Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahkaf, meali, süresi

Ahkaf Süresi Meali

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ahkaf Süresi Meali






ahkaf süresi meali Mumine Sitesi
046-el-AHKAF 46-el-AHKAFÂd kavminin yaşadığı bölgede rüzgârlar, "ahkaf" denen kum tepeleri meydana getiriyordu İçinde bu kavmin yaşadığı bölge ve kum yığınlarından söz edildiğinden sûre Ahkaf adını almıştır; Mekke'de inmiştir; 35 (otuzbeş) âyettir Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Ha Mîm 2 Bu Kitap aziz ve hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir3 Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz, şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık İnkâr edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler

Ayet, yaratılanların, Allah’ın kudret ve birliğine delalet ettiklerini, bunların kıyamete kadar varlıklarını devam ettireceklerini, ama inkarcıların kıyameti ve dehşetini kabule yanaşmadıklarını haber vermektedir

4 De ki: Söylesenize! Allah'ı bırakıp taptığınız şeyler yeryüzünde ne yaratmışlar; göstersenize bana! Yoksa onların göklere ortaklıkları mı vardır? Eğer doğru söyleyenlerden iseniz, bundan evvel (size indirilmiş) bir kitap yahut bir bilgi kalıntısı varsa onu bana getirin 5 Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapık kim olabilir? (Oysa) onlar, bunların tapmalarından habersizdirler6 İnsanlar bir araya toplandıkları zaman (müşrikler) onlara (tapındıklarına) düşman kesilirler ve onlara kulluk ettiklerini inkâr ederler

Mealde esas alınan yorumun yanısıra ayete, kendilerine tapınılan varlıkların müşrikler aleyhine şahitlik yapacakları yönünde mana da verilmiştir

7 Ayetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman hakikat kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler 8 Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya gücünüz yetmez O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter O, bağışlayan, esirgeyendir9 De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim Bana ve size ne yapılacağını da bilmem Ben sadece bana vahyedilene uyarım Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım

Ayetten anlaşıldığına göre, Hz Peygamber, kendisinden önce birçok peygamber gelip geçtiğini hatırlamış, kendisinin ve kavminin dünyadaki durumunun ne olacağını bilmediğini belirtmiş, dikkatlerini eski peygamberler ve ümmetlere çekerek onları uyarmıştır

10 De ki: Hiç düşündünüz mü; şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı halde siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız)? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez

Ayette dikkat çekilen husus, Kur’an’ın Allah tarafından gönderilmiş olduğunun teyit edilmesidir Bunun İsrailoğullarından olan şahidi de bir rivayete göre Hz Musa’dır, diğer bir rivayete göre ise Abdullah b Selam’dır Tefsirlerde, surenin tamamının Mekki sayılması halinde, yahudi iken Medine’de müslümanlığı kabul eden bu zata işaretin gayb haberi olarak niteleneceği belirtilir Öte yandan, surenin sadece bu ayetinin Medine’de indiği görüşü de vardır

11 İnkâr edenler, iman edenler hakkında dediler ki: "Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi" Fakat onlar bununla doğru yola girmek arzusunda olmadıkları için "Bu eski bir yalandır" diyecekler

İlk önce köleler ve fakirler müslüman olunca, Kureyş ileri gelenleri, iman ve İslam’ın hayır getirmediğini, bunun, bu dine ilk girenlerin seviyelerinden belli olduğunu söylemişler, Kitab’a da dil uzatmışlardı Ayet inkarcıların bu tutumlarını sergileyip kınamaktadır

12 Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa'nın kitabı vardır Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır

Ayet, Kur’an’dan önce Tevrat’ın var olduğunu, Kur’an’ın, kendinden önceki kitapları ve Tevrat’ı doğrulayıp tasdik ettiğini ifade etmektedir
13 "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir 14 Onlar cennet ehlidirler Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır 15 Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir Ben sana döndüm Ve elbette ki ben müslümanlardanım

Tevhid’e yönelmek ve İslam’a girmek en büyük nimettir Allah’ın hoşnut olacağı davranışları yapmaya çabalamak, mesela Hz Ebubekir’in yaptığı gibi kafirlerin işkencesi altında kıvranan müminlerin kurtuluşunu sağlamak, yapılması gereken yararlı işlerdendir Ayrıca bütün neslinin salih müslümanlardan olmasını istemek de, insanın yapacağı dualar arasında olmalıdır

