Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hastalığı, umursamazlık

Umursamazlık Hastalığı

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Umursamazlık Hastalığı






Umursamazlık Hastalığı
UMURSAMAZLIK HASTALIĞI

“İnsanları fikren dalâlete atan sebeplerden biri;ülfeti ilim telâkki etmeleridir” Mesnevî-i Nuriye)

ÜLFET: Şu muhteşem kâinatta sergilenen ve her biri bir kudret mûcizesi olan mükemmel eserleri üstünkörü bir nazarla geçiştirme, onları bildiğini zannetme ve derinlemesine düşünmekten hassasiyetle kaçınma hastalığıdır İnsan fikrini yanlış yollara sevkeden, vehimlere ve zanlara sürükleyen bir marazdır

Asrımızda, madde üzerinde yoğunluk kazanan aşırı yorgunlukların, akılları gereksiz meşgul eden siyasî polemiklerin ve dünyanın dörtbir yanından ekranlara hücum edip seyircilerin ruh dünyalarını altüst eden üzücü haberlerin ve hayâsız sahnelerin bu hastalıkta çok önemli payları vardır Uhrevî hayatımız için fevkalâde önem kazanmış olan bu yaramız üzerinde ne kadar durulsa yeridir

Süleymaniye’ye ne zaman gitseniz, o muhteşem mâbedi hayran hayran seyreden bir grup insana rastlarsınız Bu insanlar, o sanat âbidesini niçin uzun süre temaşa ederler? Bu soruya çeşitli cevaplar verilebilir Ben meseleyi bir başka yönüyle ele alacak ve diyeceğim ki, “diğer yapılarda san’at olmadığı için

Başka menzillerde ayrı konulardan söz eden bu insanlar, Süleymaniye’ye geldiler mi artık Sinan’dan bahsetmeye başlarlar Daima onu yâd eder, onu takdir ederler

Şimdi, hayâlimizde herşeyiyle Sinan’ın eseri olan bir şehir canlandıralım Câmilerini de o yapmış olsun, dükkânlarını da, evlerini de, yollarını da Böyle bir şehirde doğan, büyüyen bir insan için iki şık sözkonusudur:Ya, her adımda Sinan’ı hatırlayacak; yahut, ülfet dediğimiz alışkanlık belâsıyla, bu harika eserleri görmeden yaşayacak, onun yapıp çattığı bu beldede ondan gâfil olarak ömür tüketecektir

Bu şehre bir başka diyardan gelen insanlar ise şehre adım atar atmaz hayretler içinde kalacaklar Her evin, her dükkânın, her mâbedin önünde dakikalarca duracaklar O şehrin çoğu yerlilerinin müptelâ oldukları alışkanlık hastalığı bunlara bulaşmayacak Ve onlarda iki hayret birbirine karışacak; hem şehrin güzelliğini, mükemmelliğini şaşkın şaşkın seyredecekler, hem de ahâlinin gafletine bir mânâ veremeyecekler

Büyüklüğüne sınır biçilemeyen ve sanat inceliklerine hakkıyla vâkıf olunamayan bu kâinat şehri de Allah’ın mülkü Sinan’ın varlık programını bir katre su içinde O çizmiş O katreyi câmiler, köprüler, hanlar, hamamlar yapan büyük bir mimar hâline o getirmiş Sinan O’nun olduğu gibi, Süleyman da O’nun Hepimiz O’nunuz Bir gramında milyarlarca bakterinin oynaştığı şu toprak tabakası da O’nun, her damlasında trilyonlarca mikrobun kaynaştığı şu su damlası da O, arz ve semânın yegâne Hâlıkı ve Mâliki Arzdakiler de O’nun, semâdakiler de Kimde ne güzellik varsa O’nun ihsanı, kimde ne kuvvet varsa O’nun ikramı

Hiçbir insanın bu diyarda Allah’dan gâfil olmaması beklenir, ama bu çoğu kez gerçekleşmez Dünyaya imtihan için gönderilen bu insanlar, hakikata erebilmek için nice perdeleri yırtmak ve nice engeli aşmakla karşı karşıya kalırlar Nefis, şeytan, ihtiyaç, hırs, çevre, mevki, makam, servet ve daha niceleri Ancak bu mânileri gerilerde bırakmayı başaranlar, bu âlemi Allah’ın eseri olarak seyretmenin zevkine erebilirler

Çoğu insanın şu mûcizeler diyarında gaflete düşebilmesi, biraz da onların bu âleme geliş biçimleriyle ilgilidir İnsanlar, bu beldeye Yıldız Sarayı’na girer gibi girmiyorlar Kapıda saray muhafızlarınca karşılanmıyor, içerileri teşrifat memurları nezdinde gezmiyorlar Onlar bu sarayın içinde yaratılıyorlar Sarayda doğuyor, sarayda büyüyor, sarayda ölüyor, saraya defnediliyorlar

