![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#61 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...----------------------------------------- Marksizmin bir ekonomist sapmasının unsurları hiç kuşkusuz çok ince diyalektik özellikler taşıyan bu metinde gösterirler kendilerini; ama çok önemli değildir bu ![]() ![]() Totalitarizmin çağdaş eleştirileri Marksizm esasen bir çatışmalar fikri olmadığının altını çizmiştir yeteri kadar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözgelimi bu gerilimin “yüce hayalci” Fourier ’nin yapıtlarında gösterildiği açıktır; Fourier’nin bütün metinleri, sonsuza kadar yorumlanabilecek radikal spontanlık ve sivilize düzensizlik eleştirisi, tutkuların ve çılgınlıkların tam özgürlüğü, toplulukların uyumlu örgütlenmesi arasındaki bu paradoksal ittifakı belirtirler ![]() Sosyalizmlerin belirsizlikleri ve Marksist sosyalizmin bunları çok endişe verici bir biçimde sunması Claude Lefort ya da Hannah Arendt tarafından ifade edilmeden çok önce Jean Jaurés ’nin, amacı sosyalizmde insanlığın ve adaletin zaferini selamlamak olan Alman sosyalizminin kökenleri tezinde yer almıştır ![]() ![]() Gerçekten de Almanların “her bireysel iradeyi kutsal ve insani şeylerin düzenine bağlamak gibi bir alışkanlıkları vardır”, öyle ki onlara göre siyasal özgürlük “ancak devletin vatandaşlar arasında kurduğu adil düzene göre değer kazanabilir” ![]() ![]() Almanlara göre bireyin Özgürlüğü devlet tarafından sağlanmalı ve güvence altına alınmalıdır buna karşılık Fransızlar bireysel Özgürlüğün karşısına kolektif gücü çıkarırlar ![]() ![]() ![]() Son tahlilde bütün insanları tek ve aynı sosyalizm çatısı altında birleşmeye çağıran, Alman diyalektik sosyalizmiyle Fransız ahlaksal sosyalizmi arasında uyum kurmaya çalışan Jaurés’nin teşvik edilmesini yönlendiren bu anlayıştır ![]() ![]() Benolt Malon’un çizgilerini belirlediği tam sosyalizm Jaurés tarafından Fransız sosyalistlerinin ayrı bir özgürlüğü ve soyut adaleti ön plana çıkarmalarının aşılması biçiminde anlaşılmıştır ![]() ![]() ![]() diyalektiği Mutlak’ın ve ldea’nın daha eksiksiz bir dönemi içinde çözümlenerek önceki dönemlerin çelişkilerini gösterir ![]() ![]() Jaurés’nin düşündüğü sosyalizm Hegel Örgenciliğinin, sivil toplum ve siyaset toplumu ayrımını aşma konusunda Marksist iradenin, onları aşma amacıyla çatışmaları keskinleştiren ve belirsiz bildirilere meydan okuyan bir tarih anlayışının mirasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada gerçek anlamda işçi partileri olan, kurumlar, sendikalar ve derneklerle işçi sınıfı için de kök salmış ve Fransız karşı-örneğinin gösterdiği gibi bu özellikleriyle seçim ilişkilerine anlam ve güç veren sosyal demokrat partilerin nitelik ve stratejisini açıklamak gibi birşey söz konusu olamaz ![]() ![]() Kautsky devrimci şiddet yanlıları Lenin, Troçki, Buharin ’e karşı terörün mutlaka devrime bağlı olduğuna inanmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alman sosyal-demokrasisi tarihi temelde parti ve işçi sınıfı özdeşliğini varsayan bu teorik yapının sınırlarını belirlemiştir ![]() ![]() Sol, komünist, yıkıcı bir eleştiriyle pazar ekonomisinin temelini koruma kaygısı içindeki bir sağın eleştirisi arasında kalan sosyal demokrasi üretim araçlarının şiddete baş vurulmadan toplumsallaştırması için çaba gösterdikten sonra mülkiyet rejiminin tamamen değiştirilmesinden vazgeçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sosyalizm başka yollar benimseyebilir miydi ya da bugün de yapabilir mi bunu? Eğer demokratik sosyalizm günümüzde haiz işlenmesi gereken bir öğretiyse bu hiç kuşkusuz doğmakta olan bir sosyalizm içinde demokrasiye özgü gerilimleri aşmaktan çok derinleştirmeyi düşünenlerin yapıtlarına bir dönüş pahasına olabilir ![]() Bentham yararcılığına çok şey borçlu olan Robert Owen’m düşüncesi ve eylemi bu perspektif içinde yeniden irdelenmelidir ![]() ![]() Böylece, Max Weber’e göre negatif bir diyalektik insan haklarından sosyalizme götürür Aydınlanma diyalektiği bizi daha örgütlü ve daha barışçı bir topluma mı götürmektedir yoksa genel bir bürokratikleşmeye mi? Weber’in çıkardığı sonuç kabul edilsin, edilmesin çözümlemeleri sosyalizmin gündemde olduğunu düşündürür ![]() ![]() Kaynak |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#62 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...Spor Felsefesi Spor Felsefesi ülkemiz için yeni bir konudur ![]() ![]() Şimdi, bu alanda bazı soruları yanıtlamaya çalışalım ![]() 1 ![]() Spor felsefesi spor ile ilgili olan felsefe çalışmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefe nedir? Felsefe en genel belirleme ile bir bilgi üretme etkinliğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki tek bir felsefe bulunmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi, Spor Felsefesi ’ne bakalım ![]() Bilindiği gibi değişik spor olayları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() Spor Felsefesi için en önemli iki şeyi yapmak gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolayısıyla spor felsefesi yapmak için herhangibi bir spor dalında yetişmiş olmak ve felsefde eğitimi almak gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() Çoğu zaman içinde değişik filozof yazılarından alıntılar bulunan metinler spor felsefesi metni sanılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çok zaman spor ile ilgili bazı alanlar spor felsefesi olarak algılanır ![]() ![]() 4 ![]() Olimpizm spor olayının temel özelliklerinden hareketle , ortaya koyulmuş bir dünya görüşü ve yaşam anlayışıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Olimpizmden hareketle olimpiyat oyunları düzenleyebilirsiniz, ama hejhangibi bir spor felsefesinden hareketle hiçbir spor müsabakası düzenleyemezsiniz ![]() Spor Felsefesi yaparken, olimpik ilkelerden yararlanılabilinir ![]() 5 ![]() Olimpiyat Oyunları Olimpik İlkelere (Olimpik Anlaşmaa /Olympic Charter ‘da belirlenmiş) göre düzenlenirler ![]() ![]() ![]() 6 ![]() Bir felsefe olarak Spor Felsefesi’nin başlayışı 1950’li yıllara kadar geri gitmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ülkemizde Spor Felsefesi ilk kez 11-12 Kasım 1990 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen “Türk Alman Kültür diyalogunda Spor Felsefesine yeni yaklaşımlar” isimli sempozyumla başlamıştır ![]() Böylece yapılmakta olan Spor Felsefesi çalışmaları ilk kez Doç ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynaklar: 1 ![]() İnsan, Spor ve Olimpizm ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() Spor Felsefesi ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() Hümanizma olarak spor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#63 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...TARİH FELSEFESİNE GİRİŞ Bu öğretide tarih felsefesi bir bilimsel zorunluluk esasına dayanmakta olup sürekli bir akımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir deyişle insan, varlığın mutlak irade ve bilinci olan Allah iradesinin tecellisidir ![]() ![]() ![]() Kuşkusuz, tarih, dünyanın öteki gerçeklikleri gibi bir gerçekliktir; bir yerden başlayıp kaçınılmaz olarak bir yere varacaktır ![]() ![]() Nereden başlamıştır? “Çelişki”nin başlangıcından (!); tıpkı insan gibi ![]() İnsanın kökenini insanbiliminde şu şekilde tanıdık: İnsan, balçıktan ve Allah’ın ruhundan mürekkeptir ![]() ![]() ![]() ![]() Adem’in oğullarının her ikisi de beşeridir; doğal birer beşer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu konuyu şuradan çıkardım: Adem, oğullarına, ihtilaflarını -Kâbil, kardeşinin güzel nişanlısına tutulmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üretim kaynaklarında (su ve toprak vs ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın çiftlikle tanışmasıyla, insan yaşayışı, insan toplumu ve insan tipi, bence tarihin en büyük devrimi olan derin bir devrimin eline düşer ![]() ![]() Çiftçilik düzeni, doğadaki üretim kaynaklarını sınırladı; üretim araçlarını gelişip üretim ilişkilerini karmaşıklaştırdı! Tarım alanı -orman ve denizin tersine- özgürce, herkesin yetkisinde olmadığından, ilk kez olarak doğadaki bir şeyi kendine özel kılma ve başkalarını ondan yoksun bırakma gereksinimi bilirdi: Bireysel mülkiyet! Bundan önce, insan toplumunda “birey” yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Özel mülkiyet, tek parça toplumu ortadan ikiye böldü ![]() ![]() Burada, artık bir şey yapamayacağı zaman yetinir; artık istemiyorum diye bir şey yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonunda bu insanlık ailesi, özgürlük, barış, hoşgörü ve mutlulukla dolu bu aile, düşman ve çelişik iki kutba dönüşür: Gereksinim ve iş gücünden fazlaca bir toprağa sahip olan bir azınlıkla, bunun tersine açlık çeken ve kol gücü bulunan, ama toprağı ve aracı bulunmayan çoğunluk ![]() ![]() Bunlar, hep torağın ürünüdürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu şekilde Hâbil (inançlı, barışsever ve fedakar insan) tipiyle Kabil (şehvet kulu, mütecaviz kardeş katili, inançsız ve maddeci insan) tipi arasındaki çelişki, ruh çözümlemesi ve bilimsel, toplumbilimsel irdeleme yoluyla derinlemesine anlaşılabilir ![]() ![]() ![]() Araştırmada uygulanması gereken bilimsel ve mantıksal yöntem şudur: Her yönden birbirine benzeyen, ama bir yönden birbirinden ayrılan ve çelişen iki olgudan her birinde etkin olan bütün etkenler, neden ve koşullar dizin halinde ortaya konulmalıdır ![]() ![]() ![]() Bu kuramı açıkça pekiştiren şey, Hâbil tipiyle ilkel ortaklık çağı, bağımsız üretim ve avcılık dönemi insanın sınıfsal psikoloji ve toplumsal davranışının tam bir uyum içinde olmasıdır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#64 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...