Osmaniye |
07-31-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
OsmaniyeOsmaniye'nin Kısa Tarihçesi Çukurova�nın doğusunda yer alan Osmaniye ilimiz, binlerce yıl yerleşim görmüştürBuraların tarihi, bilinen en eski dönemlere kadar uzanmaktadır Osmaniye ilinin tarihini yazmak için iki farklı tarihsel süreç incelenmelidir Osmaniye kent tarihi ve Osmaniye ili sınırları içerisinde kalan bölgenin tarihi olarak, iki farklı tarihçe vardır Osmaniye�nin kent tarihinden önce, bölge tarihini incelemeliyiz İlk çağlardan itibaren Hitit, Asur, Pers, Grek, Roma, Bizans gibi devletler ile bazı kavimlerin yaşayışlarına sahne olmuştur Daha sonra Emevi ve Abbasilerin yaşadığı bu topraklara, Türklerin Anadolu�yu fethi ile 1080 yıllardan itibaren Türk aşiretleri gelmiştir12 yy başlarından itibaren bölge Türk yurdudur Aslantaş Baraj gölü altında kalan Domuztepe�nin güney ve batı yamaçlarında Neolitik, Kalkolitik, Tunç ve Demir çağlarına ait yerleşimler ortaya çıkarılmıştır Kadirli ilçesinde bulunan Topraktepe höyük, Taşlı höyük, İspir höyük, Tırmıl höyük ve Cevdetiye beldesinde Karataşlı höyük bulunmaktadır Yapılacak araştırmalarda bu kadar verimli toprak ve sulak alanların olduğu bölgede, çok sayıda höyük, gün yüzüne çıkmayı beklemektedir Akad Kralı Sargon ( MÖ 2340 � 2284 ) tarihsel içerikli yazıtlarında Amanus ve Toros Dağlarına, yani Anadolu�nun güneydoğu sınırlarına geldiğinden söz eder Sargon�dan sonra bir başka Akad kralı olan Naramsin ( MÖ 2260 � 2223 ) de, yazıtlarında Anadolu sınırlarına kadar varan askeri seferler yaptığını anlatmaktadır Boğazköy Naramsin Tabletlerinde �Sedir Ağacı (Amanos) kralı İskuppu� adı geçer MÖ 3 bin yılı Mezopotamya kaynaklarında �Amanum�, Hitit imparatorluk devri tabletlerinde �Amana�, MÖ 4 � 7 yy Asur yazıtların da �Hamanu�, Klasik çağ kaynaklarında �Maurun Oros�, Haçlılar devrine ait batı kaynaklarında � Montana Migra�, İslam devri kaynaklarında ise � Cebel�ül lukkam� olarak kaydedilen bölge; halkın Gavur dağları dediği, coğrafyacıların adlandırması ile Amanos�lardır Gökçedam köyü, Hemite kalesinin 500 m güneyindeki kayalıklara işlenmiş Kral kabartması ve Babaoğlan kalesinin 300 m uzağındaki tepede şaha kalkmış at üzerindeki kişi ve onun karşısında dua eder vaziyetteki kişi betimlemeleri, Hitit kral kabartmalarına benzemektedir Hitit yazılı kaynaklarında bu bölge kralları ve halkından sıklıkla söz edilir Geç Hitit Kent Krallarından Asativata ( MÖ 8 yy) Karatepe�de bir sınır kalesi kurmuştur MÖ V ve IV yy Anadolu�ya egemen olan Persler, Çukurova�nın doğusuna da egemendiler MÖ IV yy sonu ve MÖ I yy ortaları arasında bölgede hakim güç Seleukoslardır MÖ 333�de Büyük İmparator İskender IV Dariusu Dörtyol ovasında yenmiştir Kaya mezarları, nekropol alanları, Kalelerin bazılarının temellerindeki taş malzeme ve duvar işçiliği ile ortaya çıkan mimari öge kalıntıları Helenistik dönemde de buraların yerleşim gördüğünü gösterir Amanos Kilikya�sında Prokonsüllük yapmış olan, meşhur hatip ve devlet adamı Çiçero�nun MS 51� de yazdığı mektupta da Amanos�lardan bahsedilmektedir Roma İmparatoru Mark Antony ( MÖ 39 � 31 ) tarafından yerel kral seçilen Tarkandimotos�un kurduğu ve başkent yaptığı Hierapolis-Kastabala kenti ile, Kadirli ilçesinin üzerine kurulduğu Flaviopolis kenti Roma dönemi eserlerindendir MS 260 yılında bölgeyi Sasani Kralı I Şapur ele geçirmiştir MS 380 yılında Roma�ya başkaldıran Isaurialı Balbinos�un kontrolüne geçmiştir 524 yılındaki depremde tüm Kilikya kentleri tahribata uğramıştır 561 yılında İmparator Justinianus zamanında ikinci bir deprem Kilikya�da ki tüm kentleri yerle bir etmiştir Bunun ardından çıkan veba salgını kentlerde ve kırsal alanda büyük can kaybına yol açmıştır MS 7 yydan itibaren Anadolu�yu Arap