalBlue"]
Hz Peygamber (sav) buyuruyor:
“İnsanoğlunun durumu, etrafını doksan dokuz tane temenninin (arzu ve isteğin) kuşatmasına benzer Eğer bu arzular onun yakasını bırakmışsa, artık iyice yaşlanmış demektir[color="RoyalBlue"]
İbn Mes‘ûd (ra) demiştir ki: “Şu insan, şunlar da onun etrafını saran tehlikelerdir ve ona doğru gelmektedir Bu tehlikelerin ötesinde ihtiyarlık vardır Uzun emel (boş beklentiler) ise ihtiyarlıktan sonra gelir İnsan çeşitli temenniler içerisinde iken bu tehlikeler ona doğru gelmektedir Allah neye emrederse, o kulun başına gelir Bunlardan hiç birisi başına gelmeze, onu ihtiyarlık öldürür O ise ihtiyarlığın ötesindeki bir şeyleri temenni edip durmaktadır
Abdullah b Mes‘ûd (ra) anlatıyor: “Bir defasında Resûlullah (sav) bize bir şey anlatmak için yere dörtgen çizdi Ardından bu dörtgenin ortasına bir çizgi çekti Bu çizginin yan tarafına doğru birçok çizgi çektikten sonra da bir çizgiyi dörtgenin dışına taşırdı Sonra bize,
—Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? diye sordu Bizler:
—Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik
Resûlullah (sav) ortadaki çizgiyi göstererek:
—Bu insandır; (etrafındakini göstererek)
—Bu da onu kuşatan ecelidir; (ortadaki çizginin etrafını saran çizgileri göstererek)
—Bunlar ise insanı devamlı sıkıntı ile eriten olaylardır Biri başa gelmese digeri gelir, insanı yıpratır
Dışarıya çıkan çizgiyi göstererek:
—Şu da insanın emelleri (hayalleri) dir, buyurdular[url=http://wwwkonakderslericom/admin/editor/fckeditorhtml?InstanceName=bilgi&Toolbar=Defa ult#_ftn8]

Enes b Malik’den (ra) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resûlullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“İnsanoğlu yaşlandığı hâlde kendisi ile birlikte iki huyu sürekli kalır Bunlar, dünya hırsı ve emelleri (nihayetsiz hedefleri) dir
Hadis bir diğer rivayette şöyledir:
“İnsanoğlu ihtiyarladığı hâlde kendisiyle beraber iki haslet genç kalır, onlar: Dünya malına ve uzun yaşamaya olan hırsı[size="4"]
Resûlullah (sav) buyururlar: “Bu ümmetin ilk dönemindekiler yakînî imanları ve zühtleri sayesinde kurtuldular Son döneminde gelenler ise cimrilik ve uzun emel (nihayetsiz arzu ve istekler) nedeniyle helâk olacaklardır[size="4"]
Şöyle anlatılır: Bir ara İsâ (as) otururken yaşlı bir adamın kürekle yeri kazdığını gördü ve, “Allah’ım! Onun kalbinden nihayetsiz emelleri çıkar” diye dua etti Biraz sonra adam işini bırakıp yere yattı, öylece bir müddet bekledi Bunu gören İsâ (as), “Allah’ım! Ona emelleri geri iade et” diye duada bulundu O anda adam ayağa kalkarak tekrar çalışmaya başladı İsâ (as) adamın yanına giderek neden bu şekilde davrandığını sordu Yaşlı adam şöyle dedi:
“Bir ara çalışmakta iken nefsim bana, “İhtiyarladın, daha ne zamana kadar çalışacaksın?!” dedi, ben de küreği bir tarafa atıp yan yattım Bu seferde nefsim bana, “Hayatta olduğun müddetçe maişetinin temini için çalışmak zorundasın” dedi, ben de kalktım, küreğime sarılıp çalışmaya başladım
Hasan-ı Basrî (rah) anlatıyor: Bir gün Resûlullah (sav) sahabelerine:
—Hepiniz cennete girmek istiyor musunuz? diye sordu Sahabeler:
—Evet, ey Allah’ın Resûlü, dediler Resul-i Ekrem (sav):
[size="4"]—O zaman emellerinizi kısa tutun, ölümünüzü gözlerinizin önüne getirin ve Allah’tan tam mânasıyla hayâ edin, buyurdular
Resûlullah (sav) bir duasında şöyle demiştir:
“Allah’ım! Âhiretin hayırlarına engel olan dünyadan sana sığınırım Ölümün hayırlarını engelleyen hayattan sana sığınırım Salih amel işlemeye mâni olan uzun emelden sana sığınırım[size="4"]

