![]() |
Büyüklerinin Son Nefeslerindeki Sözleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Büyüklerinin Son Nefeslerindeki SözleriBAZI SAHABE, TABİÎN VE ONLARDAN SONRA GELEN TASAVVUF BÜYÜKLERİNİN SON NEFESLERİNDEKİ SÖZLERİ Muâz b ![]() ![]() “Allahım! Şu zamana kadar senden korkuyor, çekiniyordum; şimdi ise senin rahmetini ümit ediyorum ![]() Muâz b ![]() ![]() ![]() ![]() Selmân-ı Fârisî (r ![]() ![]() —Sizi ağlatan nedir? diye sorulduğunda: —Dünyadan kopacağıma ağlamıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilâl-ı Habeşî (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlatıldığına göre Abdullah b ![]() [size="4"]“Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş (ve saadet) için çalışsınlar ![]() ![]() İbrahim en-Nehâî (rah) vefatı esnasında ağladı ![]() ![]() Muhammed b ![]() ![]() —Sizi böyle ağlatan nedir? diye sorulduğunda, şöyle dedi: —Vallahi, bu ağlamam bilerek yaptığım bir günahın hatırıma gelmesinden dolayı değildir ![]() ![]() ![]() Zühd ehli bir zat olan Âmir b ![]() ![]() —Sizi ağlatan şey nedir? diye sorulduğunda, şöyle demiştir: —Ölümden korktuğum ya da hâlâ dünyaya hırslı olduğum için ağlamıyorum; ben yazın sıcaktan kavrulanlara su dağıtmak için kaçırdığım fırsatlara ve kışın kalkmadığım gece namazlarına ağlıyorum ![]() Fudayl b ![]() ![]() Abdullah İbnu Mübârek (rah) son anlarında âzatlı kölesi Nasr’a: —Başımı toprağa koy, dedi ![]() ![]() —Niye ağlıyorsun, diye sordu ![]() —Sizin o bolluk ve zenginlik zamanlarınızı hatırladım, şimdi ise fakir ve garip birisi olarak hayata veda ediyorsunuz, dedi ![]() —Sus, sesini çıkarma! Çünkü ben Allah’tan, beni zenginlerin yaşantısı gibi yaşatmasını ve fakirlerin ölümü gibi öldürmesini istemiştim ![]() ![]() Atâ b ![]() —Kurtuldun, dedi ![]() —Henüz senin şerrinden emin olmuş değilim! Dedi ![]() Yine sufilerden ölmek üzere olan biri ağladı, neden ağladığı sorulunca: ![]() —Allah Teâlâ’nın, “Allah ancak takvâ sahiplerini kabul eder ![]() ![]() Hasan-ı Basrî (rah), ölümü yaklaşan bir hastanın ziyaretine gitti ![]() ![]() ![]() Cerîrî (rah) anlatıyor: Son nefeslerini verirken ben de Cüneyd-i Bağdadî’nin (rah) yanındaydım ![]() ![]() ![]() —Ey Ebû’l-Kâsım! Bu halinde de mi Kur’an okumakla meşgulsün! dedim, bana: —Defterim dürülmek üzere iken bunu yapmaya benden daha lâyık kim olabilir ki! dedi ![]() Rüveym (rah) anlatıyor: Ebû Saîd el-Harrâz’ın vefatında yanındaydım ![]() Ariflerin kalplerinin inilti ve meyli yalnızca O’nun zikri içindir ![]() ![]() Ölümünün kâseleri gezdirilince onların üstünde, her şükür sahibi biri gibi dünyadan ayrılıp ilâhî rahmete kavuşurlar ![]() Onların gayretleri, gökteki parlak yıldızlar gibi parlayan, Allahın sevdiği kulların ordusuna katılmaktır ![]() Öldürülürken onun sevgisiyle bedenleri, ruhları perdeler altında en yüksek zirvelere doğru çıkmaktadır ![]() Onlar bu yolculuklarını ancak sevgililerinin yanında son buldururlar ![]() ![]() Cüneyd’e: —Ebû Saîd Harrâz (rah) ruhunu teslim ederken çokça vecd’e ve cezbeye kapıldı, bu hususta ne dersiniz? diye sorulunca Cüneyd: —Onun ruhunun rabbine kavuşmak için iştiyak ile uçması şaşılacak bir olay değildir, demiştir ![]() Vefatı sırasında Zünnûn-i Mısrî’ye (rah): —Canın ne istiyor? diye sorulduğunda, Zünnûn: —Evet, ölümümden önce bir anlık da olsa onu gerçek