devletlerinin elde etme tutkusu oluşmuştur Bu dönemlerde Avrupa�dan gelen tamamı farklı milletlerden, ama, Hırıstiyan olan Haçlılar ile, Emevi, Abbasi ve Türkler arasında bu bölgede büyük savaşlar yaşanmıştır Abbasi Halifesi Harun Reşit döneminde bölgedeki önemli kale ve yerleşim yerleri yeniden yaptırılmış ve onarılmıştır Selçuklular zamanında Anadolu�ya gelen Türklerden bir kısmı Adana ovasına inmiş ve daha sonra Haraz mevkiinde ilk kez köy olarak Osmaniye�yi kurmuşlardır MS XI ve XII yy da bölgeye bir dönem Haçlılar hakim olmuştur MS XIV yy başlarına kadar yerel Ermeni kralları bölgede hüküm sürmüştür MS 1332�den sonra bölge tamamen Memlüklerin kontrolündedir 1352�de Ramazanoğulları beyliğinin, 1517�den sonra da Osmanlı devletinin yönetimine geçmiştir Buralara hakim olan aşiret beylikleri, sancak halinde teşkilatlandırılmıştır Kanuni Sultan Süleyman devrinde ise bu sancak, Üzeyirli adıyla önce Zülkadriye eyaletine, sonraları da Halep eyaletine bağlanmıştır 19 yy başında Kavalalı Mehmet paşa bu yöreyi ele geçirmişse de, 1840�da Kütahya Anlaşmasıyla tekrar Osmanlılara geri verilmiş ve Adana eyaletine bağlanmıştır Osmaniye�nin kent tarihçesi 1865�ten sonra başlar Merkezi yönetimin otoritesini kurmak, gezgin halde bulunan, merkezi hükümeti tanımayan, vergi ve asker vermeyen aşiretleri iskan ederek, disiplin altına almak için 1865 de Fırka-ı İslahiye adlı bir askeri kuvvet oluşturulmuştur Cevdet Paşa vezir payesi ile bölgeye tayin edilmiş ve fırka-i İslahiye onun emrine verilmiştir O sırada Adana�ya bağlanan Payas sancağının merkezi 1877 �de Yarpuz�a nakledilmiş ve arazinin verimli olmasından ötürü de Gavur Dağına Cebel-i Bereket ( bereket dağları) adı verilmiştir Payas ve Osmaniye kazaları da bu sancağa bağlanmıştır2 Meşrutiyetin ilanından sonra sancak merkezi Osmaniye�ye nakledilmiştir 1 Dünya savaşının sonunda yenilen Osmanlı Devletinin topraklarının bu bölümünü Fransızlar işgal etmiştir İşgale direnen halk ve ağır kayıplar veren Fransızlar, Türkiye ile 20 Ekim 1921�de Ankara Antlaşmasını imzalayarak bölgeyi terk etmeye başlamışlardır 7 Ocak 1922 �de Osmaniye�den çekilerek geldikleri gibi geri gitmişlerdir Bu sebeple her yıl 7 Ocak Osmaniye�nin Düşman işgalinden Kurtuluş Günü olarak kutlanmaktadır Cebelibereket Sancağı, 1877 yılında Gavur dağlarının asayişini sağlamak için kurulmuştur 30 yıl Yarpuz� da, 15 yıl da Osmaniye�de konuşlandırılmıştır 1923�de Cumhuriyetin ilanı ile Sancakların vilayete dönüştürülmesi nedeniyle � Cebelibereket Vilayeti� adını almıştır 1 Haziran 1933�de nedeni bilinmeyen tasarrufla ilçe haline getirilmiş ve Adana�ya bağlanmıştır 3 Kasım 1996 tarihinde yapılan mahalli idareler ara seçimleri öncesinde, il olması gündeme gelmiş, TBMM� de 23 Ekim 1996 tarihinde yapılan oylamada il olması karara bağlanmış, 28101996 gün ve 22801 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 24101996 gün ve 4200 sayılı kanun ile yeniden il olmuştur |
Osmaniye |
07-31-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
OsmaniyeCOĞRAFİ KONUM: Akdeniz bölgesinin; günümüzde Çukurova antik çağda Kilikya denilen bölgenin en doğusunda yer alır Kuzey yarım kürede 3000 - 3708 kuzey enlemi ile 3613 - 3620 doğu boylamları arasındadır Doğusunda Gaziantep, güneyinde Hatay (Antakya), batısında Adana, kuzeyinde Kahramanmaraş illeri ile çevrilidir Topraklarının yaklaşık % 42�si orman ve fundalıklarla, % 39�u ekili, % 2�si diğer arazilerle kaplı olup % 17� si tarıma elverişsiz arazidir Yüzölçümü 3767 km 2, rakımı 121 m, denize uzaklığı 20 kmdir Osmaniye ve komşular Dağlık ve ovalık alanlarda farklılık göstermekle birlikte, Akdeniz iklimi karakteristiğindedir Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır Ovalık alanlarda yazlar çok