Prof. Dr. Sinsi
|
Zümer Süresi Meali
zümer süresi meali Mumine Sitesi
039-ez-ZÜMER 39-ez-ZÜMER Mekke'de nâzil olmuştur 75 (yetmişbeş) âyettir Yalnız 53 - 55 âyetler Medine'de inmiştir Adını, 71 ve 73 âyetlerde geçen mümin ve kâfirlerin oluşturduğu topluluklar anlamına gelen "zümer" kelimesinden almıştır Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Bu Kitap izzet ve hikmet sahibi Allah katından indirilmiştir 2 (Resûlüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et 3 Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez
Araplar, putları vasıtasıyla Allah’a yaklaşacaklarına inanıyorlardı İslam dini Allah’tan başka hiçbir şeye kulluk edilemeyeceğini, onların bu tutumlarının Allah’a ortak koşmak olduğunu bildirdi ve bunu kesinlikle yasakladı
4 Eğer Allah bir evlât edinmek isteseydi, elbette yarattıklarından dilediğini seçerdi O yücedir O, tek ve kahhâr olan Allah'tır 5 Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor Güneşi ve ayı emri altına almıştır Her biri belli bir süreye kadar akıp gider Dikkat et! O, azîzdir, ve çok bağışlayandır
Gece ve gündüzün birbirine örtülüp sarılmasıyla, sürelerinin uzayıp kısaldığına yerin yuvarlaklığına, hem kendi hem de güneş etrafında döndüğüne işaret edilmiştir Zikredilen ayetler, tevhid inancını ve bu inancı güçlendiren delilleri açıklamaktadır
6 Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır Mülk O'nundur O'ndan başka tanrı yoktur Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?
Yaratılan “sekiz eş”, erkeği ve dişisiyle birlikte, deve, sığır, koyun ve keçidir “Üç karanlık” karın, döl yatağı ve çocuk kesesidir “Çeşitli safhalar”la çocuğun ana rahmine düşmesinden doğumuna kadar geçirdiği dönemler ve gelişme kasdedilmektedir
7 Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz Eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez Nihayet hepinizin dönüp gidişi, Rabbinizedir Yaptıklarınızı O size haber verir Çünkü O, kalplerde olan herşeyi hakkıyla bilendir 8 İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır Sonra Allah kendisinden ona bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar (Ey Muhammed!) De ki: Küfrünle biraz eğlenedur; çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!9 Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür 10 (Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır Allah'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir
İyi davrananlara haber verilen iyilik, cennet, sıhhat ve afiyettir “Allah’ın yeri geniştir” cümlesinden, kafirler arasında Allah’a karşı ibadet ve ittatını yapamayan kimselerin, inancını yaşayacakları yere hicret edebilecekleri anlamı çıkarılmıştır
Aşağıdaki ayetlerde, ibadetle ihlasın yanısıra, Allah’ın dışındakilere ve Tağut’a tapmaktan kaçınmanın gereği açıklanmıştır:
11 De ki: Bana, dini Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu 12 Bana müslümanların ilki olmam emrolundu 13 De ki: Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım 14 De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibadet ederim 15 (Ey Allah'a eş koşanlar!): Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır 16 Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (öyle) tabakalar var İşte Allah kullarını bununla korkutuyor Ey kullarım! Yalnızca benden korkun 17 Tâğut'a kulluk etmekten kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır Kullarımı müjdele:18 O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar İşte onlar, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir Gerçek akıl sahipleri de onlardır
Tağut’un açıklaması için Nisa 4/60 Ayetin notuna bak Vasıfları anlatılan kimselerin dinledikleri söz, Allah kelamı, Hz Peygamber’in sözleri veya selefin görüşleri olarak yorumlanmıştır Sözün en güzeli kuşkusuz Kur’andır
19 (Resûlüm!) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın! 20 Fakat Rablerinden sakınanlara, üstüste yapılmış, altlarından ırmaklar akan köşkler vardır Bu, Allah'ın verdiği sözdür Allah, verdiği sözden caymaz 21 Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiriyor Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar Şüphesiz bunlarda akıl sahipleri için bir öğüt vardır 22 Allah kimin gönlünü İslâm'a açmışsa o, Rabbinden bir nûr üzerinde değil midir? Allah'ı anmak hususunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içindedirler 23 Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar İşte bu Kitap, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz
Ayette zikredilen “Kitaben müteşabihen” ifadelerinden, ayetlerin birbirini pekiştirdiği anlamı çıkarılmıştır Kur’an, 23 senede muhtelif zaman ve şartlarda inmiş olmasına rağmen ayetlerinin hiçbiri diğeri ile çatışmaz Bilakis birbirini teyit ve tefsir eder
“Okunmaya doyulmayan” şeklinde tercüme edilen “mesaniye” kelimesi “çeşitli üsluplarda tekrarlanan” şeklinde anlaşılmıştır
24 Kıyamet gününde yüzünü azabın şiddetinden korumaya çalışan kimse (kendini ondan emin kılan gibi) midir? Zalimlere "Kazandığınızı tadın!" denilir 25 Onlardan öncekiler (peygamberleri) yalanladılar da farkına varmadıkları bir yerden onlara azap çattı 26 Bu suretle Allah, dünya hayatında onlara rezilliği tattırdı Ahiret azabı daha büyüktür Keşke bunu bilselerdi!27 Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik 28 Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik 29 Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah'a mahsustur Fakat onların çoğu bilmezler 30 Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler
Ayet, kafirlerin, Resulullah’ın irtihalini temenni etmeleri ve bunu beklemeleri üzerine nazil olmuştur
31 Sonra şüphesiz, siz de kıyamet günü, Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız 32 Allah'a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği (Kur'an'ı) yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirlerin yeri cehennemde değil mi? 33 Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, işte kötülükten sakınanlar onlardır
“Doğru” kelimesiyle ifade edilmek istenen, tevhid inancı ve Kur’an’dır Doğruyu getiren Hz Muhammed ve diğer peygamberlerdir Onu tasdik edenler de peygamberlerin ümmetleridir
34 Onlar için Rableri yanında diledikleri her şey vardır İşte bu, iyilik edenlerin mükâfatıdır 35 Böylece Allah, onların geçmişte yaptıkları en kötü hareketleri bile örtecek ve yaptıklarının en güzeline denk olarak mükâfatlarını verecektir 36 Allah kuluna kâfi değil midir? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar Allah, kimi saptırırsa artık onun yolunu doğrultacak biri yoktur
Müşrikler, Hz Peygamber’e “Tanrılarımızı kötüleme, sonra onlar seni çarpar!” diyorlardı Hz Peygamber, Halid b Velid’i Uzza adlı putu kırmak için gönderildiğinde putun bekçileri Halid’e:”Bak, o öfkelidir, sakın başına bir şey gelmesin!” demişlerdi Halid gidip putun burnunu kırmış, korkutmalarının da bir sonuç vermediğini böylece ortaya çıkmıştır
37 Allah kime de hidayet ederse, artık onu saptıracak yoktur Allah, mutlak güç sahibi ve intikam alıcı değil midir? 38 Andolsun ki onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, elbette "Allah'tır" derler De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter Tevekkül edenler, ancak O'na güvenip dayanırlar 39 De ki: "Ey kavmim! Elinizden geleni yapın; doğrusu ben de yapacağım! Artık yakında bileceksiniz!" 40 "Kendisini rezil edecek azap kime geleceğini, ve sürekli bir azabın kimin üzerine konacaını "
Müşrikleri rezil edecek azap, Bedir mağlubiyetiyle gelmiştir Cehennem azabı da sürekli olarak üzerlerine çöküp binecektir
41 (Resûlüm)! Şüphesiz biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur Sen onların üzerinde vekil değilsin
Ayete göre Hz Peygamber, dalalete sapanları zorla hidayete sevkeden veya onlara bekçilik yapan kimse değildir
42 Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı alır, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır 43 Yoksa onlar Allah'tan başkasını şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (Şefaatçı edineceksiniz)? 44 De ki: Bütün şefâat Allah'ındır Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur Sonra O'na döndürüleceksiniz 45 Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler 46 De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de aşikârı da bilen Allah! Kullarının arasında, ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen vereceksin 47 Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir misli daha o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın fenalığından (kurtulmak için) elbette bunları fedâ ederlerdi Halbuki (o gün) onlar için, Âllah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır
