Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyük, gaflet, unutmaktır, yaratıldığımızı

En Büyük Gaflet; Niçin Yaratıldığımızı Unutmaktır!

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

En Büyük Gaflet; Niçin Yaratıldığımızı Unutmaktır!






En Büyük Gaflet; Niçin Yaratıldığımızı Unutmaktır!
Bugüne kadar Müslümanlar olarak bizler istediğimiz gibi yaşadık, arzu ettiğimizi uyguladık Canımızın her istediğini yaptık, dilediğimizden de uzak durduk Öyle ki, heva ve heveslerimizi kendimize ilah edecek dereceye geldik Yani Müslüman olarak, Allah Subhanehu ve Teala'nın emir ve neyhleriyle değil, nefsimizin arzusu doğrultusunda hareket ettik Dilediğimizi yedik, dilediğimizi içtik, dilediğimizi giydik ve dilediğimiz gibi konuştuk Hatta istediğimiz toplumda bulunup o topluma ayak uydurduk Yanı başımızda cereyan eden Müslümanlara yönelik saldırı vahşet ve katliamlara kayıtsız kalacak kadarda kimliğimizden uzak kaldık Ne istemişsek onu yaptık, ne de istememişsek ondan uzak kaldık Ama bütün bunlara rağmen hep bir şeylerin rahatsızlığını duyduk İstediğimiz gibi yaşasak da bu yaşantı bizi zaman zaman rahatsız ediyordu Bir şeyin huzursuzluğunu taşıyorduk hep içimizde Çünkü dünyadaki var oluş gayemiz bu şekilde yaşamak değildi Ve bu yaşandı asılda fıtratımıza ters ve kalbimizi mutmain etmeyen bir yaşam tarzı idi Ama ne acıdır ki, hayattaki gayemizi, niçin yaratıldığımızı unuttuğumuz ya da unutturulduğumuz için Rabbimizin nizamı yerine kendi düzenlerimiz doğrultusunda yaşadık Dünya hayatında var oluş gayemiz hususunda tefekkür dahi etmedik Rabbimiz Zariyat süresinin 56 ayetin Türkçe mealinde şöyle buyurmaktadır:
‘‘Ben insanları ve cinleri ANCAK bana kulluk etsinler diye yarattım'' (Zariyat 56)
Evet, Allah'u Teala ayeti kerimesinde dünyadaki var oluş gayemizi belirtmiştir Dünya hayatında bulunmamızın tek sebebi vardır ki, oda Rahman'a kulluk etmektir İslam'ı seçip kurtuluşa ermek isteyenlerin bu konuda hiçbir şekilde bir seçim hakkı yoktur Ya dünya hayatında Allah'a itaat ederek kurtulanlardan oluruz ya da itaat etmeyip kaybedenlerden oluruz
Biz Müslümanlar, İslam'ı kendi rızamızla seçtik, Müslüman olmayı kendi irademizle kabul ettik ve her ne kadar bizler hatırlamasak da Rabbimize bir söz verdik Bu söz "LA İlahe İllallah Muhammeden Rasulullah'tır":
‘‘Ey Rabbimiz! Sen varsın ve teksin Senin varlığına iman ettik ve ancak Sana güveniriz Ancak senden yardım diler ve yalnızca senin indirdiğin nizamın doğrultusunda yaşarız İnsanlar tarafından kurulan nizamları, kanunları tanımaz ve onların İslam dışı olmasından ötürü için küfür olarak kabul ederiz Rabbim, Sana kulluk edeceğime ve her yerde her zaman hakkı bildireceğime, sadece Senin için yaşayacağıma söz veriyorum''
Peki, Değerli Kardeşlerim:
Bizler Rabbimize yani, bizleri yoktan var eden yaratıcımıza böyle bir söz vermişken, nasıl oldu da bu sözümüzü unuttuk ve O'na ya kulluk etmek değil de kendi nefislerimize, kendi istek ve arzularımıza kulluk eder olduk!
Bizler gerçekten büyük bir uçuruma yuvarlandık Sefil bir duruma düştük Allah'u Teala bizleri Meleklerden üstün kılmıştır Dikkatinizi çekerim Meleklerden üstün diyorum Hatasız ve günahsız olan Melekler, Allah'a şirk koşmayan tam bir teslimiyet gösteren Melekler Allah'u Teala bizleri bu kadar üstün bir varlık kılmışken, yeryüzünü dahi bizler için yaratmışken ve bizlere boyun eğmişken, bizlere ne oluyor da Allah'a hakkıyla kulluk etmeyerek kendimizi sefil, perişan hatta hayvanların seviyesine indirecek bir duruma düşürebiliyoruz? Nasıl oluyor da bu kadar nankör olabiliyoruz?