İkincisi, tefsircilerin ve bilginlerin, Hâbil ve Kâbil kıssasının, Kuran’da nefsin [insanın] öldürülmesinin kınanması için anlatıldığı şeklinde bir yorumda bulunmaları, aslında -Fransızların deyişiyle- konuyu yüzeyselleştirmek ve basit göstermekten başka bir şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bence, Hâbil’in Kâbil eliyle öldürülmesi, büyük bir değişimden, tarih çizgisindeki hızlı dönüşten, özellikle de, insanın serüveninde baş gösteren en büyük olaydan haber vermekte, onu derinlemesine açıklayıp, hakkında bilimsel, sınıfsal ve toplumbilimsel yorumda bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum “Ademoğlu”nun yeryüzünde yaşamaya başladığı (Bu ikisinin kız kardeşleriyle evlenmeleri) ilk günün, çelişkinin, düşmanlığın ve en sonunda da “kardeş katli”nin başlangıcıyla bir arada bulunduğunu gösterir ![]() ![]() İlk ihtilaf, Hâbil ile nişanlı olan kız kardeşi, Kâbil’in kendi payına tercih etmesi, Adem’in görüşüyle belirlenen nişanlıyı değiştirmekte diretmesi ve her ikisinin Adem’in huzurunda şikayette bulunmalarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hatta bu ikisinin ölüm olayı sırasındaki konuşmaları düşündürücüdür ![]() ![]() Hâbil insanı, toplum ve düzeniyle, bu sadelik içerisinde, en küçük bir direniş göstermeksizin ezildi ![]() ![]() Burada ben, bu öyküde cinsellik konusu iktisattan daha güçlü ve öncelikli bir etken olarak gösterilmemiş midir? şeklinde bir soru işareti koymuştum önceden ![]() ![]() Ama, daha derin düşünürsek konunun bu basitlikte ve doğrultuda olmadığını görürüz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#65 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...Kâbil, öz olarak kötü değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zaman, iyi, temiz ve “şefkatli” Hâbil’in kardeşi, Adem’in öz oğlu olan Kâbil, cinsel eğilimi (çok fazla güçlü ve delilik derecesinde bir aşk olmayıp, tersine geçici bir heves olmakla birlikte) uğruna rahatlıkla yalan söyleyen, rahatlıkla hıyanet eden, vicdanı sızlamadan imanını batağa sürükleyen, hepsinden daha rahat bir biçimde kardeşinin başını koparan bir varlık durumuna gelir ![]() ![]() ![]() Oysa onun, elinden kaçırdığı aşkını elde etme yolunda Allah’ın rızasını kazanmak için Allah’ın huzuruna bir demet buğday getirdiğini, hem de öyle insafsızca ki solup sararmış bir buğday demeti getirdiğini gördünüz! Olayı bu denli ayrıntılı anlatmamın nedeni şuydu: Birincisi, öykünün ahlakî bir öğüt oluşunu olumsuzlamak, olayın bundan daha ciddi boyutları bulunduğunu ortaya koymak amacındaydım ![]() ![]() Hâbil kanadı, güçten düşürülmüş mahkûm kanattır; yani insan toplumlarına egemen mülkiyet düzeni olan Kâbil düzeninin esiri ve tarihin öldürülmüş kesimi durumundaki halktır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yüzden, dinin dine karşı savaşı da tarihî bir savaştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu Hâbil ve Kâbil savaşıyla başlayan ve bütün insan toplumlarında, egemen düzen ile mahkum kesim arasında süregelen diyalektik karşıtlık esasınca gerçekleşecek olan geleceğin zorunlu devrimidir ![]() ![]() Her dönemde, her birey, aralarında sürekli savaş bulunan bütün -tarih boyunca- bu iki kanatta yerlerini belirleme ve seyirci kalmama sorumluluğunu taşımaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() NOTLAR: (1) Burada soydan değil, tip ve düzenden söz edildiğini anımsatırım ![]() (2)Müminlerden kimileri, insanlığın haramzadelikten kurtarmak amacıyla Hâbil ve Kâbil’in nikahlarını şer’î kılmak için yeni çözüm yolları yaratmışlardır, ama ne yazık ki artık geç olmuş, iş işten geçmiştir! Fakat her ne olursa olsun, bu müminlerin hassasiyetleri, bu büyük ve hayati güçlüğü çözmede gösterdikleri çabalar ve insanlığın ve özellikle de Müslüman toplumun derdini paylaşmaları ve onlara karşı sorumluluk duymaları takdir edilecek bir tutumdur ![]() (3)Yani örneğin, her ikisi kardeştir ama birinin sözgelimi Kum’da, ötekinin de Paris’te