07-28-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Alaeddin-İ Attar Hayatı
Alaeddin-İ Attar Kimdir
Alaeddin-İ Attar Kimdir
Alaeddin-İ Attar, Buhârâ'da yetişen en büyük velîlerden İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin on altıncısı İsmi Muhammed bin Muhammed Buhârî, lakabı Alâeddîn'dir Doğum yılı belli değildir 1400 (H 802) senesinde Buhârâ'nın Cağanyân nâhiyesinde vefât etti
Alâeddîn-i Attâr'ın babası, Buhârâ'nın zengin eşrâfından idi Üç oğlu vardı Bunlardan büyük oğullarının isimleri; Şehâbeddîn ve Hâce Mübârek'tir Alâeddîn en küçükleri idi Babası vefât edince, oğullarına çok fazla mal kaldı Fakat Alâeddîn hiç mîrâs kabûl etmeyip, Şâh-ı Nakşibend Muhammed Behâeddîn-i Buhârî'ye talebe olmayı tercih etti Huzûrlarına varıp hâlini arz etti ve talebeliğe kabûl buyrulmasını istirhâm eyledi Behâeddîn Buhârî hazretleri Alâeddîn'e nazar ettikten sonra;
"Evlâdım bizim yolumuzda çeşitli mihnet ve sıkıntılar vardır Dünyâyı ve nefsini terketmek vardır Sen bunları yapabilecek misin?" buyurunca, Alâeddîn derhal;
"Yaparım efendim!" diye cevap verdi
"Öyleyse bugün bir küfe elma alıp, kardeşlerinin mahallesinde sat!" buyurdu Alâeddîn, soylu ve tanınmış bir âileye mensûb olmasına rağmen, kibirlenmeyerek, kardeşlerinin mahallesinde, hiç kimsenin sözüne aldırış etmeden, bağıra bağıra elma sattı Ertesi gün Şâh-ı Nakşibend'in huzûruna gelerek;
"Emirlerinizi yerine getirmeye çalıştım efendim " dedi Behâeddîn-i Buhârî;
"Bugün de kardeşlerinin dükkanı önünde satacaksın " buyurdu Alâeddîn; "Peki efendim!" diyerek, ağabeylerinin dükkanı önünde bağıra çağıra elma satmaya başladı
Ağabeyleri yanına gelip; "Bizi elâleme rezil etme, para lâzım ise, istediğin kadar verelim, mîrâsından daha fazlasını al, fakat bu işi bırak " dediler Alâeddîn hiç dinlemeyip elma satmaya devâm etti Ağabeyleri;
"Mâdem satacaksın, bizim dükkanın önünde satma, git başka yerde sat!" diye ısrâr ettiler O yine dinlemedi Bunun üzerine kendisine pekçok hakâret ederek, dövdüler Ne var ki, Alâeddîn-i Attâr hiçbir şeye aldırış etmedi Verilen emre göre hareket etmeye devâm etti Ertesi gün Şâh-ı Nakşibend hazretleri;
"Artık bu iş tamamdır " diyerek elma satışı işini bıraktırdı ve onu talebeliğe kabul buyurdu
Alâeddîn-i Attâr, evliyâlık makamlarında ve mârifette, Allahü teâlânın zâtına ve sıfatlarına âit bilgilerde o kadar yükseldi ki: "Alâiyye" ismi ile Silsilet-üz-Zeheb'e (en büyük âlimler ve velîler silsilesine) yeni bir şekil verdi Talebelerin maksadlarına daha çabuk kavuşabilme yolunu keşfedip, o yol ile hedefe varılmasını sağladı Büyük âlimler;
"Tasavvuf yollarının en yakını "Alâiyye yoludur" Bu yolun esâsı Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî'den, elde edilmesi ise Alâüddîn-i Attâr'dandır " buyurdular
Alâeddîn-i Attâr, yine vefâtına yakın buyurdu ki:
"Allahü teâlânın inâyeti ve Hâce Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin himmeti ile, müsâade edilseydi, bir nazarda bütün insanları vilâyet mertebesine kavuştururdum En önce Allahü teâlânın ezelî inâyetini görmek ve bundan ümitli olmak lâzımdır Bundan bir ân gafil kalmamalıdır Dâimâ muhtâc olduğunu düşünmelidir Allahü teâlânın küçük bir gadabını çok büyük görmeli, titremeli ve çok korkmalıdır "
|
|
|