Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
biyoloji, kuran

Kur'an Ve Biyoloji

Eski 07-30-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Ve Biyoloji



UYKUDA KULAKLARIN AKTİF OLMASI


Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik) (Kehf Suresi, 11)

Yukarıdaki ayette geçen "kulaklarına vurduk" ifadesinin Arapçası "darabe" fiilidir Arapçada bu fiil, mecazi olarak "onları uyuttuk" anlamını taşımaktadır Ayrıca "darabe" kelimesi kulakla beraber kullanıldığında "kulağın duymasının engellenmesi" anlamı da taşımaktadır Ayette uyku ile ilgili sadece işitme duyusuna dikkat çekilmesi ise aslında çok önemli bir bilgi içermektedir
Bilim adamlarının keşiflerine göre kulak, insan uyurken aktif olan tek duyu organıdır Uyanmak için saatin alarmına ihtiyaç duymamızın sebebi de budur 76 Allah'ın Kehf Ehli ile ilgili olarak kullandığı "kulaklarına vurduk" ifadesinin hikmeti de, söz konusu gençlerin işitme duyularının kapatıldığına ve bu yüzden uzun yıllar uyanmadan uykuda kaldıklarına işaret olması muhtemeldir


UYKUDA HAREKET ETMENİN ÖNEMİ


Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı (Kehf Suresi, 18)

Yukarıdaki ayette yüzlerce yıl uykuda kaldıkları bildirilen Kehf Ehlinden bahsedilmektedir Ayrıca Allah bu ayette bu kişilerin bedenlerini sağ ve sol yanlara çevirdiğini bildirmektedir Bunun hikmeti ise çok yakın bir tarihte keşfedilmiştir
Uzun süre aynı yatış pozisyonunda kalan insanlar ciddi sağlık problemleri ile karşılaşırlar: Kan dolaşımında komplikasyonlar meydana gelmesi, deride yaraların oluşması, yatılan yüzeye temas edenbölgelerde kanın pıhtılaşması gibi 77
Uzun süre aynı pozisyonda yatıldığında meydana gelen yatak yaralarına "basınç yaraları" da denir Çünkü çok uzun süre aynı pozisyonda yatıldığında, vücudun belli bir bölgesine uygulanan sürekli basınç, kan damarlarının sıkışıp kapanmasına neden olabilir Bunun sonucu olarak kan yoluyla taşınan oksijen ve diğer besinler deriye ulaşamaz ve deri ölmeye başlar Bu durum vücutta yaraların oluşmasına sebep olur Eğer bu yaralar tedavi edilmezse derinin katmanları, yağ ve kas dokuları da ölebilir 78
Derinin ya da dokunun altında oluşan bu yaralar, tedavi edilmezlerse ya da enfeksiyon kaparlarsa ciddi boyutlara ulaşabilir, hatta hayati tehlikeye sebep olabilirler Bu nedenle deri üzerindeki basıncı azaltmak için her 15 dakikada bir pozisyon değiştirmek en sağlıklısıdır Kendi kendine hareket edemeyen felçli hastalar da bu nedenle özel bir bakıma tabi tutulurlar ve her 2 saatte bir başkasının yardımıyla hareket ettirilirler79 Yukarıdaki ayette yüzyılımızda keşfedilen bu tıbbi bilgilere dikkat çekilmesi, kuşkusuz Kuran'ın ayrı bir mucizesidir



GECE HAREKETLİLİĞİN AZALMASI


Geceyi bir sükun (dinlenme), Güneş ve Ay'ı bir hesap (ile) kıldı (Enam Suresi, 96)

