Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ağlayışları, cehennem, halkının

Cehennem Halkının Ağlayışları

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cehennem Halkının Ağlayışları




CEHENNEM HALKININ AĞLAYIŞLARI



Şimdi de cehennem ehlinin cehenneme ilk atıldıkları vakit ağlayışlarını, feryâd-ü figanlarını, mahvolduk, işimiz bitti diye bağırışlarını düşün!

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“O gün cehennem yetmiş bin yularla ve her yularda da onu çeken yetmiş bin melekle beraber getirilir” [1]

Enes’in (ra) rivayet ettiği bir hadiste Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Cehennem ehline bir ağlama verilir Öyle ağlarlar ki gözyaşları tükenir Ardından kan ağlarlar Öyle ağlarlar ki yüzlerinde yarıklar meydana gelir Şayet onlardan akan bu gözyaşlarında gemiler yüzdürülse elbette yüzerdi” [2]

Onların ağlamalarına, vahlanmalarına, feryad-ü figanlarına, “Vay başımıza gelenlere, mahvolduk, helâk olduk” demelerine izin verildiği sürece bir rahatlama hissederler, ancak buna da mâni olunur

Muhammed b Kâ’b el-Kurazî (rah) anlatıyor: “Cehennem ehlinin beş duası vardır Allah Teâlâ bunların dört tanesine cevap verir Beşinci duayı yapmaya kalkıştıklarında artık konuşamaz olurlar:

1- Onlar derlerdi ki: “Rabbimiz, bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin Biz de günahlarımızı itiraf ettik Bir daha (bu ateşten) çıkmaya yol var mı? derler” [3]

Bunun üzerine Allah (cc) cevap olarak onlara der ki:

“Tek Allah’a ibadete çağrıldığınız zaman inkâr ederdiniz O’na ortak koşulunca (bunu) tasdik ederdiniz Artık hüküm, yücelerin yücesi Allah’ındır” [4]



2- Sonra onlar, “Ey rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlerine tâbi olalım” [5] derler

Allah Teâlâ onlara, “Daha önce sizin için bir zeval olmadığına (öldükten sonra diriltilmeyeceğinize) yemin etmemiş miydiniz?” [6] diye cevap verir



3- Cehennemlikler, “Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım” [7] derler

Allah (cc) onlara, “Size düşünecek bir kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size bir uyarıcı da gelmişti (Ona niçin inanmadınız) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur” [8] diye cevap verir

4- Onlar, “Rabbimiz! Azgınlığımız bizi aldattı; biz, sapıklar topluluğu idik Rabbimiz! Bizi buradan çıkar Eğer bir daha (ettiklerimize) dönersek, artık belli ki biz zalim insanlarız” [9] diye dua ederler

Allah (cc) o kâfirlere şöyle cevap verir: “Alçaldıkça alçalın orada! Benimle konuşmayın artık!” [10]

Cehennem ehli Allah’ın (cc) bu hitabının ardından bir daha ebedîyen konuşamazlar Gerçekten bu durum, azap olarak en şiddetli olanıdır

İmam Mâlik b Enes (rah) anlatıyor:

“Zeyd b Eslem, “Şimdi sızlansak da sabretsek de birdir, fark etmez Çünkü bizim için sığınacak bir yer yoktur” [11] âyetinin tefsirinde demiştir ki:

“Onlar yüz yıl sabrederler, yüz yıl sızlanırlar Sonra yüz yıl daha sabır gösterirler ve derler ki:

“Şimdi sızlansak da sabretsek de birdir, fark etmez Çünkü bizim için sığınacak bir yer yoktur

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü ölüm semiz bir koç sûretinde getirilir ve cennet ile cehennem arasında kesilir Sonra, “Ey cennet ehli! Ölümsüz olarak orada ebedîyen kalın” denilir Sonra cehennemliklere, “Ey cehennem ehli! Ölümsüz olarak orada ebedîyen kalın” denilir [12]

