Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
islamoğlu, kuran, ramazanmustafa

Kur'an Ve Ramazan-Mustafa İslamoğlu

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Ve Ramazan-Mustafa İslamoğlu






Kur'an ve Ramazan-Mustafa İslamoğlu
Zamanı ve insanı yaratanın, vahyi indirenin, zamanı ve insanı vahiyle şereflendirenin adıyla başlarım
Zaman da, tıpkı insan gibi bir sır yumağı Zaman yumağının içinde neyi gizlediğini ancak Allah bilir Yaşanmış zamanın kaydını tutan, yaşanacak zamana dair hayaller kurup planlar yapan yegâne mahlûk insandır
Zaman, insan ve vahiy…
Üçünün birleştiği nokta “şahitliktir”
Allah zamana ve onu oluşturan parçalara yemin eder “Asra yemin olsun… Soluklanan sabaha yemin olsun… Kuşluğa yemin olsun… Gündüze yemin olsun… Geçip gitmekte olan geceye yemin olsun… Şafağa yemin olsun…” Hepsi de vahiy olan bu yeminlerin maksadı, zamanın insana şahit olduğunu hatırlatmaktır Bu hatırlatmanın bir amacı da insanın zamanı iyi, doğru ve verimli kullanmasıdır Aksi bir durumda insan kendine ihsan edilen zaman nimetini aleyhine şahit kılmış olacaktır Bu iki tür ziyandır: Birincisi zaman emanetini zayi etmek suretiyle, ikincisi onu aleyhte bir şahide çevirmek suretiyle
Zamanı insana şahit tutan Allah, insanı da kendi zatına şahit tutmuştur Kelime-i şahadet, bu şahitliğin en beliğ ifadesidir Allah’a şahit olmaya çağrılmak bir şeref, hem de şereflerin en büyüğüdür Zira Allah’a şahit olmak, şahitliklerin en büyüğüdür ve en büyük olana şahitliktir En büyüğe şahit olmak, en büyük şerefe nail olmaktır Zatıyla kaim, öncesiz ön ve sonrasız son, mutlak diri ve sonsuz varlık sahibi Allah’ın insanın şehadetinden elde edeceği hiçbir çıkarı yoktur O zatına şahit tutmakla insanı onurlandırmak istemiş, ona bahşettiği akıl ve iradenin önüne sonsuz bir ufuk açmıştır Değil mi ki Allah zu’l-me‘âric, yani “tekamül mertebelerinin sahibi”dir (70:3) İnsana da bu mertebelere yücelmesi için imkânlar sunmuş, fırsatlar bahşetmiştir
Allah’ın bahşettiği bu yüceliş ve yükseliş imkânlarının en başında vahiy gelir Vahiy de tıpkı zaman ve insan gibi şahittir Şahit olduğu içindir ki vahiy kendisini mecîd, kerîm, ‘azîz gibi sıfatlarla takdim eder Bu sıfatların hepsi de “fâil” (şahit) kipidir İlahi kelam insana inmiştir ve insan o kelamı taşıyıp taşımadığından dolayı hesaba çekilecektir Vahiy indiği insanın kendisine karşı davranışı hakkında şahitlik yapacaktır “Yürüyen Kur’an” olan peygamberin “şahit” (şâhiden) olarak gönderilmesi de vahyin şahadeti bağlamında anlaşılabilir
Evet, görüldüğü gibi zaman, insan ve vahyin her üçü de şahitlik noktasında birleşirler Fakat bu üçlüden zaman ve vahiy insana şahittirler, insan ise Allah’a şahittir İşte insanı müstesna kılan da budur Bu yüzdendir ki zaman ve vahiy insan için, insan ise Allah içindir İlahi hiyerarşi budur Zamana mahkûm olmak ve maruz kalmak bu hiyerarşiyi bozmaktır Zira bu durumda “zaman insan için” olmaktan çıkıp “insan zaman için” olmuş olur Bu ise ilahi hiyerarşiyi bozmak, eşrefiyet listesine müdahale etmektir
Şöyle bir sual gelebilir akla: “Bu hiyerarşide zamanın ve vahyin yeri neresidir?”
İşte Ramazan bize zımnen bu sualin cevabını verir Bu cevabı vermesi için, Ramazan ayının değerini nereden aldığını ifade eden şu âyeti hatırlamamız şarttır:
“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlığa rehber olan (hidayet), bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan (beyyinât) ve hakkı batıldan ayıran (furkân) Kur’an işte bu ayda indirilmiştir: Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun; hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde iade etsin! Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez; oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve şükretmenizi ister” (2:185)
Bu âyet, Ramazan ayını müstesna kılan sebebi açık ve net olarak gösteren âyettir Bu sebep Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlanmasıdır Bu hakikati Kadr sûresinin ilk âyeti de teyit eder Ramazan Kur’an’ın doğum ayıdır Kur’an vahyinin doğum günü olan Kadir Gecesi, Ramazan ayının içinde bir gecedir Bu gerçek, Bakara sûresinin 185 âyetiyle Kadr sûresinin 1 âyetinin karşılaştırmalı okunması sonucu açık ve net olarak ortaya çıkar Bu demektir ki, eğer Kur’an’ın indiği Kadir Gecesi Ramazan ayı içerisinde bir gece olmasaydı, Ramazan ayı kutsiyet ve bereket kazanmayacaktı Ramazan tüm kutsiyet ve bereketini, vahyin inmeye başladığı geceyi içerisinde barındırdığı için almıştır
Bu kutsiyet ve bereketin büyüklüğünü Kadr sûresi beyan eder:
“Elbet onu kadir-kıymet gecesinde Biz indirmeye (başlamışızdır)
Bilir misin o kadir-kıymet gecesi nedir?
O kadir-kıymet gecesi, bin aydan daha hayırlıdır
Melekler, vahiyle beraber o gece inerler de inerler, Rablerinin izniyle, hayatın her alanına dair tarifsiz bir mutluluğun (formüllerini getirirler); bu durum, şafak atıncaya kadar sürer” (97:1-5)


