Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
askeri, kurumlar, osmanlıda

Osmanlıda Askeri Kurumlar

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlıda Askeri Kurumlar



osmanlıda askeri kurum - osmanlı zamanında askeri yapı
Osmanlı Devleti'nde Batı örneğine göre açılan ilk askerî eğitim kurumları Humbarahane ve Hendesehane'dir Bunlar, topçu sınıfındaki askerlerin teknik bilgilerle yetiştirilmesini amaçlıyordu Ancak, bu okullar, Yeniçeri Ocağı'nın direnişi karşısında bir süre sonra kapatılmıştı Halil Hâmid Paşa, sadrazam olunca, bu okulun yeniden faaliyete geçmesine karar verilmişti Baron de Tott'un kurduğu modern topçu birliği ve ona bağlı olarak çalışan Hendesehane, III Selim'in hükümdarlık yıllarına kadar varlığını sürdürmüştü


Ancak, çağdaş bir okul hâlinde kurulan ilk askerî eğitim kuruluşu Mü-hendishane-i Bahrî-i Hümâyûn'dur 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Rus donanması, Çeşme'de baskın yaptığı Osmanlı donanmasını yok



etmişti Rusya'nın Karadeniz'e çıkması, İstanbul'un savunması bakımından büyük bir tehlike olarak görünüyordu Çeşme bozgunundan kurtulan Cezayirli Gazi Hasan Faşa, yeni bir donanma kurmakla görevlendirildi Bu donanmanın subaylarını eğitmek için de bir Deniz Mühendis Okulu açılması kararlaştırıldı Böylece, Mü-hendishane-i Bahrî-i Hümâyûn 1773'te Kasımpaşa'da faaliyete geçti Bu okulda, öğretmen olarak yabancı uzmanlar görevlendirildi Okuma-yazma, Arapça, Farsça derslerine ilâveten Fransızca, fen ve denizcilik dersleri de programa konuldu


Rusya, askeri eğitim sisteminde yapılan bu yeniliklerden ve Fransız subayların modern teknikleri öğretmesinden rahatsızlık duymaktaydı Fransa'ya başvurarak, bu subayları geri çekmesini istedi Fransız subaylar ülkelerine döndüler III Selim (Bkz: Resim 86), Fransız İhtilâli'nden sonra, yeniden subay ve teknik eleman gönderilmesi isteğinde bulundu Yeni Fransız yönetimi bunu uygun karşıladı Ayrıca, İsveçli ve İngiliz subaylar da, bu okulda ders vermek üzere İstanbul'a geldiler


Deniz Mühendislik Okulu'mın ders programlan sürekli geliştirildi Kaptan yetiştirmek üzere Seyr ü Sefâin bölümü açıldı Gemi İnşa bölümünde ise Öğretmenler ve tersanelerde çalışacak elemanlar yetiştirildi Okulun yeri, yangın vb gibi sebeplerle birkaç kere değiştirildi Beyoğlu'na, Heybeliada'ya ve en sonra Kasımpaşa'da yeni yapılan binasma taşındı (1838) Bu bina, 400 öğrencinin eğitim yapabileceği şekilde inşa edilmişti Okulun adı, 1842'de Mekteb-i Bahriye-i Şâhâne olarak değiştirildi Cumhuriyetten sonra da Deniz Harp Okulu adıyla Türk deniz kuvvetlerine subay yetiştirmeye devam etti


III Selim, topçu ve istihkâm subayı ile mühendis yetiştirmek üzere Mü-hendishane-i Sultanî adıyla bir okul açtırdı (1793) Eyüp'te faaliyete geçen bu okulda Avrupa'dan getirtilen subaylar ders veriyordu Fransız Harp Oku-lu'nda uygulanan ders programları örnek alınmıştı Bu okuldan yetişen subaylar başarılı olmuşlar; hem kendi birliklerini düzenli ve disiplinli hâle getirmişler hem de kale savunmalarında yararlık göstermişlerdir II Mahmud döneminde de, asker ocağının yeniden teşkilâtlanmasında bu okulun önemli hizmetleri görülmüştür


Muhendishane-i Berrî-i Hümâyûn adı ile kurulan askerî okulun amacı, kara kuvvetlerine subay yetiştirmekti Okulda 200 öğrenci okuyordu Okul kütüphanesi için Fransa'dan savaş sanatı ile ilgili fizik, topçuluk, matematik konularında kitaplar ve ansiklopediler getirtilmişti Bu okul, eğitim çalışmalarını Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar sürdürmüştür (Bkz: Resim 87)


Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn, daha sonra Yüksek Mühendis Mektebi, 1944'ten itibaren de İstanbul Teknik Üniversitesi adlarım almıştır


Osmanlı Devleti'nde tıp öğretimi, Kanunî Sultan Süleyman zamanından beri medreselerde yapılıyordu Dârüşşifâlar da uygulama yerleriydi Ancak, medreselerin yeniliklere ve gelişmelere ayak uyduramaması, tıp öğrenimini de yetersiz hâle getirmişti II Mahmud, yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra Asâkir-i Mansûre-i Muh amme diye adı ile yeni bir askerî düzen kurunca, bu ordunun hekim ihtiyacı ile karşılaştı Bunun üzerine, askerî hekim yetiştirmek amacıyla Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Mâmûre adlı bir tıp okulu açıldı (1826) Açılış töreninde bulunan Sultan II Mahmud, eğitim için gerekli tıp kitaplarının Türkçe yazımına gayret gösterilmesini istedi Sadrazama gönderdiği yazıda da, kısa zamanda yetiştirilecek hekimler sayesinde yabancı hekimlere ihtiyaç kalmayacağını belirtti


Tıbbane-i Âmire'de öğretim süresi, başlangıçta dört yıldı Fransızca, zorunlu dersti Ayrıca, tıpla ilgili dersler gösteriliyordu Daha sonra öğretim süresi altı yıla çıkarıldı Okulun adı da Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne olarak değiştirildi (1838) Batı dillerinden tıp kitapları çevrilmeye başlandı Bu okulu bitirenler arasından ünlü doktorlar kadar, fikir ve siyaset adamları, edebiyatçılar ve yazarlar da yetişmiştir Bu günkü Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATAVnin temelini de Mekteb-i Tıbbiye oluşturmuştur


Kuruluş ve yükselme dönemlerinde büyük başarılar göstermiş olan Osmanlı ordusu, 17 yüzyıl sonlarından itibaren yenilgilere uğramaya başlamıştı Bunun sebeplerini araştıran Osmanlı yöneticileri, Avrupa ordularının silâh ve teknoloji bakımından üstün seviyeye ulaştıklarını görmüşlerdi Bu ordularla başa çıkabilmenin tek yolu, Osmanlı ordusunun da teşkilât ve donanım bakımlarından o seviyeye çıkarılmasıydı Bunun için de, üstün komuta yeteneğine ve modern savaş bilgisine sahip subayların yetiştirilmesi gerekiyordu Bunda başarılı olmak için, Batı usulünde bir Harp Okulu açılması lâzımdı


II Mahmud, bu göreve Namık Paşa'yı getirdi Namık Paşa, Avrupa ülkelerine gidip oradaki harp okullarını incelediği için bu konuda hazırlıklıydı İlk olarak Maçka kışlası onarıldı ve okul binası hâline getirildi Sonra öğretim için gerekli olan programlar hazırlandı, ders araç ve gereçleri getirtildi Harp Okulu "Mekteb-i Harbiye" adıyla 1835'te açıldı


Harp Okulu, başlangıçta dokuz sınıflıktı ve lise seviyesindeydi Birinci kitabı bitiren öğrenciler ikinci kitaba geçerlerdi Başarılı sayılanlar da subay olurlardı Ancak, bu sistemin, istenen sonuçları vermediği görüldü Okulun dört yıla çıkarılarak, savaş bilgisi veren bir yüksek okul hâline getirilmesi kararlaştırıldı Üstün başarı gösteren öğrenciler yüksek kısma, diğerleri orta kısma (idadî) alındı Fen ve kültür derslerine Fransızca da ilâve edildi Öğretmen yetiştirmek üzere Avrupa'nın çeşitli Ülkelerine öğrenciler gönderildi Avrupa ülkelerinden Öğretmenler getirtildi


Galib Paşa'nın okul kumandanlığı döneminde, askerî Öğretmen sınıfı kuruldu Bu Öğretmenler, orta kısımda ders vereceklerdi Süleyman Paşa'nın kumandanlığı sırasında piyade ve süvari sınıflarının eğitimi için Fransa; topçu sınıfının eğitimi için de Prusya harp okullarının metodları kabul edildi


