![]() |
Eski Ramazanlar Yeni Müminler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Eski Ramazanlar Yeni MüminlerEski ramazanlar yeni müminler ESKİDEN NEYSE Ramazan, şimdi de odur ![]() ![]() ![]() Nefsin rağmına kulun melekleşmesi, şeytanın aksine Cennete ehil bir hâle gelip Kur’ân’laşması, hevâ ve hevesâtının tersine Ramazanlaşması, ‘nimetleri hayvan gibi yutmanın’ terkiyle nimetleri nimet bilmesi, nimeti vereni çok yakından tanıması, ‘nimet’ten ‘in’âm’a, ‘inâm’dan ‘Mün’im-i hakiki’ye ulaşması, kulluğu ve ibadetiyle bütün nimetlerin gerçek sahibine kendini tanıtması ve ibadetleriyle sevdirmesidir ![]() Çaba ve gayret bu ![]() ![]() ![]() Özellikle ağzı oruçlu olduğu için, midenin ağlamasına, inlemesine, sızlamasına ve kıvranmasına karşılık, nefsin sesini kısması, sinmesi ve boyun bükmesidir; kalbin ise huzura ermesi, ruhun rahatlamasıdır ![]() ![]() ![]() Ramazan bütün ibadetleriyle birlikte gerçek anlamda “fakr” mesleğinin yaşanması, fakirlikle “fahr” etmenin ve övünmenin anlaşılması, Allah’ın gınâsı karşısında kulun kendi yoksulluğunu dile getirmesi, böylece ebedi zenginliğe ermenin idrakine varılmasıdır ![]() Ramazan, kişinin “acz” mesleğini iliklerine kadar hissetmesi, bir çocuk gibi, acziyle sonsuz kudretin tecellisine ayna olmasıdır ![]() ![]() Bundan dolayıdır ki, bir mü’min için “eski Ramazanlar” da böyleydi, “yeni Ramazan” da, bütün gelecek Ramazanlar da böyledir ve böyle olacaktır ![]() Günümüzde olduğu gibi, “Ramazan”ın manasına yabancı olan insanlar, tarih boyu Ramazan’ları kendilerine göre değiştirmişler, kişisel alışkanlıklarını, nefsî arzularını öne çıkarmışlar, birtakım özlem ve beklentilerini de içine katarak “ah”lar, “vah”lar ve “eyvahlar” çekerek hayıflanmışlar ![]() Her Ramazan ayının gelişiyle birlikte, gazetelerde bu çeşit iç çekmeler yazılır, çizilir; radyo ve televizyon konuşmalarında “Nerede o günler, o günler başkaydı” gibi sözler söylenir ve anlatılır ![]() “Nerede o eski Ramazanlar?” sözünü söyleyenler, iki kısımdır ![]() ![]() ![]() O zamanlar Ramazan gelince bazı zenginler ve devlet erkânı bir ay boyu konaklarını açık bulundururlar, herhangi bir davete gerek kalmadan herkes iftar saatinde kapıdan içeri girer, iftarlarını yaparlar, teravihlerini kılarlar, dualarını ederler, çıkarken de bir kese içinde “diş kira”larını da alarak evlerine dönerlerdi ![]() ![]() ![]() Bir de “sadaka taşları” geleneğinde olduğu gibi, mahalledeki fakir fukara araştırılır, sorulur, öğrenilir, ona göre ihtiyaçları karşılanır, rencide edilmezdi ![]() ![]() Eski Ramazan özlemini duyanların ikinci kısmı ise, Ramazan’ı bir eğlence ve bir vakit geçirme mevsimi gibi görüp, Ramazan gecelerini gaflet içinde geçirenlerdir ![]() ![]() “Direklerarası eğlenceleri, karagöz-hacivat gösterileri” ve benzeri programlar o zamanlar da yapılıyordu, şimdilerde de “modernleştirilerek” devam ettiriliyor ![]() Ramazan’la uzaktan yakından alâkası olmayan bu çeşit gelenek ve alışkanlıkların, “Ramazanlaşan” bir mü’min için bir anlam taşımadığı zaten açık ve bellidir ![]() Bu anlayışta olanlar bayramı da aynı kategoriye tabi tutuyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Her meseleye maddî ölçülerle, dünyevî bakış açısıyla, menfaat hesabıyla, zevk ve keyf düşüncesiyle bakan kişiler için, Ramazan ayı da bir eğlence mevsimine dönüşmüştür ![]() Ramazan’la ve oruçla uzaktan yakından bir âşinalığı olmayan Bektaşi hiç sahura kalkmıyormuş ![]() ![]() ![]() “Ramazan” denince aklına sadece iftar sofraları gelen, “Ramazan geceleri”nden söz edilince “meddah, karagöz, saz ve çalgıdan” başka bir şey bilmeyen ve tanımayan insan, “Eski Ramazan”lardan hayıflansa ne fark eder, yeni Ramazan’lardan dert yansa neye yarar ![]() ![]() ![]() Yaşanan “en eski Ramazan” olarak bildiğimiz Saadet asrındaki Ramazan gecelerine baktığımızda Ramazan’ı bütün güzelliği ve şirinliğiyle tanıyoruz ![]() ![]() ![]() Hadislerde geçtiği üzere, “son on gece” anlamında “leyâli-i aşr-ı evâhır” meşhurdur ![]() ![]() Bugün Medine-i Münevvere’de Asr-ı Saadetten kalma aynı âdet ve gelenek devam ediyor ![]() ![]() ![]() Ramazan ayı boyunca ise, başta Mescid’in içi olmak üzere dış avlusu ve çevresi bir milyona yakın insanın iftar yapabileceği şekilde düzenleniyor, ona göre organize ediliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte benim de özlediğim, son yıllarda Rabbimin ihsanıyla bizzat yaşamaya çalıştığım ve her mü’minin burnunda tüten ve tatlı bir özlem duyduğu, tarih açısından eski, ama hazzı ve tadıyla yeni olan ve her zaman yenilenen, hep taze ve orijinal kalan “eski Ramazanlar” bu Ramazan’dır ![]() Kıymeti bilinince özlenen, özlenince gelişi iple çekilen, geldiğinde de bizden memnun olarak dönen Ramazan bu Ramazan’dır ![]() Bundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz, “Eğer ümmetim Ramazan’ın kıymetini hakkıyla bilmiş olsaydı, yılın bütün günlerinin Ramazan olmasını isterdi” buyururlar ![]() ![]() alıntı |
![]() |
![]() |
|