16 İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür

Bu ayet, yukarıdaki duayı eden Hz Ebubekir ve diğer müminlerin itaatlarının karşılığını, sevap ve mükafatla göreceklerine işaret etmektedir
17 Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın yardımına sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der 18 İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır 19 Herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır Allah, onlara yaptıklarının karşılığını verir, asla kendilerine haksızlık yapılmaz

Ayet, müminlerin ve kafirlerin yaptıklarının karşılığına göre derece aldıklarını bildirmekte; iman edenlerin cennette, inkar edenlerin de aşağıların aşağı olan cehennemde olacaklarına işaret etmektedir

20 İnkâr edenler ateşe arzolunacakları gün (onlara şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz! 21 Ad kavminin kardeşini (Hûd'u) an Zira o, kendinden önce ve sonra uyarıcıların da gelip geçtiği Ahkaf bölgesindeki kavmine: Allah'tan başkasına kulluk etmeyin Ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum, demişti

Ayette geçen “ahkaf” uzun ve yüksek kum yığını manasına gelen “hıkf”ın çoğuludur Hud’un kavmi olan Ad Yemen’de denize nazır kum tepeleri arasında oturduğundan bu bölgeye “ahkaf” denmiştir

22 "Sen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir" dediler23 Hûd da! Bilgi ancak Allah'ın katındadır Ben size, bana gönderilen şeyi duyuruyorum Fakat sizin cahil bir kavim olduğunuzu görüyorum, dedi

Hud (as) bu sözüyle, başlarına gelecek azabın zamanını Allah’ın bildiğini açıklamıştır

24 Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!25 O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız

Rivayet edildiğine göre bu müthiş kasırga, erkeklerini, kadınlarını, çocuklarını ve mallarını yerle gök arasında savurarak parçalamış ve helak etmiştir Sadece Hz Hud ve ona iman edenler kurtulmuşlardır

26 Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı Zira bile bile Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi

Ayetin belirttiğine göre, Hud kavmi, mekke kafirlerinden daha büyük kudret ve imkanlara sahip olmuştu Üstelik kendilerine verilen göz, kulak ve kalple ilahi nimetin kadrini bilecek ve Allah’a inanacaklardı Fakat hüccetlere rağmen inkarda direnince, azap, onları helak etti
27 Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık

Çevredeki helak edilen memleketlerin, Semud, Ad ve benzeri kavimlerin ülkeleri olduğu belirtilmiştir
28 Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır, onları bırakıp gittiler Bu onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir

Ayet, Hud kavminin, Allah’a yaklaştırıcı nesneler olarak inandığı düzmece tanrıların hiçbirinin azabı uzaklaştırmada tesirli olamadıklarını haber verirken ayrıca putları Allah’a yakınlığa vesile saymanın da, boş ve manasız bir kuruntu olduğuna dikkat çekmektedir
29 Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "Susun" demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi

Rivayetlere göre, Hz Peygamber Taif seferinde Nahl vadisinde sabah namazı kıldırıyorken, yedi yahut dokuz kişiden teşekkül eden cinler gurubu, Peygamberimizin okuduğu Kur’an’ı dinlemeye gelmişlerdi Kur’an’ı dinleyip kavimlerine döndüklerinde:
30 Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik 31 Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine uyun Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun

Ayetin belirttiğine göre cinler, Allah yolunun davetçisi olan Hz Muhammed’e kavimlerinin uymalarını isterken Allah’ın, günahlarının bir kısmını bağışlayacağını beyan etmişlerdir Çünkü kul hakkıyla ilgili günahlar, hak sahibinin rızası olmadıkça bağışlanmaz
32 Allah'ın dâvetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ı âciz bırakacak değildir Kendisi için Allah'tan başka dostlar da bulunmaz İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler33 Gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye de gücünün yeteceğini düşünmezler mi? Evet O, her şeye kadirdir 34 İnkâr edenlere, ateşe sunulacakları gün: Nasıl, bu gerçek değil miymiş? denildiğinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş, derler Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayı azabı tadın! der 35 O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret Onlar hakkında acele etme, onlar vâdedildikleri azabı gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanırlar Bu, bir tebliğdir Yoldan çıkmış topluluklardan başkası helâk edilir

Ayette geçen “ülü’l-azm” (azim sahibi peygamberler) Hz Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (as)dır (bak Ahzab 33/7) Gerçekten azim sahibi peygamberler, şeriatlarının tebliğ ve tesisinde büyük gayret sarfetmiş, ortaya çıkan güçlüklere ve düşmanlıklara göğüs germişlerdir Ayette, Hz Peygamber’e bu büyük peygamberlerin vasıfları hatırlatılırken sabırlı olması istenmiş, inkarcıların azap karşısında durum ve tutumları da tasvir edilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.