08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sünnetullah-Kâinata Hakim Kanunlar
[ A- Sünnetullah-Kâinata Hakim Kanunlar ]
Kâinat, Yüce Allah tarafından belirli bir düzen içinde yaratılmıştır Kâinatın işleyişi, Cenab-ı Allah'ın sonsuz kudretiyle belirlediği kanunlara göre cereyan etmektedir Bu kurallara "Sünnetullah" denir Bunlar Allah'ın dilemesi olmadıkça değişmeyen kurallardır Kur'an'da şöyle buyurulmaktadır: "Allah'ın önceden geçen toplumlar hakkındaki kanunu (Sünnetullah) budur Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın" 3 Bu kanunların dışında kalan her şey belli bir ölçü ve düzen içinde yaratılmıştır 4 Ateş yakmakta, su ise ateşi söndürmekte, güneş kendi etrafında dönmekte ve kendine mahsus yörüngesinde akıp gitmekte,5 tohum ve çekirdek kabuğunu yarıp filizlenmekte,6 gündüz geceyi, gece de gündüzü takip etmekte,7 gökten yağmur yağmaktadır 8 Yaratılmış olan kâinatın bizzat kendisinin belirleyici olma özelliği mevcut değildir Kâinat içindeki bütün varlıklar, hayatiyetini hareketlerini, varlığını Allah'ın koymuş olduğu sabit ve belli kanun ve ölçülere göre sürdürmektedir Bu kuralların sabit, değişmez ve sürekli olduğu Kur'an-ı Kerim'de belirtilmektedir 9 Kâinatın ahenkli bir şekilde belli bir düzen içinde yaratılması, ilâhî iradenin insanlara bir lütfudur Kâinata düzensizlik hakim olmuş olsaydı, insanın çekeceği ıstırabın boyutları hesap bile edilemezdi
Her şey belli bir ölçü ve düzen içinde yaratıldığına göre, depremler de Allah'ın kâinatta koyduğu kanunlarına uygun olarak meydana gelir Fay kırılması bu kanunlardan birisidir Deprem bilimcilerin, depremin sebepleriyle ilgili olarak yaptıkları açıklamaları dinimizle çelişen ve çatışan bir tarafı yoktur Bu çabaları dinimizin olumsuz karşılaması da mümkün değildir
Kaldı ki, burada insanlara, özellikle müslümanlara temel bir görev düşmektedir O da, sünnetullah olarak adlandırılan ve kâinatın işleyişine esas olan söz konusu ölçü ve kuralları bilimsel bir yöntemle tespit etmektir Bu yönde sarf edilecek gayretlerin, Allah'ın işine müdahale veya O'na karşı bir başkaldırı olarak değerlendirilemeyeceği açıktır Aksine, dinimize göre, insanlığın hayrına olan bu çalışmalar "salih amel" kavramı içinde yer alan ve yapana da mükâfat kazandıracak işlerdendir
Depremler, yerküre ile ilgili olarak Cenab-ı Hak'kın koyduğu kurallara uygun şekilde cereyan ettiğine göre, topraktaki hareketliliğe sebep olan bu kuralları tespit yönünde ilim adamlarımızın gayretleri ve yaptıkları açıklamalar dinî açıdan son derece önem taşımaktadır Bu konuda yapılan açıklamaların farklılık arzetmesi bizi yanıltmamalıdır Farklılıkların konunun doğasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır Hepimiz biliyoruz ki, bilimsel çalışmalarda her zaman mutlak neticelere ulaşmak mümkün olmayabilir Bilimin en belirgin edebildikleri deliller doğrultusunda bir kanaata sahip olmaktadırlar Değişik veriler elde edenler, elbette değişik sonuçlara ulaşacaktır Burada önemsenmesi gereken husus, sonsuz kudret sahibi Cenab-ı Allah'ın sırlarla dolu olarak yarattığı kâinatın düzenini keşfetme gayretleridir Bu gayretler, hem hayatımızı daha rahatlatacak, hem de Allah'ın büyüklüğünü ve kudretini daha iyi kavramamıza katkıda bulunacaktır
Son olarak şu hususun da altının çizilmesinde fayda vardır: Herhangi bir doğal afetten korunmak için somut çözüm yollarını din değil, ilgili bilim adamları tespit edecektir Dinin bu noktadaki fonksiyonu sadece genel ilke ve hedefleri belirlemekten ibarettir İnsanlara düşen görev, dinin belirlemiş olduğu bu hedef ve ilkeler doğrultusunda ilim adamlarının yaptıkları ikazları dikkate almak ve ortaya koydukları çözüm yollarını uygulamaktır
DİB
|
|
|