![]() |
Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk Dönemi Ekonomi PolitikalarıAtatürk Dönemi Ekonomi Politikaları nasildi - Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları hakkinda bilgiler Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları Avrupa’nın hasta adam olarak nitelendirdiği, özellikle ekonomik alanda çökmüş olan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazından Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde siyasi bağımsızlığını kazanmış Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1915 yılında İstanbul ve Anadolu’da büyük işletme sayılan 585 işyerinde yapılan inceleme sonucunda 30 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi’nde özel sektör ağırlıklı ve piyasa ekonomisine yönelik bir iktisadi kalkınma modelinde karar kılınmıştır (Çarıkcı, 1998: 3244) ![]() Bu çalışmada, cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’ün iktisat politikası 1923–1929 yılları arası ve 1929–1938 yılları arası olmak üzere iki alt bölümde incelenecektir: Planlı Dönem Öncesi: 1923–1929 Yılları Arası Kısmi Liberal Dönem Planlı Dönem: 1929–1938 Yılları Arası Devletçilik Politikası |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları1 ![]() Atatürk’ün ekonomi politikası Türk Milleti’nin çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırılması hedefine yöneliktir ![]() ![]() ![]() ![]() 1923’ten 1929’a kadar geçen sürede siyasi, hukuki ve sosyal alanlarda ortaya çıkan önemli gelişmeler, ekonomi politikalarının acil önlemler içerecek biçimde şekillendirilmesini gerekli kılmıştır ![]() ![]() 1 ![]() ![]() Kurtuluş Savaşından sonra İstanbullu Türk tüccarlar Milli Türk Ticaret Birliği’ni kurdular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’nin toplanma amacı, savaştan yorgun çıkmış olan iktisadi faktörlerin ve birimlerin birbirlerini tanımalarını sağlamak, onların ihtiyaçlarını tespit etmek, iktisadi konular üzerine dikkatleri çekmek ve iktisat politikalarını da bu sonuçlara göre belirleme isteğidir (Gökçen, 1998: 3256) ![]() Ülkedeki ekonomik yapılanmanın, uygulanacak iktisat politikasının yönünü belirleyen bir “Misak-ı İktisadi” belirlenmiştir ![]() ![]() Kongrede alınan kararlar, “Misak-ı İktisadi” ve “Çiftçi, Tüccar, Sanayici ve İşçi Gruplarına İlişkin Esaslar” olarak adlandırılan iki bölümde toplanmıştır ![]() İlk bölüme giren kararlardan bir bölümü şunlardır (Yavi, 2001: 282-283): • Yerli üretimin geliştirilmesine çalışılacaktır ![]() • Lüks ithalattan kaçınılacaktır ![]() • Ekonomik gelişmeye katkısı olmak koşuluyla yabancı sermayeye izin verilecektir ![]() İkinci bölümde yer alan bazı kararlar ise şunlardır (Parasız, 1998: 3; Yavi, 2001: 283): • Reji idaresi ve yönetimi kaldırılacaktır ![]() • Tütün tarımı ve ticareti serbest olacaktır, ihraç edilen tütünün işlenmiş olması gerekmektedir ve vergileri tüketiciden alınacaktır ![]() • Aşar kaldırılacak, yerine uygun bir vergi konulacaktır ![]() • Temettü vergisi gelir vergisine dönüştürülecektir ![]() • İç gümrükler kaldırılacak, koruyucu gümrük tarifeleri kabul edilecektir ![]() • Ziraat Bankası yeniden düzenlenecektir ![]() • Sanayicilere kredi vermek üzere bir Sanayi Bankası kurulacaktır ![]() • Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun günün ihtiyaçlarını karşılar hale getirilmesi ve beş yıl sonra 25 yıl süreyle uzatılması sağlanacaktır ![]() • Türk limanlarında kabotaj hakkı sağlanması ve demiryolu, limanlar ile diğer ulaşım altyapısı geliştirilecektir ![]() • İşçilerin çalışma saatleri düzenlenecek ve 18 yaşından küçükler çalıştırılmayacak, haftada 1 gün çalışanlara tatil imkânı verilecektir ![]() • “Amele” kavramı yerine “İşçi” kavramı kullanılacaktır ![]() • Tüm işgücüne sendika hakkı tanınacaktır ![]() Atatürk, İzmir İktisat Kongresi kararları doğrultusunda, ekonomiye faydalı olabilecek özel sermayenin girmesine ilke olarak izin verileceğini belirtmiştir ![]() ![]() ![]() Yukarıda özetlenen, iktisadi envanter ve ana iktisadi hedeflerin ışığında izlenecek iktisat politikaları ve stratejileri belirlenmiştir ![]() ![]() 1 ![]() ![]() Türkiye için 1923–1929 döneminin iktisadi gelişmesinin en belirgin iki yapı taşı, Lozan Antlaşması ve dönemin sonlarında patlak veren Büyük Dünya Buhranıdır ![]() Uzun bir pazarlık döneminden sonra imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye sadece siyasi olarak değil ekonomik olarak da etkilenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak borç paylaşımı konusunda devletlerarasında çıkan anlaşmazlıklar yüzünden Türkiye ile alacaklılar arasındaki antlaşma 13 Haziran 1928’de imzalanmıştır ![]() ![]() Osmanlı borçları ve savaş tazminatları gibi hükümler; zaten yetersiz olan yatırım kaynaklarını emerken diğer yandan da, gümrük vergileri ile ilgili madde bağımsız bir dış ticareti imkânsız kılıyordu ![]() ![]() Antlaşmaya göre Türkiye; İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’dan ithal edilecek mallardaki gümrük tarifelerini 1916 Osmanlı tarifeleri düzeyinde tutmaya mecbur ediliyordu ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() Bu dönem içerisinde devlet, direkt olarak ekonomik yatırımlara girmemekle beraber çeşitli yasal ve kurumsal düzenlemelerle özel sektörü yatırım yapmaya yöneltmeye çalışmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() İzmir İktisat Kongresi’nde benimsenmiş olan esaslara koşut olarak kongreyi izleyen yıllarda Türk ticari ve sanayi hayatını finanse edecek bazı bankaların kurulduğu gözlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde bankacılık alanındaki en ilginç gelişmelerden birisi de çok sayıda mahalli bankanın kurulmuş olmasıdır ![]() ![]() ![]() Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’ndan intikal eden vergiler düzenlenmeye çalışılmıştır ![]() ![]() ![]() Bu antlaşma gereği borç 99 yılda ödenecekti ancak bütün borçların ödenmesi taahhüt edilen süreden önce 1954 yılında bitirilmiştir (Afyoncu, 2001: 20) ![]() Aşar vergisinin kaldırılmasından doğan kayıpları telafi etmek ve devlet gelirlerini arttırmak için Osmanlıdan kalan bazı tekellerin millileştirilmesine gidilmiş ve bu uygulama en çok ispirto, kibrit, şeker gibi sanayi ürünlerinin üzerinde yoğunlaşılmıştır (Kal’a, 1998: 3307) ![]() 1915 yılında sayıları 22’yi bulan ve Osmanlı döneminde devlete ait olan bu tekeller 1925 yılında kurulan Sanayi ve Maadin Bankası tarafından devralınmıştır (Aktan, 1998: 34) ![]() Devletin bu dönemdeki ekonomik faaliyetlerinden bir diğeri de ulaştırma alanında olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1923–1929 yılları arasında Türkiye koşullarına uygun kooperatif ve diğer hukuk düzenlemeleri üzerinde durulmuştur ![]() ![]() ![]() Türkiye’nin iktisadi açıdan kalkınabilmesi için sanayileşmesi gerekliydi ![]() ![]() ![]() Buna rağmen Teşvik-i Sanayi Kanunu’ndan yararlanan kuruluşların birçoğu nitelik olarak sanayi olarak sayılamayacak madencilik, tarım ve hayvancılıkla ilgili kuruluşlardır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları2 ![]() 1923–1929 döneminde özel girişime dayalı bir sanayileşme politikası benimsenmiş, özel girişimin çabaları sayesinde sanayileşmenin ve buna bağlı olarak kalkınmanın gerçekleşeceği beklenmiştir ![]() ![]() ![]() 1929 Büyük Dünya Bunalımının da etkisi ile devletçi bir sanayileşme modeli arayışına giren Türkiye Cumhuriyeti, bu dönemde dünyadaki ilk planlama deneyimlerinden biri olarak kabul edilen sanayi planları doğrultusunda planlı bir sanayileşme sürecini gerçekleştirmiştir ![]() ![]() ![]() Bu dönemde özel girişimin yeterli sonuç vermemesi nedeni ile devletin önayak olduğu bir ekonomi politikasının izlendiği görülmektedir ![]() • 1923–1929 yıları arasında izlenen liberal ekonomi politikalarından arzulanan sonuç elde edilememesi ![]() • 1929 Büyük Dünya Bunalımının dünya ölçeğinde tüm ekonomileri olumsuz