okumuş, birinin “Feza” ve “Mekteb-i İslâm” dergilerini, ötekininse “Zen-i Rûz” [Günün Kadını] ve “İn Hefte” [Bu hafta] (Akşamcının yayın organı) dergilerini izlemiş olduğu ya da kalıtsal bakımdan, örneğin Kâbil’in büyükannesinin “seyyide” olduğunu söyleyemeyiz! (4)Şair Sa’dî’nin şu dörtlügüne gönderme var (Çev ![]() "Ben ne deveye binerim Ne eşek olup yük altina girerim Ne raiyetim vardır benim Ne şehriyara köleyim ![]() (5)Adalet, hak isteme ve insanların haklarını korumsa anlamında olup gruplar ve bireyler arasındaki bireysel ve hukukî ilişkilerle sınırlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() "İslam Bilim" adlı çalışmasından alınmıştır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#66 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...STOA OKULU Günümüze Stoacılardan çok az eser kalmıştır ![]() ![]() ![]() Aristo'dan sonraki felsefelerin birbirlerine karşı olan birtakım okullara ayrıldığını biliyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Ahlâk ise; "insanı, mutluluğa götüren yol nedir? İnsan yaşamının anlamı nedir? İnsanın yasam ve ölüm karşısındaki tutumu ne olmalıdır?" soruları ile ilgilenir ![]() ![]() ![]() Bu iki felsefe dalına yalnızca bu açıdan bir ilgi duyuluyordu ![]() ![]() ![]() Stoacılara göre fizik önemliydi, çünkü; onlara göre gerçek olan, kesinlikle "maddî olan "dır ![]() ![]() Tüm maddî varlıklara etki eden bir "evren ruhu" vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Evren ruhu, sonradan tüm canlılarda etkili olan bireysel ruhlara bölünür ![]() ![]() ![]() ![]() Tutarlı bir cümle, anlamlı bir söz gibi, evren de anlam ve tutarlılığa sahiptir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu düşüncelerden Stoacılar şu sonuçlan çıkarırlar: Stoacılara göre "ölüm", bedenin ve ruhun, evrenin beden ve ruhuna dönmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Stoacıların panteizminden başka bir sonuç daha çıkar: Onlara göre her şey, ölçülü bir "amaç "a göre yapılmıştır ve bu amaca göre hareket eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu, tohumdan bir bitkinin yetişip meyve vermesi türünden, bir zorunluluktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun için insan yazgısını (kader) olduğu gibi kabullenmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın yazgısı ile ilişkisi, meyvenin ağacıyla ilişkisi gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tutum, özellikle her canlı için kaçınılmaz olan, "ölüm" için gereklidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Stoacıların ahlâk görüşlerine temel aldıkları bir başka ilkeye göre de, insan "doğaya göre" yaşamalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Stoacıların din anlayışına da yine bu açıdan bakılmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Öteki Tanrılar da "Evren ruhu"nun çeşitli oluşumlarını dile getirir ![]() ![]() ![]() Stoacıların bu inancı, onları sonunda yüzeysel bir teolojik görüşe götürmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerek eski Yunan dininde, gerekse Roma dininde "kehanet" (bilinmezi bilmek) büyük rol oynamıştır ![]() ![]() ![]() Stoacılar kehanete de olumlu yaklaşırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun içindir ki, bunlardan yararlanarak geleceği okuyabilmek mümkündür ![]() ![]() Stoa Okulu Ek Bilgiler Stoizm Bu çığırın kurucusu kıbrıslı Zenon’dur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öğrencilerinden çoğu Zenon'un öğretisini az çok değiştirmişler, peripatosçu ve Kynik felsefeye yaklaştırmaya çalışmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Stoa, Hellenizmin tipik felsefesi sayılır; çünkü Atina’da doğudan gelmiş kimseler tarafından Attika felsefesinin ana düşünceleri ile işlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Stoa Ahlakı kendi kendine yeten bilgi ideali ile individualist bir öğretidir ![]() ![]() ![]() ![]() Yalnız ona göre, bu gerekseme, bir yandan bilge kişiler arasındaki dostluklar, öbür yandan da bütün akıllı insanların topluluğu çerçevesinde giderilmelidir ![]() ![]() Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1 ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#67 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...Septikler PİRRON Elealı Pirrhon (M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pirrhon’a göre evrendeki her şey aynıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşkuculuğun ahlaksal sonuçları da vardır: madem dünya da değişik bir şey yoktur, duygu ve isteklerimizi de yok etmeliyiz ![]() ![]() ![]() ![]() TİMON Pirrhon’un ardılı