Sad Süresi Meali |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sad Süresi Mealisad süresi meali Mumine Sitesi 038-SÂD 38-SÂD Kamer sûresinden sonra Mekke'de inmiştir 88 (seksensekiz) âyettir İsmini birinci âyette yer alan Sâd harfinden alır Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Sâd Öğüt veren Kur'an'a yemin ederim ki,2 Küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, birgurur ve tefrika içindedirler 3 Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik O zaman feryat ettiler Halbuki artık kurtulma zamanı değildi Aşağıdaki ayetlerde kafirlerin bazı iddialarına yer verilerek durumları şöyle anlatılmıştır: 4 Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır!5 Tanrıları, tek tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler Kureyşliler, bu sözleriyle Hz Muhammed’i tanımayıp inkar ediyorlardı Hz Peygamber Kelime-i Tevhidi tavsiye ettiği zaman müşrikler: “Tek tanrı bütün yaratıkları nasıl idare edebilir?” demişler ve Allah’ı birlemeye yanaşmamışlardı 6 Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur 7 Son dinde de bunu işitmedik Bu, ancak bir uydurmadır 8 Kur'an aramızdan Muhammed'e mi indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler Belki, bunlar Kur'an'ım hakkında şüphe içine düştüler Hayır! Azabımı henüz tatmadılar Yukarıda geçen ayetlerde, Hz Peygamber’in de davet edildiği Ebu Talib’in evindeki toplantı ve onun neticesi haber verilmektedir Kur’an-ı Kerim’i inkar edenler, babalarının dinlerinde böyle bir şey duymadıklarını iddia ediyorlardı 9 Yoksa azîz ve lütufkâr olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır! 10 Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse (göklerin) yollarında yükselsinler (görelim)! 11 Onlar, çeşitli guruplardan oluşmuş bir ordudur; işte şurada bozguna uğratılacaklardır Bozguna uğratılacakları yerin, Bedir, Hendek ve Mekke olduğu söylenmiştir 12 Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun da, yalanladılar 13 Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da (peygamberleri) yalanladılar İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır![]() Ayette, Firavun için “kazıklar sahibi” denmesi, onun saray ve saltanat sahibi olmasını belirtmesinin yanısıra, gazap ettiği kimselerin ellerini, ayaklarını dört kazığa bağlayarak işkence ettiğini de ifade etmektedir 14 Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden (kendilerine) azabım hak oldu 15 Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler 16 Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler Mekke kafirleri, “Amel defterleri sağ yanından verilenlere gelince ![]() ![]() ” ayeti nazil olduğu zaman, ayette belirtilen alaylı ifadeyi sarfetmişlerdi Aşağıdaki ayetlerde, Hz Davud ve onun geçirdiği imtihan anlatılmaktadır 17 (Resûlüm!) Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla O, hep Allah'a yönelirdi Rivayete göre Hz Davud’un güçlülüğü, ibadete olan tahammülü idi Bir gün oruç tutar, bir gün yerdi Gecenin ancak üçte birini uyur, kalan saatlerini hep ibadetle geçirirdi 18 Biz, dağları onun emrine vermiştik Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi 19 Kuşları da toplu halde onun emri altına vermiştik Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi İbn Abbas, kuşluk namazının bu ayete göre kılındığını anlatmıştır Rivayete göre Cenab-ı Hak, Davud (a s )’a güzel ve gür bir ses ihsan etmişti O Zebur’u okurken bütün vahşi hayvanlar etrafında toplanırlar ve onu dinlerlerdi![]() 20 Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik Hz Davud, heybetli olmak, Allah tarafından yardıma uğramak ve kendisine birçok muhafız verilmek, büyük ordulara kumanda etmek gibi payelerle güçlendirilmiş, ayrıca peygamberlik, isabetli görüş, kitap, şeriat, yüksek ilim, amel, güzel konuşma ve hikmete sahip olmuştu 21 (Ey Muhammed!), Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mâbedin duvarına tırmanmışlardı 22 Davud'un yanına girmişlerdi de Dâvud onlardan korkmuştu "Korkma! Biz birbirine hasım iki davacıyız, aramızda adaletle hükmet, haksızlık etme; bize doğru yolu göster" dediler Davud (a s ), mescidde ibadet ettiği için, mufafızlar gelenlerin girmesine izin vermiyorlardı Sözü edilen iki davacı, Hz Davud’a suikastta bulunmak isteyen iki düşmandı Çevrelerinde Hz Davud’un muhafızlarını görüp, maksatlarına erişemeyeceklerini anlayınca bu yapmacık davayı uydurmuşlardı 23 (Onlardan biri şöyle dedi Bu, kardeşimdir Onun doksan dokuz koyunu var Benimse bir tek koyunum var Böyle iken "Onu da bana ver" dedi ve tartışmada beni yendi 24 Davud: Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlıkta bulunmuştur Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecâvüz ederler Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna Bunlar da ne kadar az! dedi Davud, kendisini denediğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi 25 Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır 26 Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık O halde insanlar arasında adaletle hükmet Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır Doğrusu Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır 27 Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık Bu, inkâr edenlerin zannıdır Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline! 28 Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah'tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız? 29 (Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitab'ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik Bundan sonra Hz Süleyman’ın kıssasına yer verilir:30 Biz Davud'a Süleyman'ı verdik Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi 31 Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu 32 Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi Nihayet güneş battı (O zaman Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı 33 Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi Nihayet güneş battı (O zaman Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı Ayet, muharebe için at beslemenin öteden beri yürütülegelen güzel bir adet olduğunu ortaya koymaktadır Hz Süleyman, savaş ihtiyacı belirince, atların hazırlanmasını ve idman için koşturulmasını emrederek, “Ben bunları dünyada nefsimin hazzı için değil, Allah’ın emrinden ve onun dinini takviye etmek arzusundan dolayı seviyorum” demişti 34 Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü Süleyman (a s ), şiddetli bir hastalığa yakalanmak suretiyle imtihan edilmiş, hastalığı sırasında, “cansız ceset” denecek kadar zayıflamış, sonra tekrar sağlığına kavuşmuştu 35 Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi 36 Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı 37 Dalgıç ve yapı ustası şeytanları da 38 Ve daha diğerlerini de zincirlerde bağlı olarak (Onun emrine verdik ) 39 "İşte bu bizim bağışımızdır İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır" dedik 40 Doğrusu onun, bizim katımızda büyük bir değeri ve güzel bir yeri vardır 41 (Resûlüm!) Kulumuz Eyyub'u da an O, Rabbine: Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi, diye seslenmişti 42 Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su (dedik) Rahatsızlanan Eyyub (a s ), bu su ile yıkanmış, mucize olarak iç ve dış hastalıklarının hepsinden bu sayede kurtulmuştu 43 Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık![]() Hz Eyyub ve ailesi darmadağın halde iken bir araya toplanmış, sayıları eskisinden bir kat daha artmış, kayıplar fazlasıyla telafi edilmiştir 44 Eline bir demet sap al da onunla vur, yeminini böyle yerine getir Gerçekten biz Eyyub'u sabırlı (bir kul) bulmuştuk O, ne iyi kuldu! Daima Allah'a yönelirdi Rivayete göre Eyyüb (a s ) hanımının bir hatasından ötürü sıhhate kavuşunca ona yüz değnek vurmaya yemin etmişti Halbuki karısının, ona karşı hizmetleri, fedakarlıkları büyüktü Onun için Cenab-ı Hak, yüz tane ekin sapından oluşan bir demetle bir kere vurulmasını kafi görmüştü Aşağıdaki ayetlerde, peygamberlerin kıssalarından bölümler hatırlatılır: 45 (Ey Muhammed!), Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Ya'kub'u da an 46 Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık 47 Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin iyi kimselerdendir 48 İsmail'i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an Hepsi de iyilerdendir![]() Bu ayetler, peygamberlerin günahtan masum olduklarına delalet etmektedir Çünkü Cenab-ı Hak mutlak olarak hepsinin “iyiler”den olduğuna hükmetmiştir Buna mukabil mümin ile münkirin akıbeti de şöyle anlatılmıştır:49 İşte bu, bir hatırlatmadır Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır 50 Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır 51 Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler 52 Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt güzeller vardır 53 İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler bunlardır 54 Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır Ona bitmek ve tükenmek yoktur 55 Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır 56 Onlar cehenneme girecekler Orası ne kötü bir kalma yeridir 57 İşte bu; kaynar su ve irindir Onu tatsınlar 58 Buna benzer daha türlü türlü başkaları da vardır 59 (İnkârcıların liderlerine İşte bu sizinle beraber cehenneme girecek topluluktur (denildiğin de, liderler Onlar rahat yüzü görmesin (derler) Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir 60 (Liderlere uyanlar ise Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin! Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir! derler 61 Yine onlar: Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim getirdiyse onun ateşteki azabını iki kat artır! derler 62 (İnkârcılar) derler ki: Kendilerini dünyada iken kötülerden saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?63 Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık? 64 İşte bu, cehennem ehlinin tartışması, şüphesiz bir gerçektir Mekke kafirlerinin alay ettiği kişiler, Ammar, Bilal ve Suheyb (r a ) gibi fakir müminlerdi 65 (Resûlüm!) De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım Tek ve kahhâr olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur 66 Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi (olan Allah) üstündür, çok bağışlayıcıdır 67 De ki: "Bu büyük bir haberdir " 68 "Ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz " 69 Onlar orada tartışırken benim mele-i a'lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu![]() Tefsirlere göre mele-i a’la’dan maksat, Allah’ın konuşmak üzere melekleri topladığı yüce meclistir 70 Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyolunuyor 71 Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım 72 Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!73 Bütün melekler toptan secde ettiler 74 Yalnız İblis secde etmedi O büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu 75 Allah! Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi 76 İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi 77 Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin 78 VE ceza gününe kadar lânetim senin üzerindedir! buyurdu 79 İblis: Ey Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver, dedi 80 Allah: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin ''81 "O bilinen güne kadar" buyurdu 82 İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onların hepsini mutlaka azdıracağım "83 "Ancak onlardan ihlâslı kulların hariç" dedi 84 Allah buyurdu ki, "O doğru ben hep doğruyu söylerim " 85 "Mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım! "86 (Resûlüm!) De ki: Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim 87 Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür 88 Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz
|
|
|
|