Prof. Dr. Sinsi
|
Kelile Ve Dimne (Beydaba)/ Kelile Ve Dimne (Beydaba) Hakkında

Kelile ve Dimne
15 yüzyıl Pers el yazması Kelile ve Dimne'den M Ö 1 yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından kaleme alınan Kelile ve Dimne fabl tarzında hikayeler barındıran bir hikaye kitabıdır
Beydeba'nın yaşadığı zaman hakkında birçok ihtilaf bulunmakta ise de kitabın Depşelem isimli bir Hint hükümdarı zamanında yazıldığı düşünülmektedir Zira eserin hükümdara sunulduğu ve hükümdara bir tür nasihat niteliğinde olduğu öne sürülmüştür Fabl türünün ilk ve en önemli örneklerinden olan Kelile ve Dimne`deki hikayeler siyasetten erdeme kadar birçok farklı konuyu ele almıştır Eser adını ilk bölümündeki bir hikayenin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; "doğrunun ve dürüstlüğün" simgesi "Kelile" ile "yanlışın ve yalanın" simgesi "Dimne"
Sanskritçe yazılmış olan eser ilk önce Pehlevice'ye, sonra Pehlevice'den Arapça'ya ve daha sonraları Arapça'dan Farsça'ya çevrilmiştir Batı dillerine olan tercümeleri bu son Farsça çeviriden yapılmıştır Edebi otoritelerce, Ezop ve La Fontaine fabllarının, Kelile ve Dimne`den ilham alınarak yazıldığı öne sürülür
Beydeba
M Ö 1 yüzyılda yaşamış olan ünlü Hint yazarı Beydeba’nın hayatı hakkında yeterli bilgi mevcut değildir Gerçek ismi ve ırkı üzerine birçok farklı görüş ortaya atılmış olsa da, tarihçilerin çoğu adı Ketku olan bir aryan olduğu kanısındadır Baküye’de doğup, sonraları Hindistan’a göç ettiği rivayet edilir Vefaat yeri ve tarihi üzerine hiçbir bilgi bulunmamaktadır Fabl türünün en önemli eserlerinden biri olan Kelile ve Dimne’yi Depşelem isimli bir Hint Hükümdarı döneminde kaleme almış, eserini hükümdara sunmuştur Eserde bulunan hikayelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir Bu eser zalimliği ile tanınan Hükümdar Depşelem’e dolaylı bir nasihat niteliğindedir diyebiliriz Eser adını ilk bölümündeki hikayelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen "Kelile" ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen "Dimne" Beydeba, hiç kuşkusuz, Hint edebiyatında eşsiz bir yere ve öneme sahiptir
Beydeba ile ilgili özlü sözler bulunur
Eserlerinden biri de "Bülbül ile Bağcı"dır
ESERDEN ÖRNEKLER:
Kelile ve Dimne
Günlerin birinde iki arkadaş yaşarmış Bu arkadaşların biri çok dürüst,çok aklıllı ve de çok çalışkanmış Diğer arkadaşı ise yalancı,tembel ve çok kurnaz biriymiş Dürüst olanın ismi Kelile,diğerinin ismi se Dimne’ymiş
Bir gün bu iki arkadaşın yaşadığı ülkenin padişahı,ülkede hiç vezir bulamamış Dimne ile Kelile arasında bir seçim yapacakmış O da Dimne’yi seçmiş Çünkü o çok kurnaz biriymiş Ülkenin kralı onu vezir yapmış Ona çok güveniyormuş
Günün birinde kral odada yalnı başına otururken,bir ses gelmiş Çok derin bir sesmiş Bu sesin kaynağını öğrenmek için araştırmalar yapmış Ama hiçkimseye de söyliyemiyormuş derdini Çünkü koskoca bir kral,bir sesten korkarmıymış hiç!Her nese Dimne,kralın birşeylerden korktuğunu biliyormuş
Bir gün,Dimne yine kraln yanındayken yine o ses gelmiş Ses bir inek sesiymiş Ama kral bunu çözememiş Kral korkuyla orada dururken Dimne neden korktuğunu anlamış Sesin kaynağına doğru yol almış İşte o zaman kral sesin bir inekten geldiğini sezinlemiş (Nihayet!)Kral,bu ineği çok severmiş Her gün onunla oynamaya başlamış Dimne bu olayı kıskanmaya başlamış Ve bir iftşra uydurmuş Krala şöyle demiş”Sayın kralım,bu inek sizin tahtınıza göz koyuyor Bunun böyle sürüp gitmesine göz yumamazsınız sanıyorum”demiş Kral da düşünmeye başlamış
O düşüne dursun,Dimne,ineğin yanına gidip şöyle demiş”Bak inek kardeş,ben kralın yanından geliyorum Kral ykında seni kesip kendine yemek olarak pişirecek Sen buradan kaçamazsn da Benden söylemesi ”demiş Ama inek bunu pek kafasına takmamış kral kadar Fakat içinde hâlâ İiçinde bir şüphe varmış doğrusu
