Prof. Dr. Sinsi
|
Amele Sarılmanın Önemi Ve Ameli Ertelemenin Tehlik
BİR AN ÖNCE AMELE SARILMANIN ÖNEMİ VE AMELİ ERTELEMENİN TEHLİKELERİ
Şunu iyi bil ki, bir kimsenin gurbette iki kardeşi olsa ve onlardan birinin yarın, diğerinin de bir ay ya da bir sene sonra geleceğini beklese, elbette bir gün sonra gelecek olan kardeşi için hazırlıklar yapmaya başlar Hazırlık yapmak beklenenin yakın olduğu anlamına gelir Şu hâlde ölümün kendisine bir yıl sonra geleceğini bekleyen kimse, bu süre ile oyalanır durur Bu müddetin ötesindeki şeyleri unutur Artık o her sabah bir seneyi bekler durur Geçen hiçbir gün o seneden hiçbir şey eksiltmez İşte bu, sürekli onun amel ve ibadetlere koşmasını engeller Bu bir senenin kendisi için çok uzun bir zaman olduğunu düşünerek devamlı amellerini yarına erteler Bu kimseler hakkında Hz Peygamber Efendimiz (s a v) şöyle buyurmuştur:
“Sizden birinizin dünyadan beklediği azdıran bir zenginlik veya âhireti unutturan bir fakirlik veya (safsatalar içerisinde) bunatan bir ihtiyarlık yahut ifsat eden bir hastalık veya acele gelmesini istediğiniz bir ölüm ya da deccaldan başkası değildir Deccal ise (şimdilik) gözükmeyen, beklenen bir şerdir Yahut dünyadan beklediğiniz kıyamettir; kıyamet ise çok dehşetli ve çok acıdır ”[1]
İbn Abbâs (r a) rivayet ediyor: Hz Peygamber (s a v) adamın birine nasihatte bulunurken şunları söyledi:
“Şu beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil:
· İhtiyarlığından önce gençliğinin,
· Hastalığından önce sıhhatinin,
· Fakirlikten önce zenginliğinin,
· Meşguliyetinden önce boş zamanlarının,
· Ölümünden önce hayatının ”[2]
Resûlullah (s a v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“İki nimet vardır ki insanların çoğu onda aldanmışlardır: Bunlar sağlık ve boş zamandır ”[3] Yani insanların çoğu bu iki nimetin kıymetini ellerinden çıkana kadar bilmezler
Yine Resûlullah (s a v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“(Tehlikelerden) Korkan kimse, gecenin ilk kısmında yol alır Geceden yol alan da menziline varır İyi bilin ki Allah’ın (sizlere vermek istediği) malı pek pahalıdır Dikkat edin! Allah’ın malı cennettir ”[4]
Hz Peygamber (s a v) bir diğer hadislerinde şöyle buyurmuştur:
“Sûr’a ilk üfürülmenin zamanı geldi Ardından ikinci üfürülüş gelecek Ölüm ise tüm ağırlığı ile gelmiştir ”[5]
Resûlullah (s a v) ashabından bir gaflet veya aldanış sezdiğinde yüksek sesle onlara:
“Ölüm size kesin olarak gelecek! Ya şekâvetle ya da saâdetle ”[6]
Ebû Hüreyre’nin (r a) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (s a v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Ben bir uyarıcıyım, ölüm size âniden gelecek bir şeydir, kıyamet ise buluşma (ve hesaplaşma) yeridir ”[7]
Abdullah İbn Ömer (r a) anlatıyor: “Güneşin hurma dallarının üzerinde görüldüğü ve artık batmaya doğru meylettiği bir (ikindi) vaktinde Allah Resûlü (s a v) yanımıza geldi ve şöyle buyurdu:
“Şu günümüzden geçen süre içerisinde (akşama kadar) ne kadar vakit kaldı ise, dünyanın ömründen de (kıyametin kopması için) o kadar vakit kalmıştır ”[8]
Bir diğer hadis-i şeriflerinde:
“Dünya baştan aşağı yırtılmış, sonundan (tek bir iple) bağlı kalmış bir elbise gibidir O ip de nerdeyse kopmak üzeredir ”[9]
Câbir (r a) anlatıyor: “Hz Resûlullah (s a v) hutbelerinde kıyametten bahsettiğinde sanki bir düşman gelişini haber veriyormuş gibi sesini yükseltirdi Öyle ki yanakları kıpkırmızı olurdu
Yine bir defasında böyle bir hutbe okudu ve şöyle buyurdu:
“Sizinle beraber sabahladım ve sizinle beraber akşamladım Ben kıyamete yakın bir zamanda gönderilmiş bir peygamberim ”[10]
