Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğruluk, istikâmet

Doğruluk (İstikâmet)

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğruluk (İstikâmet)






Doğruluk (İstikâmet)
DOĞRULUK
(İSTİKAMET)

Âyetler
1 "Emrolunduğun gibi dosdoğru olmaya devam et!"
Hûd sûresi (11), 112

Âyetin muhâtabı sevgili Peygamberimiz'dir O, doğru yolda, dürüst bir yaşayışa sahipti Zaten doğru yolda olan Peygamber'e "doğru ol!" emrini vermek, "doğrulukta devam et!" anlamındadır Bu sebeple tercümeyi buna göre yaptık
Emrolunan sınırlar içinde, emrolunan şekilde dürüst bir yaşayışı sürdürmek, takdir edileceği gibi büyük bir ciddiyet, hassasiyet ve gayret ister Bu ise zor bir iştir Nitekim Peygamber Efendimiz de bu âyetten ötürü, "Beni Hûd sûresi kocalttı" buyurmuştur (bk Tirmizî, Tefsîru sûre (56), 6)
Şu kadar var ki, dosdoğru olmak, zorluğuna rağmen, imkânsız değildir Zira dinimizde güç yetirilmeyecek bir yükümlülük yoktur Allah hiç kimseye güç yetiremeyeceği yükü yüklemez [bk Bakara sûresi (2), 286]
2 "Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara melekler gelerek: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennetle sevinin Biz, dünya hayatında da âhirette de sizlere dostuz Esirgeyip bağışlayan Allah'ın ikrâmı olarak (cennette) canınızın çektiği ve dilediğiniz her şey sizindir' derler"
Fussilet sûresi (41), 30-32

Allah'a inanan, sonra da bu inanca uygun olarak dosdoğru yaşayan, söz ve hareketinde dürüst davranan, hilekârlığa sapmayan insanlara zaman zaman melekler gelirler; "Gelecekten endişe etmeyin, geçmişe üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin, neşelenin" derler Zira bir başka âyette belirtildiği gibi zaten "Allah'ın dostları için ne korku ne de hüzün vardır" [bk Yûnus sûresi (10), 62]
Ölüm anında, kabirde, yeniden dirilme sırasında, hâsılı korkulu her zamanda dürüst mü'minlere gelen melekler, kendilerine dünya ve âhiret hayatında dost olduklarını da söylerler Yalnız olmadıkları müjdesini verirler Sonra da gafûr ve rahîm olan Allah'tan bir lutuf ve ikrâm olarak cennette canlarının çekeceği, isteyecekleri her şeyin kendilerini beklediğini, bununla sevinmeleri gerektiğini hatırlatırlar Bunca nimet, ikrâm ve iltifat, "rabbimiz Allah'tır diyen, sonra da dosdoğru gidenler" içindir Yani iman ve doğruluk (istikamet) sebebiyledir Bütün bunlar iman ve istikametin insan hayatında ne kadar önemli iki esas olduğunu göstermektedir Zira büyük ikrâmlar, kıymeti yüksek olanlar içindir
3 "Rabbimiz Allah'tır diyenler sonra da dosdoğru olanlar için ne korku vardır ne de hüzün Onlar cennetliktir İşlediklerinin karşılığı olarak cennette temelli kalacaklardır"
Ahkâf sûresi (46), 13-14

Tek Allah'a inanan ve doğruluğu hayat prensibi edinenler için korku ve hüzün söz konusu değildir Böylesi insanlar cennetliktir Gösterdikleri üstün başarının ödülü olarak cennette temelli kalacaklar, oradan çıkarılmayacaklardır Bir önceki âyette melekler vasıtasıyla müjdelenen gerçekler, bu âyette doğrudan Allah Teâlâ tarafından duyurulmaktadır Ayrıca da "cennette ebedî kalacakları" ilâve edilmektedir Bu, devamlı mutluluk garantisidir Bitip tükenmeyecek bir mutluluktan sonra, geriye ne kalır ki?
O halde bir kere daha söylemekte fayda vardır; iman ve istikamet ebedî mutluluktur Rabbim cümlemize nasip etsin
Hadisler

86 Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:
- Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol!" buyurdu
Müslim, İmân 62 Ayrıca bk Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12

