Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyat, psikanaliz, üzerine

Psikanaliz Ve Edebiyat Üzerine

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Psikanaliz Ve Edebiyat Üzerine



Psikanaliz Ve Edebiyat



Edebiyat ile psikodinamik ve psikiyatrik olarak en ciddi ilgilenen bilim adamı hiç kuşkusuz Freud’dur Freud’un bilinçaltı ile buna bağlı olarak geliştirdiği cinsel baskılama ve dışavurum kuramları, ilk olarak bizzat Freud tarafından edebiyata uygulanmıştır Freud’un, teorilerini geliştirirken, Antik Yunan Edebiyatı ve mitolojilerinden gereğinden fazla yararlandığı da bilinen bir gerçektir


Freud’un edebiyat sürecine hep dışarıdan baktığı, ürüne çok ilgi göstermekle birlikte, yaratım sürecini zihninde canlandıramadığı ve bu yüzden de edebiyata ve edebiyatçıya buz gibi bir bilim adamı soğukluğu ile yaklaşarak işin sırrına eremediği sıklıkla iddia edilmiştir Oysa tarafsız bir inceleme gösterecektir ki, Freud edebiyat ve edebiyatçıya yaklaşırken olabildiğince alçakgönüllü davranmış ve eseri diğer psikanalistler gibi yargılamak yerine, analizlerini ‘sanat eseri eleştirisi’ sınırlarının dışına çıkmadan sunmaya olabildiğince özen göstermiştir


Birçok bilim adamı, sanatçıyı ve dolayısıyla da edebiyatçıyı psikopatolojik bir travma içerisinde görürken, Freud tam tersine, yaratıcılığın psikopatoloji ile değil, normal psikodinamik ile daha yakından ilgili olduğunu savunmuştur


Edebiyatçı, yaratıcılık sürecinde bilinçdışının imge ve simgelerini kullanır; kullanmak zorundadır Bu, bir yaratıcı ego gerilemesidir Edebiyatçı bütünleşmiş bir egoya sahipse, bu gerileme ile kolaylıkla başa çıkar ve yarattıkları kâğıt üzerinde kalır; gerçek hayatını etkilemez Fakat iyi bütünleşmemiş bir ego sahibiyse söz konusu edebiyatçı, sanatsal yaratı süreci içerisinde iken kendisini kolaylıkla bir psikozun orta yerinde bulabilir


Freud ve psikanaliz düşüncesi, sanatçının tüm faaliyetlerini bilinçdışı alanlara indirger Freud, burada oldukça yanılmış, diğer konulardaki üstün analiz yeteneğine rağmen, kuramının çok ama çok doğru olduğuna o kadar inanmıştır ki, estetik kaygıyı neredeyse yaratıcı sürecin dışında tutmuştur Bu nedenle psikanaliz, yaratma süreci ile ilgili ancak belirli düzeyde ve belirli bir çerçeve içerisinde görüş sunabilir Freud da zaten, ilerleyen yaşlarında, psikanalizin sanatsal yeteneğin doğasını aydınlatma ve sanatçının çalışma yöntemlerini açıklama konularında hiçbir şey yapamadığını itiraf etmiştir


Freud’un bu konudaki bir diğer önemli görüşü de, yazma eylemini oyun oynama eylemi ile eşitlemesidir “Çocuk oyun oynarken ne yaparsa, yaratıcı yazar da aynı şeyi yazarken yapar” görüşünü öne sürerek, yazma eyleminin bir öğrenme ve eğlence kaynağı olduğu kadar bir deşarj kaynağı olarak da kullanıldığının altını çizer Çocuk oyun oynayamayacak kadar büyüdüğünde fantezi kurmaya başlar Freud, aynı zamanda, mutlu kişilerin asla fantezi kuramadığı görüşünü de öne sürer Böylece edebiyatçıları doyumsuz kişiler olarak betimleyip, onların yapıtlarını da doyumsuzluklarının bir dışavurumu ya da eşdoyurumu olarak kabul eder


Freud, yaratıcı yazarlığı bu biçimde, ‘sadece fanteziden ibaret bir şey’ olarak küçümser ve estetik kaygıları da neredeyse hiçbir önemi yokmuşçasına devreden çıkartır Freud’un sanata ve edebiyata bakış açısındaki temel problem de şundan başka bir şey değildir: Estetik değerlendirmeden yoksun bir bilim adamı vurdumduymazlığı


Öte yandan, sanatçılara çok daha yakın duran, kendisi de bir sanatçı olan Jung’ın, sanata ve sanatçıya bakışı daha yakın ve sıcaktır Kolektif bilinçdışının taşıyıcıları olarak sanatçıyı, insanlık tarihinde üstün özelliklerle ayrı bir yere koyar ve onu Freud’un aksine yüceltir Jung, kişisel bilinçdışının kolektif bilinçdışının bir parçası olduğunu ve bu bilinçdışı alanının insansal ve hayvansal geçmişten ‘arşetipler’ içerdiğini öne sürer Yaratıcı yazma yeteneği olan insanlarda, bu arşetiplerin bilinçdışı canlanışı gerçekleşir ve bu insanlar sanatsal yapıtlarını böylece ortaya koyarlar


Edebiyatçılar bu açıdan bakıldığında, insanlığın ortak bilinçdışı deneyim ve kültürel özelliklerini çağa ve yaşanılan güne taşıyan kişiler olarak evrensel bir işlev görmektedirler Nevrozlar ya da başka psişik rahatsızlıklarda da arşetipsel belirtiler ortaya çıkabilmektedir; fakat sanatçılığı, başka bir deyişle yaratıcılığı, bir nevroz belirtisi olarak görmek mümkün değildir Freud’un gözden kaçırdığı bu ayrımı Jung ortaya koymuştur


Kaynaklar

1 Alper Y, Yaratıcı – Sanatçı Psikodinamiği ve Şiir – Psikiyatri İlişkisi, OkuyanUS Yayınları, 1 Baskı, Şubat 2001, İstanbul

2 Alper Y, Bayraktar E, Karaçam O, Herkes İçin Psikiyatri, Era Yayıncılık, 1997, İstanbul

3 Colp, Jr R Psychiatry and The Creative Process, Kaplan HI, Freeman AM, Sadock BJ, Compherensive Textbook of Psychiatry, 3 Cilt, 3 Baskı, Williams and Winkins Comp, 1980, Sf: 3112 – 21

4 Freud S, Sanat ve Sanatçılar Üzerine, Çev Kamuran Şipal, Bozak Yayınları, 1979, İstanbul

5 May R, Yaratma Becerisi, Çev Oysal A, Metis Yayınları, 1987, İstanbul

6 Storr A, Yaratma Dürtüsü, Yayınevi Yayıncılık, 1992, İstanbul

7 Tunalı I, Sanat Ontolojisi, 3Baskı, Sosyal Yayınlar, 1984

8 Velioğlu S, Akıl Hastası ve Sanatçı, Yaşam Yayınları, 1978, İstanbul


Rahmi Vidinlioğlu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.