|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
ahlâkından, dostlarının, ehli, hak, kur’an, örnek |
![]() |
Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –20- Kur’Ân Ehli |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından –20- Kur’Ân EhliHak Dostlarının Örnek Ahlâkından –20- Kur’ân Ehli Olmak Yıl: 2009 - Ay: Haziran - Sayı: 280 Kur’ân âyetleri, 23 senelik nebevî hayatı ilmek ilmek dokuyan ilâhî mesajlar sûretinde peyderpey nâzil olmuştur ![]() ![]() ![]() Sahâbe efendilerimiz için vahyin nüzûlü, gökten inen ve tadına doyum olmayan, ilâhî bir ziyâfet sofrasıydı ![]() ![]() Abdullah ibn-i Mes’ûd d anlatıyor: “Bir sahâbî, (akşam) evine geldiğinde hanımı ona ilk önce şu iki suâli sorardı: «–Bugün Kur’an’dan kaç âyet nâzil oldu?» «–Allah Rasûlü J Efendimiz’in hadislerinden ne kadar ezberledin? ![]() ![]() VAHYİN SEVDÂLILARI Sahâbe-i kirâm, vahy-i ilâhî ile o kadar hemhâl idiler ki, Efendimiz’in ebediyete irtihâlinden sonraki en büyük kederlerinden biri de, vahyin kesilmesi olmuştu ![]() Ümmü Eymen -radıyallâhu anhâ-, Peygamber Efendimiz’in dadısıydı ![]() ![]() “–Kalk, Allah Rasûlü’nün yakını olan Ümmü Eymen’e gidelim, Rasûlullâh’ın yaptığı gibi, biz de onu ziyâret edelim ![]() ![]() Yanına vardıklarında Ümmü Eymen -radıyallâhu anhâ- ağlamaya başladı ![]() ![]() “–Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki nîmetlerin Efendimiz için çok daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?” dediler ![]() “–Ben onun için ağlamıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() Vahy-i ilâhî hasretiyle dolu bu sözleriyle, Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer’i de duygulandırdı ![]() ![]() Sahâbe-i kirâmın Kur’ân-ı Kerîm’e duydukları muhabbet, böylesine müstesnâ idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer d bir gece Kur’ân-ı Kerîm okuyamamıştı ![]() “–Ey Hattâb oğlu, Allah Teâlâ senin hakkında bir âyet indirdi ![]() «(Tefekkür ederek) ibret almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü peş peşe getiren O’dur ![]() ![]() “–Geceleyin kaçırdığın nâfile ibadetleri gündüz; gündüz kaçırdıklarını da geceleyin yerine getir ![]() KUR’ÂN AZÎZDİR, İZZET BAHŞEDER Nâfî bin Abdi’l-Hâris, Usfan’da Hazret-i Ömer’e rastlamıştı ![]() “–Mekkelilerin başına (sana vekâleten) kimi bıraktın?” diye sordu ![]() “–İbn-i Ebzâ’yı!” dedi ![]() Hazret-i Ömer: “–İbn-i Ebzâ kimdir?” diye sorunca Nâfî: “–Âzâd ettiğimiz kölelerden biridir ![]() ![]() Hazret-i Ömer’in: “–Yerine bir âzatlıyı mı bıraktın?” suâli karşısında ise şu ibretli cevâbı verdi: “–O, Allâh’ın Kitâbı’nı okur (yaşar, tatbik eder) ve farzlarını da iyi bilir ![]() Bunun üzerine Hazret-i Ömer d hayranlık içerisinde şöyle dedi: “–Rasûlullah J; «Allah şu Kur’ân ile birtakım kimselerin kıymetini yükseltir; bazılarını da alçaltır ![]() Mü’minin ve toplumun saâdeti, Kur’ân ve onun tatbikâtı olan Sünnet’in hayatın her safhasına intikal ettirilmesiyle tahakkuk eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine Kur’ân-ı Kerîm, bizlere eski zamanların, geçmiş milletlerin ibretli vâkıalarını anlatırken, hikmetler yağdırmakta, istikbâlimize âit nice hayâtî ve ictimâî dersler vermektedir ![]() ![]() Yine Kur’ân, Rabb’imizin mûcize hitâbıdır ![]() ![]() ![]() Hangi kalp Kur’ân’ın nûruyla daha çok aydınlanmışsa, Hak katında o daha mûteberdir ![]() ![]() ![]() ![]() “–Yâ Rasûlâllah! Bana kızdınız mı? (Bir kusur mu işledim ki sancağı benden geri aldınız?)” diye sordu ![]() “–Hayır! Vallâhi kızmadım! Fakat, siz de Kur’ân’ı tercih ediniz! Zeyd, Kur’ân’ı senden daha çok ezberlemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osman bin Ebi’l-Âs d da şöyle anlatır: Rasûlullah J Efendimiz’in yanına kabilemizin temsilcisi olarak gelmiştik ![]() ![]() ![]() “–En küçükleri