07-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Edebiyatında Nesir
Türk Edebiyatında Nesir
TARİH NESRİ
Orta dönem divan nesrinin en bol ve kuvvetli örnekleri tarih nesri kolunda toplanmıştır Çok yerde süs ve sanat kaygısı gütmeyen ve tarih vakalarını yalın bir ifade ile yazan ünlü yazarlar, tarih bilgileri ve gezginler, canlı, hareketli, zevkli sayfalar yazmışlardır
Başka milletlerde olduğu gibi bizde de “tarih” 19 yüzyıl başlarına kadar bir edebiyat türü sayılmıştır Eskiler için tarih, çok okunan ve sevilen bir sanat, bilgi ve hikmet sözleridir Tarih, iyiyi kötüden ayırmaya yarar, ibret dolu bir kitap sayılıp devler adamları ve aydınlar tarafından dikkatle okunmuştur Denilebilir ki, bu kitaplar, o çağ aydınlarının hem felsefe ve tarih, hem de roman ve hikaye okuma ihtiyaçlarını karşılamıştır
Bazı tarihçiler de özellikle olayları yorumlarken ve tasvirler yaparken münşiane denilen süslü ve parlak aydınlatma yoluna kaymışlardır Fakat hitap ve söyleşme bölümlerinde yalın bir konuşma dili kullanırlar Bunlardan Aşıkpaşazade, tarihini halk dili ile denebilecek kadar sade yazmıştır Tarih nesri de yüzyıllar geçtikçe ağır bir dille yazılmış, ama hiçbir zaman anlaşılmaz hale gelmemiştir Tarihte birçok olay ve kişileri anlatmak zorunda oluşları, tarihçilerin sırf sanat göstermek için ağır dil kullandıkları görülür
Biz burada, “tarih nesri” deyimi ile, yalnız tarih kitaplarında görülen nesri söylemek istemiyoruz Birçok coğrafya, seyahat ve ilim kitaplarının da yazılmış olduğu fakat tarz ve anlarım benzerliği gösteren bir nesir kolundan bahsediyoruz
15 Yüzyıl :
Osmanlı tarihi hakkında ilk Türkçe eser, şair Ahmedi’nin 15 yüzyıl başlarında yazdığı “Dastan-ı Tevarih-i Muluk-ı Al-i Osman” adlı manzum tarihidir
İbni Arap Şah : Timur zamanını yazmıştır Yazıcızade Ali : Bir “Seçukname” yazmıştır Fatih zamanında :Emveri : “Düsturname” , Oruç Bey : “Tevarih-i Ali Osman” ve İdrisi Bitlisi :
16 Yüzyıl :
Tarihi eserler yönünden zengin Bu yüzyılda Şehnamecilik devam etmiştir Yavuz Selim’in fetihlerini yazan Fetullah Çelebi’nin eseri ile Eflatun’un “Hünername”si bu şehnamelerin en iyileridir Ünlü tarihçiler arasında : “Tacüttevarih” adlı eseri ise Hoca Sadeddin Efendi; “Künhülahbar”ıyla Gelibolu’lu Ali; “Selanigi Tarihi” diye meşhur eseriyle Selanikli Mustafa vardır
17 Yüzyıl :
Bu yüzyılda büyük tarihçiler ve tarih nesri bölümüne konulacak ustalar yetişmiştir Fatih’in kurduğu Şehnamecilik töresi vakanüvislik diye yeni bir isim almış ve önemli bir saray memurluğu sayılmıştır Vakanüvislik 1663’te Abdurrahman Paşa ile başlamıştır
Bu asır içinde sayamayacağımız yazarların hepsi tarihçi değildir Bazısı düşünce ve ilim, bazısı da seyahat alanında tanınmıştır Fakat hepsi eserlerinde tarih ruhu taşıdıkları ve tarih nesrinin ortak özelliklerini kullandıkları için bu bölüme alındılar
Başlıca tarihçiler : “Peçervi Tarihi” ile meşhur Peçevi İbrahim Efendi ile “Ravzatülebrar” sahibi Karaçelebizade Abdülaziz’dir
Tarih nesri içindeki tanıdığımız ünlü yazarlar : “Risalesiyle meşhur Koçi Bey, büyük ilim adamımız, Katip Çelebi ve ünlü seyahat yazarımız Evliya Çelebi’dir
18 Yüzyıl :
Bu yüzyılda sanatlı tarih anlayışının en büyük yazarları yetişmiştir Bunların başında değeri tarihi ile Naima gelir Bundan başka Naima Tarihine ek olarak Raşit’in yazdığı “Raşit Tarihi” ve ona ek olarak Çelebizade Asım’ın “Asım Tarihi”, Silahtar Fındıklılık Mehmet “Silahtar Tarihi” ve Fındıklılık Süleyman’ın “Mirüttevarih” adlı eseri vardır Bu yüzyıl sonunda tarih nesrine bağlayacağımız ünlü “Sefaretname” sahibi Yirmisekiz Çelebi Mehmet’tir
19 Yüzyıl :
19 yüzyıl başından hatta Tanzimat’ın ilanından sonra da edebi tarihçilik ve vak’anüvislik geleneği sürüp gitmiştir Ünlü vak’anüvisler arasında Mütercim Asım, Şanizade Ataullah, Esat Efendi ve Recai Efendi sayılabilir Bu yüzyılın ikinci yarısında (1855) Ahmet Cevdet Paşa’yı bir bakıma eski tarih geleneğimizin son büyük temsilcisi, bir bakıma da Türkiye’ye ilmi tarih çığırının öncüsü sayabiliriz Behişti, “Tarih-i Ali Osman”, “Heşt Behişt” adlı (Farsça) tarihleri yazmışlardır Karamanlı Mehmet Paşa’nın “Tevarih üs-selatin ül Osmaniye” adlı Farsça tarihi 1480’de Türkçe’ye çevrilmiştir Bayatlı Mehmet oğlu Hasanın “Cam-ı Cen-Ayin” adlı tarihi 1482’de kaleme alınmıştır Bu yüzyılın Türkçe olarak en önemli tarihi, Aşıkpaşazadenin “Tevarih-i Ali Osman”ıdır (1478) Fatih Sultan Mehmet zamanında devletin resmi tarihini yazdırmak için Şehnamecilik denen saray tarihçiliği kurulmuştur İlk Şehnameler manzum, daha sonra nesir karışık yazılmıştır
|
|
|