etkilemesi ![]() • SSCB’de uygulanmakta olan planlı ekonomi politikalarının ilk sonuçlarının başarılı olması ![]() • Klasik ekonomi politikalarının 1929 bunalımına çözüm üretememesi üzerine devletin ekonomiye müdahalesini savunan görüşlerin popülerlik kazanması ![]() 2 ![]() ![]() 1929 Büyük Dünya Bunalımı, kapitalizmin ortaya çıkmasından bu yana ekonomik sistemlerin yaşadığı en büyük kriz olmuştur ![]() ![]() Büyük Dünya Bunalımının Türkiye ekonomisini etkilemesi para değerindeki düşüşle başlamış ardından ihraç malları fiyatlarındaki azalmalar boy göstermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye Cumhuriyeti 1930 yılı başında Büyük Dünya Bunalımına karşı bazı önlemler almıştır ![]() • Kamu harcamalarını kamu gelirlerine uygun olarak dengelemek • İthalata sınırlamalar getirerek, dış ticaretin açık değil fazla vermesini sağlamak Yukarıda bahsedilen önlemler durağan ve sınırlayıcı önlemlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Devletçi sanayileşme, 1933’te hazırlanan sanayileşme programı doğrultusunda 1934 yılında uygulamaya konulan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile başlatılmıştır ![]() ![]() Ancak adından da anlaşılacağı gibi Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı sadece sanayi sektörünü kapsamakta tarım ve hizmetler sektörünü içermemekteydi ![]() ![]() Birinci Beş Yıllık Sanayi Planının başlıca amaçları şunlardır (İnan, 1972:20): • Ana hammaddeleri ülkede yetişen veya kısa zamanda temini mümkün görülen sanayi dallarını ele almasıdır ![]() • Kurulacak bu fabrikalar büyük sermaye ve teknik güce ihtiyaç gösteren fabrikalar oldukları için kuruluşlarının devlete veya milli kuruluşlara bırakılmasıdır ![]() • Kurulması düşünülen fabrikaların üretim kapasitelerinin ihtiyaç ve tüketim ile doğru orantılı olmasıdır ![]() Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile kurulması öngörülen ve büyük ölçüde gerçekleştirilen sanayi beş ana grupta toplanmaktaydı ![]() • Dokuma Sektörü (Pamuk, Kendir, Yün) • Maden Sektörü (Demir-Çelik, Kükürt, Bakır) • Kâğıt Sektörü (Selüloz) • Kimya Sektörü (Suni İpek, Fosforik Asit, Süper Fosfat, Kireç Kaymağı, Posata, Kibrit) • Taş-Toprak Sektörü (Cam, Çimento, Şişe, Seramik) olarak gerçekleşmiştir ![]() Yukarıda bahsedilen sanayi dallarında 20 fabrikanın kurulması ve bu fabrikalar için 43 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devletçi sanayileşme, yatırım malları üretimini hedef alan endüstri üreten endüstri tipi bir sanayileşme değil temel tüketim ve ara malı üretimine yönelik ithal ikameci bir sanayileşme modelidir (Parasız, 1998: 50-51) ![]() Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın içerdiği süre dolmadan 1936’dan sonra İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlıklarına girişilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Devletçilik konusundaki genel yaklaşım, o dönemdeki uygulamaları bir sistem sonucu ortaya çıktığını kabul etmemek yönündedir ![]() ![]() Atatürk’ün devletçiliğinin ekonomi politikasını yönlendirme açısından en iyi açıklaması yine kendisine aittir: “Bizim izlemeyi uygun gördüğümüz devletçilik prensibi bütün üretim araçlarını özel girişimden alarak, milleti tamamen başka temeller içinde düzenlemek amacı güden, özel girişimlere ve faaliyetlere meydan bırakmayan sosyalizm prensibine dayanan kolektivist, komünizm gibi bir sistem değildir ![]() ![]() Atatürk’ün bu sözlerinden uygulanan devletçiliğin doktriner bir yanının olmadığı fakat bir zorunluluk sonucu ortaya çıktığı ve özel girişimi savunduğu anlaşılmaktadır (Altıparmak, 2002: 39) ![]() Atatürk’ün 1933 yılında açıkladığı devletçilik rejimi aşağıdaki ilkeleri içermekteydi (Hiç, 1998: 3287-3288): • Özel teşebbüs esastır ![]() ![]() • Devlet teşebbüsleri esas itibariyle sanayi sektörü için söz konusu olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() • Özel teşebbüs herhangi bir alanda yeterince