Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
açıklama, farz, faziletini, hükümlerini, olduğunu, pekiştirme, zekâtın

Zekâtın Farz Olduğunu Pekiştirme,Faziletini Ve Hükümlerini Açıklama

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zekâtın Farz Olduğunu Pekiştirme,Faziletini Ve Hükümlerini Açıklama






Zekâtın farz olduğunu pekiştirme,faziletini ve hükümlerini açıklama
ZEKÂTIN FAZİLETİ
ZEKÂTIN FARZ OLDUĞUNU PEKİŞTİRME,
FAZİLETİNİ VE HÜKÜMLERİNİ AÇIKLAMA

Âyetler

1 "Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin"
Bakara sûresi (2), 43

İslâm'ın beş temelinden biri olan ve hicretin ikinci yılı ramazan ayından önce farz kılınan zekât, belli şartlar altında belirli bir miktar malı lâyık olan kimselere vermek demektir Malî ibadetlerin en başında yer alır Önemi dolayısıyla Kur'ân-ı Kerîm'de seksenden fazla yerde namaz ile birlikte zikredilmiştir
Zekât farzınının yerine getirilmesini açıkça emreden âyet-i kerîme, aslında Ehl-i kitap ile ilgili âyetler arasında yer almaktadır Bu da geçmiş şeriatlarda da zekât farzının bulunduğunu göstermektedir

2 "Onlara, ancak, dini Allah'ın emrettiği şekilde yaşayarak ve hanîfler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu Doğru din de budur"
Beyyine sûresi (98), 5

Ehl-i kitap ve müşriklerin durumlarını anlatan Beyyine sûresi içinde bulunan âyet-i kerîme, bütün dinlerde yer alan vazgeçilmez nitelikteki üç esası belirlemektedir: Tevhid, namaz, zekât
Bu belirleme, Allah'ın birliğine inanmak ve O'nun emrettiği şekilde dini yaşayarak namaz farzını yerine getirmek ne kadar önem arzediyorsa, zekât vermenin de aynı değeri ve önemi taşıdığını göstermektedir Zira bütün ilâhî kitapların açıkladığı hak ve doğru dinin tarifi, tevhid, namaz ve zekât ile yapılmış olmaktadır Zira âyetteki "Doğru din budur" tesbiti bunu ifade eder

3 "Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin"
Tevbe sûresi (9), 103