sıcak geçer Bu dönemlerde daha serin olan yaylalara çıkılır İklim özelliğinden dolayı tarımsal ürünlerde birden fazla mahsul almak mümkün olmaktadır İlimizde yıllık sıcaklık ortalaması 19,00 ºC� dir En yüksek sıcaklık Ağustos ayında ortalama 29 ºC en düşük sıcaklık ise Aralık 9,00 ºC� dir Yıllık yağış ortalaması 9928 Kg/mdir Kahramanmaraş topraklarında doğan Ceyhan Nehri, Osmaniye topraklarından geçerek Akdeniz�e ulaşır Ceyhan nehri ile birlikte Savrun, Sumbas, Hamus, Kesiksu, Karaçay ve Sabun çayları ilimizin akarsu kaynaklarıdır Bu akarsuların üzerinde Aslantaş, Berke Kalecik, ve Kesiksu barajları bulunmaktadır Bu nehirler üzerinde kurulmuş bulunan barajlarla Osmaniye�nin verimli toprakları sulanmaktadır Osmaniye halkının yöresel dili ile Gavur dağları dedikleri, doğu ve güneydoğusundaki Amanoslar ve batıdan kuzeye uzanan Toroslar ile çevrilidir Osmaniye�nin etrafını çeviren bazı dağ ve tepelerin yükseklikleri ise; Düldül dağı 2400m Koyunmeleden, Dağı 2108 m, Daz tepe( Dumanlı Dağı ) 1900 m, Kösür Dağı 1702 m, Büyük Kösür Dağı 1626 m, Tozaklık Dağı 1616 m, Hacıdağı 1549 m, Honazin Gediği 1086 m, Haçbel Dağı 1426 m, Boğatepe 850 m dir 24101996 gün ve 4200 sayılı yasa ile Toprakkale, Hasanbeyli ve Sumbas ilçe yapılarak, Kadirli, Düziçi, ve Bahçe ilçeleri ise Adana ilinden alınarak Osmaniye iline bağlanmıştır İlimizin 7 ilçe, 9 belde, 166 köy, 11 köy altı yerleşim ve 11 Belediyesi bulunmaktadır Rıza Bey�in Cebelibereket Mutasarrıfı, Şemsettin Efendinin, Osmaniye Kaymakamı olarak görev yaptığı 1891 yılında, Cebelibereket nüfusunun 7764 İslam, 100 �ü Hıristiyan olduğunu belirtmiştir 1927 yılında 35 konak, 200�ü kiremit örtülü 400 konut olduğu söylenmektedir 1927 yılında nahiye ve köyleri ile birlikte nüfusu 18282 iken, 1940 yılında 24778�e, 1945 yılında 29054�e, 1950 yılında 34661�e ulaşmıştır İç göçün artması, tarım işçilerinin çalışmaya gelmeleri ve İskenderun Demir çelik fabrikasının açılması ile hızla nüfusu artmıştır 22 Ekim 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre ilin toplam nüfusu, 463196 dır Nüfusun 359714�ü şehirde (%67) ve 153874�ü köylerde (%33) yaşamaktadır Merkez ilçe nüfusu 177290 olup, nüfus yoğunluğu km2�ye 141 kişidir Nüfus artış oranı ise %0,14 tür Osmaniye ulaşım konusunda çok iyi konumdadır İlimizi Adana ve batıya bağlayan D�400 Karayolu gidiş � dönüş çift şeritlidir Pozantı-Mersin-Tarsus-Adana-Gaziantep-İskenderun�u birbirine bağlayan TEM otoyolu ilimizden geçmektedir Tarihte de büyük önem taşıyan İstanbul - Bağdat demiryolu topraklarımızdan geçer Adana Şakirpaşa Havaalanına�da mesafesi 90 kmdir İskenderun ve Yumurtalık limanına yakınlığından dolayı da deniz yolu kullanabilmektedir İlimizde; 72 km otoyol, 66 km Devlet yolu, 238 km il yolu olmak üzere toplam 376 km karayolu ağı bulunmaktadır İl trafik kodu: 80 Antik çağda doğudan batıya, güneyden kuzeye geçiş için kullanılan antik yollarda ilimiz topraklarından geçmektedir Güneyde İskenderun üzerinden gelip, kuzeye Andırın � Göksun�a giden güzergâha �Akyol� denmektedir Andırına kadar Akyol, Andırın�dan sonra �Göç yolu� adını alır Kapadokya ile Doğu Kilikya�yı birbirine bağlayan diğer bir yolda �Çiçekli dere yolu�dur Bunların arasında tali yol diyebileceğimiz Mezi yolu, Zehli yolu, Kalealtı yolu, Aşılı yolları da bulunur Batıdan gelip Osmaniye�den geçen Gavur dağlarındaki Aslanlıbeli (Nurdağ tepesi) ni aşarak doğuya giden güzergaha �Maraş Yolu� denmektedir Bu yolu MÖ 333�te İran kralı Darius kullanmıştır 1671 yılında Evliya Çelebi bu yoldan seyahatine devam etmiştir Coğrafi konumu gereği yollar kavşağı olan bölgemizde, antik dönemden, günümüze, bu yollarda seyahat edenler, ülke ve ticaret kervanlarının güvenliği için aşılması güç kaleler inşaa etmişlerdir |
|