Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
grant, ulyses

Ulyses S. Grant

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ulyses S. Grant



Yük arabası tozlu yolun kıvrımlarında ilerliyordu Missouri'nin çok sık meydana gelen kuraklığı toprağı yine kavruk bırakmıştı Araba yük taşımadığı halde yine de gıcırdayarak ve zorlanarak gidiyordu


Sürücü tünemiş bir şekilde oturuyor, arabadan çıkan seslerin hiçbirini duymuyordu Oturuyor olmasına rağmen adamın kısa boylu olduğu anlaşılıyordu Paltosu şişman gösteriyordu Kambur duruşlu, sakallı ve çamura bulanmış adam olduğundan da yaşlı görünüyordu Sert mizaçlı birine benziyordu, delici bakan mavi gözleri ve açık kumral saçları vardı


Çiftçilik yapan adam kestiği odunları satmak için gittiği St Louis'den dönmekteydi Pazarlık etmeyi sevmediği için kazancı da düşük olmuştu Karısını ve üç çocuğunu görebilmek için sabırsızlanıyordu


Ruhu da düşünceleri de ufukta görünen ve yaklaşmakta olan fırtına kadar kapkaraydı Kendi seçimi olmayan, ağır ve sıkıcı işlerle dolu hayatına dönüyordu Seçtiği ve yapmak istediği meslekte başarılı olamamıştı Şimdi kayınpederinden kalan topraklarda çiftçilik yaparak bu başarısızlığının bedelini ödüyordu


35 dönümlük bir arazi başlangıç için hiç de fena sayılmazdı ama bunun yarısından fazlası kereste ile kaplıydı Ekmek için araziyi temizlemek hayli yorucu olmuştu Keşke oğulları yeterince büyük olsalardı da ona yardım edebilselerdi


İlk yıl ancak bir-iki dönümü temizleyebilmişti, sonra komşuları da yardım etmeye başlamıştı Öncelikli olarak 25 dönümü temizlemek istiyordu ki ekeceği ürünleri mısır ve saman olarak bu alana bölüştürsün Özellikle son iki yılda yaşanan felaketlerden sonra, yardım alsa bile bu durumda yıllarca bu yorucu işi yapmak zorunda kalacaktı


İlk günleri hatırladı İlk önce tırpanla yabani otları temizlemişti Ağaçların dibindeki binlerce yaprağı ilk gördüğünde ne kadar da şaşırmıştı Meşe ve ceviz ağaçlarının çok yaprak döktüklerini unutmuştu Babasının çiftliğinde arazi hep tertemiz olurdu


Baltayla ağaçları kesip kabuklarını temizlemiş, kütüklerin altını kazdıktan sonra katırlarının yardımıyla yerlerinden güçlükle çıkartabilmişti Sonra da kestiği bu ağaçları şehre götürmek için arabasına yüklemişti İnşaatlarda kullanmaya uygun genişlikte tahtalar kesebilmişti ki, bunlar daha dar olanlardan çok daha fazla para getiriyordu


İlk yıl komşuları kendine bir ev yapmasına yardım etmişlerdi Güzel, dayanıklı ve çatısı sağlam bir kulübe yapmıştı İki aileyle birlikte inşa etmişlerdi: Jesseler ve Jaredlar Ayrıca onların toplam 11 oğlu da yardım etmişti Onlar olmasaydı ne yapardı bilmiyordu İnşaat sürerken Tom Jared, onu, Julia'yı ve çocukları evine almıştı İlk ürünü olan mısırı ekerken ve toprağı işlerken de yine hepsi yardım etmişti Ellerinin nasıl açıldığını, kanadığını, Julia'nın gece yaralarına sardığı bandajları hatırladı Hatta ellerinin nasırlaşmasıyla hafiften gurur duymaya bile başlamıştı


Dizginleri çekip arabayı yolun yamacına doğru sürerken "Vay be" diye bağırdı Kasketini çıkardı ve alnını elindeki kırmızı fularla sildi Arka cebinden matarasını çıkartıp hızla kapağını açtı Neredeyse mataranın yansını bir dikişte içti Ilık alkol sıcaktan kavrulmuş boğazını yakmıştı ama yine de ağzından aşağıya inerken vücudunu hoş bir tatmin duygusu kapladı Julia ve çocukların hatırı için fazla içmediğinden bu bir yudum kendisini daha iyi hissetmesi için yetmişti


Daha doğrusu, çiftlikte gün boyu çalışırken içmeye pek vakti olmuyordu Zaten işinden çıkartılmasına da içki sebep olmuştu Şu an babasının izinden gidip çiftçi olmasının sebebi de içkiydi Başka planlan vardı hayatıyla ilgili ama hepsi uçup gitmişti işte


