07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Deniz Ticareti
denizcilik tarihi - osmanlı deniz ticaretinin gelişimi - osmanlı deniz ticareti devirleriTürklerde deniz taşımacılığının gelişmesi, Anadolu’ya girilmesinden sonra başlar İpek yolunu ellerinde bulunduran Türkler, az zamanda kendi denizlerine egemen olarak, deniz ticaret ve nakliyatına baılamışlardır
Osmanlı deniz ticaretindeki bu başlangıç döneminden sonraki gelişmeleri, aşağıdaki aşamalarda incelemek yararlı olacaktır
:
- Yabancı gemilerin taşıma yaptıkları devir,
- Yabancı gemilerin ve Türk gemilerin birlikte taşıma yaptıkları devir,
- Sadece Türk gemilerin taşıma yaptıkları devir
Birinci Devir: 16 yüzyıl ile başlayan birinci devirde, Türk sularında yabancı gemilerin çalıştıklarını görüyoruz Yukarıda ayrıntılarını açıkladığımız gibi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı I François ile imzaladığı ticaret sözleşmesinde Avrupa ile olan Türk ticareti Fransız bayrağını taşıyan gemilere verilmişti Bizim için kapitülasyon sözleşmesi olan, ancak Avrupa’da yayınlanan kitaplarda “modern anlamda ilk ticaret muahedesi” olarak geçen bu imtiyazdan yararlanılarak, Türk limanları arasında da Fransız gemileri işletiliyordu
Diğer ülkeler de Türkiye ile yaptıkları ticarette Fransız bayrağı taşıyan gemileri kullanmak zorunda idiler 17 yy da bu ülkelere ek olarak Avusturya, Rusya, İsveç, İspanya ve sonraları Prusya da, Babıali’den Türkiye’ye ait olan ticaretlerini kendi gemileriyle yapma iznini almışlardır
İkinci devri, 19 yüzyıldan başlatmak mümkündür Bu devirde, yabancı gemiler yanında Türklerin de gemi işletmeye başladığını görüyoruz Bu şekilde Türkiye kıyılarında ilk buharlı gemi 1828 senesinde görülmüş olup, Tanzimat’tan bir kaç sene sonra 1844'de Bahriye Nezareti tarafından İngiltere’den getirilen bir gemi ile (Seyr-i Bahri), İstanbul-Gemlik-İzmit ve Tekirdağ hattı açılmış bulunuyordu
Aynı sene içinde bir gemi daha getirtilerek (Eser-i Hayr) Boğaziçi’nde çalıştırılmaya başlanmıştır “Hazine-i Hassa Müzesi” adı verilen bu işletme; işletmecilikte özerk bir yönetimin kurulmasını gerektirdiğinden, bunun için yine Bahriye Nezaretine bağlı olmak üzere 1843 Fevaid-i Osmaniye adı altında bir yönetim kurulmasını sağlamıştır Fakat, çürük bir kaç gemi ile işe başlayan ve önemli başarı gösteremeyen, özellikle yabancı rekabetine dayanamayan bu yönetim, bir kaç sene sonra ayrıcalığı ile bir Fransız şirketine devretmeye mecbur kalmış ancak Fransız şirketi de bu işin üstesinden gelememiş ve işletme yine Türk yönetimine geri verilmiştir
Sultan Aziz devrinde, 1871'de İdare-i Aziziye ismini alan bu teşebbüsün adı 1878'de İdare-i Mahsusa olmuş, nihayet 1910 yılında Ticaret Nezareti’ne bağlı Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi’ne dönüşmüştür Yine aynı dönemlerde, 1851 senesinde İstanbul ile Boğaziçi ve Kadıköy arasında gemi işletmek üzere Şirket-i Hayriye adında bir özel teşebbüs kurularak, başarılı çok önemli hizmetler vermiştir
Üçüncü devir, sadece Türk gemilerinin taşıma yaptıkları dönem olup bu aşamayı I Dünya Savaşı (1914) ile başlatmak mümkündür Gerçi savaşta kapitülasyonlar kaldırılmış ve denizciliğimiz de serbest alan bulmuştu Fakat savaş senelerinde mevcut gemilerinde bir çoğu düşman tarafından batırılmış olduğundan, ticaret filomuz daha da küçülmüştür
I Dünya Savaşı’ndan önce, yaklaşık 110 000 tona ulaşan gemilerimizden, toplam tonajı 83 600 olan 63 Türk gemisi savaşta batırılmıştır Mütareke senelerindeki istikrarsız durum, gemilerimizin daha da fazla eksilmesine neden olmuş ve 1922'de ticaret filomuz 16 582 safi rüsum tonalitosuna düşmüştür Cumhuriyet dönemi de, özellikle kabotaj hakkının elde edilmesiyle, bu üçüncü devir içinde değerlendirilir
alıntı
|
|
|