Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdullah, elacemi, kimdir

Abdullah El-Acemi Kimdir

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abdullah El-Acemi Kimdir



Abdullah El-Acemi Kimdir, Hakkında Bilgi

Abdullah El-Acemi Kimdir

Abdullah El-Acemi Hayatı

Abdullah El-Acemi Biyografisi


Abdullah El-Acemi Kimdir, Hakkında Bilgi



Abdullah El-Acemi Evliyânın büyüklerinden İsmi, Şeyh Abdullah el-Acemî'dir Abdullah El-Acemi'nin Doğum târihi bilinmemektedirAbdullah El-Acemi Haleb civârında Bire yakınındaki Kefertaşe köyünde ikâmet ederdi Bağ-bahçe ile uğraşır, çiftçilik yapardı Üstün hâller ve kerâmetler sâhibi bir zâttı 1242 (H 640) senesinde doğduğu yer olan Kefertaşe köyünde vefât etti Kabri ziyâret mahallidir


Menkıbelerinden bâzıları şöyle nakledilmiştir:


Zamânın sultânı Melîk Zâhir Mücirüddîn, bir defâsında Abdullah el-Acemî hazretlerinin köyüne gitmişti Abdullah el-Acemî bahçelerde bekçilik yapıyordu Melik onu bir bahçe içinde görüp:


"Ey Genç! Bize tatlı bir nar getir" deyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü Melik kesip tadına baktı ve; "Bu nar ekşi sen nasıl bekçisin narın ekşisini tatlısını ayırd edemiyorsun?" dedi

Abdullah el-Acemî kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediği için, ekşisini tatlısını bilmiyordu Melîk'in sözleri üzerine hem üzüldü hem de mahcûb oldu Gidip bir ağacın altında namaza durdu ve iki rekat namaz kılıp şöyle duâ etti: "Yâ Rabbî bana hangi narın tatlı olduğunu bildir, gidip Melîk'e vereyim"


Onun namaz kılışını ve duâ edişini seyreden Melik hayretinden atın üstünde donakalmıştı Çünkü ağaçlar da onunla secdeye gidiyorlardı Hayatında ilk defa böyle bir halle karşılaşıyordu Hayretle; "Ağaçlar! Evet, ağaçlar! O secdeye kapandıkça ağaçlar da secdeye kapandılar! Demek bu genç erenlerden!" diyerek atından indi Ayakta durarak Abdullah el-Acemî hazretlerine sevgiyle baktı Sonra koşup ayaklarına kapandı


Abdullah el-Acemî hazretleri geri çekilerek böyle yapmasına mânî olmak isteyince Melik Zâhir; "Sen namaz kılarken şu bahçenin bütün ağaçları seninle birlikte secdeye kapandılar Bunun kerametiniz olduğunu anladım Sen mübârek bir kimsesin"dedi Abdullah el-Acemî'nin; "Belki hâyâl gördünüz" buyurması üzerine;


"Hayır! Vallahi gerçek gördüm Melik aslında sizsiniz Biz Melik değil sizlerin hizmetçisiyiz" dedi


Bu konuşmalardan sonra Melik Zâhir ona duyduğu yakınlığı daha da artırmak istedi Ona ısınmış, kalbi kaynamıştı:


"Benim edebli ve sana lâyık bir kızım var Onu size nikahlamak isterim" O; "Efendim ben, malı mülkü olmayan, bir garibim" cevabını verdi


Fakat Melîk niyetinde kararlı ve çok ısrarlı idi Abdullah el-Acemî hazretleri onun bu samîmî ve candan isteği karşısında teklîfini geri çevirmedi Nikâhları yapıldı


Melik Zâhir saraya gidip durumu hanımına anlatınca o da memnun olup, kızının çeyizini düzdü Sonra, kızını sultan kızına lâyık bir şekilde develer yükü çeyizle gönderdi


Düğün alayı Abdullah el-Acemî'nin köyüne yaklaşınca haberciler durumu Abdullah Acemî hazretlerine bildirdiler Bu haber üzerine düğün alayını karşıladı Sultanın kızı bir deve üstünde tahtırevan içinde geliyordu Peşinde de katar hâlindeki develer üzerinde yükler dolusu eşyâ vardı Sultanın kızına yaklaşıp; "Ey Sultân kızı! Benim hanımım olmayı mâdem ki kabul ettin, şimdi senden bazı isteklerim var!" deyince kız; "Evet, buyurun söyleyin" dedi


"O halde şimdi, sen üzerinde bulunduğun deveden in! Üzerindeki o süslü elbiselerin yerine benim vereceğim şu sâde elbiseyi giy Sonra şuradaki bahçıvan evine gir" buyurdu


Kız isteğini memnuniyetle yerine getirdi


Melik Zâhir ile Abdullah el-Acemî hazretlerinin arasında geçen bu hâdise Irak'ta evliyâ bir zât ve talebeleri tarafından duyulmuştu Ziyâret etmek için Abdullah el-Acemî'nin köyüne geldiler


Köye geldiklerinde, Abdullah el-Acemî bahçede çalışıyor, bahçenin otlarını topluyordu Gelen ziyâretçi heyetinin reisi Allahü teâlâya duâ etti ve otlara işaret etti Allahü teâlânın izni ile otlar bir yere toplandı Abdullah el-Acemî hazretleri onları karşıladıktan sonra; "Niçin böyle yaptınız?" diye sordu O zât; "Efendim sizin yorulmamanızı, nasihat etmenizi istedim" deyince de;


"Biz, böyle olmasını isteseydik, Allahü teâlânın izni ile otlar toplanırdı Lâkin biz alın teri ile lokma yeriz" dedi ve alnında toplanan terleri sildi Terleri parmaklarından damla damla toprağa döküldü Sonra; "Ey bahçemin otları eski bulunduğunuz yere dönünüz" dedi Otlar bahçeye yayılıp eski hallerini aldılar


Ziyâretine gelen zât onun yanından ayrılmadı Vefâtına kadar hizmetinde ve sohbetinde bulundu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.