Hz Peygamber (s a v) bunu, orta ve işaret parmaklarını birleştirerek ifade etmişti
Abdullah İbn Mes’ud (r a) anlatıyor:
Bir defasında Resûlullah (s a v) En’am sûresinin 125 âyet-i olan:
“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar”[11] âyetini okuduktan sonra şöyle buyurdu:
—İman nuru kişinin göğsüne (kalbine) girdiği zaman göğsü genişler Oradaki sahabeler:
—Ey Allah’ın Resûlü, bunun alâmeti var mıdır? diye sordular Resûlullah (s a v):
—Evet, bu aldatan dünyadan uzaklaşmak, ebediyet yurduna yönelmek ve gelip çatmadan önce ölüm için hazırlıklar yapmaktır, buyurdu [12]
Süddî, Mülk (Tebareke) sûresinin ikinci âyeti olan:
“O (Allah) ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır ”[13] âyetinin tefsirinde, “Hanginiz daha çok ölümü hatırlar, hanginiz ölüm için daha güzel hazırlanır ve ondan korkarak sakınır ve tedbirler alır ” diye bunları yarattı demiştir
Sahabelerden Huzeyfe (r a) demiştir ki: “Her sabah ve akşam bir münadi, «Ey insanlar! Yolculuk var, yolculuk var!» diye seslenir, zira âyet-i kerimede, ölüm hakkında:
“O (cehennem) insanlık için, sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için büyük uyarıcı musibetlerden biridir ”[14] denilmiştir
Temîmoğulları’nın âzatlısından Süheym el-Medenî şöyle demiştir: “Bir keresinde Âmir b Abdullah’ın yanına uğradım, namaz kılıyordu; ben de oturdum O acelece namazı bitirdi, bana döndü ve,
—Hacetini söyle, çünkü acelem var, dedi Ben:
—Hayrola, acelen neyedir? diye sordum, bana:
—Allah sana rahmetiyle muamele etsin! Ölüm meleği yaklaşmakta, dedi ve benim hacetimi giderdi Ben onun yanından kalktıktan sonra hemen namaza koyuldu
Dâvûd et-Tâî bir yerden geçmekte iken adamın birisi ona bir şey sordu Dâvûd et-Tâî ona:
—Beni bırak, canım çıkacak diye acele ediyorum (yapmam gereken işlerim var), dedi
Hz Ömer (r a) şöyle diyordu: “Her şeyde ağırdan alarak ve ihtiyatlı davranmak hayırlıdır; ancak âhiret işlerinde acele etmek gereklidir ”
Münzir b Sa’lebe anlatıyor: “Malik b Dinar’ın nefsine şöyle seslendiğini işittim: «Yazıklar olsun sana! Ölüm gelmeden önce acele et Yazıklar olsun sana! Ölüm gelmeden önce acele et » Öyle ki bunu tam altmış defa tekrarladı Ben ise beni göremeyeceği bir yerde onu dinliyordum
Hasan-ı Basrî bir vaazında şöyle demiştir: “Acele edin! Acele edin! O nefesleriniz var ya, şayet içinizde kalıp bir daha dışarı veremezseniz kendisiyle Allah’a yaklaştığınız amelleriniz kesilir Allah (c c), günahlarının çokluğuna bakıp ta gözyaşları döken kuluna merhamet etsin ”
Sonra, “Biz onlar için (günlerini ve nefeslerini) teker teker sayıyoruz”[15] âyetini okudu ve, “Sayının sonu ruhunun çıkmasıdır; sayının sonu ailenden, çoluk çocuğundan ayrılmandır; sayının sonu kabir çukuruna girmendir, dedi ”
ÖLÜMDEN ÖNCE TAAT VE İBADETTE ACELE ETMEK
Ebû Mûsâ el-Eşarî (r a) ölümünden önce ibâdet ve taat hususunda o kadar çaba sarfetmiş ve o kadar çalışmıştı ki, kendisinin bu durumunu gören yakınları, “Biraz kendine acısan da yavaşlasan, nefsine birazcık şefkat göstersen olmaz mı!” dediklerinde o, “Atlar yarış için serbest bırakıldıklarında ve varış yerine doğru yaklaştıklarında olanca kuvvetlerini harcarlar Yeminle söylüyorum ki işte benim de ömrümden bundan daha az bir zaman kaldı ” Bu olayı anlatan râvî diyor ki: Ebû Mûsâ el-Eşarî ölünceye kadar bu hâl üzerine ibâdete devam etti
Ebû Mûsâ el-Eşarî hanımına diyordu ki: “Yükünü bağla, yolculuğa hazırlan Çünkü cehennem üzerinden geçilecek bir geçit yoktur ”