Hasan-ı Basrî (rah) der ki: “Cehennemden bin sene sonra bir adam kurtulacak; keşke o kimse ben olsam! [13]

Hz Hüseyin (ra) evinin bir köşesinde oturmuş ağlarken görenler, neden ağladığını sordular Hz Hüseyin (ra), “Allah Teâlâ’nın beni ateşe atıp da ardından hiç önemsemeyeceğinden endişe ederim” cevabını vermiştir

İşte, kısaca bunlar, cehennem azabının sınıflarıdır Yoksa onun gam, keder, üzüntü ve hasret verici azaplarının bir sonu yoktur

Cehennem ehline en büyük ve en ağır gelen şeylerin başında, çektikleri azapla beraber kaçırdıkları cennet nimetlerinin içlerinde bıraktığı hasret, Allah’a kavuşamama ve onun rızasından mahrum kalmanın üzüntüsü vardır Çünkü onlar, bütün bunların hepsinin değersiz birkaç dirheme, günleri sayılı olan şu dünyanın hakir ve zelil şehvetlerine satmışlardı

Sonra onlar keder ve üzüntü içinde, “Bu ne büyük bir hüsran ne büyük bir hasrettir ki, rabbimize isyan ederek nasıl kendimizi helâk ettik! Şu günleri sayılı olan dünyada, rabbimizin bize yüklediği mükellefiyetleri nasıl yapamadık! Biraz olsun sabretseydik şimdi o günler bitmiş ve âlemlerin rabbinin huzurunda olacak, O’nun rızasını ve hoşnutluğunu tadıyor olacaktık” derler

Hakikaten bu, ne büyük bir pişmanlık ve ne büyük bir hasrettir Giden gitmiş, iş işten geçmiş, felâkete saplanıp kalmışlardır Dünya nimetlerinden ve zevklerinden yanlarında hiçbir şey kalmamıştır

Sonra onlar, eğer cennet nimetlerini görmeseler hasret ve hüsranları bu kadar büyük olmazdı Ancak bu nimetler ve cennet ehlinin zevk-ü sefası onlara bizzat gösterilir Resûlullah (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü cehennemliklerden bazılarının cennete getirilmesi emredilir Cennete doğru yaklaşıp cennetin kokuları burunlarına gelmeye ve saraylarını seyretmeye başladıklarında:

“Onları geri çevirin, çünkü onların bunlardan bir nasibi yoktur!” denilir ve gelmiş geçmiş hiçbir mahlûkatın tatmadığı, hissetmediği bir hüsranla geri dönerler ve:

“Ey rabbimiz! Dostların için hazırladığın nimetleri ve mükâfatı göstermeden önce bizi cehenneme atsaydın, elbette bu bizim için daha hafif (bir azap) olurdu” derler Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Ey isyankârlar! Ben de sizlere böyle bir azap çektirmeyi istedim Çünkü sizler yalnız kaldığınızda büyük günahlar işliyor, insanlar içine karıştığınızda, bana karşı göstermiş olduğunuz itaatin tam aksine onlara karşı riyakâr tavırlar gösterip, saygı ve hürmetlerde bulunuyordunuz

Onlardan korktuğunuz ve sakındığınız kadar benden korkup sakınmadınız

Onları gözünüzde büyüttüğünüz kadar beni büyük görmediniz

İnsanlar için terk ettiklerinizi benim için terk etmediniz

Şimdi, sizleri ebedî mükâfattan mahrum etmekle birlikte bu elem verici azapla cezalandırıyorum»” [14]

Ahmed b Harb (rah) der ki: “Güneşe karşı gölgeliği tercih ederken cehennemin yanında cenneti tercih etmeyiz!”

Hz İsâ (as) der ki: “Nice sağlam bedenler, nice güzel yüzler ve nice fasih diller vardı ki, yarın cehennemin tabakaları arasında feryad-ü figan edecektir

Hz Dâvûd (as) bir münâcâtında şöyle demiştir: “Ey rabbim! Güneşinin hararetine tahammül edemezken cehennemin ateşine nasıl sabredeyim! Rahmetinin sesine (gök gürültüsüne) dayanamazken azabının sesine nasıl dayanayım!”