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
‘‘Kendilerine verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük etmek için böyle yaparlar Bir süre daha faydalanın bakalım! Yakında bileceksiniz!'' (Nahl 55)
Müslümanlık yalnızca Allah'a iman etmekle gerçekleşmez Ancak tam bir teslimiyet gösterildiği zaman Müslümanlık gerçekleşir Yani insanın hayatta iki büyük görevi vardır; iman ve beraberinde itaat Biz ilk görevimizi yerine getirdik ki oda Rabbimize imandır Rabbimize şek şüphesiz iman ettik ama bu yeterli değildir Sonuçta bir Hıristiyan dahi bir yaratıcının var olduğunu kabul etmiştir Ama o yaratıcının var olduğunu kabul ederken sadece göğün yaratıcısı olduğunu kabul edip kanun koyucu olduğunu ret etmiştir Bizler de, Rabbimizi yaratıcı olarak kabul edip kanunlarını önemsemezsek bir Hıristiyan'ın seviyesine düşmüş olmaz mıyız?
Bu nedenle yalnızca Allah'ın varlığını tanımak O'nun var olduğuna iman etmek kafi gelmez Aynı zamanda O'nun kanun koyucu olduğuna da ve koyduğu kanunlara boyun bükeceğimize de iman etmek gerekir Günümüzdeki Müslümanlar dilleriyle Allah'a itaat edilmesi gerektiğini, kanunların ancak O'nun koyacağını söylerler ama bu gerçek bir samimiyetle söylenen bir söz olmadığı amellerinde açıkça görülür Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmakta:
"De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin Yeryüzü ve onun içinde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" diyecekler De ki: "Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" De ki: "Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş'ın Rabbi kimdir?" "Allah'ındır" diyecekler De ki: "Yine de sakınmayacak mısınız?" De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyinHer şeyin melekutu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor" "Allah'ındır" diyecekler De ki: "Öyleyse nasıl oluyor da böyle büyüleniyorsunuz?" Hayır, Biz onlara hakkı getirdik, ancak onlar gerçekten yalancıdırlar" (Müminun Suresi, 84-90)
"De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız? İşte bu, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır Öyleyse haktan sonra sapıklıktan başka ne var? Peki, nasıl hala çevriliyorsunuz?" (Yunus Suresi, 31-32)
Allah'u Teala'nın buyurduğu üzere bunları dille söylemek yeterli değildir Burada asıl mesele kalple kesin tasdik etmektir Rabbim bizlerden Kendisine teslim olmamızı ve Şeriatını samimiyetle yaşamamızı emretmektedir
Tam teslimiyet deyince aklımıza ilk Esved (ra) gelmektedir ki, o gerçekten hakkıyla kulluk vazifesini yerine getirmişti Esved (ra) Rasulullah (sav) döneminde yaşayan, koyunlara çobanlık eden bir sahabeydi Hayber savaşında Rasulullah (sav)'in yanına gelip niçin savaştıklarını ve davalarının ne olduğunu sorar Rasulullah (sav) ona İslam'ı anlatınca Esved, Allah'u Teala'nın varlığını idrak edip, Şahadet getirerek Müslüman oldu Böylelikle ilk görevini yerine getirmiş oldu Müslüman olduktan sonra yapmam gereken bu kadar deyip yoluna devam etmedi aksine Rasulullah (sav)'a ‘Bana ne emredersin Ya Rasulullah(sav)?' diye sordu Rasulullah (sav) onun bu sorusuna tebessüm etti Çünkü ondaki o samimiyeti ve teslimiyeti görmüştü Rasulullah (sav) Esved'e baktı ve kılıcını çıkartarak tek bir kelimeyle ‘CİHAD'a' yani ‘ölüme', yani ‘Cennette' diye emretti Ve Esved itiraz etmeden hatta içinde hiç bir rahatsızlık duymadan kılıcı aldığı gibi savaş alanına yani ölüme koştu Kısa bir süre sonra Şehid olmuştu Esved (ra)
Kardeşlerim,
Hepinizi burada düşünmeye davet ediyorum Esved (ra) İslam'i bir bilgiye sahip değildi Ne namaz kılmıştı, nede oruç tutmuştu Hayatında hiç gusül dahi almamıştı ki, nasıl alınacağını dahi bilmiyordu O sadece emirlerden birini yerine getirdi oda Cihad'tı Peki, Esved Cennete girecek ne yapmıştı? İslam dışı her şeyi inkar etmiş, nefsini putlardan sıyırmış ve Allah'a iman edip kulluk edeceğine dair söz vermiş ve bu sözü de en güzel şekilde yerine getirmişti Böylece zilletten, izzete yükselmişti Esved
Şimdi gelelim Cennete girmekte acele edenlere!