İşte bu saray hayatının verdiği umursamazlık ve vurdumduymazlık hastalığına “ülfet” diyoruz Bu hastalıkla fikirler uyuşur, ruhlar donuklaşır Ne bakışlarda hayat, ne kalplerde seziş kalır Bu derde müptelâ olanlar, her zerresi sonsuz hikmetler taşıyan bu âlemde ömürlerini ‘O mahiler ki derya içredür deryayı bilmezler’ mısraında ifadesini bulan bir garip ruh hâleti içinde geçirir dururlar

Yokluğunu hiç çekmedikleri nimetler onların nazarlarından saklanır
Dünyanın güneş etrafındaki harika seyahatını hiç hatırlamazlar Zira, bir an inmeksizin hep onun sırtında gezmişlerdir

Baharın geldiğine yeterince hayret ve hamd edemezler Çünkü baharsız yıl geçirmemişlerdir

Hava nimetine şükretmek hatırlarına gelmez Çünkü, hiç havasız kalmamışlardır
Misaller çoğaltılabilir Bütün bu nankörlükler çoğu kez ülfetten kaynaklanır
Mademki ülfet bizi çoğu zaman gaflete sürüklüyor İsterseniz onu bir derece yenebilmek için, şu arz küremize bir yabancının gözüyle bakalım Başka bir âlemde yaratılmış olup dünyamıza ilk defa gelen farazî bir şahısla sohbet edelim: Mevsim kış olsun

Misafirimizle bir bahçede buluşalım ve ona ağaçları göstererek, “dikkatle bakmasını, ikinci görüşmemizde kendisine bir sorumuz olacağını” söyleyelim O farazî şahıs dünyamızı terk etsin ve her tarafın yemyeşil olduğu, ağaçların meyvelerle dolduğu bir sırada aynı bahçeye tekrar gelsin Zannederim, dostumuz ilk önce gözlerine inanamayacak, neye uğradığını şaşıracak ve hayretler içinde kalacaktır

Ağaçların birinden kopardığımız bir meyveyi kendisine uzatarak, ‘Bu cismin meydana gelişini nasıl izah edersiniz?’ diye sorduğumuzda, önce meyveyi dikkatle süzecek, sonra çeşitli ihtimaller sıralayacaktır Herhalde en fazla üzerinde duracağı şık, ‘meyvelerin bir başka yerden getirilip bu dallara yapıştırıldığı’ olacaktır Kimbilir, belki de konuşmasını bir nükteyle noktalamak isteyecek ve ‘elbette bu yollardan birisiyle oldular, ağacın içinden çıkmadılar ya!’ diyecektir Biz bu nükteye acı bir tebessümle karşılık verecek ve kendisini yolcu edeceğiz

Bir de aksini düşünelim Bir başka misafirimiz de yaz ortasında dünyamıza gelmiş olsun Bir müddet kaldıktan sonra ayrılsın ve her tarafın karla kaplı olduğu bir kış günü geri dönsün Kendisine karları göstererek, ‘bunların meydana gelişlerini nasıl izah edersiniz?’ diye sorduğumuzda, herhalde önce yerden bir avuç kar alacak, bir süre ovduktan sonra, büyük bir ihtimalle, bize şu cevabı verecektir: “Bunları başka bir memleketten getirip yerlere sermişsiniz!Belki de sözlerini, ‘herhalde bunlar gökten inmediler’, diye bağlayacaktır

Şimdi biz misafirlerimizi bırakıp kendimize dönelim ve iyice bir düşünelim
Gerçekten de, en uzak ihtimal, meyvelerin dallarda bitmesi, yağmur ve karın gökten inmesi değil mi? Ama gel gör ki, bu mûcizeler diyarında bizi kuşatan diğer hâdiseler gibi bunları da ülfetle geçiştiriyoruz

Nice kışlar geçirmiş, nice baharlara erişmiş kimseler olarak, ne meyveyi, ne yağmuru, ne de karı hakkıyla tefekkür edebiliyoruz Meyve ve kar Bu kâinat tablosunda ülfetle geçiştirdiğimiz nice varlıktan iki misal

Kur’an-ı Kerim, semâvat ve arzın yaratılışından insanın ana rahminde geçirdiği devrelere; arının ilhama mazhariyetinden devenin yaratılış keyfiyetine; Güneş’in lâmbalık vazifesinden arzın beşiklik yapmasına, gece ve gündüzün birbiri içine girmesinden insanın uyutulup uyandırılmasına kadar her olay ve her mesele üzerinden ülfet perdesini kaldırmış ve bu kudret mûcizelerini önemle gözler önüne sermiştir

“Âyetler, necimler gibi ülfet perdesini deler atar İnsanın kulağından tutar, başını eğdirir O ülfetin altındaki havarik-ül âdat mûcizeleri o âdiyat içerisinde gösterir( Mesnevî-i Nuriye)

Kâinat kitabını okumadan yaşayan, ihtiyaçlarının peşinde durmadan koşan, hırs ile kazanıp gafletle tüketen, yorgunca yatıp sersemce uyanan, aceleyle yiyip süratle işine koşan ve yeni bir günü daha tüketmeye başlayan insanoğlu, ülfet perdesini yırtabilmek için Kur’an’ın irşadına ne kadar da muhtaç! Öyle değil mi?


Alaaddin BAŞAR (Prof Dr)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.