Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyatında, nesir, türk

Türk Edebiyatında Nesir

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Edebiyatında Nesir





Türk Edebiyatında Nesir


TARİH NESRİ


Orta dönem divan nesrinin en bol ve kuvvetli örnekleri tarih nesri kolunda toplanmıştır Çok yerde süs ve sanat kaygısı gütmeyen ve tarih vakalarını yalın bir ifade ile yazan ünlü yazarlar, tarih bilgileri ve gezginler, canlı, hareketli, zevkli sayfalar yazmışlardır

Başka milletlerde olduğu gibi bizde de “tarih” 19 yüzyıl başlarına kadar bir edebiyat türü sayılmıştır Eskiler için tarih, çok okunan ve sevilen bir sanat, bilgi ve hikmet sözleridir Tarih, iyiyi kötüden ayırmaya yarar, ibret dolu bir kitap sayılıp devler adamları ve aydınlar tarafından dikkatle okunmuştur Denilebilir ki, bu kitaplar, o çağ aydınlarının hem felsefe ve tarih, hem de roman ve hikaye okuma ihtiyaçlarını karşılamıştır

Bazı tarihçiler de özellikle olayları yorumlarken ve tasvirler yaparken münşiane denilen süslü ve parlak aydınlatma yoluna kaymışlardır Fakat hitap ve söyleşme bölümlerinde yalın bir konuşma dili kullanırlar Bunlardan Aşıkpaşazade, tarihini halk dili ile denebilecek kadar sade yazmıştır Tarih nesri de yüzyıllar geçtikçe ağır bir dille yazılmış, ama hiçbir zaman anlaşılmaz hale gelmemiştir Tarihte birçok olay ve kişileri anlatmak zorunda oluşları, tarihçilerin sırf sanat göstermek için ağır dil kullandıkları görülür

Biz burada, “tarih nesri” deyimi ile, yalnız tarih kitaplarında görülen nesri söylemek istemiyoruz Birçok coğrafya, seyahat ve ilim kitaplarının da yazılmış olduğu fakat tarz ve anlarım benzerliği gösteren bir nesir kolundan bahsediyoruz


15 Yüzyıl :

Osmanlı tarihi hakkında ilk Türkçe eser, şair Ahmedi’nin 15 yüzyıl başlarında yazdığı “Dastan-ı Tevarih-i Muluk-ı Al-i Osman” adlı manzum tarihidir

İbni Arap Şah : Timur zamanını yazmıştır Yazıcızade Ali : Bir “Seçukname” yazmıştır Fatih zamanında :Emveri : “Düsturname” , Oruç Bey : “Tevarih-i Ali Osman” ve İdrisi Bitlisi :


16 Yüzyıl :

Tarihi eserler yönünden zengin Bu yüzyılda Şehnamecilik devam etmiştir Yavuz Selim’in fetihlerini yazan Fetullah Çelebi’nin eseri ile Eflatun’un “Hünername”si bu şehnamelerin en iyileridir Ünlü tarihçiler arasında : “Tacüttevarih” adlı eseri ise Hoca Sadeddin Efendi; “Künhülahbar”ıyla Gelibolu’lu Ali; “Selanigi Tarihi” diye meşhur eseriyle Selanikli Mustafa vardır


17 Yüzyıl :

Bu yüzyılda büyük tarihçiler ve tarih nesri bölümüne konulacak ustalar yetişmiştir Fatih’in kurduğu Şehnamecilik töresi vakanüvislik diye yeni bir isim almış ve önemli bir saray memurluğu sayılmıştır Vakanüvislik 1663’te Abdurrahman Paşa ile başlamıştır

Bu asır içinde sayamayacağımız yazarların hepsi tarihçi değildir Bazısı düşünce ve ilim, bazısı da seyahat alanında tanınmıştır Fakat hepsi eserlerinde tarih ruhu taşıdıkları ve tarih nesrinin ortak özelliklerini kullandıkları için bu bölüme alındılar

Başlıca tarihçiler : “Peçervi Tarihi” ile meşhur Peçevi İbrahim Efendi ile “Ravzatülebrar” sahibi Karaçelebizade Abdülaziz’dir

Tarih nesri içindeki tanıdığımız ünlü yazarlar : “Risalesiyle meşhur Koçi Bey, büyük ilim adamımız, Katip Çelebi ve ünlü seyahat yazarımız Evliya Çelebi’dir


18 Yüzyıl :

Bu yüzyılda sanatlı tarih anlayışının en büyük yazarları yetişmiştir Bunların başında değeri tarihi ile Naima gelir Bundan başka Naima Tarihine ek olarak Raşit’in yazdığı “Raşit Tarihi” ve ona ek olarak Çelebizade Asım’ın “Asım Tarihi”, Silahtar Fındıklılık Mehmet “Silahtar Tarihi” ve Fındıklılık Süleyman’ın “Mirüttevarih” adlı eseri vardır Bu yüzyıl sonunda tarih nesrine bağlayacağımız ünlü “Sefaretname” sahibi Yirmisekiz Çelebi Mehmet’tir