Alıntı Yaparak Cevapla

Kur'an Ve Ramazan-Mustafa İslamoğlu

Eski 07-27-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kur'an Ve Ramazan-Mustafa İslamoğlu



İndiği geceyi-günü bir ömre bedel kılan vahiy, indiği ayı da “Ayların Sultanı” olan Ramazan ayı kılmıştır Ramazan “sözlerin sultanı”nı getirmeseydi, “Ayların Sultanı” olamazdı Bu mübarek sûre muhatabından şu tesbit ve itirafı yapmasını ister: “İndiği geceyi bir ömre bedel kılan vahiy, benim hayatıma inerse, her günümü bir ömre bedel kılar İçine vahiy inmiş bir ömrün bedeli ise yalnızca cennet olabilir!”
Demek ki, kutsiyet ve bereketin sebebi zaman değil vahiydir Vahyin sebebihidayet, yani “rehberlik”tir Hidayetin sebebi ise tüm vahiylerin vasfı olan beyyinât vefurkân’dır Beyyinât, “savunulan hakikati isbatlamak için yeterli olan apaçık belgeler” anlamına gelir Furkân ise “iyiyi kötüden, hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, adaleti zulümden ayırmaya yarayan nitelik veya yetenektir” Ramazan orucunu emreden Bakara 185 âyette Kur’an işte bu iki vasfıyla takdim edilir Bu boşuna değildir Zira vahiy muhatabına rehberlik etme (hidayet) amacını ancak bu iki vasfı sayesinde gerçekleştirir Bunların birincisi olan beyyinât Kur'an'ın kendisinde olup karşısındakine sunduğu, ikincisi olan furkân ise muhatabında inşa ettiği bir niteliktir Sadece Kur'an'ın inşa ettiği bir tasavvur ve akıl furkân olma vasfını kazanır Böyle bir tasavvur ve akılla bakan bir göz ancak beyyinât'ın delalet ettiği hakikatleri yerli yerinde görür ve kavrar
Bütün bunların ardından sorulması gereken can alıcı soru şudur: Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın ihyası neden oruç olarak teşri kılınmıştır? Bir başka ifadesiyle: Kur’an’ın doğumu neden oruç suretinde kutlanmaktadır?
Bu can alıcı sorunun cevabı, aynı zamanda vahyin, onu anlamanın ve hayata aktarmanın da anahtarıdır
Farsça “gün” anlamına gelen rûze’nin Türkçeleşmişi olan “oruç”un Kur’an lisanındaki karşılığı savm’dır Savm, hem “tutmak” hem de “terk etmek” anlamını ihtiva eder Kelimenin kök manası “yeme ve içmeden kesilmek, ağzı kapalı olmak, içine ilave bir şey almamak”tır İştikak-ı ekberde “mutlak bütün, eksiksiz ve tam” anlamına gelen ilahi sıfat es-Samed, değeri sabit olduğu için altın anlamına gelen sâmit, yekpare ve som kaya anlamına gelen samed, ağzı kapalı olduğu için susmak anlamına gelen summ ve kuvvet ve cazibe merkezi manasındaki samd ile akrabadır
Savm, “tutmak”tır Lisanımızda “oruç tutmak” deriz Namazı “kılarız”, abdesti “alırız”, zekâtı “veririz”, kelime-i şehadeti “getiririz”, hacca “gideriz”, orucu ise “tutarız” Türkçemizdeki “tutma” oruç manasındaki savm’ın tam mukabili olmak hasebiyle, “oruç tutmak” tabiri “tutmayı tutmak” gibi bir karşılığa denk gelse gerektir
