Mersinin Tarihi Ve Turistik Yerleri |
07-31-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mersinin Tarihi Ve Turistik YerleriMersinin Tarihi ve Turistik Yerleri YUMUKTEPE Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biridir Sistemli arkeolojik kazılar İngiliz John Garstang başkanlığında 1936-1937 yıllarında yapılmıştır II Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle ara verilen kazılar 1946'da yeniden başlanıp 1947'de sonuçlanmıştır 1992 yılında İstanbul Üniversitesi ve Roma Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan "Yumuktepe Arkeolojik Kazısı" 1993 yılında uygulanmaya başlanmıştır Yaklaşık 15 yıl sürecek kazı çalışmaları yaz aylarında sürdürülmektedir Yumuktepe'de ilk yerleşme Neolitik dönemde başlamış ve kesintisiz olarak kalkolitik, Tunç, Hitit, Bizans ve İslami devirlerde de devam etmiştir 33-25 katmanlar Neolitik döneme aittir Bu dönemde taş temelli evler, yün eğirmeye yarayan kirmenler, bakır oltalar, obsidyen ve akmak taşından yapılmış araçlar, taş mühür, ok uçları, dokumacılıkta kullanılan ağırsak, çanak, çömlekler bulunmuştur 29-13 katmanlar ise Kalkolitik dönemi kapsar Yapı tipleri taş temelli evler ile yuvarlak temelli silolardır Son Kalkolitik dönemde savunma duvarlarıyla çevrili köy tipi yerleşime geçilmiştir Askerlerin oturduğu sura bitişik evlerde fırın, yerel kaplar, temellerin altında seramik ve özel eşyalı mezarlar vardır Orta Tunç çağı ise 12-9 katmanları kapsar ve İÖ 2000-1500'e tarihlenir Bıçak, mızrak, mühür, kadın heykelciği, ayaklı kadeh ve gaga ağızlı testicikler bulunmuştur Hitit dönemi ise 7-5 Katmanlar arasında ve İÖ 1500-1200'e tarihlenir Sur duvarları testere biçimindedir Evler Sokaklar vardır En üst katlar Grik, Bizans ve İslami dönemi kapsar Grek katmanında Kıbrıs tipi seramik Bizans ve İslami katmanda ise sırlı seramik bulunmuştur Höyüğün 25 m derinliğinde bulunan bir kale harabesi Boğazköy'de bulunan kale harabesinin küçük bir örneği olup, Poligonal tarzda inşa edilmiştir 2003 kazı sezonunda ortayla çıkarılan buluntular arasında Neolitik,Kalkolitik ve Ortaçağ dönemlerine tarihlenen kandiller,boncuk dizileri,kemik süs iğneleri,taş ağırşaklar,kemik aletler yer almaktadırYumuktepe'den çıkarılan yüzlerce eser, Mersin Müzesinde sergilenmektedir SOLI - VIRANŞEHIR( SOLOI- POMPEIPOLIS ) Mersin'in 14 km batısında, deniz kenarında bulunan Soloi antik kenti, MÖ 7 Yüzyılda Rodoslu koloniciler tarafından kurulmuş, kente güneş anlamına gelen Soloi adı verilmiştir Darius( MÖ 521-485) zamanında, Klikyayı ele geçiren persler için Soloi önemli bir liman kenti olmuş ve adına sikke darp edilmiştir Pers- Yunan savaşları sırasında , MÖ 449 yılında Klikyayı bir süre işgal eden Atinalılar, Soloi'yi yönetim merkezi yapmışlarsa da , bir yıl sonra yapılan Kilyos Barışı ile burayı Perslere geri vermişlerdir MÖ 333 de Asya seferine çıkan Aleksander, Soloi yi Pers işgalinden kurtarmıştır Filozof Chrysippoz ile takım yıldızları ve Fenomenler hakkında öğretici şiirler yazan matematikçi ve astronom Aratos,MÖ 3 Yüzyılda Soloi'de yaşamışlardır Soloi antik çağlarda Kıbrıs Adası ve Mısır'a yapılan ticaretle zenginleştiKent Seleukos Krallığı'nın son yıllarında Klikya korsanlarının denetiminde kaldı Roma yönetimi Akdeniz'deki korsan faaliyetlerine son vermek amacıyla , MÖ 64 yılında Pompeius'u görevlendirdi, İtalya'dan başlayarak Yunanistan ve Kilikya'ya kadar olan bölgelerde korsan faaliyetlerine son vererek Soloi'ye geldi Burayı da korsanlardan temizledi Yürüttüğü büyük operasyonun zaferi anısına, kenti yeniden imar ederek, adını Pompeipolis olarak değiştirdi Bizans döneminde, Hristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından , Soloi, Piskoposluk merkezi yapıldıKent 527 yılında meydana gelen büyük yer sarsıntısı ile tamamen harap olduYeniden inşa edilmeye