Zulmedenlerin karşılarına çıkacak olan şeyler, ilahi gazap ve azaptır Çünkü bunlara hiç ihtimal vermiyor ve hatırlarına getirmiyorlardı
48 Onların kazandıkları kötülükler (o gün) açığa çıkmış, alaya aldıkları şey, kendilerini sarmıştır 49 İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, "Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir" der Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler 50 Bunu onlardan öncekiler de söylemişti; ama kazandıkları şeyler onlara fayda vermedi 51 Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar 52 Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır 53 De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir
Bu ayet-i kerimede Allah’ın rahmet ve muhabbetinin sonsuzluğu ifade edilmektedir O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır, her insan bu ilahi rahmetten istifade edebilir Ancak şu hususa dikkat etmek gerekir ki “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” demek, günah işlemeye devam edin, demek değildir Bundan maksat, en günahkar insanların bile tevbelerinin kabul edileceğini bildirmek, dolayısıyla bir an evvel kötülükten vazgeçip Allah’a dönmelerini teşvik etmektir
54 Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez 55 Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun 56 Kişinin: Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim (diyeceği günden sakının)! 57 Yahut şöyle diyecektir:" Allah bana hidayet verseydi, elbette sakınanlardan olurdum" 58 Veya azabı gördüğünde: Keşke benim için bir kez (dönmeye) imkân bulunsa da iyilerden olsam!" demesinden 59 Hayır (dönemeyeceksin)! Âyetlerim sana gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkârcılardan olmuştun 60 Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün Kibirlenenlerin kalacağı yer cehennemde değil midir?
Müşriklerin Allah hakkında uydurdukları yalanların başında O’na ortak koşmaları, evlat nisbet etmeleri ve sıfatlarını inkar etmeleridir
61 Allah, takvâ sahiplerini kurtuluşa erdirir Onlara hiçbir fenalık dokunmaz Onlar mahzun da olmazlar 62 Allah her şeyin yaratıcısıdır O, her şeye vekîldir 63 Göklerin ve yerin anahtarları (mutlak hükümranlığı) O'nundur Allah'ın âyetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır 64 De ki: Ey cahiller! Bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?65 (Resûlüm!) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun (bilfarz) Allah'a ortak koşarsan, işlerin mutlaka boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun! 66 Hayır! Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol 67 Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir 68 Sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir Sonra ona bir daha üflenince, bir de ne göresin, onlar ayağa kalkmış bakıyorlar!
Birinci Sur’da Allah’ın dilemesiyle ölmeyip kalanların, Cebrail, Mikail, İsrafil, Azrail veya hamele-i arş ya da rıdvan melekleri, huriler, cennetin hazinedarı olan Malik’le cehennem bekçilerin olan zebaniler olduğu belirtilmiştir Bu ayete göre nefha yani sura üfürüş ikidir Birincisi ölüm suru, ikincisi de ba’s yani dirilme surudur
69 Yeryüzü, Rabbinin nûru ile aydınlanır, kitap konulur, peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkaniyetle hüküm verilir Onlara asla zulmedilmez
“Yeryüzü”, mahşer olarak yorumlanırken, “kitap” da, amel defterleri veya levh-i mahfuzla tefsir edilmiştir Getirilen şahitlerin de peygamberlerin ümmetiyle, melekler ve salih insanlar olduğu açıklanmıştır
70 Herkes ne yaptıysa, karşılığı tastamam verilir Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir 71 O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler "Evet geldi" derler ama, azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur
Ayetten, şeriat gelmeden önce teklifin olmadığı anlaşılmaktadır Çünkü melekler, cehennem ehlinin kınanmasını, peygamberlerin gelmesi ve kitapların tebliğ edilmesine rağmen inanmamaları sebebine dayandırılmıştır
72 Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir 73 Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler 74 Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah'a hamdolsun İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler 75 Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve "alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun" denilmiştir
|