mânada tanımak istiyorum, demiştir ![]() Yine ruhunu teslim etmek üzere olan bir veliye yanındakiler: —Allah de, diye telkinde bulunduklarında, veli: —Ne zamana kadar böyle deyip duracaksınız! Ben zaten Allah aşkı ile yanmaktayım, dedi ![]() Salihlerden biri anlatıyor: “Mümşâd ed-Dîneverî’nin (rah) yanında idim ![]() ![]() ![]() —Burada bir insanın ölebileceği temiz bir mekân var mı? diye sordu ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû’l-Abbâs Dîneverî bir mecliste konuşma yapıyordu ![]() ![]() —Gerçekten kendini Allah’ta fani olmuş, onun aşkında gark olmuş hissediyorsan) öl, dedi ![]() ![]() ![]() —İşte öldüm, diyerek orada ruhunu teslim etti ![]() Ebû Ali Rûzbarî’nin kız kardeşi anlatıyor: “Kardeşim Ebû Ali Son nefeslerini verirken başı kucağımda idi ![]() —İşte bunlar gökyüzünün kapıları, açılmışlar ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Ali sonra şu beyitleri okudu: Senin hakkına yemin olsun ki, seni görene dek hiçbir kimseye muhabbet gözüyle bakmadım ![]() (Ey sevgili) Bir an senden gafil kalsam, senin bana azap edeceğini biliyorum, bir de senin hayândan dolayı kızaran yanaklar bana azap eder ![]() Son nefeslerini vermek üzere olan Cüneyd-i Bağdâdî’ye: —Lâ ilâhe illâllah de, diye telkinde bulunduklarında, Cüneyd: —Ben O’nu unutmadım ki hatırlamaya çalışayım! demiştir ![]() Şiblî’nin hizmetçisi, Câfer b ![]() —Şiblî bana: Üzerimde bir mazlumun bir dirhem hakkı vardı ![]() ![]() —Haydi, bana abdest almamda yardımcı ol, dedi ![]() ![]() ![]() ![]() Câfer bunları anlattıktan sonra ağlayarak der ki: “Ömrünün son nefeslerinde dahi dinin edeplerinden bir edebi bile terk etmeyen biri hakkında ne dersiniz?” Bişr b ![]() ![]() Salih b ![]() —Oğlunu ve aileni, kendilerini gözetmeleri için birilerine vasiyet etmeyecek misin? diye sorduklarında: —Onları Allah’tan gayrisine havale etmekten hayâ ederim, demiştir ![]() Ebû Süleyman Dârânî ağırlaştığı zaman dostları ziyaretine gelerek, “Müjdeler olsun! Çok bağışlayan ve esirgeyen rabbinin huzuruna gidiyorsun” dediler ![]() ![]() Ebû Bekir el-Vâsıtî (rah) ölüm döşeğine düştüğü zaman kendisine, “Bize vasiyette bulun, denildiğinde, Hazret, “Allah’ın sizdeki haklarını muhafaza edin” dedi ![]() Salihlerden biri son anlarına yaklaşınca hanımı ağlamaya başladı ![]() ![]() Cüneyd-i Bağdâdî (rah) anlatıyor: “Ölüm hastalığında üstadım Serî es-Sekatî’nin ziyaretine gittim ![]() —Kendinizi nasıl hissediyorsunuz, diye sordum, bana şu beyiti okudu: Başıma gelenler doktorumdan olunca, ona bunları nasıl şikâyet edeyim! Sonra onu serinletmek için bir yelpaze aldım ![]() Kalp kavrulmuş, gözyaşları dinmek bilmiyor, keder keder üstüne, sabırsa bölük pörçük… Nasıl istikrar bulsun o kimsenin nefsi, kararsız hevâ ve hevesi ona günah işletmeye devam ettikçe… Ey rabbim! Benim için kurtuluş sağlayacak bir şey kalmışsa, ihsan et onu bana son nefeslerimde olsa da… Anlatıldığına göre Ebû Bekir Şiblî’nin arkadaşlarından bir grup, ölüm hastalığında iken ona ziyarete geldiler ve kendisine: —Lâ ilâhe illâllah de, diye telkinde bulundular ![]() Bir ev ki sen varsan orada, artık ihtiyaç yoktur ışığa, Geldikleri zaman delilleriyle bütün insanlık bizim delilimiz ümidimizi bağladığımız cemalindir artık ![]() Bir gün olsun kurtulmayı beklersem senden eğer, vermesin Allah onu