|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| gerçekleşen, hamdi, kalyoncu, olay, yalnız, ölüm |
Yalnız Gerçekleşen Olay Ölüm-- Hamdi Kalyoncu |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalnız Gerçekleşen Olay Ölüm-- Hamdi KalyoncuYalnız gerçekleşen olay ÖLÜM-- Hamdi Kalyoncu İnsanın asla kaçamadığı, istese de istemese de, eninde sonunda başına gelecek bu müthiş olayı herkes tek başına tatmak zorunda İşte, belki olayın en ürkütücü yönü de bu olsa gerek![]() Herkes kendi ölümünü yaşayacak! Ve o “ölüm” bütün lezzetleri kıracak! Bundan kaçış yok Tüm hayatınız boyunca kazandıklarınızı verseniz bile, uğrunda bedel olarak hayatınızı tükettiğiniz ve sahibi olduğunuzu zannettiklerinizin tamamını da verseniz, geçen ömrünüzün bir saniyesini bile geri alamayacağınız kesin! En ufak bir kayıptan etkilenen zayıf bir psikolojik yapıya sahip olan biz insanoğlu, iliklerimize değil, ruhumuza kadar soyulacağımızı bile bile rahat olabilir miyiz?Bazen ikiz, arada üçüz, nadiren dördüz, beşiz doğmuş olsa da denebilir ki, insanoğlu yalnız doğar, belki birlikte yaşar ama mutlaka yalnız ölür Sevdikleri ile, hatta bazı dönemlerde eşyaları ile birlikte gömülmüş olmaları bile, tek başına ölmüş olma gerçeğini değiştirmez![]() Birbirine benzemediği için sınıflandırılamayan ve başkalarına devredilemeyen tek şey; ölüm! Asla kaçamadığı, istese de istemese de, eninde sonunda başına gelecek bu müthiş olayı herkes tek başına tatmak zorunda İşte, belki olayın en ürkütücü yönü de bu olsa gerek![]() Kayıplarda önemli olan, kaybın kendisi değil, ona verilen önem ve atfedilen değerdir Kaybedildiği düşünülen şeylerle, kaybeden arasında kurulmuş bağ, kişinin kayıp karşısında vereceği tepkinin derecesini tayin eder![]() Ölüm ise, hayatla ve hayattakilerle kurulmuş bütün bağları etkiler; keser, kırar, koparır, atar Tüm elde edilenler ve biriktirilenler de elden alınır Özellikle maddi bağlar tamamen kesilir Kişinin parası-pulu, malı-mülkü, bağı-bahçesi, menkulü-gayrı menkulü, hanı-hamamı, evi-barkı; hulâsa uğrunda bir ömür tükettiği tüm serveti elinden alınır Sahibi olduğu ya da sahip olduğunu zannettiği şeyler üzerinde hiçbir söz hakkı, tasarruf imkânı kalmaz İlgi duyduğu, yakını olduğu eşinden, dostundan, çoluğundan çocuğundan, sevenlerinden ve sevdiklerinden tam bir koparılışla karşı karşıya kalır Hatta nice tehlikelerden sakındığı, bakıp koruduğu, beslediği, herkesten ve çok şeyden üstün tuttuğu, özenle süslediği vücudundan bile![]() !Hem öyle bir ayrılış ve koparılış ki, kimsenin yardım edemediği, hafifletemediği, geciktirmeye gücünün yetmediği, kendi üzerine alamadığı, kimseninkine benzemeyen, sadece kendine özel bir ayrılış ![]() !Paskal’ın dediği gibi; “Bir başkasının yerine ölsem, darağacındaki bir dostumun yerini alsam bile, ölen o değil yine benim Gözleri önünde kendisi için öldüğümü gören dostum, muhakkak ki ölümüme minnet veya pişmanlık duygusu ile katılacaktır Ancak ölümü ikimiz de taban tabana zıt bir şekilde tecrübe etmiş olacağız Mümkün olan bütün ölümler içinde yalnız bir tanesi vardır ki, diğerlerine benzemez O da benim ölümümdür Çünkü diğer bütün ölümlerde en yakınlarımız bile ölse, benim dışımda kalırlar ” (F Karaca, s 48)Gün gelip de, adımız ölümle yan yana yazıldığında ![]() ! Ölüm![]() ! Pek çok kimse için, Türkçe’de dört harfli en soğuk kelime belki “Ölüm!”Tasavvuru bile insanları ürkütmeye yetiyor Ölüm ! Kaçınılmaz son mu?!Toprağa girmek, toprak olmak, toprak dolmak! Bir tasavvuf erinin sözleri ile; “Hangi güzel yüz ki, Toprak olmadı! Hangi güzel göz ki, Toprak dolmadı ! Çoğu kimsenin, hiç yokmuş ve asla olmayacakmış gibi davrandığı, ama kimsenin hiç bir zaman kaçamayacağı, hayata gözlerini açmış herkesin, her canlının bu hayattaki son durağı! Kaçınılmaz gerçek!Bu büyük gerçek karşısında kimilerinin beti benzi atarken, kimileri de ölümden habersiz gibi yaşar Sorası gelir insanın, önce kendine, sonra herkese; “Haberin var mı ha![]() ?Necip Fazıl’ın sorduğu gibi; “Şu geçeni durdursam, Çekip de eteğinden! Soruversem, Haberin var mı öleceğinden?” Geride kalanların bir gece bile misafir etmekten çekindikleri! En sevdiklerini bile hiç gözlerini kırpmadan bir çukura attıklarında ve bitti- gitti diye ilan ettikleri son; ölüm! Gerçekten bir son mu? Bir saniye önce diri olan kişi, ölümle artık cansız mı? Cansız beden ![]() ! Hatta beden bile değil; ceset! O güzelim bedeni cesede çeviren bu müthiş değişim ne? İnsanoğlunun hazin sonu, gerçekten bir son mu? Yani bir yok oluş mu?Bu hârikulâde hayat, bu muhteşem yaratılış, ölüm gibi bir sonla kesin bir yok oluşa gidecekse hayatın anlamı ne? Ve Ne oluyor, nasıl oluyor da her şey birden bire bitiveriyor? Nasıl? Ne oluyor ve nasıl oluyor da dünyayı parmağında oynatanlar, parmağını bile oynatacak mecalden yoksun kalıyor? Gören göz görmez, işiten kulak işitmez oluyor ! Neden? Son mu bu? Sonumuz bu mu olacak? Toprak mı? Öyleyse bu hayatı niye yaşıyoruz? Bunca zahmet, bunca koşuşturma neden? Ne anlamı var bütün bunların? Bütün yollar bir gün bir çukura çıkacak, ya da inecek olduktan sonra?!Ölüm, meçhule bir yolculuk mu yoksa ![]() ? Yine şairin dediği gibi;“Artık demir almak vakti gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan! Bir çok gidenin herbiri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; Dönen yok seferinden !”Öyle ya, kimse dönmediğine göre! Ya memnun değillerse ve de dönemiyorlarsa? Gün gelip de adımız ölümle yanyana yazıldığında, bütün bu soruları sormak için çok geç olacak O gün hiç de uzak olmasa gerek Çünkü; Doğan Her Canlı, Ölmek İçin Yeterince Olgundur![]() !
|
|
|
|