olmana rağmen seni arkadaşlarının başına emîr tâyin ettim ![]() Uhud’da Ensâr: “–Yâ Rasûlâllah! Şehîdlerimiz pek çok ![]() ![]() ![]() “–En çok Kur’ân bileni önce koyunuz!” buyurdu ![]() Allah Rasûlü J Efendimiz’in, Kur’ân ehline nasıl ihtimam gösterdiğine dair misalleri artırmak mümkündür ![]() ![]() ![]() ALLÂH’IN YAKINLARI: EHL-İ KUR’ÂN Rasûlullah J : “–Şüphesiz insanlardan Allâh’a yakın olanlar vardır!” buyurmuştu ![]() Ashâb-ı kirâm: “–Ey Allâh’ın Rasûlü! Onlar kimlerdir?” diye sorunca Efendimiz J : “–Onlar Kur’ân ehli, Allah ehli ve Allâh’ın has kullarıdır!” cevabını verdi ![]() Hiç şüphesiz ki Kâinâtın Hâlıkı Allah Teâlâ’ya yakınlıktan daha büyük bir şeref ve bahtiyarlık yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim Hak dostu Mahmud Sâmi Ramazanoğlu -ks-, Adana’da bu vasıfta vefât etmiş bir hâfızın, 30 sene sonra yol geçme zarûreti sebebiyle nakil için kabrinin açıldığını, ancak o kimsenin cesedinin hiç bozulmamış olduğunu, üstelik kefeninin dahî pırıl pırıl durduğunu, bizzat müşâhede ettiklerini nakletmişlerdir ![]() Nitekim hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere Cenâb-ı Hak, gerçek Kur’ân ehlinin cesedini yememesini yeryüzüne vahyetmiştir ![]() İşte Kur’ân-ı Kerîm, ilâhî tâlimatlarına göre yaşayanların dilinde ve gönlünde bambaşka letâfet, zarâfet, incelik, güzellik ve feyizler tecellî ettirdiği gibi, kabirde, mahşerde ve mîzanda da huzur ve saâdet bahşeder ![]() Muhyiddîn-i Arabî -ks- şöyle nasihat eder: “Kur’ân’ı çok okumalı ve mânâsını düşünmelisin ![]() ![]() Yani Kur’ân’dan gereken feyz ve rûhâniyeti tahsil için, onu okurken kalbin gâfil olmaması gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm husûsunda gaflete düşenlerle, onun feyzinden güzelce istifâde edenleri şöyle beyan buyurur: “Sonra Kitâb’ı, kullarımız arasından seçtiğimiz kimselere verdik ![]() ![]() ![]() Yani insanların kimisi Kur’ân okuduğu hâlde, okuduğu boğazından aşağı inmez, kalbinde akis bulmaz ve amellerine yansımaz ![]() ![]() ![]() ![]() Kur’ân’dan lâyıkıyla feyiz-yâb olabilmek için, bedenî temizlik kadar kalbî temizliğe de riâyet edilmelidir ![]() ![]() “Eğer gönüller mânevî kirlerden (nefsânî musîbetlerden ve kalbî marazlardan) temiz olsaydı, Kur’ân’ın zevkine aslâ doyamazdı ![]() ![]() Hak dostu Mevlânâ Hazretleri de şöyle der: “Kur’ân’ın mânâsını, ancak hevâ ve hevesini ateşe verip kül etmiş, böylece Kur’ân’ın önünde eriyip kurban olmuş ve rûhu Kur’ân kesilmiş kimseler anlar ![]() Yani Kur’ân-ı Kerîm, kesâfetten arınmış ve nûrâniyete bürünmüş bir gönle sırlarını beyan eder ![]() ![]() “…Allah’tan korkun (takvâ üzere olun!) Allah (size bilmediğinizi) öğretir! ![]() ![]() ![]() Unutmamak gerekir ki, Kur’ân-ı Kerîm, bir fânînin eseri değil, Kâinâtın Halıkı’nın kullarını dünyâ ve âhiret saâdetine erdirmek için lutfettiği hidâyet rehberidir ![]() ![]() ALLÂH İLE KONUŞUR GİBİ Kur’ân-ı Kerîm, beşeriyet için Rahmânî sadâları işitmek, ilâhî nefhayı rûhunda hissetmek ve daha bu dünyada iken Allâh ile mükâleme etmenin en feyizli yoludur ![]() ![]() “Sizden birisi Rabb’i ile münâcât ve mükâlemeyi (O’na yalvarıp O’nunla konuşmayı) severse huzûr-i kalp ile Kur’ân okusun ![]() Kur’an’dan lâyıkıyla istifâde edebilmek için ona yüreği açmak îcâb eder ![]() ![]() ![]() ![]() “Kur’ân-ı Kerîm okuyanlar, ya kâr ya da zarar ile kalkarlar ![]() ![]() «Biz Kur’ân’dan, îmân edenler için bir şifâ ve rahmet kaynağı olan âyetler indiriyoruz ![]() ![]() Bu sebeple Kur’ân okunurken ona karşı kör ve sağır davranmamak îcâb eder ![]() âyet-i kerîme şöyle ifâde eder: “Mü’minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allâh’ın âyetleri okunduğunda îmanlarını artıran ve yalnız Rab’lerine dayanıp güvenen kimselerdir ![]() Kur’ân istikâmetinde bir hayat yaşamak, her