HEDEFLERİ KISA TUTMANIN

FAZİLETİ HAKKINDA BAZI SALİHLERİN AÇIKLAMALARI

Mutarrıf b Abdullah (rah) şöyle demiştir: “Ecelimin ne zaman geleceğini bilseydim aklımı kaybedeceğimden korkardım Ne var ki Allah (cc) kullarını ölümden gafil ederek onlara ihsanda bulunmuştur Eğer ölümden gafil olmasalardı hayatları boyunca uyuyamaz, çarşı-pazar kuramazlardı
Hasan-ı Basrî (rah) demiştir ki: “Gaflet ve emel insanoğluna verilmiş iki büyük nimettir Şayet bunlar olmasaydı Müslümanlar sokaklarda yürüyemez hâle gelirlerdi
Süfyân-ı Sevrî (rah) demiştir ki: “Bana ulaşan bir habere göre insan ahmak olarak yaratılmıştır Eğer böyle yaratılmasaydı (her şeyin farkında olsaydı) hayattan zevk alamazdı
Ebû Saîd b Abdurrahman der ki: “Dünya kendisine bağlı olanların ahmaklığı sayesinde bu denli mamur bir hâle gelmiştir
Selmân-ı Farisî (ra) demiştir ki: “Üç kimsenin hali beni hayrete düşürüp güldürdü:
1- Ölüm peşinde iken dünyalık şeyler için temennilerde bulunan kimse
2- Kendisi gaflette olmasına rağmen onun yaptığı işlerden gafil olunmayan kimse
3-Rabbinin kendisinden hoşnut olup olmadığını bilmediği halde katıla katıla gülen kimse
Üç şey de beni ağlatacak kadar üzmüştür:
1- Hz Muhammed’den (sav) ve onun ashabından ayrı olmak
2- Güneşin batıdan doğacağı günün dehşeti
3- Cennete mi yoksa cehenneme mi götürüleceğimi bilmeden Allah’ın huzurunda durmak
Salihlerden birisi anlatıyor: “Ölümünden sonra Zürâre b Ebî Evfâ’yı (rah) rüyamda gördüm Kendisine:
— Size göre en faydalı amel hangisidir? diye sordum
— Tevekkül ve kısa emel, dedi
Süfyân-ı Sevrî der ki: “Dünyada zühd, kuru, katıksız ekmek yemek ve kaba, sert kumaştan elbiseler giymek değildir; asıl zühd emelleri kısa tutmaktır
Mufaddal b Fudâle (rah), arzu ve emellerinden kurtulması için rabbine dua etti Allah duasını kabul etti, içinden yeme içme arzusu çekip gitti Sonra emellerinin kendisine iade edilmesi için tekrar dua ettiğinde eski hâline geri döndü
Hasan-ı Basrî’ye, “Ey Ebû Saîd! Gömleğini yıkasan ya! denildiğinde o, “Benim bundan önce yapacak daha önemli işlerim var!” demiştir
Yine Hasan-ı Basrî, “Ölüm boynunuza bağlı, dünya ise ardınızdan dürülmektedir, demiştir
Salihlerden birisi, “Ben tepesinde kılıç, boynunu uzatmış; kılıcın boynunu vurmasını bekleyen birisi gibiyim” demiştir
Dâvûd-ı Tâî (rah) demiştir ki: “Bir ay daha yaşayacağımın hayallerini kursam, kendimi büyük bir günah işlemiş olarak görürüm Gece gündüz, her saat başı felâketlerin insanları kuşatmasını görmeme rağmen nasıl böyle hayallere kapılabilirim ki?”
Anlatıldığına göre Şakik-i Belhî (rah), hocalarından Ebû Hâşim er-Rummânî’yi görmeye gitti Elbisesinin bir cebinde keseye benzer bir şey gören hocası:
—Bu nedir? diye sordu Şakik:
—Onlar bademdir; dostlarımdan birisi verdi ve bana, “Bunlarla orucunu açmanı istiyorum” dedi Hocası:
—Ey Şakik! Sen nefsine, akşama kadar yaşayabileceğini mi söylüyorsun? Bundan sonra benimle konuşma, dedi ve kapıyı yüzüne kapatarak içeri gidi
Ömer b Abdülaziz hutbelerinden birinde şöyle demiştir:
“Hiç şüphesiz, her yolculuk için bir azık hazırlanır Öyleyse dünyadan âhirete yolculuğunuz için takvâyı azık edinin Allah Teâlâ’nın hazırlamış olduğu sevabı ve cezayı gören bir kimse gibi olun ki, sevaba yönelip azaptan sakınasınız Çok uzun süre yaşama halinde olmayın, yoksa kalpleriniz katılaşır ve düşmanınız olan şeytana boyun eğmiş olursunuz