Yine günlerden bir gün kral onun yanına gitmiş Bunu gören inek,hemen ona saldırmaya başlamış Kral bunu görünce Dimne’nin sözlerini doğrulamaya başlamış Hemen ineği öldütmüş
***
Aradan 2 yıl geçmiş (Aradan uzun bir süre geçmiş diyordu Fakat ben 2 yıl dedim)Kral yaptığıdan pişmanmış Ama bir şey de yapamamış Dimne’ye Çünkü onu suçsuz olarak görüyormuş
Annesi o anda içeri girmiş:
-Bak evladım,demiş Sen,Dimne’nin suçsuz olduğuna inanmaya devam et Ama şunu da bil ki,bugün ineğini öldüren,yarın seni öldürür Eğer canını seviyorsan öldür onu…
Kral bu sözlerden etkilenmiş Ve Dimne’yi öldürmüş
***
Kelile ise,bu durumdan etkilenip,hastalanmış Ve sonunda ÖLMÜŞ…
Bu iki arkadaşın sonu böyle bitmiş Eğer Dimne bunları söylememiş olsaydı,şu and yaşayabilirdi Hem de vezir olarak…
Ateş Sıcağında Dürüstlük Sınavı
Bir zamanlar Basra'da ormanla kuşatılmış bir ada vardı Ada değil sanki bir cenneti burası Yemyeşil ağaçlar  Berrak sular  Kuşlar  Çiçekler  Birbirinden güzel canlılar yaşardı, ormanda İçlerinde birisi vardı ki, oldukça değişikti Keskin dişleri vardı Güçlü pençesi 
Çok çevikti
Kaplandı bu
Gücü sayesinde ormanın kralı olmuştu Suçluları hemen cezalandırırdı
Haksızlığı önlerdi Yoksullara yardım ederdi
Hayvanlar onu hem seviyorlar hem de korkuyorlardı Kaplanın miniminnacık bir de yavrusu vardı Gözü gibi koruyordu onu Ormanın yönetimini ölünce ona bırakacaktı
Yönetime ilişkin bilgilerle donatmıştı onu
Haklı ile haksızı nasıl ayırdedeceğini öğretmişti Suçlunun nasıl belirleneceğini  Nasıl cezalandırılacağını  Haklıya hakkının ne şekilde verileceğini  Toplum yararın çalışanın hangi biçimde ödüllendirileceğini 
Her ölümlü gibi Kaplan da göçüp gitti bu dünyadan
Yavru henüz büyümemişti Babası sağlığında onu ormanın yönetimine getirmemişti
Bu durum, ormanda karışıklığa yol açtı Vahşi hayvanlar birbirlerine girdiler Herkes liderlik peşindeydi
Büyük kavgalar oldu Birçok hayvan birbirini hırpaladı Bazıları öldü
Sonuçta galip çıkan aslan oldu
Dev pençeleriyle herkese korku verdi Hiçkimse karşısına çıkamadı
Yavru Kaplan çaresizdi Bir süre ortalıkta görünmedi
Kimsenin olmadığı ıssız yerlerde gezindi
Epeyi bir zaman başıboş, serseri gibi dolaştı Sonunda pençesi kuvvetlenmişti Oldukça güçlenmiş, dişleri de keskinleşmişti
Gitti, yaşlı kaplanlara danıştı Arslana karşı bir harekete girişmek istiyordu Yaşlılar deneyimlerini anlattılar  Onu yüreklendirdiler  Fakat herhangi bir eyleme giriştiğinde onu destekleyemeyeceklerini söylediler
Yavru Kaplan, Arslan 'a bizzat kendisi gitti
Arslan, iyi kalpli biriydi
Kaplan'ı sarayına aldı Yakınında bir görev verdi Her defasında ona güvendiğini belirtiyordu
Günler böyle geçip giderken 
İlginç bir olay oldu
Hava sıcak mı sıcaktı Bunalmıştı herkes Uzak bir yerde görülmesi gereken bir iş çıktı
Arslan sarayda düşünceli düşünceli geziyordu
"Bu görevi kime verebilirim? Kim bunun üstesinden gelebilir?" diye koşuşturuyordu
Kaplan içeri girdi
- Sizi bu düşünceye düşüren nedir? diye sordu
Arslan,
- Hava çok sıcak olduğu için kimse görev istemiyor, dedi
Kaplan,
- Havanın sıcak olması göreve koşmaya engel değildir, dedi; izniniz olursa bu işe ben gitmek istiyorum
Arslan çok şaşırdı
"Nasıl olur" diye düşündü Kimse gitmek istemezken  Gerçi kaplana güveniyordu Onun bu işi başaracağına da inanıyordu
- Beni çok sevindirdin , dedi
Kaplan hemen davrandı Yanına birkaç asker de alarak yola çıktı
Havada ateş sıcaklığı vardı Güneş yeryüzünü ateş yalımı gibi yakıyordu
Epeyi yol aldılar
Artık yürümek imkansızlaşmıştı
Kaplanın yanındakiler daha fazla dayanamayacaklarını söylediler
Biri atıldı,
- Şurada, serin bir yerde dinlensek dönüp gitsek arslanın ne haberi olacak? diyecek oldu
Kaplan kestirip attı:
- Sizler dayanamıyorsanız geri dönün Ben tek başıma devam ederim Padişahımızın bize güvendiğini biliyoruz Bu güvene layık olmalıyım
Kaplanın bu sözleri Arslanın kulağına gitti Sevincine diyecek yoktu Kaplan'a o olaydan sonra önemli görevler verdi En yakınına aldı Hayatı boyunca çok güvendi
|