Oruç tutmak, başta orucun tarafını tutmaktır Yani, “Ben oruçtan yanayım, ben orucun tarafındayım!” demektir
Oruç tutmak kendini tutmaktır Başımıza ne geliyorsa kendimizi tutamadığımız için gelir Günahların kökeni, öfkesini tutamamak, nefsini tutamamak, şehvetini tutamamak, dilini tutamamak vb gibi sebeplere dayanır Kişi orucu ne kadar tutarsa, oruç da kişiyi o kadar tutar Kim orucun başını dik tutarsa, oruç da onun başını dik tutar Oruç onu kula kul olmaktan koruyan bir kalkan, kulu kul edinmekten koruyan bir akıl olur Bu anlamıyla oruç “aç kalmak” değil “beslenmek”tir Aç bırakılan bedendir Bunun anlamı insanın maddi yanının “ikincil” olduğunu vurgulamaktır Birincil olan yanı akleden, düşünen, hatırlayan, öğüt alan, inanan, değer üreten, iyiyi kötüden ayıran yanıdır
Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan’ın bedenin aç bırakılarak ihya edilmesinin nedeni burada ortaya çıkmaktadır Bu neden, mü’minin akli ve ruhi melekelerini tahrik ve teşvik ederek onun anlama ve düşünme yeteneğini artırmaktır Bunun Kur’an’la alakası açıktır: Bu suretle vahyin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak Zaten vahyi “okumak” da budur Zira okumaktan maksat anlamaktır Bir şey anlaşılmıyorsa, aynı zamanda okunmuyor demektir İkra’ emri ilahisi, “oku” emrinden ayrı olarak bir de “anla” emrine muhtaç değildir Okuyup anlamayı birlikte içerir Alak sûresinin ilk inen âyetlerinde okumaktan maksadın “öğrenmek” (ta’lim) olduğu 4 ve 5 âyetlerde sarahaten ifade buyrulmuştur İlk inen ikinci sûre olan Müzzemmil’deki Kur’an’ı tertil ile okuma emrinin gereği de budur Tabi ki anlamaktan maksat yaşamaktır Ne var ki, bir mesaj anlaşılmadan yaşanamaz
İşbu nedenle Ramazan Kur’an ayıdır Ramazan bize Kur’an’ı getirdiği için Ramazan’dır Ramazanlarımız Kur’an’ı okuduğumuz, anladığımız, yaşadığımız ve yaşattığımız kadar mübarektir
Elbet Kur’an’la ilişki Ramazan’a hasredilemez Zaten Ramazan, vahyin Kur’an’ın “indiği” değil “inmeye başladığı” aydır Kur’an bir Ramazan gecesi olan Kadir Gecesi inmeye başlamış ve bir neslin hayatını inşa edecek kadar uzun bir süre inişini sürdürmüştür Vahyin etkisi indiği yıllarla sınırlandırılamaz Her zaman ve zeminde indiği günkü gibi sayısız kadın ve erkeğin yüreğine hükmetmeye devam edecektir
Vahiy ilahi bir inşa projesidir Amacı, kendisiyle inşa olmuş insanlar aracılığıyla hayatı inşa etmektir Ramazan’ın etkisi de tıpkı vahiy gibi sadece bir ayla sınırlandırılamaz Ramazan getirdiği mana iklimini mü’min muhatabının tüm ömrüne yaymak ve onun ömrünü Ramazan kılmayı amaçlar
Unutulmaması gereken hakikat şudur: Ömrü Ramazan olanın âhireti bayram olur O bayram cennetin ta kendisidir Böyle birinde Ramazan şu sözü söyleme şuurunu inşa eder: Küfre, şirke ve zulme karşı orucumu bozarsam, keffaretim cehennem olsun!

Mustafa İslamoğlu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.