Timon, bununla birlikte grek mantığının görüş noktasından, karşılık vermenin çok güç olduğu ve zekayla ilgili kimi kanıtlar ileri sürdü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1 ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#68 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...SİYASET FELSEFESİ Siyasetin problemlerini siyasi sistemleri, siyasal hayvanlar olarak tanımlanan insanların belli bir siyasi sistem içindeki davranışlarını felsefeye özgü yöntemlerle ele alan felsefe dalı, daha çok normatif bir nitelik arzeden kavramsal araştırma türü; felsefenin, siyasi yaşamı konu alan, özellikle de devletin özü, kaynağı ve değerini araştıran dalı ![]() Siyaset felsefesinin ele aldığı belli başlı konular şunlardır: 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() 4 ![]() ![]() 5 ![]() ![]() 6 ![]() ![]() Eski Yunan’da doğmuş olan siyaset felsefesi, günümüzde siyasi otoritenin gücünü, doğasını ve kaynağını, siyasi otoriteyle birey arasındaki ilişkileri ele alır ![]() ![]() ![]() Siyaset felsefesinin uzun tarihi içinde, Platon, Aristoteles, Cicero, Aziz Augustinus, Aquinalı Thomas, Dante, Machiavelli, Spinoza, Locke, Burke, Rousseau, Mill, Bentham,Tocqueville, Saint-Simon, Comte, Hegel, Marx ve Engels gibi düşünürlerin önemli katkılarından söz edilebilir ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1 ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#69 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...SOFİSTLER Sofizm (terimini kullanmakla bir Sofistik dizgenin olmuş olduğunu imlemek istiyor diyelim:Yunan sofistleri olarak bildiğiniz insanlar hem yetenek hem de görüşler açısından birbirlerinden büyük ölçüde ayrılıyorlardı; bir eğilimi ya da hareketi temsil etmektedirler, bir okulu değil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ![]() Protagoras: ‘İnsan tüm şeylerin ölçüsüdür,onların olduklarının,ve olmayanların olmadıklarının ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() Prodikus Ege’deki Keos adasından geliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ‘Yasa insanların tiranı olarak,onları doğaya aykırı pek çok şey yapmaya zorlar ![]() ![]() 4 ![]() Gorgias’a göre,(i)Hiç bir yoktur,çünkü eğer herhangi bir şey olmuş olsaydı,o zaman bengi olacak yada varlığa gelmiş olacaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5 ![]() Vargı olarak yine belirtebiliriz ki büyük Sofistlere din ve ahlakı yıkma niyetini yüklemek için hiç bir neden yoktur; Protagoras ve Gorgias gibi insanların böyle bir amaçları yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 2 ![]() ![]() Sofistler Ek Bilgiler Sofist kelimesinin öteden beri, biri geniş öteki dar iki anlamı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan önce tanıttığımız filozoflar, özde, doğayı araştıran bilginlerdi ![]() ![]() ![]() Bu dönemde Atina'da ve ona uyan öteki Yunan kentlerinde köklü (radikal) bir demokrasi iktidara gelmişti ![]() ![]() ![]() Bu gereksinim, o zamana kadar özel olan ve daha çok kölelerce yönetilen eğitimin daha bir genelleşip genişlemesine neden olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar Yunanistan'ın çeşitli kentlerinde dolaşırlar, uğradıkları yerlerde para karşılığında ders verirler ![]() ![]() Özellikle tutucu çevreler için para karşılığında ders vermek pek çirkin bir davranış sayılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sofistlere karşı olanların başında yer alan Eflâtun, "Protagoras" adlı diyalogunda Sofistlerin ne biçim insanlar olduğunu ve bunların çalışma biçimlerini çok canlı olarak tasvir etmiştir ![]() ![]() Diyalog şöyle başlar: Eflâtun'un hemen tüm diyaloglarında birinci konuşmacı olan Sokrat'ı bir gün sabah erkenden bir delikanlı yatağından uyandırır ve kendisine ünlü Protagoras'ın geldiğini coşkuyla anlatır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eflâtun, Sokrat ile delikanlının eve girdikleri zaman gördüklerini çok canlı bir biçimde anlatır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu odada da bir başka Sofist, Prodikos yattığı yerden ders veriyor ![]() ![]() Protagoras delikanlıya: Benden ders alırken günden güne daha ![]() ![]() ![]() ![]() O zamanki Atina'da her vatandaşın bilmesi gereken şeylerin başında hitabet geliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca hitabet yargılama için çok gerekliydi, çünkü davacı ile davalının yargı önünde söyledikleri nutuklar, yargıçların kararlan üzerinde etkili oluyordu ![]() ![]() ![]() Sofistlerin yaptığı gibi, istemli bir biçimde öğretilen konuşma sanatı, yalnızca karşısındakini