Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dağlar, olmasaydı

Şu Dağlar Olmasaydı

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şu Dağlar Olmasaydı






Şu dağlar olmasaydı



KUR’ÂN’IN sıklıkla ibret nazarlarımıza sunduğu kâinat âyetlerinden biri de dağlardır Yüce Kitabımızın düzinelerce âyetinde dağlara birer tevhid delili olarak gönderme yapılır On iki âyet, dağların “sağlam” yapısına dikkat çeker (1) Bu âyetlerin üçünde, yeryüzünün bizi sarsmaması için dağların dikildiği belirtilir(2) Başka bir âyet de, yine bu anlama uygun şekilde, dağları birer “kazık” olarak niteler (3)

Yirmi üç sene boyunca, çeşitli zamanlarda, farklı yerlerde, farklı şartlar altında inen Kur’ân âyetleri, bu konuda da tam bir bütünlük teşkil edecek şekilde, sanki bir defada inmişçesine aynı vurguyu yapıyor, aynı anlamı destekliyor, aynı dersi veriyor

İş bu kadarla da bitmiyor Kur’ân, bu dersleri verirken getirdiği tanımlarla, indiği zamanı aşıyor, asırları atlıyor ve insanlığın ancak on dokuzuncu yüzyılda yakalamaya başladığı bir anlayışa uygun resimler çiziyor

Şöyle de söyleyebiliriz:

Kur’ân’ın indiği dönemde insanlığın kâinat anlayışı bugünkünden çok farklı olduğu gibi, dağlar konusundaki bilgi ve inanışları da farklı idi O dönemde beşer eliyle yazılan bir kitabın beş on yerinde dağlardan söz edilecek olsaydı, bugün bizim yadırgayacağımız pek çok şey öyle bir kitapta karşımıza çıkardı Oysa Kur’ân’ın dağlardan söz edişi, sanki bugün inmiş âyetlerin ifadesiymiş gibi bize âşinâ geliyor Bu konuda henüz öğrendiğimiz bilgiler ışığında âyetlere kulak verdiğimizde, Kur’ân’ın bize hitap ettiğini ve bizim dilimizle konuştuğunu görüyoruz

Zamanımızda jeoloji kitapları da dağların köklerinden söz etmektedir Çünkü yerkabuğunun kesitleri, dağların bulunduğu bölgelerde, toprağa kök salmış bir ağacı hatıra getirecek biçimdedir Normal olarak karalarda 30 km civarında kalınlığa sahip bulunan yerkabuğu, dağların altında, daha azalmış bir yoğunlukla, derinlere inecek şekilde düşey olarak genişlemekte ve altındaki manto tabakasına bir ağaç kökü, yahut bir çadır kazığı gibi saplanmaktadır Öyle ki, bir dağın yahut dağ silsilesinin yeraltındaki kısmı, bir buzdağını andırır şekilde, görünen kısmının on veya on beş mislini bulabilmektedir: 9 km’ye yakın yüksekliğine karşılık yerin 125 km derinine kök salmış Everest örneğinde olduğu gibi

Dağların bu yapısı ile yeryüzünün bizi sarsmaması arasındaki ilişki, bugün bizim de rahatlıkla görebildiğimiz bir gerçektir Artık çok iyi biliyoruz ki, yeryüzünün kıt’aları, birbirine komşu levhalar halinde, kızgın kayalardan oluşan bir zemin üzerinde yüzmektedir Diğer etkenlerden başka, Dünyanın kendi ekseni ve Güneş etrafındaki hareketleri de bu levhaları, altlarındaki kızgın ve yumuşak zemin üzerinde sürekli olarak harekete sevk etmektedir İşte burada dağların sağlam bir şekilde yere tespit edilmiş ve manto tabakası üzerine birer kazık gibi çakılmış olması imdada yetişiyor Eğer dağların bu işlevi olmasaydı, 7 veya 8 kuvvetindeki depremler, yerkabuğunun günlük olağan hareketleri arasında sözü bile edilemeyecek bir beşik sallamasına dönüşür, daha doğrusu, yeryüzünde böyle hareketleri ölçebilecek kimse olmazdı!

Günlük hayatımızın sakin bir şekilde sürüp gitmesi, bizi “ülfet” adı verilen bir alışkanlık içine atıyor ve her taraftan bizi kuşatan İlâhî lütufları fark etmemize engel oluyor Oysa biz kızgın kayalar üzerine serilmiş incecik bir kabuk üzerinde yaşıyoruz Ve bizi bu incecik kabuk üzerinde sırtına alan gezegen, baş döndürücü hızlarla uzayda uçup gidiyor Uzayın her tarafından da üzerimize taşlar ve öldürücü ışınlar yağıyor Böyle bir dünyada, bu incecik kabuk üzerinde, biz gönlümüzce geziyor, yiyip içiyor, nefes alıp veriyor, mışıl mışıl uyuyoruz Bazan da küçük, çok küçük bir sarsıntı bizi uykumuzdan uyandırmaya ve kimin lütuflarıyla bu gezegen üzerinde ağırlanmakta olduğumuzu hatırlatmaya yetiyor Bunu hatırladığımız zaman ise, bu dünya üzerinde yaşamanın pek de o kadar keyifli birşey olmadığını düşünmeye başlıyoruz

Oysa Kur’ân’ın âyetleri, kâinatın âyetlerini, böyle haşin uyarılara gerek bırakmadan, üstelik tefekkür ve şükür lezzetleri içinde okutuyor:

İbretle bakacak gözü olanlara


Ümit Şimşek

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.