Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlamazsan, kitabı

Kitabı Anlamazsan

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kitabı Anlamazsan



Kitabı Anlamazsan Tarihteki İlginç Olaylar





Bir Donanma Kurarsın, Savaşı Kaybedersin

1900, Alman imparatorluğu


Bazıları onun yazarlıktan önce, aslında deniz tutan bir Amerikalı gemici olduğunu söylerler Alfred Thayer Mahan, her koşulda orduya katılmış olmalıydı Babası, her şeyden önce, ünlü bir askeri taktisyendi West Point harp okulunda ders veriyordu


Alfred Mahan isimli bu adam, savaş alanı taktikleri kitabının büyük yazarı, bir nesil harp okulunun öğretmeni, sivil savaşta ölümsüz bir şan ve şöhret sahibi idi Belki de küçük Mahan'ı Annapolis'e donanmada bir kariyer sahibi olmaya iten, babasının gerçekten önde gelen bu kişiliği idi


Küçük Alfred, Carolina sahillerinde savaş süresince görev aldı ve daha sonra deniz aşırı bir yolculuğa gönderildi Sonra yolculuklar birbirini takip etti Gemi nasıl giderse gitsin, iki-üç günlük bir süre için bile olsa, Alfred'i ölümcül bir şekilde deniz tutuyordu Yine de gerçek bir deniz subayı olarak kendini hep denize attı Birçok liman görevi için sahile çıktıysa da sonunda yeni bir olanak buldu: Deniz Harp Akademisi


Alfred T Akademiye geldiğinde, hiç ümit vermeyen bir göreve sahipti Birkaç karaya sürülmüş eğitmen -ki onların da tuhaf oldukları düşünülürdü- vardı Bu okulu dünyanın en prestijli deniz enstitülerinden birine dönüştürmeyi başardı 19 ve 20 yüzyılların en etkileyici kitap serilerinden birini yayınlayan Alfred'di: Denizdeki Gücün Dünya Tarihine Etkisi


Mahan'ın tezi şuydu: Milletlerin güçlenmesi ve gerilemesinde en belirleyici faktör deniz güçleridir Kara kuvvetleri hızlı hareket etme özelliğine sahip değildirler, hem de lojistik zorunluluklar nedeniyle hantaldırlar Deniz kuvvetleri ise, bugün Karayipler'de yol alırken iki hafta içinde Baltık Denizine ulaşabilir Doğası gereği donanmalar dünyanın her yerinde güçlerini gösterebilirler Sadece donanması sayesinde, bir millet kayda değer bir güç haline gelebilir


Günümüzde düşmanını kollama bir deniz filosunun en öncelikli görevidir İlk yapılacak şey rakibinin deniz gücünü hesap etmek ve tüm gemilerini batırmak olmalıdır Bu başarıldığında düşman savunmaya geçmek zorunda kalacaktır Ticaret gemileri teslim olacak, kaynakları engellemelerle kesilecek, sahil şehirleri bombalanma tehlikesi altında olacak, kolonileri yok edilecek ve sonuçta tüm yurt denizden yapılabilecek bir çıkartmanın tehdidi altına girecektir


Öyle bir çıkartma ki, yer ve zamanını saldıran taraf belirleyecek, rakip ise tüm kaynaklarını sahip olduğu bölgeleri korumak için kullanmak zorunda kalacaktır


Kısacası, Mahan'a göre, küresel oyunda önemli bir aktör olabilmek için bir donanmaya sahip olunması öncelikli şarttı


1815 Viyana Konferansından sonra, Avrupa'daki güçler kendilerini deniz gücü açısından İngiltere ile karşı karşıya buldular İngilizlerin büyük deniz gücü, Napolyon İmparatorluğu'nu blokaja almış, yavaş yavaş çöküşe sürüklemekteydi Savaş sonunda dost ülkeler ve hatta eski düşmanlar arasında çok hassas bir anlaşmaya gidildi İngiltere denizdeki üstünlüğünü koruyacaktı


Bu, İngilizlerin yaşamak için denize bağlı olmak zorunda kalmalarındandı Denizdeki bu İngiliz üstünlüğünün kabul edilmesine karşılık, tüm ülkeler bir donanma kurma ve denizlere açılma hakkına sahip olacaklardı Fakat bu üstün gücün karşısında ciddi bir rakip haline gelmemek şartıyla


Fransa 1860'lar ve 80'ler arasındaki sürede eski gücüne kavuşmayı başardı İlk gerçek demirden gemiyi üretti: La Gloria Bu gemilerle tüm İngiliz donanmasını bir günde kullanılmaz hale getirebilirdi İngilizler ise uyguladıkları yapılanma programı sayesinde, 1880'lerin sonunda çelik gemilerin üretiminde öne çıktılar Almanya'nın değişik bölgelerinden ithal ettikleri çelik ile her zamankinden daha çok gemi ürettiler