uzmanlaştığı takdirde o sektör kamudan özel teşebbüse devredilecektir ![]() Devletçi ekonomi politikasının birisi devlet işletmeciliği, diğeri de; ekonomik hayatın fiyat mekanizmasını, dış ticareti ve benzeri makroekonomik parametreleri denetleme yoluyla düzenlemeye çalışması gibi iki şekilde yürütüldüğü anlaşılmaktadır (Özyurt, 1981:132) ![]() Devletçilik döneminin ana hedefleri; özellikle sanayideki üretim artışı yoluyla hızla kalkınmak, ödemeler bilançosunu iyileştirmek, ekonomik büyüme sağlamak, tarımsal ve sosyal reformlar aracılığıyla hayat standardını yükseltmek ve ekonomik bağımsızlığı elde etmekti ![]() 2 ![]() ![]() 1929 yılına kadar liberal ekonomi politikalarının uygulanması sonucu zayıf olan özel girişimin devlet teşvikleri ile kalkınamayacağı gerçeği ortaya çıkmıştır ![]() ![]() ![]() Orijinal konuşma metni şu şekildedir: “Bizim takibini muvafık gördüğümüz devletçilik prensibi bütün istihsal vasıtalarını ferdlerden alarak, milleti büsbütün başka esaslar dâhilinde tanzim etmek gayesini güden ve hususi ve ferdi teşebbüs ve faaliyetlere meydan bırakmayan sosyalizm prensibine dayanan kolektivist, komünizm gibi bir sistem değildir ![]() Bizim takip ettiğimiz devletçilik, ferdi mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar milleti refaha, memleketi mamuriyete eriştirmek için, milletin umumi ve yüksek menfaatlerini icap ettirdiği işlerde -bilhassa iktisadi sahada- devleti fiilen alakadar etmektir ![]() Bu dönemde para politikası açısından gerçekleşen en önemli gelişme 11 Haziran 1930 yılında 1715 sayılı kanunla TCMB’nin kurulmasıdır ![]() ![]() ![]() 1929 yılına kadar Türk Lirası’nda görülen göreceli istikrarın dünya ekonomik bunalımının etkisi ile bozulması sonucu çıkarılan 20 Şubat 1930 Tarih ve 1568 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun; döviz üzerindeki devlet kontrolünün güçlenmesini sağlamıştır ![]() ![]() Ekonomik kalkınma açısından izlenen devletçi politika sonucu 1929–1938 yılları arasında önemli devlet bankaları faaliyete geçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1929 Büyük Dünya Bunalımı sonucu vergi gelirlerinin düşmesi sebebiyle, 1931’de İktisadi Buhran Vergisi, 1933’te Muvazene Vergisi ve 1936’da Hava Kuvvetlerine Yardım Vergisi getirilmiştir ![]() ![]() Yukarıda ayrıntılı ifade edilen 17 Nisan 1934 yılında kabul edilerek uygulanmaya başlayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nda; tekstil, kendir-kesen, demir-çelik, porselen-çini, kâğıt, şeker ve gül sanayileri gibi sektörler yer almıştır ![]() ![]() ![]() Bunlar; Başvekâlet İstatistik Genel Müdürlüğü (1930), Tekel Genel Müdürlüğü (1931), PTT Genel Müdürlüğü (1933), Hava Yolları İşletmesi (1933), Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü (1935), Maden Tetkik Arama Enstitüsü (1935), Elektrik İşleri Etüd İdaresi (1935), Tapu Kadastro Umum Müdürlüğü (1936), Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü (1937)’dür (Coşkun, 2003: 76) ![]() Bu dönemde, tarım alanında yaşanılan en önemli gelişme, 1932 yılında Ziraat Bankasına bağlı olarak kurulan ve 1938’de bağımsız bir kamu kuruluşu olarak Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) adını alan kurumsal düzenlemedir ![]() ![]() Madencilik alanında bu dönemde kamu girişimciliği 1935 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü ve Etibank’ın kurulması ile büyük bir ivme kazanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Atatürk Dönemi Ekonomi Politikaları |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Atatürk Dönemi Ekonomi PolitikalarıSonuç ve Değerlendirme 1923–1929 döneminde İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar ile ekonomik yapı ve kurumlar oluşturulmaya çalışılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin izlediği devletçilik politikasına bakıldığında doktriner bir yanının bulunmadığı görülmektedir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|