Dizginleri sallayıp, evine doğru atını biraz daha hızlandırdı İçki etkisini göstermiş ve çiftlikteki korkunç ilk yılını hatırlamıştı


Odunların ve kerestelerin bulunduğu bir bölüm araziyi temizledikten sonra toprağı işlemiş ve mısır ekmişti Her gün güneş doğmadan kalkıp işe koyuluyor, ölesiye çalışıyordu Julia da onunla kalkıyor, sıcak ekmek, lapa ve kahveden oluşan yemeğini hazırlıyordu Yorgun vücudunu tarlaya sürükler, işi bitirinceye kadar eve dönmezdi Tarladaki işlerini tamamlayınca kiralamış olduğu korudaki işlere geçerdi Hiçbir zorluğa boyun eğmeyen bir inat ve kararlılıkla çalışırdı Atların ve katırların ahırlarını temizler, çitleri onarır, hayvanlarım besler, bakar ve koşum takımlarını hazırlardı


Birinci yılında, günlük işlerle uğraşırken yağmurun yağmadığını fark edemiyordu Günler haftalara, haftalar da aya dönüştü Gündüz hava sıcaklığı 40 dereceye çıkıyor, akşamları ise 30 dereceye düşüyordu Nem oranı bunaltıcıydı Havanın sanki kendine has ağır bir kokusu olurdu En kolay işleri yaparken bile nefes almakta zorlanırdı


İlk ektiği bitkiler bozulmuştu Renkleri kahverengi olmuş, kurumuşlardı Mısır püskülleri de kahverengileşmişti Yakında bulunan ve diğer çiftçilerle ortaklaşa kullandıkları dereden su taşımalarına rağmen mısırların büyümesi durmuştu Derenin suyu azalmış, çiftçi başarısız olmuştu


Hemen hemen her öğleden sonra ve akşamları fırtına oluyordu Gök gürültüsü ve şimşekten geçilmezdi ama bir damla bile yağmur yağmıyordu Bol ışıklı ve elektrikli fırtınaları seyretmekten hoşlananlar, doğanın bu havai fişekleriyle göz ziyafeti çekerlerdi Keskin zikzaklar çizen yıldırımlar gökyüzünü kaplardı Tıpkı denizdeki gelgit gibi biri diğerine benzemezdi Çeşitli renkler ve ışıklar gökyüzünü aydınlatır, söner, sonra tekrar ışıltılar saçardı


Bu olanlardan sonra, çiftçi mısırdan vazgeçmek zorunda kalmıştı İlk yıl kazancı az olmuştu Masraflarını karşılayacak kadar bile kazanamamıştı Kendini ve Julia'yı besleyebilmek, sayısı azalan hayvanlarına bakabilmek için çabalıyordu Bir at iki katır, tavuklar ve Julia'nın gururu olan bir tane de inekleri kalmıştı


Daldığı düşüncelerden sıyrılıp matarasına uzandı ve kalan içkiyi kafaya dikti Tekrar atını dürterek yola koyuldu, artık eve varmak için iyice sabırsızlanmaya başlamıştı


Şimdi de çiftlikte geçirdiği ikinci yıl aklına gelmişti O zaman da sel basmıştı Kabus üstüne kabus yaşıyorlardı


Ekinleri ektikten sonra hafif yağışlar başlamıştı Bir önceki yılın kuraklığını düşünen çiftçiyi yağışlar sevindirmişti Komşuları kuraklığın geçtiğini söyleyip içini rahatlatıyorlardı Birkaç gün boyunca yağmur hafif hafif ama hiç durmadan yağmaya devam etmişti Bir haftanın sonunda su bendi parçalanmıştı Gökyüzü sanki ortadan ikiye yarılmış, tropik tufanlar gibi sular seller tarlaları ve her yeri kaplamıştı Yollar ilk günden yok olmuştu Yağmur hiç kesilmeden beş gün boyunca yağdı


Çiftçi ve ailesi, topu topu birkaç parça eşyalarını üst üste koymuş ve çatılarına çarpan yağmurun gürültüsüne rağmen uyumaya çalışmışlardı Mucizevi bir şekilde o kadar şiddetli yağan yağmur çatıyı etkilememişti Bir kaç dilim ekmek ve bir sürahi su ile hayatta kalabilmişlerdi


En sonunda güneş kendini gösterdiğinde, aile çiftliklerinin enkazına bakakaldı Bütün hayvanlarını kaybetmişlerdi Tohumlar ve mahsuller bir kez daha yok olmuştu Kulübelerinin zeminine diz boyu çamur birikmişti


Çiftçi ve karısı en çok çocuklarının sağlığı için endişeleniyorlardı Yapmaları gereken en önemli şey içecekleri suyu kaynatmak ve sonra da kulübelerini temizlemekti Bir de bulabildikleri hayvan ölülerini gömmeleri gerekiyordu Son olarak komşularına ulaşmaları, yiyeceklerini birleştirmeleri ve kasabaya gidebilmek için en azından yollardan birini açmaları gerekiyordu