19 Yüzyıl :

19 yüzyıl başından hatta Tanzimat’ın ilanından sonra da edebi tarihçilik ve vak’anüvislik geleneği sürüp gitmiştir Ünlü vak’anüvisler arasında Mütercim Asım, Şanizade Ataullah, Esat Efendi ve Recai Efendi sayılabilir Bu yüzyılın ikinci yarısında (1855) Ahmet Cevdet Paşa’yı bir bakıma eski tarih geleneğimizin son büyük temsilcisi, bir bakıma da Türkiye’ye ilmi tarih çığırının öncüsü sayabiliriz Behişti, “Tarih-i Ali Osman”, “Heşt Behişt” adlı (Farsça) tarihleri yazmışlardır Karamanlı Mehmet Paşa’nın “Tevarih üs-selatin ül Osmaniye” adlı Farsça tarihi 1480’de Türkçe’ye çevrilmiştir Bayatlı Mehmet oğlu Hasanın “Cam-ı Cen-Ayin” adlı tarihi 1482’de kaleme alınmıştır Bu yüzyılın Türkçe olarak en önemli tarihi, Aşıkpaşazadenin “Tevarih-i Ali Osman”ıdır (1478) Fatih Sultan Mehmet zamanında devletin resmi tarihini yazdırmak için Şehnamecilik denen saray tarihçiliği kurulmuştur İlk Şehnameler manzum, daha sonra nesir karışık yazılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Türk Edebiyatında Nesir

Eski 07-26-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Edebiyatında Nesir





Türk Nesrinin Safhaları


Türkçenin ilk yazılı örnekleri (mensur) Köktürk yazıtlarıdır Uygur lehçesi ile de mensur kitaplar yazılmıştır Fakat Uygurlardan sonra, uzun bir süre, doğu ve batı Türkçelerinde mensur eserler yazılmamış veya (yazılmışsa) ele geçmemiştir

Ancak 13 yüzyıldan sonra doğu ve batı Türk edebiyatlarında nesrin gelişmeye başladığını görüyoruz

9 yüzyıldan 14 yüzyıla kadar mensur eserler yazılmayışının türlü sebepleri olabilir Bunları üç nedene bağlayabiliriz

1 Bu beşyüz yıl içinde atalarımız sürekli değişiklik ve hareket içinde olmuşlardır Orta Asyadan Batıya göçmüşler Anadolu’ya yerleşmişler Nice medeniyetlere deyinmişlerdir Bu göçler sırasında, zengin bir folklor ve birçok manzum eserler meydana gelmiş ama mensur kitaplar yazılamamıştır Belki yazılanlar kaybolmuştur Nesrin daha çok düşünceye, tefekkürü hazırlayan kültüre ise yerleşme ve huzura bağlı olduğu unutulmamalıdır

2 Türkler bu göçler sırasında İslamlığı benimsemişler ve Fars edebiyatı ile temesa gelmişlerdir Yeni dinin ve yeni kültürün getirdiği Arapça ile Farsça aydınlarımıza çekici görünmüş, işlenmemiş bir Türkçe ile yazmaktansa bu çok işlek diller ile yazıp söylemeyi daha kolay bulmuşlardır Bu yüzden yazarlarımız ve şairlerimizin çoğu İran şiirinin ve Arap nesrinin gelişmesine yardım etmişler fakat, “kara budun” arasında bütün canlılığıyla yaşayan Türkçe’nin lezzetine erememişlerdir

Bu sonuç üzerinde Türklerin, müslüman olmaları dolayısıyla eski kültürlerinden ve kitaplarından büsbütün kopmuş bulunmalarının tesirini de unutmamak gerekir Çünkü “hak dini” olan İslamiyet, onları tabiatla ve putlarla ilgili eski dillerini batıl, yasak sayıyor, onlarla ve o dinlerin verimi olan kitaplarla uğraşmak günah sayılıyordu

Kaşgarlı Mahmut gibi milliyetçi bilginlerin çabaları da kendilerini yabancı kültüre kaptıran bu aydınların görüşlerini değiştirememiştir Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları zamanında Türk aydınları, şiirlerini Farsça ve düşüncelerini Arapça yazmışlardır Hepsi Türk soyundan olan sultanlar ve hakanlar da halkı tanımayan o köksüz aydınların etkileriyle milli sanat ve tefekkürü tutmayıp yabancı kültürü korumuşlardır

3 Sultanların ve devlet adamlarının ana dile ve yerli edebiyata bu ilgisizlikleri, Türkçe’yi devletlerin resmi dili olmaktan çıkararak köylülerin konuştuğu bir kabile dili haline getirdi Bu yüzden fermanlar yazışmalar, tarihler, yıllıklar Farsça ve Arapça’ydı Köktürk, Uygur ve Karahanlılar devletlerinde resmi dil Türkçe olduğu için manzum nesir ilerleyebilmiştir

Türkçe’yi yabancı diller önünde eriten bu ilgisizliğe karşı zaman zaman bazı tepkiler olmakla birlikte 13 yüzyılda Fars, Arap dillerin kapılmamış olan Anadolu beyleri bu konuda daha şuurlu bir görüşe sahiptiler

Türkçe’nin edebi dil olmasında tasavvuf erlerinin, şeyhlerin, gazi erenlerin de büyük hizmetleri olmuştur Tasavvuf görüşlerini halka yaymak için mensur Türkçe eserler, şerhler, nasihatnameler, tevsirler meydana getirmişlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.