Fransızlar, İngilizlerle yarışmayı bırakmak zorunda kaldı Bunun yerine ucuz, yenilenebilen teknoloji ile yola devam etmeyi tercih ettiler Muhrip gemilerinin üretiminde, araştırma ve geliştirmesinde lider hale geldiler Öte yandan İngilizler karşılık olarak büyük muhripler, denizaltılar ve mayınlar üretti


Fransızların eski düşmanları olan Almanlar, İngilizlerle Fransızlar arasındaki rekabeti hep eğlenerek izlediler Bir Fransız gemisine yönelen her silah, kendi sınırlarına yönelecek bir silahın eksilmesi anlamını taşıyordu Donanmaya harcanan her frank, Ren bölgesini tehdit eden bir frankın azalması demekti Öte yandan İngilizler Almanları Fransız yayılmacılığına karşı her zaman doğal bir müttefik olarak gördüler


Kısacası, yeni bir Avrupalı güç olma yolundaki Almanya ile denizlerin hakimi İngiltere arasında bir çatışma olması, Fransızlar dünyaya yayılmaya devam ettiği sürece anlamsızdı Alman donanması sıradan bir sahil güvenlik sisteminin ötesine geçemiyordu Birkaç küçük gemiden ibaretti Öyle ki, İngilizlerden yardım istediklerinde, zengin ağabeyin fakir kardeşine yardım etmesi gibi bir tavırla karşılaşıyorlardı


Ama daha sonraları iki önemli olay gelişti; ilki Mahan'ın yayınladığı güçle donanma arasındaki ilişkiyi anlatan kitap serişiydi İkincisi ise II Wilhelm'in daha büyük bir Almanya hayaliyle başa geçmesiydi Willie çabuk olgunlaşmış, ego problemi olan bir çocuktu Bazıları bu problemin, beceriksiz bir doktorun doğum esnasında Wilhelm'in koluna ciddi şekilde zarar vermesinden kaynaklandığını söylerler


Maço denilebilecek bir toplumda böyle bir yara taşımak, onu ister istemez aşağılık kompleksine sokmuştu Psikolojik durumu nasıl olursa olsun, Wilhelm dış politikada ani bir değişim süreci başlattı


Aslında, İngiliz olan her şeye hayranlığı ironikti Anneannesi efsanevi Victoria ölürken yanı başında durmuş, elini tutmuş ve gözyaşlarını tutamamıştı Kuzeni Edward'a da bir sıcaklık duymuş, bekar oldukları hafta sonlarında ikisi çok güzel deniz gezileri yapmışlardı Aslında derinlerde bir yerlerde, denizle ilgili büyüyen bir düşmanlık da vardı aralarında


Mahan'ın çalışmaları ilk yayınlandığında, Amerika'da küçük bir okuyucu kitlesinin ilgisini çekti İlk hayranlarından biri New York'ta polis komiseri olan Teddy Roosevelt idi Deniz aşırı ülkelerde ise beklenmedik bir ün kazandı Hiçbir yerde Almanya'da olduğu kadar popüler olmadı; Wilhelm kitaba Alman nitelikler kazandırarak yeni bir baskısını çıkarttı


Alman federal donanmasındaki her subayın okuyabileceği hale getirdi Ve bu subayların kitabı okumaları da beklenir oldu Manan Avrupa turuna çıktığında Almanya'da adeta bir süper star gibi karşılandı Alman İmparatoru Mahan'la buluşmak ve kendi kitabına Amerika'nın efsane isminin el yazısıyla bir şeyler yazmasını istedi


Almanya kısa bir süre içinde deniz filosunu geliştirdi Bu arada Japonya da aynı süreci yaşadı Wilhelm uygulanan geliştirme programının, kendi deniz sahalarını koruma amaçlı olduğunu bildiriyordu Fakat, Mahan'ın söylediği gibi, gerçek bir dünya gücü, dünyanın her yerinde kendisine hammadde sağlayacak, telgraf istasyonlarını destekleyecek ve kömür stoklarını yenileyecek koloniler kurmaya mecburdu


Rüzgarla yol alan gemilerden buharlı gemilere geçilmesinin en önemli dezavantajlarından biri gemilerin menzillerinin düşmesi oldu Demir aldıktan üç ay sonra Pasifik'in ortasında olmak imkanı ortadan kalktı Hiçbir modern gemi ortalama hızlarda hareket ederek iki-üç haftadan fazla yakıt ikmali yapmaksızın denizde kalamıyordu


