Cehennem Ateşinin Mahiyeti |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cehennem Ateşinin MahiyetiCEHENNEM ATEŞİNİN MAHİYETİ Bazı haberlerde cehennemli ilgili şu bilgiler anlatılmıştır: “Dünya ateşi tam yetmiş kere rahmet suyuyla yıkanmıştır ve insanların tahammül edeceği seviyeye inmiştir” [1] Resûlullah (sav) cehennem ateşinin durumunu şöyle anlatmıştır: “Allah Teâlâ ateşe, kıpkırmızı olana dek tam bin yıl yanmasını emretti Ardından bin yıl daha yanmasını emretti öyle ki ateş bembeyaz kesildi Sonra bin yıl daha yanmasını emretti ve simsiyah oldu Şimdi siyah ve karanlıktır” [2] Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Cehennem ateşi rabbine şikâyette bulundu: Ey rabbim! Ben hararetimden kendimi yiyecek duruma geldim, dedi Yüce Allah da iki defa nefes almasına izin verdi Nefesin biri kışın, diğeri yazın olur Karşılaşmış olduğunuz çok şiddetli sıcak ve sizi en çok üşüten zemheri soğuğu işte cehennemin rahatlamak için nefes almasıdır”[3] Enes b Mâlik (ra) anlatıyor: Kâfirlerden, dünyada en çok zevk ve sefa içinde yaşayanı getirilir ve: —Onu ateşe daldırın, denilir Adam ateşe daldırılıp çıkarıldıktan sonra, —Orada herhangi bir nimet ve rahatlık görebildin mi? diye sorulur Adam, —Hayır, diye cevap verir Sonra dünyada en çok zarar görmüş ve haksızlığa uğramış biri getirilir ve: —Onu cennete daldırın, denilir Çıkarıldıktan sonra, —Cennette hiçbir zarar ve sıkıntı çektin mi? diye sorulur O da, —Hayır, cevabını verir [4] Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Bir mescidde yüz bin ya da daha fazla kişi bulunsa ve aralarında da cehennemliklerden biri bulunsa ve bu kişi bir kere nefes alsa, onun nefesinin hararetinden mesciddeki bütün insanlar ölürdü”[5] Âlimlerden biri, “Orada ateş yüzlerini yakar” [6] âyetinin tefsirinde şöyle demiştir: “O cehennemin ateşi bir kere onlara vurduğunda kemiklerinde hiç et kalmaz, topuklarına kadar sıyrılır” [1] Biraz farklı lâfızlarla bkz: İbn Mâce, Zühd, 38; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/244; İbn Hıbbân, es-Sahîh, nr 7463; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4398; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr 39476; Beyhakî, el-Ba’s-ve’n-Nüşûr, nr 548–550 [2] Beyhakî, el-Ba’s ve’n-Nüşûr, nr 554, 555 Ayrıca bkz: Tirmizi, Sıfatü Cehennem, 8; İbn Mâce, Zühd, 38; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 5371; Hatib Tebrizî, Mişkât, nr 5673 [3] Buhârî, Bedü’l-Halk, 10, Mevâkît, 9; Tirmizî, Cehennem, 9; İbn Mâce, Zühd, 38; Mâlik, Muvatta, Vukût, 27–28; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 2/238, 277, 462 [4] Bu mânadaki bir hadis için bkz: Müslim, Sıfatü’l-Kıyâme, 55; İbn Mâce, Zühd, 38; Ahmed b Hanbel, el-Müsned, 3/203, Zühd, nr 129; Beğavî, Şerhu’s-Sünnet, nr 4404; [5] Bir hadis-i şerif olarak bkz: İbn Hacer el-Askalânî, el-Metâlibü’l-Aliyye, nr 4667; Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, nr 39540; Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, nr 5367; Ebû Yâ’lâ, Müsned, nr 6670; Bezzâr, Müsned, nr 3499; [6] Müminûn 23/104 |
|