Ey zavallı! Şimdi otur da bu tehlikeleri ve felâketleri bir düşün! Şunu da bil ki, Allah Teâlâ cehennemi, onun bütün felâketlerini, oraya girecekleri artmayacak ve eksilmeyecek bir şekilde yaratmıştır Bu olmuş bitmiş ve hükme bağlanmış bir iştir Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“(Resûlüm!)Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar Çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir” [15]

Yemin ederim ki, bu âyet-i kerime ile kıyamet gününe işaret edilmiştir Belki de ezelde yazılı olana! Fakat yazılmış olan hüküm kıyamette ortaya çıkacaktır

Hakkında yazılmış ve verilmiş olan hükmü bilmemene rağmen gülüp oynaman, dünyanın yakıcı şehvetleriyle meşgul olman şaşılacak şey doğrusu!

Şayet, nereye gideceğim, nereye varacağım, akıbetim ne olacak? diye sorarsan ve bilmek istersen, bunun bazı alâmetleri, hoşuna gidecek belirtileri ve umutlarını tasdik edecek emareleri vardır:

O da senin, şöyle bir durumuna ve amellerine bakmandır Zira herkes kolayına geleni yapma sıfatında yaratılmıştır Eğer hayır hasenat yolları sana kolaylaştırılmışsa sevin; çünkü ateşten uzaksın demektir

Şayet, ne zaman bir hayır yapmak istesen önüne engeller çıkıyor ve seni o hayırdan uzaklaştırıyor ve bir kötülük yapmak istediğinde onun yolları sana kolaylaşıyorsa, bil ki verilen hüküm aleyhinedir Bu aynen yağmurun bitkilerin büyümesine, dumanın da ateşin varlığına bir delil olması gibi bir şeydir

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “İyiler muhakkak cennette, kötüler de cehennemdedir” [16]

Bu iki âyet-i kerimeye iyi bak; kendinin cennet ehlinden mi yoksa cehennem ehlinden mi olduğunu anlarsın

Allah (cc) en iyisini bilir


[1] Müslim, Cennet, 39; Tirmizî, Sıfatü Cehennem, 1; Hâkim, el-Müstedrek, 4/595

[2] İbn Mâce, Zühd, 38; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 5434, 5435; Ebû Yâ’lâ, Müsned, nr 4134; Hâkim, el-Müstedrek, 4/605

[3] Gâfir 40/11

Birinci ölüm, dünya hayatının sonunda, ikinci ölüm ise kabirde ilk sorgulama yapıldıktan sonra meydana gelecektir Buna göre birinci dirilme kabirde sorgulama için, ikinci dirilme ise kıyametten sonra ebedî hayat içindir

[4] Gâfir 40/12

[5] İbrahim 14/44

[6] İbrahim 14/44

[7] Fâtır 35/37

[8] Fâtır 35/37

[9] Müminûn 23/106–107

[10] Müminûn 23/108

[11] İbrahim 14/21

[12] Buhârî, Tefsîr, 19; İbn Mâce, Zühd, 38; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/261, 377; Hâkim, el-Müstedrek, 1/83; İbn Hıbbân, es-Sahîh, 7450;

[13] Hasan-ı Basrî’nin bu sözü şöyle de rivayet edilmiştir: “Ey Rabbim! Eğer oraya günahlarım ve kusurlarım sebebiyle girmem gerekiyorsa, beni oradan kırk bin sene sonra (Yâ Hannân yâ Mennân diyerek) kurtulan kuldan eyle!”

[14] İbn Kâni’, Mu’cemü’s-Sahâbe, nr 592; Heysemî, Mecmaü’l-Bahreyn, nr 4947; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, 17/85-86; el-Evsât, nr 5474; Ebû Nuaym, Hılyetü’l-Evliyâ, 4/135

[15] Meryem 19/39

[16] İnfitâr 82/13-14

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.