Esved ile bizim aramızda büyük bir fark var Bugün bizler İslam'ın birçok ilmine sahibiz ve Esved hiç bir bilgiye sahip olmadığı halde kendisine emrolunanı yerine getirdi Daha yeni Müslüman olmasına rağmen Allah'u Teala'ya kulluk edeceğinin bilincindeydi Peki, bugün bizler daha henüz kulluk bilincimizi dahi kavramamışken, Allah'a tam teslimiyet göstermemişken, hayattaki gayemizi yerine getirmemişken Cennet'i nasıl arzulayabiliyoruz Kafire Cennetteki nimetlerden bahsetsek onlar dahi Cenneti arzularlar Ama bedelsiz Cennet olmaz!
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
‘‘De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez'' (Tevbe 24)
‘‘Yoksa siz, daha önce geçmiş ümmetlerin başlarına gelen durumlara mâruz kalmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öyle ezici mihnetlere, öyle zorluklara dûçar oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, Peygamber ile yanındaki müminler bile "Allah'ın vaad ettiği yardım ne zaman yetişecek?" diyecek duruma geldiler İyi bilin ki Allah'ın yardımı yakındır'' (Bakara 214)
Allah'ın rızası ve cenneti ucuz değildir Gayret, sabır ve sebat imtihanlarından geçmek, böylece pişip bir kıvama gelmek gerekir Allah bu dünyaya sa'y (çalışma) kanununu koymuştur, atalete ve gevşemeye yer yoktur ‘İşlemeyen demir pas tutar çürür, işleyen demir ışıldar' Dünya rahat yeri değil, kulluk yeridir Mükâfat yurdu ise ahirettir Rahat yeri olsaydı Allah en seçkin kulları olan Nebi ve Rasullerini burada rahat ettirirdi Âyet başta Asr-ı saadetteki ashab olarak, kıyamete kadar gelecek müminlerin himmetlerini kamçılamaktadır
Sahabeler o kadar çok işkence ve eziyet çekiyorlardı ki; Allah'ın Resulü'ne gelip, 'Ya Rasulullah bizim için Allah'a dua edip yardım istemez misin' dediler Rasulullah (sav) bu söze çok üzüldü ve şöyle buyurdu
''Sizden önce bir takım kimseler acilen kuyulara konulurlar, teskerelerle kafaları ikiye bölünürdü de yinede imanlarından vaz geçmezlerdi Demir taraklarla kemikleri ve sinirlerine varıncaya kadar taranırdı ve yine de imanlarından dönmezlerdi Allah'a yemin olsun ki, bu iş elbette tamamlanacaktır Lakin siz acele ediyorsunuz''
Hz Bilal sırf Müslüman olduğu için işkencelere maruz kalmıştı Kızgın bir çöl ortasına götürüldü Orda Bilal sırt üstü yatırılarak kolları bağlandı Çöl o kadar sıcaktı ki, sırtının yandığını hissediyordu Bilal Ve güneş tam tepesinden bakıyordu Bilal çok susamıştı ama kafirler su vermeyip yanında su içiyorlardı İşkenceleri bununla sınırlı kalmayıp, bir kaya parçasını alıp Bilal'in göğsüne koyuyorlardı Kaya parçası o kadar ağırdı ki etrafındakiler Bilal'in kırılan kemik seslerini duyuyorlardı Ama o bütün bunlara rağmen O yüce şahsiyet 'Ehad Ehad' diyordu Sadece Ehad demesinin sebebi de yeni Müslüman olduğu için başka kelime bilmediğinden dolayıydı
İşte Bilal ve onun çektikleri ve buna rağmen tavız vermemesi Ve işte bizler Hiçbir şey yapmayan bizler!! Hiçbir şey yapmadığımız halde en hafif bir baskıda dinimizden taviz veren bizler Onlarla aramızda ne kadar fark var değil mi?
