|  | Zembilli Ali Efendi Hayatı |  | 
|  07-28-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Zembilli Ali Efendi HayatıZembilli Ali Efendi Hayatı Zembilli Ali Efendi Kim Zembilli Ali Efendi Biyografisi Zembilli Ali Efendi kanuni Üç sultana şeyhülislâmlık yapan yüce veli    Zembilli Ali Efendi Ali Cemali Efendi Anadolu’yu nurlandıran velilerden Cemaleddin Aksarayi’nin torunudur ve tedrise beşikte başlar  O misli zor görülen bir hafızaya sahiptir  Üstün körü geçilen kitapları bile harekesi harekesine ezberler ve yaşından beklenmeyecek sorular sorar  Hocaları böyle bir kabiliyetin önünü tıkamaktan çekinirler “Sen buralarda zâyi olma” derler “Büyük âlimlerde oku meselâ Molla Hüsrev’e git!” O da öyle yapar  Molla Hüsrev ona bildiklerini öğretir ancak “bunlar işin zahiridir” der “şimdi sırlara ersen gerek  Bir Hakk aşığı bul ve ona köle ol!” Hani derler ya Allahü teâlâ vermek istemeseydi istek vermezdi  Ali Cemali Efendi’nin ihlâsından olacak Ebûl Vefa gibi bir veli çıkar karşısına  İşte böylesi genç ve bilgili biri adı sofuya çıkan padişahın gözünden kaçmaz  II  Bayezid O'nu sürekli takip eder  Bursa İznik ve Bâyezid medreselerinde ders verdirir  Sonra tutar şehzadeler şehri Amasya’ya Müftü atar  Görünen o ki Ali Cemali Efendi’nin önü açıktır  Ancak o devlet erkânı ile haşır neşir olmaz  Gecesini gündüzünü işine verir  Hâlbuki bulunduğu mevki birileri ile iyi geçinmeyi gerektirir  Mübarek mâkamında gözü olanları farkedince “Merâklısına mübarek olsun!” der devlet kapısını terkeder  Çeker çarığını düşer yollara  ŞEYHÜLİSLAM OLDUNUZ! Ali Cemali Efendi Resulullah aşığıdır  İçindeki coşkunun seline kapılır Haremeyn’e gider hacceder  Mükerrem Mekke’de ve Münevver Medine’de ilim meclislerine katılır  Feyz devşirir dervişçesine  Derken Kahire’nin ilim iklimi onu cezb eder tam bir yıl kütüphane kütüphane gezer medreselerde ders dinler  Osmanlı tedrisatı ile Arab tedrisatını mukayese eder  Buralarda daha ne kadar kalmayı düşünür bilemeyiz ancak II  Bayezid onu Dersaadet’e çağırır  “N’olur Buyurun Hocam!” der “Şeyh-ül İslâm oldunuz!” Ali Cemali Efendi zühdü ve takvası ile tanınır  Onda zerre kadar rütbe şöhret hırsı yoktur  Hal böyle olunca doğru bildiğini söylemekten çekinmez  Belki de bu yüzden ölünceye kadar (tam 24 yıl) makamında kalır  Bayezid-i Veli’nin ardından Yavuz ve Kanuni gibi iki zirveye hizmet eder  Bir gün Yavuz Sultan Selim’in birkaç memurun kafasını vurduracağını duyar  Tutar eteğini saraya koşar  Divan toplantısına rağmen Padişaha çıkar  Yavuz tavizsizdir  “Vazifelerini ihmal ettiler hocam” der “cezalarını versem gerek!” Zembilli Ali Efendi kaşlarını çatar: “Benim şeyhülislamlıktan anladığım tek şey var!” der “Senin ahiretini kollamak  Halbuki sen vebâle yürüyorsun  İnan elim azaba duçar olursun  Benden söylemesi!” Ve çeker kapıyı gider  Yavuz’a tek söz düşer “Öyleyse affettik gitti!” Sultan Selim çok celâllidir  Evet devlete millete yararlı olanları mükafatlandırmayı da bilir ancak en ufak hatayı cezalandırmadan duramaz  Yavuz tez parlar ama haksız yere can yakamaz  Zira Zembilli Ali Efendi mazlumların sığınağıdır  İşte genç Sultan Şeyhülislâmını bu yüzden çok sever  Bu pervasız ihtiyarın gölgesi yeter ona  Yoksa ahiretteki hesabı çetin olacaktır  ZEMBİLİN HİKAYESİ Mübarek mütebessimdir refiktir yumuşaklığı sever  Ufacık çocukları bile muhatap edinir onlara nasihat eder  İnsanların çekinmeden soru sorabilmelerini çok ister  Ancak üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun şeyhülislamı halkın gözünde destan kahramanı gibidir  O ne kadar mütevazı olursa olsun karşısındakileri ter basar huzurda sıkılırlar  Mübarek pratik bir yol bulur  Zembilini camdan sarkıtır  Sorusu olan bir kağıda yazıp zembile bırakır  Mübarek derhal cevabını yazar ve yine zembille sallandırır aşağı  Düşünürseniz zor iştir  Her gün önünüze gelen yüzlerce kağıt ve birbirine benzeyen sıradan sualler  Ama o bunu kurtuluşunun sermayesi bilir  Öyle ya insanlara Allah’ın dinini öğretmekten güzel iş mi vardır? Mübarek çok merhametlidir kendisine ve çevresindekilere yapılanları görmezden gelir ancak mukaddesatımıza saldıranlara acımaz  Hatta sultanı tavır koymaya zorlar  Yavuz’u Çaldıran savaşına sürükleyenlerden biri odur  Yine Mısır Seferini sonuna kadar destekler  Rodos'ta geçen yıllar Kanuni bütün Avrupa'yı hizaya sokar  Ancak Rodos hâlâ Akdeniz'in çıbanıdır  Zembilli Ali Efendi Padişah'ı sefere inandırır  Mübarek gözü kara bir cihad sevdalısıdır  Hatta yiğitlere yoldaş olur adanın fethine katılır  Eli kanlı eşkıyalara fitneci şovalyelere karşı savaşır  Rodos ele geçince burada kalmaya niyetlenir  Ömrünün son demlerini yerli halka İslâmiyeti anlatmakla geçirir  Burada medreseler imaretler kurar ve ileri yaşına rağmen yıllarca imamlık yapar  Nice Rum'un hidayetine vesile olur ki Rodoslu Müslümanların mayasında onun gayretleri vardır  Mübareğin sonu hoş olur  Ayan beyan ölüme hazırlanır  O gün görülmedik şekilde neşelidir ve çevresindekilerle tek tek helalleşir  Talebeleri ayrılık vaktinin geldiğini anlar çok ağlarlar  Nurlu kabri Zeyrek yokuşunda kendi dergâhının bahçesindedir   | 
|   | 
|  | 
|  |