Allah’a yeminle söylüyorum ki, akşam olduğu zaman sabaha, sabah olduğu zaman da akşama kavuşabileceğini bilemeyen kimse uzun emel içinde olamaz Bu arada kişi bazen acelece olmasını istediği bazı temenniler içinde olabilir Ben ve siz, dünyaya aldanmış nice insanlar gördük Gözü aydınlığa kavuşacak kişi, Allah’ın azabından kurtuluş güvencesini alan kimsedir Feraha ulaşan kişi de kıyametin dehşetinden kurtulan kimsedir Yarasını tedavi ettirmeyen ve bu yüzden vücudunun diğer bir yerinden durmadan yaralar çıkan kimse nasıl sevinir?
Nefsime yasaklamadığım şeyden sizi nehyetmekten Allah’a (cc) sığınırım; yoksa alış verişimde (yaptıklarımın sonu) hüsrana uğrar, ayıbım ortaya çıkar, amel terazilerinin kurulacağı, fakir ve zenginin belli olacağı o günde çaresizliğim gözler önüne serilir
Sizler öyle bir görevle mesul kılındınız ki, şayet bu görev yıldızlara yüklenilse kararıp dökülür, dağlara yüklenilse erir, yeryüzüne yüklenilse yarılırdı Cennet ve cehennem arasında konaklayacak bir yer olmadığını bilmiyor musunuz? Muhakkak bu ikisinden birine gideceksiniz
Adamın birisi Allah için kardeş olduğu birine yazdığı mektupta şöyle demiştir: “Şunu iyi bil: Dünya uyku, âhiret ise uyanıklık âlemidir Bu ikisinin arasında ölüm vardır Biz ise karma karışık rüyalar içerisindeyiz Vesselâm!”
Bir başkası da yine Allah için kardeş olduğu birisine şunları yazmıştır: “Dünyalık şeyler için çok uzun süre üzüntü çekilmektedir, hâlbuki ölüm insana pek yakındır Her gün ömürden bir miktar azalmaktadır Belâ ve sıkıntılar insan vücudunda yavaş yavaş yerleşmektedir O halde, “Kalk! Âhirete yolculuk var!” diye seslenilmeden önce harekete geç, güzel amel yapmaya bak
Hasan-ı Basrî (rah) demiştir ki: “Âdem (as) hata yapmadan önce emeli arkasında, eceli de gözünün önünde idi Hataya düştükten sonra bunu değiştirdi; emeli önüne, eceli ise arkasına aldı
Abdullah b Şumeyt, babasından[size="4"] şunları dinlediğini söylemiştir:
“Ey sağlıklı oluşuna aldanan! Hiç hasta olmadan ölen birisini görmedin mi? Ey ömrünün uzunluğuna aldanan! Hazırlıksız yakalanıp öleni hiç görmedin mi? Şu uzunca yaşadığın ömrünü bir düşünsen; yaşadığın bütün lezzetleri unuttuğunu görürsün Sizler sıhhatinize mi aldanıyorsunuz? Yoksa afiyetinizin uzun süre devam etmesiyle mi şımarıyorsunuz? Ölmeyeceğinize emin misiniz? Yoksa ölüm meleğine karşı cüret gösterebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Ölüm meleği geldiğinde, ne servetin ne de etraftaki adamların çokluğu onu engelleyebilir Bilmez misin ki ölüm, nefeslerin boğazda düğümlendiği, gam, keder ve geçmişte yapılan kusurlara karşı pişmanlık anıdır
Sonra şöyle denilir: Allah, ölümden sonrası için hazırlanan kula rahmet etsin Ölümle yüz yüze gelmeden önce nefsini muhasebeden geçirene de Allah merhamet etsin
Ebû Zekeriyya Teymî anlatıyor: “Bir ara Süleyman b Abdülmelik Mescidi Haram’da iken kendisine, üzerinde çivi ile oyularak yazılmış yazıların bulunduğu bir taş getirildi Bu yazıyı okuyabilecek birisinin bulunmasını isteyince Vehb b Münebbih geldi Taşın üzerinde şunlar yazılıydı:
“Ey Âdemoğlu! Hayatının geri kalanından, ecelinin sana ne kadar yakın olduğunu görsen, uzun hayallerinden gönlünü çeker, hayırlı amellerini artırırdın, hırs ve boş hayallerini kısardın Şayet bugün ayağın kayıp sürçerse (kötü fiillerde bulunursan), yarın pişmanlıkla karşılaşırsın Ölüm seni, eşinden, çocuklarından, akrabalarından ve dostlarından ayırır Sen bu dünyaya ait değilsin İyiliklerin de çok değil; öyleyse pişman olmadan önce kıyamet günü için çalış