inandırmayı temel alır ![]() ![]() ![]() Sofistlerin öteki bir özelliği ise, özellikle insan konusuyla uğraşmalarıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu karşılaştırmalar sonunda şu sonuca vardılar: Şimdiye kadar ki felsefe, evren konusunda tutarlı bir anlayış elde edememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçek varlığın başlangıcı ve sonu olmayan bir süreklilik, bir kalış olduğunu ileri sürerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Demokrit ise doğada ancak makina işleyişi cinsinden (mihaniki) bir zorunluluk olduğunu savunur ![]() ![]() ![]() ![]() Tüm görüşlerden herbiri ötekiyle çeliştiğine göre, geriye gerçek diye bir şey kalır mı?" Kanıtlanabilir bir gerçek karşısında duyulan kuşku ile hitabette karşıdakini inandırmayı amaçlayan kuşku arasında bir uyum vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#70 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...SKOLASTİK FELSEFE Augustinus'un "Kutsal Devlet"'inin belli bir tarihsel nedenden, yani Roma'nın Gotlar tarafından ele geçirilmesi üzerine yazıldığını vurgulamıştık ![]() ![]() ![]() Nitekim Kuzeyden Güneye doğru Cermenler ve Doğudan Batıya doğru da Slavlar hareket halindeydi ![]() ![]() ![]() Özellikle merkez kentlerde nüfusun çok azalması yüzünden, Roma bu genç kavimlerden ücretli askerler edinmeye başlamıştı ![]() ![]() Böylece Augustinus'tan az bir zaman sonra Batı Roma devleti çöktü ![]() ![]() ![]() "Kavimler Göçü" Batıda kültürün büyük ölçüde "tahribine" neden olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ortaçağın ilk döneminde hâkim olan felsefe, Yeni Eflâtuncu renk taşıyan bir Hıristiyan felsefesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Ortaçağ medresesinde yani manastır okullarında "yedi özgür sanat" denilen şu dersler okutuluyordu: Gramer, astronomi, müzik, hitabet, dialektik (mantık), aritmetik, geometri ![]() ![]() ![]() Hemen tüm Ortaçağ felsefesinin skolastik, yani bir "okul sistemi" olduğunu söyleyebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() Onlara göre gerçek aslında "dinin dogmaları"nda belirlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oysa İlkçağda, birbirleriyle uğraşan "çeşitli ve değişik sayıda" akımlar vardı ![]() ![]() Ortaçağda bu çeşitlenme artık kaybolmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sistemin işlemesinde, herkesin kendine göre, küçük ya da büyük bir payı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Ortaçağ filozoflarının üzerinde anlaşamadıkları "tek" bir sorun vardı: Bu da, Antik dönemden miras kalmış olan "tümeller sorunu"ydu ![]() ![]() ![]() Eflâtun'un tümel kavramları reel birer varlık olarak benimsediğini biliyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Aristo ise, Eflâtun'un kavram realizmi ile bunun tam karşıtı olan nominalizmin arasında bir tutum almıştır ![]() ![]() ![]() İlkçağda var olan bu üç ayrı görüşe, yani kavram realizmi, nominalizm ve Aristoculuğa, Ortaçağda yeniden rastlarız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ortaçağda tartışmaya neden olan tek sorunun Antik dönemden miras kalan bir sorun olması dikkat çekicidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka deyişle: Yeni Eflâtunculuk, ideleri Allah'ın düşündüğü fikirler biçimine sokmakla, Eflâtun'un idelerini monoteist bir dinin Allah'ı ile birleştirmeye olanak tanıyordu ![]() ![]() ![]() Bu nedenle Ortaçağ felsefesi, gerçeği kendi araştıran yaratıcı bir düşünüş olamıyor ![]() ![]() ![]() ![]() Dikkatimizi Avrupa'nın "Batısına", yani Lâtin Avrupa'ya çevirirsek, Augustinus'un ölümünden sonraki Ortaçağın ilk döneminde Avrupa'nın bu bölümünde büyük bir "düşünce gerilemesi"ne tanık oluyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#71 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...VAR OLUŞÇULUK Varoluşçuluk (egzistansiyalizm) bireyin deneyimini, ve bu deneyimin tekilliğini ve biricikliğini insan doğasını anlamanın temeli olarak gören bir felsefe akımıdır ![]() ![]() ![]() Genel Manada Varoluşçuluk Varoluşçuluk yirminci yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıktı ![]() ![]() ![]() Varoluşçuluğu belirleyen temel özellik ve tavırlar şöyle sıralanabilir: 1) Varoluşçuluk, herşeyden önce varoluşun hep tikel ve bireysel, yani benim ya da senin veya onun varoluşu olduğunu öne sürer ![]() ![]() 2) Akım, varoluşun öncelikle bir varlık problemi, varoluşun kendi varlık tarzıyla ilgili bir problem olduğunu dile getirir ve varlığın anlamına ilişkin bir araştırmaya karşılık gelir ![]() ![]() 3) Varoluşçuluğa