Güneş sonraki haftalarda vadiyi ısıtmaya devam etti Çaresiz kalan çiftçilere evlerini ve çiftliklerini kurutup temizlemeleri ve hayatlarını düzene sokabilmeleri için yardım elini uzatmıştı Yıllarca toprağa bağlı yaşayan insanlar bir felaketle karşılaştıklarında, üstesinden çok çabuk gelip eski hallerine dönebilme yeteneğini edinmişlerdi Sadece hayatta kalmayı başarma güçleri değil dirençleri de çok gelişmişti Julia ve kocası, yaşadıklarından sonra borçlarına yeni borç ekleyecek olsalar da son bir yıl daha denemeye karar vermişlerdi


Üçüncü yıl her şey iyi gidiyor gibi görünüyordu Güneş ve yağmur dengeli bir birliktelik kurmuştu Çiftçi yeni hayvanlar almış, ekinleri zamanında ekmişti Araziyi temizlemeye devam etmiş ve ekilecek alanı genişletmişti Yalnızca son on gün normalden biraz fazla kurak geçiyordu Sıcaklık ve nem artmaya başlamıştı


Birdenbire atı ürkmüş ve garip sesler çıkartmaya başlamıştı Çiftçi kafasını havaya kaldırıp dizginleri sıkılaştırırken çiftliği yönünde gökyüzüne yükselen kırmızı pembe alevleri gördü O an burnu duman kokusunu almıştı Yangın! Atını ürküten yangın olmalıydı Atı tehlikeye doğru meydan okurcasına sürmeye başladı


"Julia!" diye bağırdı "Fred! Buck! Nellie!" diye çocuklarının isimlerini de haykırıyordu


Kırbacını daha sıkı kavrayıp, atını daha hızlı ileri sürdü Az önce kendine acıma ve pişmanlık dolu düşünceleri yerlerini sevdikleri için duyduğu endişeye ve korkuya bırakmıştı Çiftlik, ekin ve borçlarla ilgili tüm düşünceleri çıkartıvermişti kafasından


Korku ve heyecan içinde kişneyen at, dar yolda hızla ilerliyor ve sahibini bilinmeze doğru götürüyordu


Arabayı, atın toynaklarının gürültüsü ve arabanın çatırdamaları arasında evin yanındaki boşluğa çekti


"Julia" diye bağırdı "Fred, Buck neredesiniz?"


Cevap yoktu Giderek yaklaşan yangın birkaç kilometre batıda, derenin karşısındaki Jared Çiftliği'nde çıkmış olmalıydı Kadın, erkek, çoluk, çocuk herkes yangını söndürmeye ve yayılmasını önlemeye çalışıyor olmalı diye düşündü Kimileri de bebeklere ve küçük çocuklara göz kulak oluyordur herhalde diye içinden geçirdi


Duman büyüyüp yoğunlaşmaya, çiftliğine doğru rüzgarla yayılmaya başlamıştı Atını yangın yerine götürebilmek için kuyuya koşup bir battaniye ıslattı


Ürkmüş hayvanın iplerini çabucak çözdü ve kafasını ıslak battaniye ile örttü Çıplak sırtına atladı ve hayvanı Jared Çiftliği'ne doğru yönlendirdi Hayvan korkup kaçmadan, en azından koşarak ulaşabileceği mesafeye kadar gidebilmeyi umuyordu


At binmedeki becerisi şimdi çok gerekli olduğu anda yardımına koşmuştu Ulusal yarışlarda koşan bir jokey gibi biniyordu ata Bacakları ile atı koştururken kollarını da hayvanın kafasını yol doğrultusunda tutabilmek ve ıslak battaniyenin hayvanın gözlerinden kaymasını önlemek için kullanıyordu Aynı zamanda atın kulaklarına bildiği tüm cesaretlendirici sözcükleri bağırıyordu


Çiftçi kısa sürede yangın yerine ulaştı Atın yola çarpan toynak sesleri arasında yangını söndürmeye çabalayan adamların bağrışları duyuluyordu Yangının sesi sanki gece ilerleyen yük treninin sesi gibi gürültülüydü Attan aşağı atlarken neredeyse düşüyordu Çok sayıda adam atı engellemeye çalıştıysa da at olay yerinden evine doğru koşarak kaçmaya başlamıştı


İnsanlar bağırarak emirler veriyor, bilinçsiz bir şekilde etrafta koşuşturuyorlardı, düzensiz ve dağınıktılar Yaşlı Jared'ı gören çiftçi ona doğru koştu