Halifelerden biri[16] minberde yaptığı bir konuşmasında şunları söylemiştir: “Ey Allah’ın kulları! Elinizden geldiği kadar Allah’tan (c c) korkun Hak yola çağrıldığında uyanan kimselerden olun Şunu iyi bilin: Dünya insanlar için kalınacak bir yer değildir, öyleyse onu bırakıp ebedî olan yurda yönelin Ölüm için hazırlanın; çünkü o gölgesini üzerinize sarkıtmış vaziyettedir Bu dünyadan göç için hazırlanın; zira o sizin için çok ciddî bir olaydır
Dünya gibi her an noksanlaşan ve her saat yıkılan bir hedef için, en lâyık olan uzun emelli olmamaktır Gece ve gündüzün her an önümüze getirmekte olduğu bir gaip (âhiret) için lâyık olan derhâl ona yönelmektir
En güzel hazırlık, kula saadet ya da azap getiren ölüm için olmalıdır
Allah katında takvâ sahibi olan kimse, nefsine öğütlerde bulunan, ölmeden tövbe yapan ve şehvetlerini yenen kimsedir Zira insanın ölüm saati kendisinden gizlenmiştir Boş emelleri onun için bir tuzak olmakta, kendisine musallat edilen şeytan onu, “İleride tövbe edersin” diye oyalamakta ve işlemesi için günahları kendisine süslü göstermektedir Bu hal insanın en gafil bir anında ölümün kendisini yakalamasına kadar devam eder
Şu bir gerçek ki, sizinle cennet ya da cehennem arasında ölümden başka hiçbir şey yoktur Günlerini Allah’a isyan içinde çürüten, ömrünü kendi aleyhinde delil yapan gaflet sahiplerine yazıklar olsun
Allah bizleri ve sizleri, nimetlerinin çokluğuyla şımarmayan, günah işlemeyerek O’na itaatte kusur etmeyen, öldükten sonra hasret ve pişmanlık içinde bırakmadığı kullarından eylesin
Gerçekten O Allah (c c) bütün duaları işitir Bütün hayırlar O’nun elindedir O dilediğini yapandır ”
Müfessirlerden biri Hadîd sûresinde geçen:
“  Fakat siz kendi başınızı belâya soktunuz; fırsat beklediniz; şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı O çok aldatan sizi, Allah hakkında bile aldattı Nihayet Allah’ın emri gelip çattı ”[17] âyetini şu şekilde tefsir etmiştir:
“  Fakat sizler şehvetlere ve lezzetlere meylederek başınızı belâya soktunuz Tövbe etmek için fırsatlar bekleyip durdunuz Şüphelere düştünüz ve kuruntular sizleri aldattı O çok aldatan şeytan sizleri Allah hakkında hak olmayan düşüncelerle aldattı Nihayet Allah’ın emri olan ölüm gelip çattı ”
Hasan-ı Basrî demiştir ki: “Sabredin, dişinizi sıkın; bu dünya günleri pek azdır Sizler bekletilen bir kafilesiniz; çok geçmez içinizden birisi çağırılır, o da bir yere kaçamadan çağrıya icabet eder O hâlde yanınızdakilerin en iyisiyle bu dünyadan göç etmeye bakın”
Abdullah İbn Mes‘ûd (r a) şöyle demiştir: “Sizlerden sabaha çıkan her biriniz birer misafirdir Malları ise bakması için ona verilmiş emanetlerdir Misafir yoluna devam eder, emanetler ise sahibine iade edilir ”
Ebû Ubeyde el-Bâcî şöyle anlatır: Vefatına yakın Hasan-ı Basrî’nin yanına gittik Bizlere, «Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz Allah sizleri ve bizleri ebedî saadet yurdu cennetine koysun » diye dua ettikten sonra şöyle dedi:
“Eğer sabrederseniz, tasdik edip inanırsanız bu ölüm güzel bir bildiridir Sakın ha bu dinlediklerinizden hisseniz, bir kulağınızdan girip öbüründen çıkmak olmasın! Zira Hz Muhammed’i (a s)’ı görenler, sabah olsun akşam olsun onun hiçbir taş üstüne taş koyduğunu (dünyalık için çalıştığını) görmemişlerdir Fakat onun için en yükseğe bir hedef konulmuş, o da bu hedefe ulaşmak için kolları sıvamış ve ona ulaşmıştır
Acele edin! Acele edin! Kurtulmaya bakın, kurtulmaya! Siz hangi hedefe tırmanıyorsunuz?! Kâbe’nin Rabbi’ne yemin olsun ki ölümle burun buruna gelmişsiniz
