|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
ahlâkından, dostlarının, hak, iyil, kötülüğe, örnek |
![]() |
Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından -4- Kötülüğe İyil |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından -4- Kötülüğe İyilHak Dostlarının Örnek Ahlâkından -4- Kötülüğe İyilikle Mukabele Etmek Yıl: 2008 - Ay: Şubat - Sayı: 264 Yüce dînimiz İslâm’ın her bir prensibi, îmânın hayata aksedişinden ibâret olan ahlâkî güzellikler manzûmesidir ![]() “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim ![]() ![]() Kâmil bir mü’min olabilmemiz için, İslâm’ın emrettiği ahlâk ölçülerinde derinleşip onları hayatımızın her safhasına aksettirebilmemiz îcâb eder ![]() ![]() Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, sâhip olduğu yüce ahlâk ile beşeriyete bir fazîletler medeniyeti armağan etmiştir ![]() ![]() Peygamberlerin ve evliyâullâh’ın örnek ahlâkı içindeki en mühim fazîletlerden biri; Allâh’ın kullarından gördükleri ezâ ve cefâları, yine Allâh için affedip, mâruz kaldıkları kötülüklere iyilikle mukâbele edebilmeleridir ![]() ![]() ![]() “Yine onlar, Rablerinin rızâsını dileyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak (Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle bertarâf eden kimselerdir ![]() ![]() Allâh’ın merhametine ve affına nâil olmak isteyen kimse, insanların kusurlarından geçmeyi ve kötülüğe bile iyilikle karşılık vermeyi kendisine şiâr edinmelidir ![]() ![]() Bugün Size Başa Kakma Yok! Kötülük yapanların af ve iyilikle ıslâh edilişine dâir Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen en güzel misâllerden biri, Yûsuf -aleyhisselâm-’ın kardeşlerine olan muâmelesidir: Yâkub -aleyhisselâm- on iki oğlu içinden en çok Yûsuf -aleyhisselâm-’da kendi mânevî husûsiyetlerini görmüş ve diğer çocuklarından ziyâde gönlü ona meyletmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “–Sen Yûsuf’sun, Allah hakikaten seni bizden üstün kılmış ![]() ![]() “Bugün size (eski yaptıklarınız sebebiyle) hiçbir başa kakma ve ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir ![]() ![]() “O zamanlar aramıza şeytan girdi ![]() ![]() İşte asıl fazîlet, kişinin cezâlandırmaya muktedir olduğu bir durumda, âhirette ecrine nâil olmak niyetiyle, Allâh’ın kullarını affedebilmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Hayat kitabının öfke faslı, bir fâcia tarihidir ![]() ![]() ![]() “Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler ![]() ![]() Yâni kötülüğe karşı İslâm ahlâkıyla muâmelede üç adım vardır: Önce öfkeyi yenmek, ikinci olarak affetmek, son olarak da iyilik ve ihsanda bulunmak… Ben Lânetçi Olarak Gönderilmedim… Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın hayâtı kötülüğe karşı af ve iyilikle mukâbele edebilmenin zirve tezâhürleriyle doludur ![]() ![]() ![]() “Ben lânetçi olarak değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim ![]() ![]() ![]() İslâm’ı tebliğ etmek için Tâif’e gittiği zaman, câhil ve putperest Tâif halkı O’nu taşlamışlardı ![]() ![]() ![]() “–Hayır, ben Cenâb-ı Hakk’ın, onların neslinden sadece Allâh’a ibâdet edecek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkarmasını dilerim ![]() ![]() Tâifliler, hicrî 9 ![]() ![]() “–Yâ Rasûlallâh! Sakîf Kabîlesi’nin okları ve mızrakları bizi yaktı, perişan etti ![]() ![]() ![]() ![]() “–Yâ Rabbî! Sakîf Kabîlesi’ne hidâyet nasîb eyle! Onları bize gönder!” diye niyâz etti ![]() ![]() Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-’ın bu yüksek fazîletinin en büyük tezâhürlerinden biri de Mekke’nin fethedildiği gün yaşanmıştır ![]() ![]() ![]() Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- Kâbe’de toplanmış olan Mekkelilere: “–Ey Kureyş topluluğu! Şimdi benim, sizin hakkınızda ne yapacağımı sanırsınız?” diye sordu ![]() “–Biz Sen’in hayır ve iyilik yapacağını umarak; «Hayır yapacaksın!» deriz ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-: “–Ben de Hazret-i Yûsuf’un kardeşlerine dediği gibi; «…Size bugün (eski yaptıklarınız