İki-üç günlük hızlı manevralar yapan gemilerin sadece yakıt stokları boşalmakla kalmıyor, aynı zamanda makineleri de tamir ister duruma geliyordu Kömür istasyonları bu sebeplerle stratejik hedefler haline geldi Bu istasyonlar daha çok korunur oldular Binlerce kömür işçisi kömür ocaklarına indi


Wilhelm için 20 yüzyılın başında bu çok parlak bir fikirdi İngiltere ile rakip olabilecek durumda değildi, ulusal onur tüm dünyada 'ben varım' diyebilmeye bağlıydı Tüm dünyada 'ben varım' diyebilmek ise koloniler kurmayı gerektiriyordu Koloniler kurmak denizde güçlü olmak anlamını taşıyordu Denizde güçlü olan yeni koloniler elde edebilirdi, daha çok koloni elde etmek ise ulusal güveni artırırken harcamaları da artıracaktı


Almanlar Afrika sahilleri boyunca daha önceden ele geçirilmemiş bir takım üçüncü sınıf bölgeleri hakimiyetleri altına aldılar İngilizler buna karşı çıkmadı Fransızlar ise 19 yüzyıl boyunca bu bölgede İngilizlerin en ciddi rakibi olarak ses çıkartmadı Almanlar Pasifik'te yeni adalar ele geçirdiler, yüksek harcamalarla buralara kömür ve telgraf sistemleri getirdiler


Bu büyüme devam etti ve 1904'e doğru İngiliz yöneticiler arasında Almanlar bir tehdit olarak görülmeye başlandı 1904'te yeni bir deniz mareşali, John "Bobbie" Fisher donanmanın başına geçti İngiliz denizciliği, demir ve buharın kullanılmaya başlanmasından beri değişik kollara ayrılmaktaydı Fisher vizyon sahibi biri olarak geleceği gördü ve içgüdülerini kullanarak yeni silahlar tasarlama işine girişti Bir yıl sonra en modern Dreadnought silahları ile donanmış gemiler üretilmeye başlandı Bunlar modern savaş gemilerinin ilkleriydi


Fisher'in amacı Dreadnought'la Almanlara gözdağı vermekti Almanların donanmalarım geliştirmelerine bir sorun olarak bakmıyorlardı, hatta denizdeki büyük gemilerine eşdeğer birkaç gemi üretmelerine de karışmıyorlardı, fakat tek istedikleri en ileri teknolojiye sahip olmak ve üstünlüklerini korumaktı Bu üstünlük Almanlar tarafından kabul edildiği sürece iki ülke arasında geleceğe dair bir endişe olmayacaktı


Wilhelm, Dreadnought'un silahlarını gördüğünde kıskançlığa kapıldı Amirallerine ve gemi tasarımcılarına İngilizlerin son ürettiklerine eşdeğer ve hatta daha üstün gemiler üretme emri verdi Üst düzey Alman subayları daha büyük gemiler üretmenin ve büyük düşünmenin büyüsüne kapıldılar Wilhelm'le bu konuda ters düşmeyi hiç düşünmediler Daha pragmatik düşünen çevreler ise İngiltere ile silah yarışına girmenin sadece kötü bir fikir değil, aynı zamanda delilik olduğunu düşündüler


Stratejinin doğası gereği İngilizler denizde birinci ve en üstün kalmalıydı Alman donanması ikincilikle yetinmeliydi Fransa ve Rusya'nın tehdidi altındaki Almanların karadaki üstünlüklerini korumaya ihtiyaçları vardı İnsan gücü ve kaynak yarışı içindeki Almanya'da, kara kuvvetleri deniz kuvvetlerinden çok daha üstün durumda olmalıydı İngiltere'ye üstünlük sağlamanın imkansızlığı ortadayken neden bu çabanın içine giriliyordu ki?


Wilhelm yine de programın ilerlemesinden yana tavır aldı Alman ulusal gururu bunu gerektiriyordu Yeni bitirilmiş Kiel Kanalı yeni ve daha büyük gemiler için yetersiz kalacaktı Bu kanalı genişletmek için de büyük harcamalar yapıldı Almanlar İngilizlerle denizde büyük bir rekabete giriştiler


Birkaç sene içinde Alman zırhlıları denize indirilmeye başlandı Bu gemiler yirmi beş ve otuz santimetre çapındaki silahlarla donatılmıştı Fransızlar garip bir tavırla bu yarışa girmekten çekindiler Böylece bir tehdit olmadıklarını gösterip, İngilizleri Almanlarla uğraşma yoluna ittiler Bu strateji tuttu, yüzyıllardır İngiliz savaş tatbikatları Fransızlarla çıkabilecek bir savaş üzerine kurulmuştu Cebelitarık'tan Süveyş'e kadar Akdeniz ticaret yolunu ve Biscay Körfezi ile Manş Denizi'ni korumak amacını taşımışlardı