çalışılsada bu yüzyıldan sonra yoğunlaşan Sasani ve Müslüman Arap akınları nedeniyle yeniden eskisi gibi imar edilemedi ve terk edildiBu nedenle ören yerine Viranşehir de denilmektedir Pompeipolis kentinde liman, sütunlu cadde, tiyatro, Roma hamamı, kent duvarları, nekropol su kemeri gibi yapılar bulunmaktaydı Günümüzde dağ kapısından deniz kapısına kadar uzanan korint başlıklı 200 sütunlu yoldan, 41 adet sütun ayakta kalmıştır Bunlardan 33 adeti başlıklı olup insan aslan ve kartal kabartmaları ile süslenmiştir Ayrıca liman , hamam kalıntıları, su kemeri bugüne kadar ulaşabilmiş kalıntılar arasındadır Mersin Müzesinde kente ait eserler sergilenmektedirPetersburg Hermitage Müzesinde, Bizans dönemine ait bir kiliseden ***ürüldüğü anlaşılan altın ve gümüş objeler bulunmaktadır 2003 yılı kazı sezonunda ortaya çıkarılan mermer Dionyzos, pan(satyr) ve leopar üçlü kompozisyon gurup heykeli ve bir başka ikili heykel gurubu ve bir başı olmayan bayan mermer heykeli bulunarak Mersin Müzesine nakledilmiştir GÖZNE KALESİ Mersin?in yaklaşık 29 km kuzeyindeki Gözne beldesinden, 500 m?lik stabilize bir yolla ulaşılan kale, 1085 m yükseklikte sarp kayalıklar üzerinde yer alan iki yapıdan oluşmaktadır Doğudaki yapı, üçü güneyde, biri doğuda olmak üzere dört burçlu ve dikdörtgen formludur Giriş, batıdaki tek kapıdandır Kapı eşiği toprak seviyesinden 1 m kadar yüksektedir Yapı sivri kemerli tonozla örtülü olup, içi üç kemerle dört kısma ayrılmıştır İkisi kuzey, üçü güney duvarlarda olmak üzere 5 ışık ve havalandırma deliği vardır Batıdaki yapı üç pencereli, iki kapılı, altıgen formlu kule tiplidir Yapının üstünde güney, batı ve kuzey yanlarında olmak üzere 15 sundurma bulunmaktadır Tavan, yerden çatıyı saran bir kemerle ikiye bölünmüştür Kemerin batı tarafındaki tavan üç ayrı üçgen yüze sahiptir Doğu kısmı sivri uçlu tonoz tekniğinde yapılan kale, Ortaçag dönemine tarihlenmektedir KIZLAR KALESİ-MANASTIR Çandır Kalesi?nin ve köyünün doğu-güneydoğusundadır Yer yer asfalt ve çoğunlukla stabilize bir yolla ulaşılmaktadır Çandır kalesi yolundan geri döndükten sonra Sinap kalesine sapan yola değil Ayvagediği yolunada sapmadan sola ayrılan stabilize yoldan dere kenarına indikten sonra tekrar sola dönerek ve dere takip edilerek ulaşılmaktadır Araba ile bir yere kadar varılabilen bu yere geri kalan yol yürüyerek ,dere içine inilerek ve tırmanılarak çıkılmaktadır Bu nedenle ulaşımı zordur Yapılan incelemede halk arasında kale denilen bu yerin aslında bir manastır olduğu anlaşılmıştırYüksek bir tepenin eteklerinde yer alan burunda kurulmuştur Mimari kalıntıların çok azı ayakta kalmıştır Ana kaya önüne çekilen set duvarından hiçbir iz kalmamıştır Ancak üzerinde 18 satırlık Ermenice yazıtın bulunduğu duvar hala sağlamdır REFAH ŞEHİTLERİ ANITI İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere?ye sipariş edilen dört Muhrip, dört Denizaltı, 12 Çıkarma Gemisi, Dört Uçak Filosunu getirmek üzerede Benjamen Benzilay isimli Şirkete ait REFAH GEMİSİ ile Subay, Astsubay, Er ve öğrenciden oluşan 199 kişilik personel 23061941 günü saat 1730'da Mersin?den Port-Sait?e hareket etmiştir Beş saat süren bir yolculuktan sonra Karpat Burnu yakınında Gemi torpillenmiş ve kısa bir süre sonra da batmıştır Faciadan sadece dört deniz, beş hava subayı, 15 Astsubay, beş Er, üç gemi personeli kurtulabilmiştir 167 kişi şehit olmuştur Bu Anıt, Ordumuzun en seçme kahraman şehitlerinin anısına faciadan 31 yıl sonra 1972 yılında Atatürk Parkı?na konulmuştur Faciaya sebep olan ülke hala meçhuldür Almanlar İngilizleri, İngilizler Almanları suçlamışlar, bu arada Fransa?da suçlanmıştır Ancak bir İtalyan Denizaltı Kumandanı bir gemi batırdığını üstlerine rapor etmiştir Verdiği raporda belirttiği gün ve saat Refahın battığı zamana uymakta ise de bu da kesinlik kazanmamıştır |
|