göre, varlığa ilişkin araştırma, varolanın aralarından bir seçim yapmak durumunda olduğu çeşitli imkanlarla karşı karşıya gelmeyi gerektirir ![]() ![]() ![]() ![]() 4) İnsana özünü oluşturma şansı veren bu imkanlar, onun şeylerle ve başka insanlarla olan ilişkileri tarafından yaratıldığı için, varoluş her zaman dünyadaki bir varlık olmak veya seçimi sınırlayan ya da koşullayan somut ve tarihsel olarak belirlenmiş bir durumda ortaya çıkmak durumundadır ![]() ![]() 5) Varoluşçuluk, nesneden yola çıkan, varlıkla ilgili nesnel doğrulara ulaşmaya çalışan görüşlere karşı, özneden hareket ve öznel hakikatlerin önemini vurgular ![]() ![]() 6) Varoluşçuluk, özellikle de hümanist ya da ateist boyutu içinde, evrenin akılla anlaşılabilir olan bir gelişme doğrultusu olmayıp, özü itibariyle saçma ve anlamsız olduğunu, evrenin rasyonel bir tarafı bulunmadığını, evrene anlamın insan tarafından verildiğini öne sürer ![]() 7) Böyle bir evrende, insanın hazır bulduğu ahlak kuralları olmadığından; varoluşçuluk, ahlaki ilkelerin, kendi eylemleri dışında, başka insanların eylemlerinden de sorumlu olan insan tarafından yaratıldığını savunur ![]() Kaynak |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#72 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...YAPISALCILIK Yapısalcılık 20 ![]() ![]() ![]() ![]() Kabaca, yapısalcılık bir kültürde anlamı ortaya çıkaran alt birimler arasındaki ilişkileri inceler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() + Bilgiler Yapısalcılık bir mevcudiyet düşüncesidir ![]() Yapısalcılıkta şöyle bir şema çizilebilir: Sözcükler, gösterge; ses, gösteren; anlam gösterilendir ![]() Bu açıklama ve benzetme, yapısalcı bir açıklamadır ![]() Post-yapısal açıklamada ise gösterge, başka bir göstergeyi ifade eder ve göstergenin gösterileni yoktur ![]() Söz, derin yapı olan dilin yüzeydeki görünüşüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynak |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#73 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...HERMENEUTIK NEDİR? Bundan dolayı öncelikle yanıtı aranacak soru belirlenmelidir: hermeneutik nedir? Bu soruya verilecek en basit cevap, hermeneutiğin verstehen, yani anlama kavramına açıklık kazandırmaya çalışan bir düşünme ya da felsefi düşünme geleneği olduğudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ANTİKÇAĞDAN 19 ![]() Antik hermeneutiğin merkezinde oldukça eski bir problem yer almaktadır: alegorik yorumlama problemi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gadamer 'e göre, "O zaman efsanelerin alegoriye dayanan yorumu , tanrısal bilgiye daha uygun, daha yüksek bir anlamı keşfetmekten ibaretti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü gibi retorik ve hermeneutik arasında bir ilişki de söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Antik Yunan kültürü içinde ortaya çıkan hermeneutik, bir açımlama ve yorumlama sanatı/yöntemi olarak, düşünce ve kültür tarihinin sonraki evrelerinde de karşımıza çıkmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dilthey , Rönesans'tan itibaren hermeneutikte meydana gelen bazı değişmelerden söz eder: "Açımlama ve açıklamaya kurallar koyma etkinliği, Rönesans'tan beri yeni bir aşamaya girmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hermeneutik daima, tekil tarihsel varoluşun anlaşılmasını bilimin acil sorunu kılan bir büyük tarihsel hareketin baskısı altında dikkat çekmiş, gündeme gelip geçerlik kazanmış, fakat sonra yeniden karanlıklar içerisinde kaybolup gitmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Özellikle Yeniçağla birlikte hermeneutiğin "hukuksal" ve "teolojik" hermeneutik olarak gelişmesi söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() İlk kez Schleiermacher, F ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#74 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...3 ![]() Schleiermacher 'den sonra Wilhelm Dilthey (1883-1911), tin bilimlerini temellendirme girişimi sırasında, bu bilimleri "yaşama" kavramından hareket eden anlamacı bîlimler olarak konumlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ) insan kendisini yalnızca içgözlem aracılığıyla değil, ama yaşamın nesnelleşmeleri yoluyla anlar ![]() ![]() ![]() 2) İnsanın doğası değişmez bir öz değildir (Richard E ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() "Varlık ve Zaman"Heidegger, Dilthey 'ın "yaşama" kavramının yerine "varoluş"u getirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Heidegger 'in felsefe çalışmalarının başlıca ilgi odağını "varlık" sorusu