Osmanlı ordusu 1877-1878 Savaşı'nda Rus ordularına yenilince, askerî eğitimde yeniliklere gitme fikri kuvvetlendi Sultan II Abdülhamid, bu amaçla Almanya'dan uzman subaylar istedi Berlin Harp Okulu tarih Öğretmeni olan Binbaşı Colmar von der Goltz (Kolmar fon der Golç) İstanbul'a gönderildi Goltz'a paşalık unvanı ile birlikte yeni düzenlemeler yapmak görevi verildi Golç, askerî eğitim sisteminde köklü yenilikler yaptı Harp Okulu da bu değişimlerden payını aldı İstanbul'dan başka Manastır, Şam, Bağdat, Erzincan ve Edirne'de yeni harp okulları açıldı Fakat, bunlar İkinci Meşrutiyetten hemen önceki yıllarda kapatıldı Mekteb-i Tıbbiye bünyesinde 1849'da açılmış olan Baytar Sınıfı (veterinerlik bölümü), 1906'da Mekteb-i Tıbbiye ile birleştirildi


İkinci Meşrutiyet döneminde de Harp Okulu'nun ders ve talim programında değişiklikler yapıldı Viyana, Paris, Londra, Berlin gibi Avrupa başkentlerine öğrenciler gönderildi Birinci Dünya Savaşı çıkınca ikinci sınıf öğrencileri, asteğmen rütbesiyle orduya alındılar Harp Okulu kapatıldı (1914)


Osmanlı ordusunda, okullardan mezun olmuş subayların yanında bir de "alaylı" denilen subay sınıfı vardı Bunlar, askerî birliklerde gösterdikleri başarıya göre terfi ederek subay oluyorlardı 1909'da yapılan düzenleme sırasında, alaylı subayların eksikliklerini tamamlamak üzere Zabıtan Talimgahı kuruldu Ordunun subay ihtiyacı, Birinci Dünya Savaşı sırasında bu talimgahtan karşılandı


Millî Mücadele döneminde Ankara'da açılan talimgaha, zaferin kazanılmasından sonra Harp Okulu adı verildi


Harp Okulu, 19 ve 20 yüzyıllarda çok değerli subaylar ve kumandanlar yetiştirmiştir Bunun yanı sıra -Askerî Tıbbiye'de olduğu gibi- Harp Oku-lu'ndan mezun olmuş siyaset ve devlet adamlarının, sanat ve edebiyat dünyasında seçkin yeni bulunan sanatkâr ve edebiyatçıların, ressamların sayısı pek çoktur Kurtuluş Savaşımızı zaferle sonuçlandıran kadro, Harp Oku-lu'nda okumuş kumandanlardı Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları da Harp Okulu'nun mezunları arasındadır


Harp Akademileri: Osmanlı ordusunun kurmay subayları, 1845'e kadar, kuvvet karargâhlarında özel olarak veya yabancı ülkelere gönderilerek yetiştiriliyorlardı 1845'te bu subaylara erkânıharp zabiti adı verildi 1848'de ise bu günkü Harp Akademilerinin temeli atıldı İlk kurmay subaylar 1849'da orduya katıldılar


Teşkilâtında ve ders programlarında çeşitli dönemlerde değişiklikler yapılan ve 1909'da Erkân-ı Harbiye Mektebi adını alan Harp Akademileri, cumhuriyetin ilânından sonra bir komutanlık hâline getirildi Deniz ve Hava Harp Akademileri de kurularak aynı komutanlığa bağlandı Bu gün de faaliyetini sürdürmekte olan Millî Güvenlik Akademisi 1952'de kuruldu


Köylerde ve kırlık kesimde güvenliği sağlamak ihtiyacı, 19, yüzyılın ikinci yarısında gündeme geldi Bu amaçla, 1870'te bir nizamname yayınlandı ve askeri zaptiye teşkilâtı kuruldu Bu teşkilât, jandarmanın çekirdeğini oluşturdu 1903'te Jandarma Nizamnamesi çıkarıldı Jandarma birliklerine kumanda edecek subaylarm yetiştirilmesi amacıyla 1909'da, İstanbul'da, Jandarma Mektebi açıldı Karakol kumandanı ve başçavuş adayı yetiştiren bu okullar, daha sonra ülkenin başka bölgelerinde de faaliyete geçti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.