Birde Yasir ailesinin çektiklerine bakalım:
Yasir ailesi yakalanıp işkencelere maruz kalmışlardı Yasirin hanımı olan Sümeyye kadınların ilk şehitlerindendi Sümeyye Müslüman olduğundan dolayı kafirler tarafından yakalanıp çeşitli işkencelerden geçirilmişti Onu da sırt üstü yatırıp kollarına ipler bağladılar ve her biri bir taraftan çekiyordu Sümeyye anamazı Canı acıyordu ama sabrediyordu Cenneti bekliyordu Firdevs'e girmeyi bekliyordu En önemlisi Rabbisinin rızasını bekliyordu O´nun müjdeli haberini bekliyordu Nihayet müjdeli haber geldi Allah Resulü Sümeyye'nin yanından geçiyordu; "Ey Yasir Ailesi, Sabredin, Muhakkak ki sizlere Cennet vaad edilmiştir" deyince "Muhakkak ki ben onu görmekteyim ya Allah'ın Resulü" dedi Sümeyye anamız Ebu Cehil, (Allah'ın laneti üzerine oldun) 'Dininden vazgeçiyor musun' diye sordu Oda Ebu Cehil'in yüzüne tükürdü ve asla vazgeçmem dedi Ebu Cehil o kadar sinirlenmişti ki elindeki sopayı aldığı gibi Sümeyye anamıza saplamıştı Ve Sümeyye orda şehid olmuştu Hem de kadınların ilk şehidi olmuştu
Evet, kardeşlerim,
Sahabelerin dünya hayatındaki gayeleri için yaşamlarıyla ilgili daha birçok örnek vermek mümkün Tekrar Allah'ın ayetini hatırlatmak istiyorum:
"Sizler Sahabelerin çektiklerini çekmeden Cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? "
Kardeşlerim!
Sorarım size; ‘sahabelerin çektiklerini duyduk Biz onların çektiklerinin kaçını çektik? Biz onların yaptıklarının kaçını yaptık?
Onlar ki canlarından, evlatlarından ve eşlerinden olmuşlardı Yeri geldiğinde canları acımıştı, yeri geldiğinde aç kalmışlardı Allah Resulü 3 gün hiç yemek yemeden yattığı oldu Hakaretlere maruz kaldılar, dövüldüler, yere atıldılar ama dinlerinden ASLA taviz vermediler
Peki, kardeşlerim, bizlere ne oluyor? Bizlere ne oluyor da Rabbimize itaat etmemekte bu kadar ısrarcı oluyoruz? Neden Rabbimize kul, kurban olmak bu kadar zorumuza gidiyor? İstediğimiz her şeyimiz yok mu? İstediğimizi giymiyor, istediğimizi yemiyor muyuz? Hangimiz geceleri aç yatıyor? Hangimiz yatağımıza girdiğimiz zaman açlıktan yatamıyoruz? Rabbim bize güzellik vermiş, Rabbim bize giyecek vermiş, ev vermiş , sağlık vermiş, aile vermiş, evlat vermiş Peki, ama biz ne verdik Rabbimize? Biz O'nun için ne yaptık? Yoksa bizler bu şekilde cennete gireceğimizi mi zannediyoruz? Kendimizi kandırmayalım bacılarım Kendimizi kandırmayalım Bir an önce kendimize gelelim İslam'ın gösterdiği şahsiyetimize kavuşalım Batıya özenmeyelim Orda çirkeflik, namussuzluk, sapıklık, iğrençlikten başka hiçbir şey yok Asıl huzur İslam da, asıl mutluluk İslam da Çünkü bizi asıl kurtuluşa erdirecek olan İslam dır Bu yüzden kendimizi silkeleyelim, kimliğimizi hatırlayalım Ve dinimize tıpkı sahabeler gibi sımsıkı sarılalım Ve karşılık olarak Allah'ın öfkesini değil, cehennemin azabını değil Rabbimizin rızasını alalım, sevgisini kazanalım Ve Cennete Firdevs'e layık görülelim Ya İslam ile İzzet yada Batıl ile zillet Seçim sizin Kardeşlerim Ya Cennet yada Cehennem !!!
"Güzel amel edenlere daha güzel mükâfat (cennet) bir de fazlası vardır Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir zillet horluk (gelir) İşte onlar cennet ehlidirler Ve onlar orada ebedi kalacaklardır Kötü amel kazananlara gelince, kötülüğün cezası misli iledir Onları bir de zillet kaplayacaktır Onları Allah'tan (azabından) koruyacak hiç kimse yoktur Onların yüzleri (kapkara olmuş) sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüşlerdir İşte onlar da cehennem ehlidirler Onlar orada sürekli kalacaklardır" (Yunus: 26-27)
Sûmeyye AVCI

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.