Bunları dinleyen Süleyman b Abdülmelik hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı
Salihlerden bir zat demiştir ki: “Muhammed b Yusuf’un Abdurrahman b Yusuf’a göndermiş olduğu bir mektupta şunların yazılı olduğunu gördüm:
“Selâmün aleyküm Sana olan ihsanlarından dolayı, kendisinden başka hiçbir ilâhın olmadığı Allah’a hamdederim Bundan sonra: Oyalayıcı bu yurttan amellerinin karşılığını göreceğin ve ebedî olarak ikamet edeceğin yurda yönelmen hususunda seni uyarırım Neticede yerin üstünde iken içine gireceksin Sonra Münker ve Nekir gelip yanına oturacaklar, sana sorular sorup (cevap veremezsen) azarlayacaklardır Şayet Allah yardımcın olur da, sorulara cevap verebilmen için sana ihsanda bulunursa ne âlâ; orada ne bir yalnızlık hissedersin ne de bir ihtiyaçEğer durum bunun tam aksine olursa, o kötü mekândan ve dar yerden Allah seni ve beni korusun
Sonra sana, kabirlerden kalkmanın çığlığı, Sûr’a üfürülmenin sesi gelir Sonra Cebbâr olan Allah bütün mahlukatın hesabını görmeye başlar Yerdekilerin ve göktekilerin yerlerinden ayrılıp hızlıca hesap meydanında toplandıklarını görürsün Gizli olan her şey açılır Cehennem tutuşturulur, teraziler kurulur Peygamberler ve şehitler getirilir; aralarında hakkıyla hüküm verilir ve, “Âlemlerin Rabbine hamd olsun” denilir
O gün kimileri günahlarından dolayı utandırılır, kimilerinin ise günahları örtülür Niceleri helâk olurken kimileri kurtulur Kimileri azap görürken bazıları da Allah’ın rahmetine gark olur Keşke o gün ikimizin durumunun ne olduğunu kestirebilseydim!
İşte bunları düşünmek, dünya lezzetlerini yıkıp yok eder, şehvetleri uzaklaştırır, emelleri kısa tutar, uyuyanları uyandırır ve gafillere ikazda bulunur
Allah (cc) bizlere ve sizlere, bu büyük tehlikelere karşı yardımda bulunsun Dünya ve âhiret müttakilerin kalplerinde nasıl ise, benim ve senin kalbine de o şekilde yerleştirsin Biz ancak Allah’a aidiz ve O’na itaat için yaratılmışız Vesselâm
Ömer b Abdülaziz (rah) bir hutbesinde Allah’a (cc) hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir:
“Ey insanlar! Sizler boş yere yaratılmadığınız gibi, başıboş da bırakılmış değilsiniz Muhakkak ki Allah’ın (cc) aranızda hüküm vereceği bir sözleşme, hesaplaşma yeri vardır Allah Teâlâ’nın her şeyi kuşatan rahmetinden uzaklaştırdığı, genişliği yerler ile göklerin arasını dolduran cennetinin nimetlerinden mahrum ettiği kişi elbette hüsrana uğrayıp bedbaht olanlardan olur
Yarın emniyet ve güven içinde olan kişi, Allah’tan korkan, takvâya sarılan, menfaati az olan bu dünyayı terk edip menfaati çok olan ahrete yönelen, sonsuz olanı fânî olana tercih eden, ebedî mutluluk için şekavetten (haram ve isyandan) vazgeçen kimsedir
Ölüme gidenlerin yolunda olduğunuzu görmez misiniz? Sizler öldükten sonra yerlerinize başkaları geçecek Her gün, sabah akşam, birilerini kefenleyip Allah’a gönderdiğinizi görmüyor musunuz? Gerçekten onların vakitleri tükenmiş, emelleri bitmiştir, siz de onları toprağın bağrına yastıksız yorgansız koyuyorsunuz Artık onlar dünya ile olan bütün ilişkilerini kesmiş, dostlarından ayrı kalmış bir vaziyette hesap ile yüz yüze kalmışlardır
Allah’a yemin olsun ki, ben sizlere bu nasihatlerde bulunurken hiçbirinizi kendimden daha günahkâr birisi olarak düşünmedim Ne var ki, bu da Allah’ın bir kanunudur; o sebeple, ben de sizlere O’na itaat etmekle emrediyor; O’na isyandan sakındırıyorum