Süfyân İbni Abdullah
Künyesi Ebû Amr veya Ebû Amre olan Süfyân, Sakîf kabilesine mensup olduğu için es-Sakafî nisbesiyle anılmaktadır Sakîf kabilesinin temsilcileri ile birlikte gelip müslüman olmuştur Hz Ömer kendisini Tâif'e zekât memuru olarak görevlendirmiştir Süfyân Resûlullah'dan 5 hadis rivayet etmiştir Rivâyetleri Müslim, Tirmizî, İbni Mâce, Dârimî ve Ahmed İbni Hanbel tarafından nakledilmiştir Kendisinden çocukları Âsım, Abdullah, Alkame, Amr ve Ebu'l-Hakem hadis rivayet etmişlerdir
İslâm'ın en özlü tariflerinden birini, onun suali üzerine öğrenmiş bulunmaktayız
Allah ondan razı olsun
Açıklamalar
Hadîs-i şerîfin râvisi Süfyân İbni Abdullah Peygamber Efendimiz'e isteğini son derece nazik sınırlar içinde arzetmiş, "Bana İslâmiyeti tarif et" deyip geçmemiş, "Bana İslâmiyeti öylesine özlü, açık ve kapsamlı tarif et ki, bir daha senden başkasına sorma ihtiyacı duymayayım" demiştir İstek, olabildiğince güzel Ancak cevabı, sanıldığı kadar kolay değildir Resûl-i Ekrem Efendimiz'in verdiği cevabı bilmeyecek olsaydık, aynı soruya bizler ne cevap verirdik? Bir düşünmek gerek
Efendimiz, peygamberlik birikimi ve cevâmiü'l-kelim (az sözle engin mânâlar dile getirme) özelliği ile bu zorlu isteği, "Allah'a inandım de, sonra dosdoğru ol"diye iki cümlecikle cevaplamıştır Hadisin bir rivayetinde cevap, "Rabbım Allah'tır de, sonra dosdoğru ol!" şeklindedir Peygamber Efendimiz'in bu nefis ve veciz cevabı ile, konunun başında meâllerini verdiğimiz iki âyetteki "Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlar" ifadeleri arasındaki uyum pek açıktır Yani Efendimiz'in cevabı, bu ayetlerden alınmıştır Sünnet-i seniyyenin, Kur'ân-ı Kerîm kaynaklı olduğubu örnekte son derece net olarak görülmektedir
1520 numarada tekrar gelecek olan hadisimiz, "Tevhid ve istikamet, işte size İslâmiyet" mesajını vermektedir İstanbul'un işgali günlerinde Anglikan Kilisesi'nin "İslâmiyet, fikre ve hayata ne getirmiştir?" sorusuna, o zamanlar "Dâru'l-hikmeti'l-İslâmiyye" âzasından olan Bedîüzzaman Said Nursî'nin verdiği, "İslâm, fikre tevhid, hayata istikamet vermiştir"cevabı, hadisimizin bir başka şekilde ifadesinden ibaret olup son derece yerindedir
Tevhid ve istikamet (doğruluk), İslâm'ın tanıtımında iki temel unsur olunca, bunların tarifi de İslâmî esaslara göre yapılacaktır Başka düşünce ve sistemlerin tesbit ve kabullerine asla itibar edilemez Herşeyden önce istikamet, hâlis bir tevhid inancına dayanmalıdır Temelinde tevhid bulunmayan istikametten söz edilemez Hayata istikâmet veren Allah'ın birliği inancıdır Zira gerek âyetlerde gerekse hadisimizde "rabbım Allah" dedikten sonra "doğru olmak"tan bahsedilmektedir Ancak hemen işaret edelim ki, "Tevhid inancına sahip olan herkes, dürüst bir hayata sahiptir" de denilemez Çünkü istikâmet, tevhid'in zarûrî neticesi değil, aksine tevhid, istikametin vazgeçilmez ön şartıdır
İstikamet üzere yaşamak, fevkalâde dikkat ve gayret ister Yine de tam olarak başarılamayabilir Nitekim Fussılet sûresi'nin 6 âyetinde " Hepiniz Allah'a giden doğru yolu tutun, O'ndan bağışlanmak dileyin" buyurulmuştur Buradaki mağfiret isteme tavsiyesi, istikametteki kusurlarla ilgilidir Bir hadîs-i şerîfte de Hz Peygamber "Tam anlamıyla başaramazsınız ya, siz (yine de) dosdoğru olun!"(İbni Mâce, Tahâret 4; Dârimî, Vudû 2; Muvatta', Tahâret 36) buyurmak suretiyle doğruluğun ne kadar zor olduğunu dile getirmiş, buna rağmen dürüstlükten asla vazgeçilmemesi gerektiğini de bildirmiştir Zira meşhur kâidedir; "Tamamı elde edilemeyenin tamamı terkedilmez"
Doğrulukta kalbin ve dilindürüstlüğü pek büyük önem arzetmektedir Kalp, beden ülkesindeki tüm organların reisidir Tek Allah'a iman edip dürüstlüğü benimseyen bir kalp, diğer organları etkiler Dil, kalbin tercümanıdır Onun doğruluğu ve eğriliği de diğer organların tavırlarına tesir eder Nitekim bir hadis-i şerifte "Her sabah bütün organların dil'e hitaben; bizim hakkımızda Allah'dan kork Biz sana bağlıyız Sen doğru olursan biz de doğru oluruz Sen eğri olursan biz de eğriliriz" (bk 1524 hadis) dedikleri bildirilmiştir Bu, doğru sözlü olmanın önemini göstermektedir Hatta bir başka hadiste de Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: "Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz" (Ahmed b Hanbel, Müsned III, 198) O halde özüyle sözüyle dosdoğru olmak gerekmektedir Peygamberimiz'in "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol!" tavsiyesinin mânası budur İslâm da bundan ibarettir
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 İslâmiyeti pek kısa bir şekilde tevhid ve istikamet olarak tarif etmek mümkündür
2 Peygamber Efendimiz kendisine arzedilen isteklere cevap verirdi
3 İstikamet, imanın kemâlini gösteren bir derecedir
4 Sahâbe-i kirâm İslâm'ı öğrenmeye ve yaşamaya pek istekli idiler
5 Ne istediğini açıkca söylemek, istenilen cevabı almanın ön şartıdır
6 İstikamet, dünya ve âhirette mutluluk demektir
`
Riyazüs Salihin


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.