Yüzyılın sonuna doğru, Fisher gemi manevralarını Kuzey Denizi'ne doğru kaydırdı Almanya'ya, Baltık'ın dışına çıkarmaya yelteneceği her geminin kendilerini karşısında bulacağı mesajını vermiş oluyordu Fisher'in saplantısı daha uzak ülkeleri de etkiledi Japonlarla bir anlaşma yaparak Pasifik'e çıkabilecek her yabancı gemiye karşı ortak hareket etme kararı aldılar Fisher de Mahan okuyucuları arasındaydı


1904-1905 yıllarındaki Rus donanmasına karşı Japonların kazandığı zaferleri ayrıntılarıyla incelemişti Dikkat çeken nokta şuydu: İlk saldırıya geçen ve karşı donanmayı ablukaya alan taraf üstün geliyordu Tüm bunlar göz önüne alındığında, Almanların Kuzey Denizi'ne açılmalarının önlenmesi gereği ortaya çıkıyordu Almanların Belçika ve 'Hollanda'yı ele geçirmesi, İngiltere'den sadece iki saat uzaklıkta iki limana sahip olmaları anlamını taşıyacaktı


Bu engelleme İngilizlerin Almanlara karşı olan politikalarının temel noktası oldu Belçika ve Hollanda topraklarının İngiliz koruması altında olduğu açık bir mesajla bildirildi Bu mesaj, Almanların denizde hiçbir gücü olmasaydı, bu kadar açık ve sert olmazdı


Alman İmparatoru cevap olarak, İngilizlere ve topraklarına karşı hiçbir düşmanlık beslemediklerini bildirdi Almanya'nın tek istediği, güneş giren bir yer, ulusal güven kazanımı ve gücünü korumaktı Bu sebeple yeni silah tasarımına gitti 12 inçlik silahları 13, 135, 14 ve sonunda büyük 15 inçlik silahlar izledi Paranoya yeni paranoyalar üretir oldu


Almanlar gizlice Schlieffen Planını uygulamaya koydular Bu planla Fransa'yı ele geçirmek ve Belçika ile Hollanda'yı alttan fethetmek amaçlanıyordu Diğer akıllıca bir fikir olarak, Wilhelm Hollanda'nın istila edilmemesini ve böylece İngilizleri fazlaca karşılarına almamayı düşündü Böylece Belçika geçilmiş olacak, Hollanda istila edilmeyecek, Alman ordusu kilit noktalardaki Belçika kalelerinde tutulacak ve doğrudan kuzeye gidip engellerle karşılaşılmamış olacaktı


Bu plan sonunda uygulamaya geçti Sonraki bölümde ayrıntılarıyla açıklanacağı gibi, sömürgeler birer birer düştü ve Belçika Almanlar tarafından ele geçirildi İngiliz donanması Alman Çıkartmasını önleme amacıyla belli noktalara yığınak yaptı Belçika limanlarının ele geçirilmesi ile Almanlar ve İngilizler arasındaki bir savaş kaçınılmaz hale gelmişti


Daha sonraki dört yıl içinde Alman donanması ciddi tek bir çıkartma yaptı Herkesin yumurtası sepetinde durduğu için, iki taraf da ölümcül bir savaşa girmeyi yeğlemedi Fakat 1916'da Alman donanması İngilizleri Tutland sahillerinden püskürttü Bu, ablukayı kırma hareketinin başlangıcıydı


Savaşın sonunda Almanlar en azından taktik bir zafer elde etmiş oldular Batırdıkları gemi sayısı daha fazlaydı, fakat stratejik bir hata olarak Baltık'a geri çekildiler ve saldırgan bir güç olmadılar Öte yandan bu durum İngilizleri savaşa girmeye zorladı Aynı zamanda donanmasına yatırım yapan diğer bir ülke olan ABD de savaşa girmeyi düşünmeye başlıyordu


Alman İmparatoru Mahan'ın kitabındaki püf noktasını anlayamamıştı: Bir donanma kurduğunuzda sadece bir güç olarak algılanmakla kalmıyordunuz, aynı zamanda bir tehdit olarak da görülüyordunuz Almanların 1918'de yenilmesiyle birlikte, İngilizler paranoya halinde Alman donanmasını kuşatmak ve ona el koymak niyetinde idiler Böylece tarihinde ilk kez Almanlar donanmalarını İngiliz sularına göndermiş oldular


Donanma İskoçya sahillerine İngiliz kontrolünde ulaştı Büyük harcamalar, hatalı bir politika, imparatorluğun çöküşünü getirdi Almanlar son bir çabayla İngilizlerden gemilerini kaçırdılar Sembolik de olsa yaptıkları tek akıllıca hareket buydu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.