Allah (c c) hayatı kendine zorlaştırmadan maişetini kolay bir yoldan temin eden, yeri geldiğinde kırıntılarla karnını doyurup eski elbiseler giyen, toprağa sarılan, ibadetlerinde gayret gösteren, günahlarına ağlayan, azaptan korkup kaçan ve Allah’ın rahmetini isterken ölüme yakalanıp o hâl üzerine ölen kuluna rahmet etsin ”
Asım el-Ahval anlatıyor: “Fudayl Rakkaşî’ye birtakım sorular sormuştum; bana şunları söyledi:
“Ey dostum! Etrafındaki insanların çokluğu ile aldanıp kendini unutma! Çünkü ölüm bizzat sana gelecektir, senin yerine kimse ölmeyecektir Ölüm geldiğinde ‘şuraya gideyim, buraya gideyim’ de diyemezsin Ölümle bir anda günlerin bitiverir, elinde hiçbir şey kalmaz Gerçekten ölüm senin için takdir edilmiştir Dünyada geçmiş günahlarını silip yok edecek yeni bir iyilikten daha güzel bir şey görme! Peşine düşülecek ve elde etmek için çaba sarfedilecek en güzel iş budur ”
[1] Tirmizî, Zühd, 3 (nr 2306); Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 4913; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, 43564
[2] Hâkim, el-Müstedrek, 4/306; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 44031
[3] Buhârî, Rikâk, 1 (nr 6412); Tirmizî, Zühd, 1 (nr 2304); İbn Mâce, Zühd, 15 (nr 4170)
[4] Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâmet, 18 (nr 2450); Hâkim, el-Müstedrek, 4/308; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4173; Hatîb Tebrizî, Mişkât, nr 5348 İbnü’l-Ala’ demiştir ki: “Hadis-i şerifte bahsedilen korkudan maksat, Allah korkusudur Gecenin ilk kısmından kast edilen, âhiret yolculuğudur Hadisi zâhirî mânada aldığımızda, gecenin ilk kısmını yolculuğa tercih etmek eşkıyalardan korunmak içindir Hadis-i şerifte anlatılmak istenen şey, şeytanın hile tuzaklarına düşmemek için bir an önce salih amellere sarılmaktır Menzile ulaşmaktan kast edilen ise, hayırlı ameller işleyerek kurtuluşa ermektir, bkz: Zebîdî, İthaf, 14/67
[5] Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâmet, 23 (nr 2457); Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 5/136; Hâkim, el-Müstedrek, 2/513, İbn Asâkir, Târîhu Medineti Dımeşk, 7/331; Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr 10579; Kurtubî, el-Câmi’, 10/170 Rivayetin ilk kısmı şöyledir: Hz Peygamber (s a v) gecenin dörtte biri geçtiği zaman kalkar ve şöyle buyururdu: “Ey insanlar! Allah’ı zikredin  ”
[6] Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr 10568, 10569; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 42099
[7] Ebû Ya’lâ, el-Müsned, nr 6149; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, nr 17693; İbn Kesîr, Tefsîru Kur’âni’l-Azîm, 6/2601
[8] Tirmizî, Fiten, 26 (nr 2191); Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/19; Ebû Ya’lâ, el-Müsned, nr 1101; Hâkim, el-Müstedrek, 4/505
[9] Beyhakî, Şuabu’l-İmân, nr 10240; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliyâ, 8/138, Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 6301; Hatîb Tebrizî, Mişkât, nr 5515
[10] Buhârî, Rikâk, 39, (nr 6503–6505); Müslim, Cumua, 43 (nr 867): Nesâî, I’deyn, 22 (nr 1577); İbn Mâce, Mukaddime, 7 (nr 45); Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/124; İbn Hacer, Fethü’l-Bârî isimli eserinde hadisin son kısmı için şu mânayı da verir: “Benimle kıyametin kopuşu arasında az bir zaman kalmıştır ” Bkz: a g e , 13/151
[11] En’am 6/125
[12] Beyhakî, Şuabu’l-İmân, 10552; Hâkim, el-Müstedrek, 4/311; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 302; Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr, 3/355
[13] Mülk 67/2
[14] Müddessir 74/35–37
[15] Meryem 19/84
[16] Zebîdî işaret edilen halifenin Hz Ali (r a) olduğunu kaydeder Bkz: Zebîdî, İthâf, 14/72
[17] Hadîd 57/14
|