mü’minin vazîfesidir ![]() ![]() âyet-i kerîmede şöyle bildirilmektedir: “Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’ân’ı büsbütün terk etti ![]() İşte âhirette bu nebevî itâba dûçâr olmamak için O’na ümmet olmanın gerektirdiği şekilde Kur’ân-ı Kerîm’i mahrecine, tecvîdine riâyetle bol bol tilâvet etmek, derûnundaki mânâlara âşinâ olmak ve duygu derinliği içinde hassâsiyet ve muhabbetle tatbik etmeye gayret göstermek gerekir ![]() ![]() ![]() Ümmetinin Kur’ân-ı Kerîm ile nasıl ve ne kadar alâkadar olduğunun ve kendisinin bu hususta sorgulanacağının endişesi içerisinde olan Peygamber Efendimiz J de bu sebeple en çok Kur’ân talebeleri olan ashâb-ı suffe ile meşgul olurdu ![]() ![]() Abdullah ibn-i Mes’ûd d ashâb-ı suffe talebesiydi ![]() ![]() “Bize Allah Rasûlü’nden öyle hâller in’ikâs etti ki boğazımızdan geçen lokmaların zikrini duyuyorduk ![]() Peygamber Efendimiz’in Kur’ân’ı tâlim husûsundaki gayretini örnek alan sahâbe nesli de Medîne’yi Kur’ân üstadlarıyla doldurdu ![]() KUR’ÂN’A KARŞI MES’ÛLİYETİMİZ Kur’ân-ı Kerîm, kaynağı Cenâb-ı Hak olan dört semâvî kitabın sonuncusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur’ân-ı Kerîm ile ne kadar ünsiyetimiz var? Onu ne kadar duygu derinliği içinde okuyabiliyoruz? Peygamber Efendimiz’in ve ashâbın Kur’ân-ı Kerîm karşısında duyduğu heyecanı ne kadar duyabiliyoruz? Kur’ân-ı Kerîm’i hayatımızın her safhasına intikal ettirebiliyor muyuz? Âile hayatında, komşuluk ve kul haklarında, ticârî hayatta, onu ne kadar kendimize kıstas alıyoruz? Kendimizi zamanın ve toplumun akışından ne kadar mes’ûl görüyoruz? Yavrularımıza esas tahsil olan Cenâb-ı Hakk’ı tanıma tahsilini verebiliyor muyuz? Kur’ân’ı gönüllere taşıma, onunla istikâmetleri düzeltme husûsunda ne kadar gayret içindeyiz? Unutmayalım ki iki cihan saâdeti, ilâhî bir emânet olan evlâtlarımızı Kur’ân kültüründen nasiplendirmekle mümkündür ![]() ![]() ![]() Kur’ân’ın engin mânâ kevserinden kendisi tatmadığı için evlâdına da tattıramayan anne-babalar büyük bir vebal altındadırlar ![]() ![]() “Evlâdını iyi terbiye et ![]() ![]() ![]() Hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulur: “Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’ân kıraati ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla evlâtlarına Kur’ân rûhâniyetiyle güzel bir terbiye verebilmek, sâlih mü’minlerin en mühim meselelerinden biridir ![]() ![]() “–Zindanda size en zor gelen şey nedir?” diye sordurur ![]() “–Çocuklarımızın terbiyesinden mahrum kaldık ![]() ![]() Dolayısıyla fırsat elden gitmeden evlâtlarımızı Kur’ân’ın feyz ve rûhâniyetiyle yetiştiremezsek, yarın kabrimizde ağır bir nedâmetle baş başa kalacağımızı unutmamalıyız ![]() ![]() ![]() İmam Mâlik Hazretleri der ki: “Ben her hadis ezberlediğimde, babam bir hediye verirdi ![]() ![]() İmam Ebû Hanîfe de, oğlu Hammâd Fâtiha Sûresi’ni öğrendiğinde, hocasına beş yüz dirhem vermişti ![]() ![]() ![]() ![]() “–Yavruma öğrettiğin sûreyi küçük görme! Eğer yanımda bundan daha fazlası olsaydı, Kur’ân’a hakkıyla hürmet edebilmek için onu sana hediye ederdim ![]() Selahaddîn-i Eyyûbî de, kışlada dolaşırken babasının önünde Kur’ân okuyan bir çocuğa rastlamıştı ![]() ![]() ![]() Bütün bunlar, anne-babalar için evlât terbiyesinde örnek alınması gereken güzel numûnelerdir ![]() Kur’ân eğitimi için bilhassa yaz tatilleri de iyi değerlendirilmelidir ![]() ![]() ![]() Ne mutlu evlâtlarını Kur’ân’ın feyz ve rûhâniyeti içinde yetiştirerek Kur’ân’ın ve Rasûlullah J Efendimiz’in şefâatine nâil olan anne-babalara! ![]() ![]() Rabbimiz, Kur’ân’dan nasipsizlik sebebiyle harâbelere dönen kasvetli kalplerin ağır yükünü taşımaktan bizleri muhafaza buyursun ![]() Âmîn! Dipnotlar: 1) Bkz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|