oluşturıır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Heidegger'in varoluş felsefesinin hermeneutiğe kazandırdığı en önemli yönün, onun ön-anlama kavramında yattığını belirten Georg Misch 'e göre, "Heidegger Dilthey'ın düşüncelerini kendi varoluş felsefesinin fenomenolojik yönden temellendirilmesinde esas almış, bunu da hermeneutik problemini felsefi bir radikalizasyon içinde ele almak suretiyle yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Anlamanın varoluşsal bir olay olduğuna ilişkin radikal bir ontolojik düşünce geliştiren ve anlamanın her türünü bir tasarım, bir proje olarak açıklayan Heidegger'in görüşlerinin, geleneksel hermeneutik için meydan okuyucu bir nitelik taşıdığı saptanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında... |
![]() |
![]() |
#75 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...5 ![]() Hans-Georg Gadamer (1900-1990), hermeneutiği ontolojik bir zemine yerleştirme ve evrenselleştirme yolundaki çabalarıyla, onu geçen yüzyılın hermeneutiğinden farklı bir doğrultuya çekmiş ve bu konudaki eserleriyle yüzyılımızın felsefesinde de yoğun tartışmalara yol açmış, önemli etkiler uyandırmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Heidegger 'in yapıtı üstüne kurulan ya da Heidegger'de işaret edilen temaları işleyen ve onları alışılmadık biçimlerde geliştiren Gadamer 'in Doğruluk ve Yöntem adlı yapıtı, zamanımızda, hermeneutik etkinlik alanını ve anlamını ifade etmek için yazılmış en kapsamlı eserlerden biridir ![]() ![]() ![]() ![]() Doğruluk ve Yöntem'de Gadamer sanat eserlerinin alımlanmasına, edebî metinlerin yorumlanması ve tarih araştırmasına çevirmiş bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() Hekman'a,göre, "Gadamer 'in insan bilimlerinin doğası konusunda Doğruluk ve Yöntem'in başında yönelttiği soruya verdiği cevap, bütün anlamın linguistik olduğu ve insan bilimlerinde anlamanın bu nedenle dil ortamı içinde incelenmesi gerektiğidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gadamer , "insanî yaşam deneyimimizin esasında dilsellik içinde bulunuyor olması"ndan hareketle "insan ilişkilerinin evrensel dilselliği"nin altını çizmekte ve hermeneutiğin dil zemininde temellendirilmesinin, öncelikle "dilselliğin analizi"ni gerektirdiğini söylemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gadamer , tarihin kucaklanması ve tarihsel mirasın tercüme/yorumlama yoluyla muhafaza edilmesinin, hermeneutikten hep beklenen bir görev olduğunu belirtmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gadamer 'in hermeneutiği yalnızca sosyal bilimlerin değil, aynı zamanda insani anlama fenomeninin bizatihi kendisinin de bir kavrayışını sağlamaktadır ![]() ![]() ![]() HERMENEUTİK GELENEĞİN CANLANMASI Hermeneutik ve tarihselciliğin, 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumsal bilimlerin felsefi temelleri ve hermeneutik konusundaki çalışmalar Dilthey'dan günümüze kadar, yeni boyutlar kazanarak gelmiş bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KAYNAKÇA Bernstein, Richard J ![]() ![]() Birand, Kamuran, Manevi İlimler Yöntemi Olarak Anlama, Akçağ yayınlan, 1998 ![]() Bruns, Gerard, Antik Hermeneutik, Çev ![]() ![]() ![]() Dilthey, Wilhelm, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, Çev ![]() ![]() ![]() Dilthey, Wilhelm , Hermeneutics and Study of History, Çev ![]() ![]() ![]() Dilthey Wilhelm, Pattern and Meaning in History, çev ![]() ![]() ![]() Erdeınli, Atilla, "F ![]() ![]() ![]() Gadamer, H ![]() ![]() ![]() ![]() Gadamer, H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hekman, Susan, Bilgi Sosyolojisi ve Hermeneutik, Çev ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynardağ, Aslan, Kadın Felsefecilerimiz, Türkiye Felsefe Kurumu yayını, I999 ![]() Palmer, Richard E ![]() ![]() Rickman, H ![]() ![]() ![]() ![]() Riedel, Manfred, "Wilhelm Dilthey'da Teorik Bilme ve Pratik Yaşama Kesinliği Bağıntısı", Çev ![]() ![]() ![]() Sözer, Önay, Anlayan Tarih, Yazko yayınlan, 1981 ![]() Özcan, Zeki, Teolojik Hermeneutik, Alfa yayınlan, 1998 ![]() Özlem, Doğan, Metinlerle Hermeneutik (Yorumbilgisi) Dersleri l ![]() ![]() Özlem, Doğan, Metinlerle Hermeneutik (Yorumbilgisi) Dersleri 2 ![]() ![]() Özlem, Doğan, Bilim,Tarih, Yorum, İnkılap Yayınlan, 1998 ![]() Özlem, Doğan, Siyaset,Bilim ve Tarih Bilinci, İnkılap Yayınları, 1999 ![]() Özlem Doğan, Tarih Felsefesi, İnkılap Yayınları, 2001 ![]() Özlem Doğan, "Söyleşi:Yaşam Öyküsünden Fikirlerine Doğan Özlem", Marjinal Dergisi, Haziran 2001 sayısı ![]() Mustafa Günay |
![]() |
![]() |
|