08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Küp Altın; İki Güzel İnsan
Bir Küp Altın; İki Güzel İnsan
Geçmiş zamanın birinde bir adam, bir çiftlik evi yapmaya karar verdi Bunun için güzel bir yer aradı ve aradığı yeri sonunda buldu Araziyi sahibinden satın aldı Hemen işe koyuldu
Önce kendine güzel bir ev, daha sonra hayvanları için bir barınak yaptı Geri kalan arazi üzerine ise meyve ağaçları dikmeye başladı
Bir gün arazide çalışırken kazmasının ucuna sert bir cisim takıldı İçinden, "sert bir kaya parçası olmalı" diye düşündü Ancak biraz daha kazdığında bir de ne görsün! Bir küp altın Küpü bulunduğu yerden dikkatlice çıkardı İçinden şunu geçirdi:
- Ben bu araziyi satın aldım; ama içindekileri satın almadım Bu altınlar arazinin benden önceki sahibinin olmalı En iyisi ben bu küpü ona teslim edeyim
Adam hemen araziyi aldığı adamın yanına gittti ve durumu anlattı Bu altın küpünü adama teslim etti Adamı dikkatlice dinleyen arazinin eski sahibi şöyle dedi:
- Kardeşim, ben bu araziyi sana içindekileriyle beraber sattım Bu altın küpü benim değil, senin Çünkü arazi şu anda sana ait
Karşı taraftaki adam ise altınları kendisinin alamayacağını söylüyordu Aralarındaki bu anlaşmazlık uzayınca hakime gitmeye karar verdiler
Mahkemeye vardıklarında durumu hakime arz ettiler Hakim öncelikle toplumda böylesi insanların yaşadığı için Rabbine şükretti ve ardından her iki adama da bekâr çocuklarının olup olmadığını sordu
Adamlar şaşırmıştı Konunun bekâr çocuklarla ne ilgisi olabilirdi ki?
Araziyi satın alan adam,
- Benim bir oğlum var, dedi
Diğer adam ise,
- Benim de bir kızım var hakim bey dedi Bunun üzerine hakim sözlerine şöyle devam etti:
- Efendiler! Sizin hakkınızda verdiğim hüküm şu: Çocuklarınızı birbiriyle evlendirin Bu altınların bir kısmını da onlara düğün masrafları ve düğün hediyesi olarak harcayın Bir kısmını kendi ihtiyaçlarınız için, geri kalan kısmını da Allah yolunda hizmette kullanın
Her iki taraf da haklarında böyle bir kararın verileceğini akıllarının ucundan geçirmiyorlardı Ancak bu karardan iki taraf da oldukça memnun kaldı Çünkü bu sayede hem aralarındaki ihtilaf çözülmüş hem de akraba olmuşlardı (Buhari, 3285; Müslim, 1721)
Kıssadan çıkarılacak bazı dersler  
1 İnsan, kul hakkı mevzuunda olabildiğine hassas olmalı Meşru olmayan her türlü kazanç ancak hasâret getirir
Vücudunun her zerresi haramdan müteşekkil insanların meydana getirdiği toplum hiçbir zaman Cenab-ı Hakk'ın rahmetine liyakat kazanamaz Bir toplum, kendini değiştirmedikçe de Cenab-ı Hakk onları değiştirmez
Durup dururken aziz bir cemaatı Allah zelil etmez, zelil ettiğini de aziz hale getirmez
Allah Rasûlü, üzerinde kul hakkıyla musalla taşına yatırılmış bir insanın namazını kılmamıştır Zira kul hakkıyla giden kendisine rahmetle dua edilme liyakatından mahrumdur
Kul hakkı hangi yol ve ne suretle geçerse geçsin insanın helakine sabep olur Ahirete kul hakkıyla gidenlerin durumu çok zordur
İslam, kul hakkına büyük önem vermiştir Herkesin hesap endişesiyle titrediği kıyamet gününde, hiçbir suale tabi tutulmadan cennete girecek olan şehidin bile hesap vereceği tek husus, "kul hakkı"dır
Onun için her mü'min, üzerinde başkasına ait bir hak varken ölmekten şiddetle kaçınır Böyle bir inanç, insana kendi kazancına başkalarını ortak etme hasletini de kazandırır
Zira içinde bir başkasının alın teri bulunmayan, hiçbir kazanç yok gibidir İçinde bir başkasının hakkı olmayan kazanç, beraberinde vicdan huzurunu da getirir Vicdanen huzurlu bir insan ise, çalışırken daha bir aşk ve şevkle çalışır
2 İnsanlar bir konuda anlaşmazlığa vardıklarını kendi aralarını bulacak bir hakime gidebilirler Hakim, her iki tarafı da dinlemeli ve her zaman haklının hakkını hak ettiği ölçüde vermelidir
ALİ DEMİREL
|
|
|