Allah’tan mağfiret dilerim
Sonra, Ömer b Abdülaziz (rah) elbisesinin yenini yüzüne koyup ağlamaya başladı, öyle ki sakalları ıslanıncaya kadar ağladı Bundan sonra evine döndü, bir daha halkın içine çıkamadan vefat etti
Ka’ka’ b Hakîm (rah) demiştir ki: “Otuz senedir ölüme hazırlanmaktayım Şayet şu anda ölüm bana gelecek olsa herhangi bir şey nedeniyle onun ertelenmesini istemem
Süfyân-ı Sevrî (rah) demiştir ki: Kûfe mescidinde bir adamın şöyle dediğini gördüm: “Ben burada otuz senedir ölümü beklemekteyim Eğer şu anda bana gelecek olsa, ne ona bir şey emrederim ne de yasaklarım Benim kimseden bir alacağım olmadığı gibi, kimsenin de benden bir alacağı yoktur
Abdullah b Sa’lebe (rah) şöyle demiştir: “Ey insan sen şu anda gülüyorsun, ama belki kefenin dokumacının elinden çoktan yola çıkmış sana doğru gelmektedir!”
Ebû Muhammed Ali b Zâhid (rah) anlatıyor: “Kûfe’de bir cenazeye katılmıştık Dâvûd-ı Tâî de oradaydı Ölü defnedileceği sıra Dâvûd bir köşeye çekilerek oturdu Ben de ona yakın bir yere oturdum Şunları söyledi: “Azaptan korkana, uzak yakın gelir Emelleri uzun olanın amelleri zayıf olur Gelecek olan her şey yakındır
Ey Kardeşim! Şunu iyi bil ki, seni rabbinden meşgul eden her şey senin için bir uğursuzluktur Şunu aklından çıkarma: Dünyada yaşayan herkes kabire girecektir Kabirdekiler arkada bıraktıkları her şeyden pişmanlık duyup, beraberinde götürdükleri hayırlı şeylerle sevinirler Kabir ehlinin pişmanlık duyduğu ne kadar şey varsa, dünyadakiler onlar için birbirini öldürmekte, birbiri ile yarışa girmekte, mahkemelerde hâkim önünde çekişip durmaktadır
Muhammed b Ebî Tevbe anlatıyor: Bir keresinde Ma’ruf-i Kerhî kamet getirdi ve bana:
—Geç, namazı kıldır, dedi Ben de:
—Eğer ben size bu namazı kıldırırsam daha başka hiçbir namaz kıldırmam, dedim Ma’rûf:
—Sen nefsine başka bir namaza yetişebileceğini mi söylüyorsun? Uzun emelden Allah’a sığınırım; çünkü o, hayırlı amelleri engeller, dedi
Ömer b Abdülaziz hutbelerinden birinde şöyle demişti:
“Bu dünya ebedî karargâhınız değildir Dünya, Allah’ın kendisine yok olmayı yazdığı ve üzerindekilerin de ondan göç etmelerini takdir ettiği bir yurttur Sağlam nice binalar vardır ki kısa bir zamanda harabeye dönecektir O binalarda ikamet eden, kendilerine gıpta ile bakılan nice kimseler vardır ki kısa bir zaman sonra âhirete göçeceklerdir
Allah size merhametiyle muamele etsin! İyilik yapın ki bu iyilikler vesilesiyle âhirete intikaliniz güzel olsun Azıklarınızı hazırlayın; azığın en hayırlısı takvâdır
Bu dünya çekilmekte olan bir gölgeye benzer; birden geçiverir İnsan göz aydınlığı (mutluluk sebebi) gördüğü dünya için yarışıp dururken, ânîden yüce Allah (cc) kudretiyle onu huzuruna çağırır, bir anda kendisini felâkete iter, onu yaptıklarından ve dünyasından çekip ayırır Onun sanat ve işini başkalarına devreder Dünya zarar verdiği kadar mutlu etmez Onun sevindirmesi kısa, üzüntüsü uzundur
Hz Ebû Bekir de (ra) bir hutbesinde şöyle söylemiştir:
“Parlak yüzlüler, gençlikleriyle övünenler nerede? Şehirler imar edip etraflarına duvarlar örerek kaleler inşa eden hükümdarlar nerede? Harp meydanlarında düşmanlarını mağlûp eden kahramanlar nerede? Zaman onların hepsini yere serdi Hepsi kabirlerin karanlıklarına girdiler Hayırlarda acele edin; acele edin! Kurtulmaya bakın; kurtulmaya!


