![]() |
Sevgide Ayar Ve Olcu |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Sevgide Ayar Ve Olcusevgide ayar ve olcu ![]() Bir yazıya konu olabilecek ne özelliği olabilir bir dut ağacının, şeklinde bir sorunun zihinlere takılması muhtemeldir Doğrusu, kendisinden bahsedeceğim dut ağacının öyle sıradışı bir hüneri de yoktur (gerçi o meyveleri bile, üzerlerinde tefekkür edildiği vakit yeterince mükemmeldir ya, yalnızca, alışan gözlerimize ve midemize sıradan gelmektedir) Bu yazının satırlarında mevzubahis edilmesinin en önemli sebebi, onun bahar boyunca verdiği meyveler ve onların hazin akibetidir Evvela, tahayyülünü kolaylaştırmak maksadıyla, ağacı tasvir etmeye çalışmak isterim müsaadenizle Bu ağaç, şehr-i istanbul’un namı duyulmuş bir ilçesinin –gerçi her bir ilçesinin muhtelif yönlerden şöhreti mevcuttur- yine çeşitli yayın organlarından veya bizatihi orada bulunmakla aşina olunan mahallerinden birinde, nisbeten sakin bir sokağın kenarında, belirsiz geleceğinin mahzunluğuyla beklemektedir (hangi ağacın geleceği belirlidir ki!) Boyu ise, bir apartmanın – ki, o “bir apartman” nacizane bu satırların sahibinin ikamet ettiği apartmandır - üçüncü katına (ve yine o üçüncü kat da, yine aynı erkişinin oturduğu kattır) ve ağaç ile bu satırların sahibi bazı geceler iki sırdaş gibi yarenlik etmektedirler Her rüzgarda kulaklara ilkin o güzelim ve talihsiz dut ağacının yapraklarının hazin iniltileri dolar ve belki de bahtsızlığını terennüm etmektedir, kim bilir! Yazımızın mecraından çok sapmadan, tasviri burada noktalayarak, mevzunun mihrabına, dut ağacına ve dutlara dönuyorum Bir dut ağacı, meyvelerinin ne tür bir duruma maruz kalması halinde bahtsız olabilir? Zannediyorum, birçoğumuzun aklına, çocukların istilasına uğraması gelecektir Bu, ihtimal dahilinde olsa da, o ağacın mevsimsel akibetini trajik olarak algılamama sebep olan şey, çocukların istilasına maruz kalması değil, -bu durum ağacın sahibini üzebilme ihtimali olan bir davranış olsa da, dalları kırılmadığı muddetçe, ağacın memnuniyetle mukabelede bulunacağı bir durum olur, çunku insanların istifadesi için takdir edilmiştir- onun bir mevsim verdiği o güzelim meyvelerinin rağbet görmemesidir Ve işlevini icra etmekten mahrum bırakılmış olur Bir mevsim boyunca, kaç kilo dutun yere düştüğüne dair bir tahminim bulunmamakla birlikte, pek az kişinin o güzelim dutlardan istifade ettiğine ve toplanması için bir çabaya girmediğine tanığım bir elin parmaklarını geçmez (belki bazı geceler o ağacın dibinde, binanın dükkan katının onünde, yerden bir metre kadar yukseklikte olan basamağa oturup telefonla gorusmeler yapan genç istifade etmiştir) yere o kadar çok dut düşmüştür ki, maalesef, üzerlerine basılıp ezilmelerinden ötürü kaldırımda oluşan karalık hemen fark edilir Onları çiğneyip geçenlerin ne tür bir rahatlıkla bunu yaptıklarını merak etmiyor da değilim, o da başka bir mevzudur doğrusu Sahipsiz olmasının bunda etkisi var mıdır acaba? Onu oraya kimin diktiğini bilmiyorum ve mahallenin ekseriyetinin de bunu bildiğini zannetmiyorum Fakat sahipsiz kaldığı apaçık ortada Bir Anadolu şehrinde, bahçenin içinde olsa, dallarından, çocukların o minik elleri eksik olmazdı hor görüldü kısacası o dutlar hor görülmekle kalmadı, üzerlerinden geçen ayaklar hiç ızdırap uymadılar kanaatimce “insan oğlu nankördür” buyuruyor Rabbimiz kıymet bilmez, elinden gidince anlar bazı şeylerin kıymetini var iken, har vurur hor görür olmayınca veya nicelik olarak azalınca da, bol olduğu veya olacağı günlerin özlemiyle yanıp tutuşur içten içe tekrar elde edince (kendisinin dahli yoktur bunda, Kerem olan, sonsuz sehavetiyle ve merhametiyle ikram etmektedir), kısa bir süre sonra eski tas eski hamam biz buna kısaca, ülfet, yok yok bu ülfetle tabir edilecek kadar hafif olmamalı ama neyse o halde, kıymeti bilinmeyen, bilmeyenlerin elinden alınıp emanette ehil olanlara tevdi edilmez mi!? vesselam |
![]() |
![]() |
|