Zekâta sadaka da denilmektedir Nitekim bu âyetteki sadaka kelimesi, farz olan zekât anlamındadır Âyetin, mal-mülk kaygısıyla cihaddan geri kalan birkaç müslüman hakkında indiği bilinmektedir Tövbelerinin kabul edilmesi üzerine bu müslümanlar, mallarını sadaka olarak vermek istemişler, Hz Peygamber de "Mallarınızı almakla emrolunmadım" buyurmuştu Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti göndererek, o müslümanların hem mânevî açıdan temizlenmelerini, hem de mallarının kendilerine yaptığı olumsuz etkiden kurtulmalarını sağlamış olmaktadır Zira zenginin servetindeki fukara hakkı o servet için sanki bir leke gibidir Aynı zamanda zenginin duygu dünyası açgözlülük ve cimrilik gibi düşük huylarla kirlenmiş olabilir Zekât işte bu iki türlü kirliliği birden temizleyen malî bir ibadettir
Böylece zekâtın asıl faydasının onu alana değil, verene ait olduğu anlatılmış olmaktadır
Zekât farzının dindeki yeri, fazileti, faydası ve onunla ilgili bazı hükümler aşağıdaki hadislerde görülecektir
Hadisler
1209 İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İslâm dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak"
Buhârî, Îmân 1, 2; Tefsîru sûre (2), 30; Müslim, Îmân 19-22 Ayrıca bk Tirmizî, Îmân 3; Nesâî, Îmân 13
Açıklamalar
"İslâm; Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmaktan oluşan beş temel üzerine kurulmuştur" diye tercüme etmek de mümkün görünen 1077 numarada geçmiş ve 1274 numarada yine gelecek olan hadîs-i şerîf, zekâtın İslâm'ın beş temel esasından biri olduğunu ifade ettiği için burada zikredilmiştir
“Bu İslâm'dır” veya “İslâm'ın esasıdır” denen her şey, hiç şüphesiz, İslâm dini açısından son derece önemlidir İşte bu sebeple hadiste sayılan beş esastan her biri birer farz-ı ayn niteliğiyle, yani birilerinin yerine getirmesi ile diğerlerinin üzerinden asla düşmeyen, herkesin bizzat kendisinin işlemesi gereken ilkeler olmaları dolayısıyla Müslümanlığın yaşanması bakımından vazgeçilemez esaslardır Zekât da bunlardan biridir
Zekât, kelime olarak temizlik, artma, lâyık olma, bolluk ve bereket içinde yaşama anlamlarına gelir Dinimizde ise, üzerinden bir sene geçmiş olan nisap miktarı malın yüzde iki buçuğunu veya kırkta birini bir fakire vermektir
Böylesi bir malî ibadete "zekât" denilmesi, zekâtı verilen malın artmasından ve âhirette sevaba vesile olmasından ötürüdür Bu artış, "Allah rızâsı için her ne harcarsanız, muhakkak Allah onun karşılığını verir" [Sebe' sûresi (34), 39] âyetinin teminatı altındadır
"Zenginlerin mallarında isteyen fakirin de, iffetinden dolayı istemeyen fakirin de hakkı vardır [Zâriyât sûresi (51), 19] Bu âyetle belirlenmiş olan hakkını zenginden alan fakirlerin duyacağı gönül ferahlığının o malın artışında etkisi olacağı gibi, bu hakkı teslim etmeyenlerin malının bereketsizliğinde hatta bir şekilde eriyip gitmesinde de aç gözlerin eritici tesiri olsa gerektir Zekât, mevcut malın kırkta bir ölçüsünde eksilmesi gibi görünse de, başkalarının hakkından arındırılmış bir malın artacağına dair ilâhî garanti verilmiştir Toplumda görülen gerçek de budur Zekâtını verenlerin malları bir şekilde artmakta, cimrilik edip zekât vermeyenlerin servetleri ise, eninde sonunda eriyip gitmektedir
Sosyal dayanışmayı hemen hemen her sistem kabul ve teşvik eder İslâm dini ise, onu bir "hak" olarak kabul eden ve mutlaka yerine getirilmesi gerekli bir farz hükmüne yükselten yegâne dindir Bu sebeple hadisimizde de görüldüğü gibi zekât, İslâm'ın beş temel esasından sayılmıştır
İslâm'ın bütün esasları gibi zekât ilkesi de Kitap ve Sünnet ile sabit ve İslâm tarihinin başlangıcından, (hicretin ikinci yılından) beri ümmet-i Muhammed içinde yaşayagelmiş dinî bir emirdir Zekât'ın inkâr edilerek verilmemesi savaş sebebidir Nitekim ilk halife Hz Ebû Bekir'in, zekât ile namazın arasını ayıranlara yani namaz kılıp da zekât vermeyenlere savaş açtığı bilinmektedir
Beş esasın hadisimizdeki sayımı, farz oluş sırasına göre bir sayım değildir Bu beş ibadet niteliklerine göre bir sıralamaya tâbi tutulmuştur Şöyle ki; ibadetler ya fiilî ya da terkî niteliklidir Fiilî olan yani bir iş olarak ortaya konan ibadetler de kelime-i şehâdet gibi lisânî, namaz gibi bedenî, zekât gibi malî, hac gibi hem malî hem bedenîdir Yeme-içme ve cinsî ilişkiden vaz geçme esasına dayalı olan terkî ibadet ise oruçtur İşte hadisimizde bu beş ibadet bu noktadan ve bu sıra ile sıralanmıştır
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 İslâm'ın beş esasından biri olarak zekât, şartlarını taşıyanlar için farz-ı ayn bir ibadettir
2 Zekâtı inkâr eden kâfir olur
3 Zekât, İslâm toplumlarında sosyo-ekonomik şartların ıslahını hedef alan bir malî ibadettir
4 Zekât, ölçüleri ve harcama yerleri belirlenmiş dînî bir vergidir Onu laik düşünce ve ölçülerle belirlenen ve harcanan vergilerle karıştırmamalıdır
Riyazüs Salihin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.