[color="RoyalBlue"] Buhârî, Rikâk, 3 (nr6416); Tirmizî, Zühd, 25 (nr 2333); Beyhakî, Şuabu’l-İmân, 10543; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/41

[color="RoyalBlue"] Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 44167; Zebîdî, İthâf, 14/36 Irâkî, hadisin tamamını İbn Ebi’d-Dünyâ’nın Kasrü’l-Emel adlı kitabında zikrettiğini söyler

[color="RoyalBlue"] Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 25/172; İbn Ebi’d-Dünyâ, Kasru’l-Emel, nr 5; Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr 10562; Heysemi, Mecmau’z-Zevâid, 10/284; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 44162; Zebîdî, İthâf, 14/36

[color="RoyalBlue"] Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr 10564; İbn Asâkir, Tarîhu Medineti Dımeşk, 8/75; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliyâ, 6/94

[color="RoyalBlue"] Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 1/288; İbn Mübârek, ez-Zühd, nr 292; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4031; Hatîb Tebrizî, Mişkât, nr 5276

[color="RoyalBlue"] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, nr 6760 Zebîdî, İthaf, 14/38; Bkz: Tirmizî, Emsâl, 7 (nr 2870)

[color="RoyalBlue"] Tirmizî, Kader, 14 (nr 2150; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliyâ, 2/241; Hatîb Tebrizî, Mişkât, nr 1579

[color="RoyalBlue"] Buhârî, Rikâk, 4 (nr 6417); Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâmet, 22 (nr 2454); İbn Mâce, Zühd, 27 (nr 4231)

[color="RoyalBlue"] Müslim, Zekât, 114–115 (nr 1046–1047); İbn Mâce, Zühd, 27 (nr 4234); Tirmizî, Zühd, 28 (nr 2339); Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/192; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4087

[color="RoyalBlue"] Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, nr 9256; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 7388; Hatîb Tebrizî, Mişkât, nr 5281

[color="RoyalBlue"] İbn Ebi’d-Dünyâ, hadisin tamamını Kasrü’l-Emel adlı kitabında Hasan-ı Basrî’den mürsel olarak rivayet etmiştir Zebîdî, İthâf, 14/41 Hadisin son kısmı için bkz: Taberâni, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 20/216; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 1/387

[color="RoyalBlue"] İbn Ebi’d-Dünyâ, hadisi, Kasrü’l-Emel adlı kitabında Havşeb’den rivayet etmiştir Bkz: Zebîdî, İthaf, 14/41

[color="RoyalBlue"] Ebû Hişam Şumeyt

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.