Yukarıdaki ayette geçen Arapça "sekenen" kelimesi, "sükun, dinme, istirahata çekilme vakti, mola vakti" anlamlarına gelir Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği gibi, gece insanlar için dinlenme sürecidir Geceleri vücutta salgılanan melatonin hormonu insanı uykuya hazırlar Bu hormon insanın fiziki hareketlerini yavaşlatan, uykulu ve bitkin yapan; ruh halini dinginleştiren doğal bir sakinleştiricidir 80 Uyku boyunca kalp atışları ve nefes alıp-verme ritmi yavaşlar, kan basıncı düşer Sabah olduğunda ise bu hormonun üretimi durur ve vücut uyanmak üzere uyarılır 81
Uyku, aynı zamanda vücuda kasların ve diğer dokuların tamir olması, yaşlanan veya ölen hücrelerin yenilenmesi için de imkan sağlar Uyku esnasında enerji tüketimi azaldığı için, gece boyunca vücutta enerji depolanır Ayrıca bağışıklık sistemi için önemli bazı kimyasallar ve büyüme hormonu da uyku esnasında salgılanır 82
Bu nedenle kişi yeteri kadar uyumadığı takdirde, bu durumdan bağışıklık sistemi derhal etkilenir ve vücut hastalıklara daha açık hale gelir Bir kimse iki gece uyumadığında konsantrasyonu zorlaşır, dikkati azalır, hata yapma oranı artar Kişi üç gün uyumazsa halisünasyon görmeye başlar ve mantıklı düşünemez hale gelir 83
Gece vakti insanlar için olduğu kadar diğer canlılar için de bir dinlenme vaktidir Allah'ın "gecenin bir sükun kılınması" ayetiyle haber verdiği bu durum, çıplak gözle tespiti mümkün olmayan önemli bir gerçeğe işaret e-der: Yeryüzünde gündüz gerçekleşen pek çok faaliyet, gece boyunca yavaşlar, dinlenmeye geçer Örneğin bitkilerde Güneş'in doğmasıyla birlikte, yaprakta terleme ve buna bağlı olarak fotosentez artmaya başlar Öğleden sonra ise bu olay tersine döner; yani fotosentez yavaşlar, solunum artar, çünkü sıcaklığın artmasıyla birlikte terleme de hızlanır Geceleyin ise sıcaklığın azalmasıyla birlikte terleme yavaşlar ve bitki rahatlar Eğer geceyi sadece bir gün bile yaşamasak, bitkilerin çoğu ölürdü Bu bakımdan gece, aynı insanlar için olduğu gibi, bitkiler için de bir dinlenme ve dinçleşme anlamına gelir 84
Geceleri moleküler düzeyde de hareketlilik azalmaktadır Gündüzleri Güneş'in yaydığı radyasyon, Dünya'nın atmosferindeki atom ve molekülleri hareketlendirerek onların daha yüksek enerji seviyelerine ulaşmalarına sebep olur Karanlık çöktükçe, atom ve moleküller daha düşük enerji seviyelerine iner ve radyasyon yaymaya başlarlar 85
Kuran'da Enam Suresi'nin 96 ayetiyle yukarıda bahsettiğimiz bu bilimsel bilgilere işaret ediliyor olması muhtemeldir ve bu da Kuran'ın sayısız mucizesinden bir diğeridir (En doğrusunu Allah bilir)


YÜKSEKLİK ARTTIKÇA GÖĞSÜN DARALMASI

İnsan yaşayabilmek için oksijen ve hava basıncına ihtiyaç duyar Soluk almamız ise havadaki oksijenin, akciğerlerimizdeki hava keseciklerine girmesiyle mümkün olur Ancak yükseklere çıktıkça, Dünya'nın atmosferi inceldiği için atmosfer basıncı, dolayısıyla da kan dolaşımına giren oksijen miktarı düşer Bunun sonucunda nefes almak zorlaşır Akciğerin hava kesecikleri daralıp büzülürken, göğüs boğuluyormuş ve nefes alamıyormuş gibi olur
Eğer kandaki oksijen vücudun ihtiyacı olandan daha az olursa, vücutta birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkar Aşırı yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı ve muhakemenin bozulması gibi belirtiler yaşanır Belli bir yüksekliğe ulaşıldığında ise insan için nefes almak artık imkansız hale gelir Dolayısıyla bizim böyle bir yükseklikte yaşayabilmemiz için oksijen desteğine ve özel giysilere ihtiyacımız olur

Deniz seviyesinin 5000-7500 m yukarısında olan bir kişi, nefes alma güçlüğü nedeniyle bayılarak komaya girebilir Bu yüzden uçaklarda nefes almak için oksijen donanımı da mevcuttur Uçaklar deniz seviyesinin 9000-10000 m yukarısında uçarken kabinde hava basıncını düzenleyen özel sistemler vardır
"Anoksiya" olarak bilinen rahatsızlık da vücut dokularına oksijenin gitmemesinden kaynaklanır Bu oksijen eksikliği, 3000-4500 m yükseklikte meydana gelir Kimi insanlar böyle bir ortamda bilinçlerini bile kaybedebilirler, ancak hemen oksijen takviyesi yapıldığında hayatları kurtulabilir
Aşağıdaki ayette yapılan benzetmede bu fiziksel gerçeğe -yüksekliğin artmasıyla göğüste meydana gelen değişime- şöyle işaret edilmektedir:

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir (Enam Suresi, 125)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.