sebebiyle) hiçbir başa kakma ve ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir ![]() ![]() ![]() Bu muhteşem af, merhamet ve fazîlet karşısında Mekkelilerin kalplerindeki kin ve husûmet eriyip gitti; onun yerine, sevgi, dostluk ve samîmiyet geldi ![]() ![]() “…İyilik ve kötülük bir değildir ![]() ![]() ![]() Gerçekten de insanoğlu, dâimâ iyilik ve ihsâna mağluptur ![]() ![]() Belâyı Gidermenin Çâresi… İyilik yapanlara iyilik, fenâlık yapanlara da fenâlık yapmak meziyet değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Mevlânâ bu nebevî ahlâkı şöyle îzah eder: “Bilesin ki, Allâh’ın rahmeti, her zaman kahrından üstündür ![]() ![]() “Belâyı gidermenin çâresi, zulmetmek değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz, mücrimleri kolayca cezâlandırabileceği pek çok durumda, onların ıslâhı ve ebedî kurtuluşu için af fazîletini sergilemiştir ![]() ![]() “Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir ![]() ![]() Bu fazîlete dâir âyet-i kerîmede şu müjde verilmektedir: “Bir kötülüğün cezâsı, ona denk bir kötülüktür ![]() ![]() ![]() ![]() Hatâ ve kusurları affetmenin de ötesinde, sulh, sükûn, dostluk ve kardeşliğin tesis edilebilmesi için kötülüğe dahî iyilikle muâmele edebilmek, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in alâmet-i fârikası idi ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber Efendimiz’in bu husustaki yüksek ufkunu gösteren şu hadîs-i şerîfler, bütün müslümanlara eşsiz bir ahlâk ölçüsü takdîm etmektedir: “Hiçbiriniz; «Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparlarsa ben de iyilik yaparım, kötü davranırlarsa ben de kötü davranırım ![]() ![]() “Seninle ilgisini kesenden sen ilgini kesme! Sana vermeyene sen ver! Sana kötülük edeni bağışla!” (Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, IV, 148, 158) “Nerede olursan ol, Allah’tan sakın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Cennet bahçelerine bakan köşkler gördüm ve Cebrâîl -aleyhisselâm-’a: «–Bunlar kimin içindir?» diye sordum ![]() «–Her türlü kin, nefret ve öfkeyi bastırıp içine gömenlere ve insanların kusurlarını hoş görüp bağışlayanlaradır ![]() ![]() ![]() Af da Yerinde Gerek… Şunu da hatırlatmak gerekir ki, her türlü kusur karşısında affa meyletmek, fazîlet zannedilmemelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim Hazret-i Âişe vâlidemiz, Peygamber Efendimiz’in bu husustaki hâlini şöyle ifâde buyurmuştur: “…Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendisine fenâlık yapan kimseden intikam almadı (yâni cezâlandırmadı) ![]() ![]() Yersiz öfke, fitne ve fesat getirdiği gibi, öfkenin gerektiği yerde öfkelenmemek de, aynı neticeyi doğuran bir ahlâk zaafıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in hayatı, işte böylesine yüksek fazîlet ölçülerinin zirve tezâhürleriyle doludur ![]() ![]() Allâh’ın Sizi Bağışlamasını İstemez misiniz? Allah Rasûlü’nde fânî olan Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- da kötülüğe af ve iyilikle muâmelenin kâbına varılmaz numûnelerini sergilemiştir: Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Mıstah isimli bir fakire devamlı olarak yardımda bulunuyordu ![]() ![]() ![]() “İçinizden fazîletli ve servet sâhibi kimseler, akrabâya, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere (mallarından) vermeyeceklerine dâir yemin etmesinler; affetsinler, bağışlayıp geçsinler ![]() ![]() “Yeminlerinizden dolayı Allâh’ı(n adını), iyilik etmenize, takvâ sâhibi olmanıza ve insanların arasını düzeltmenize mânî kılmayın! Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir ![]() Bu âyet-i kerîmelerin nüzûlünden sonra Ebû Bekir -radıyallâhu anh-: “–Ben elbette Allâh’ın beni bağışlamasını isterim!” dedi ![]() ![]() Zîrâ kullarını affede affede Allâh’ın affına lâyık hâle gelmek, kâmil mü’minler için vazgeçilmez bir îman ufkudur ![]() Kötülüğe Karşı Ne Kadar İyilik? ![]() ![]() Birgün ashâb-ı kirâm, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’e, Hazret-i Ali’yi niçin çok sevdiğini sordular ![]() ![]() ![]() “–Ey ashâbım! Siz birisine iyilik etseniz, o da size karşı kötülük yapsa, ne yaparsınız?” buyurdular ![]() ![]() “–O kimse yine kötülük yaparsa ne yaparsınız?” buyurdular ![]() ![]() “–Tekrar size kötülükte bulunursa ne yaparsınız?” buyurunca, ashâb-ı kirâm başlarını aşağı indirdiler, bir cevap veremediler ![]() Sonra Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- geldi ![]() “–Yâ Ali, birisine iyilik etsen, o da sana kötülük yapsa, sen ne yaparsın?” buyurdular ![]() ![]() “–Yine iyilik yaparım ![]() ![]() “O kimseye, ben iyilik yaptıkça o bana hep kötülükle mukâbele etse, ben yine de ona iyilik yaparım ![]() ![]() Nitekim Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- şöyle buyurmuşlardır: “İnsanların en kötüsü, iyiliği kötülükle karşılayan ve insanların en iyisi, kötülüğe karşılık iyilik yapandır ![]() “Karşılığında kötülük göreceğinizi hiç aklınıza getirmeden, iyilik ediniz ![]() İnsan, İhsâna Mağluptur… Nakledildiğine göre Hazret-i Ali’nin torununun oğlu Ali’ye biri sövüp saydı ![]() ![]() Birincisi, hilimdir; zîrâ öfkelenmedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine adamın biri, İbn-i Abbâs Hazretleri’ne küfretti, İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- sesini çıkarmadı ![]() “–Bu adamın bir ihtiyâcı varsa çâresine bakalım?” deyince, adam utancından başını yere eğdi ![]() Hasmı İçin Ağlayabilen Gözler… Allah dostlarından Fudayl bin Iyâz Hazretleri’nin şu hâli de, kâmil mü’minlerin gönül kıvâmına güzel bir örnektir: Kendisini ağlarken gördüler ve niçin ağladığını sordular ![]() “–Bana zulmeden bir zavallı müslümana üzüldüğümden ağlıyorum! Bütün kederim, onun kıyâmette rezil olmasındandır ![]() ![]() Yine Fudayl bin lyâz Hazretleri’ne: “–Falanca sizin haysiyetinize dil uzatıyor ![]() “–Vallâhi ben ona değil, o sözleri ona söyleten iblise öfkeleniyorum ![]() “–Allâh’ım, eğer o kişi doğru söylüyorsa beni bağışla, yok yalan söylüyorsa onu bağışla ![]() Nitekim Hasan-ı Basrî Hazretleri de, kendisinin gıybetini yapan birine kızıp öfkelenmek yerine, hediye göndererek teşekkür ederdi ![]() ![]() Ârif ve âşık gönüllerde müstesnâ bir yeri olan Hallâc-ı Mansur taşlanırken: “Yâ Rabbî! Benden evvel, beni taşlayanları affet!” diye yalvararak büyük bir gönül îsârı sergilemiştir ![]() Rebî bin Haysem Hazretleri birgün namaz kılarken, gözünün önünde yirmi bin dirhem kıymetindeki atı çalındı ![]() ![]() Onun bu büyük kaybını duyan dostları koşarak kendisini tesellî etmeye geldiler ![]() “–O adam atımı çözerken kendisini gördüm ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine dostları, hırsıza bedduâ etmeye başladılar ![]() “–Sâkin olun, bana zulmeden yok! O adam kendi nefsine zulmetti ![]() ![]() Herkes Kendi Metâını Satar… Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm- tebliğ için bâzı yahudîlerin yanına gitmişti ![]() ![]() ![]() “–Onlar sana kötü söylüyor, sen ise hâlâ iyi söylüyorsun?” diyenlere de: “–Herkes kendi metâını satar ![]() ![]() Yâni insanın bütün davranış, hâl ve hareketleri, iç âleminin aynasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu itibarla kötülüğe kötülükle mukâbele etmek, ham insanların davranış şeklidir ![]() ![]() Birincisi, iyiliğe karşı iyiliktir ![]() ![]() ![]() İkincisi, karşılık beklemeden iyilik etmektir ![]() ![]() Üçüncüsü ve en değerlisi de kötülük edene iyilik etmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurur: “Suyun yüzlerce kerem ve ihtişâmı vardır ki; kirlileri kabul eder ve kirlerini temizler ![]() Kâmil bir mü’min de, su gibi azîz ve deryâ gibi engin gönüllü olmalı, ne kadar nâhoş hâdiseyle karşılaşsa da rahmet tevzî eden olgun bir karakter sergilemelidir ![]() ![]() Hazret-i Mevlânâ; “Toprak gibi ol ![]() ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hak, hikmetlerinden nasip almamız için, su ve toprak ile ne güzel bir misal sergilemiştir ![]() ![]() Rabbimiz bu gönül kıvâmını cümlemize nasîb eylesin ![]() ![]() ![]() Âmîn! Dipnotlar: 1) Yûsuf, 92 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|