bana, Anlatıldığına göre Ebû’l-Abbâs b ![]() ![]() ![]() —Selâmını geç aldığım için özür dilerim, çünkü ben günlük virdimi (zikrimi) çekiyordum, dedi ![]() ![]() Ölüm döşeğinde yatan Kettânî’ye (rah): —Amellerin ne türdendi? diye sorulur ![]() —Ecelim yaklaşmış olmasaydı onu size anlatmazdım, dedi ve ardından şu halini anlattı: —Kırk yıldan beri kalbimin kapısında bekledim ![]() ![]() Mu‘temir’in anlattığı bir kıssa şöyledir: Hakem b ![]() ![]() ![]() ![]() —O konuşan kimdi? diye sordu ![]() —Benim, dedim ![]() —Ölüm meleği bana, “Korkma! Ben her cömerde karşı çok yumuşak davranırım” dedi ![]() ![]() Yusuf b ![]() ![]() —Ebû Muhammed! Şimdi sıkıntı ve sızlanmanın zamanı mıdır? dedi ![]() ![]() —Ebû Abdullah! Nasıl sızlanmayayım, nasıl tedirgin olmayayım, Allah için ihlâsla, sadıkane olarak yaptığım bir amelimi hatırlamıyorum ki! Huzeyfe demiştir ki: “Hayret doğrusu; böyle salih bir insan öleceği vakit bile Allah için ihlâslı bir ameli olmadığına yemin edebiliyor!” Meğâzilî anlatıyor: “Şu sûfî arkadaşlarımızdan, yaşlı ve hasta bir adamın yanına gittim ![]() ![]() ![]() Vefatı esnasında şeyhlerden biri Mümşâd Dîneverî’yi ziyarete geldi ![]() ![]() ![]() “Otuz senedir cennet ve nimetleri bana arz edilmektedir, ancak ben onlara gözümün ucuyla dahi bakmış değilim ![]() ![]() Son nefeslerini vermekte olan Rüveym’e (rah), “Lâ ilâhe illâllah de!” diye telkinde bulunduklarında, Rüveym onlara, “ Zaten ben ondan başka bir kelimeyi doğru dürüst söyleyemem ki!” karşılığını verir ![]() Ölüm döşeğindeki Ebü’l-Hasan (Hüseyin) Nûrî’ye, “Lâ ilâhe illâllah de!” diye telkinde bulunduklarında, Hazret, “Bu anda ondan başka önemli bir iş mi var!” demiştir ![]() Ebû Yahyâ Müzenî ölüm hastalığında İmam Şafiî’yi ziyaret etti ![]() —Ebû Abdullah, halin nasıl? diye sorduğunda İmam Şafiî: —Dünyadan göç etmek, kardeşlerimden ayrılmak, kötü amellerimle yüz yüze gelmek, ölüm kadehini içmek ve rabbime varmak üzereyim ![]() Kalbim taşlaşıp yollarım tıkandığında, Teslim ettim ümitlerimi senin affına ![]() Çok büyük geldi günahlarım bana, Ancak ne zaman ki geldi senin affınla yan yana, Senin affını daha büyük gördüm onun yanında ![]() Affettin sen daima kullarının günahlarını, Eksik etmedin cömertliğini, affını ve ihsanını ![]() Kurtulamazdı hiçbir kul şeytanın aldatmasından Sen olmasaydın eğer, Nasıl kurtulsun ki, aldatmıştı o temiz kulun Âdemi meğer! Son demlerini yaşayan Ahmed b ![]() “Yavrucum! Tam doksan beş senedir çalmakta olduğum kapı bugün açıldı ![]() ![]() ![]() İşte, ariflerin son sözleri bu şekilde ![]() Bu sözlerin her birinin farklı faklı olması onlara galebe çalan korku, ümit, şevk ve sevgi sebebiyledir ![]() ![]() ![]() [color="RoyalBlue"] Sâffât 37/61 ![]() [color="RoyalBlue"] Mâide 5/37 ![]() [color="RoyalBlue"] Nevruz: Baharın ilk günlerinde yapılan, özellikle orta doğu folklorunda yaygın olan şenlik, baharı karşılama bayramı ![]() [color="RoyalBlue"] Zebîdî, Kuşeyri Risalesinde de geçen bu şiirin, başka bir yazma nüshada şu şekilde geçtiğini kaydeder: (Ey sevgili!) Sona erdirsen de sana olan sevgimi, Bu kalbim yine senden gayrisine meyletmez ki ![]() Bkz: Zebîdî, İthâf, 14/228 ![]() [color="RoyalBlue"] Bu durum özellikle salihlerin son nefeslerinde görülen bir istiğrak halidir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|