"Nasıl yardım edebilirim?" diye sordu


"Derenin bu tarafındaki ilk sıra ağaçları ortadan kaldırmak için yeteri kadar patlayıcımız var Kasabadan gelecek su pompasıyla ikinci sıra ağaçları alevler ulaşmadan sulamayı düşünüyoruz Ayrıca belki derenin genişliği yangının bu tarafa sıçramasına da engel olabilir Bu da hem senin hem de benim çiftliğimi kurtarabilir


"Baruttan biraz anlarım Bir de şarjörleri kontrol edeyim"


"Tamamdır Hadi başlayalım"


İki adam, bir süre sonra ateşten duvara dönüşecek noktaya doğru koşup barut şarjörlerini kontrol etmeye başladılar Ellerindeki barutun hepsini tüketebilmek için şarjörlerin sayısını artırmaları gerekiyordu Başka bir grup gönüllü ise belirlenen hat boyunca koşturup şarjörleri fitilliyordu İri ağaçlar derenin içine düşmeye başladıkça, yangını söndürüp yayılmasını engelleyebileceklerine olan inançları ve cesaretleri de artıyordu Ancak su pompasının hortumlarının ikinci sıra ağaçların yanına kadar uzanmadığım fark ettiler Bu yüzden de hortumu ağaç sırasının sonuna kadar getirip oradan ulaşabilecekleri ağaçları suladılar


İş bittiğinde erkekler oturdu, kısa bir an için yorgunluklarını hissedebilmelerine izin verdiler ve ardından dumandan uzaklaşarak, öksürükler içinde uzaktaki meydana ulaştılar O sırada başlayan gök gürültüsü yüreklerini ferahlatmıştı


Erkekler çiftliklerine gidebilmek için arabalarına bindiler Şimşek ve yıldırımın az, yağmurunsa ormanı ıslatacak ve korları söndürecek kadar çok yağmasını diliyorlardı


Çiftçiler, yağmur onlara destek çıktığı ve yangın yayılmadığı için mutluydular İçlerinden birinin kayıp olduğunu çok sonradan fark ettiler Jared'ın büyük oğlu Peter ortalıkta görünmüyordu Çocuğu ertesi gün öğle vakti buldular Yangının uzak ucunda kalmış, diğerlerinin gittiğini fark etmemişti Dumanın etkisiyle baygınlık geçirmiş ve yüzüstü dereye düşmüştü Geceleyin derenin suyu yükselince de boğularak ölmüştü


İlçenin her yerinden Jared ailesine taziyelerini sunmak için birçok kişi gelmişti Cenaze basit ama etkileyiciydi Cenazeye katılanlar daha sonra Jared çiftliğine dönüp hayatta kalan diğer dört kardeşin sunduğu yemekleri yediler


Çiftçi o gece kulübesine döndükten sonra uyuyamadı Sabaha kadar düşünüp bu çiftçilik meselesine bir son vermeye karar verdi Son olarak babasının verdiği 2000 doları da kaybetmişti Çiftlikteki hayvanları ve mallarını açık artırma ile satacaktı Otuz altı yaşındaydı ve sayısı gittikçe artan ailesi ile bir başarısızlık timsaliydi Tüm çabalarının karşılığında geride sadece nasırlaşmış eller ve ağır işten kamburlaşmış bir beden kalmıştı


Esas mesleğinden uzaklaştırılmış bu çiftçi, Kuzeyi en büyük tehlikeden kurtaran ve 18 Amerikan Başkanı olan General Ulysses Simpson Grant'tan başkası değildi


General Grant'in hayatı 20 yüzyılın pembe dizileri gibi geçmişti West Point Akademisi'ndeki notlan disiplin ve akademik başarı yoksunluğunu gösteriyordu Buna rağmen binicilikte ve eskrimde çok başarılıydı Askerleri idare etmede de belirli bir yeteneği vardı


İçki ile olan ilişkisi efsane haline gelmişti Meksika seferinde başarılı olduysa da içki yüzünden ordudan uzaklaştırılmış ve böylece çiftçilik macerası başlamıştı Hayatının geri kalan kısmında da zaman zaman içkiyle mücadele içinde olacaktı


Kuzey ordusu, Illinois'den gelen gönüllülere komutanlık yapmak üzere albaylık rütbesiyle Grant'i geri aldı Kısa bir süre içinde Lincoln, Grant'i tuğgeneralliğe yükseltecekti


"Kayıtsız Şartsız Teslimiyet" istediği için ülke çapında bir ilginin odak noktalarından olan General Grant, Belmont, Maryland, Fort Henry, Fort Donelson ve Tennessee'deki çarpışmalarda çeşitli zaferler kazandı Shiloh çatışmasında büyüsünü biraz yitirdi Galip gelmiş olsa da yaşamış olduğu kararsızlık yeniden ordudan uzaklaştırılmasını isteyenlerin sayısını artırdı Ama Lincoln generaline sahip çıktı ve o ünlü savunmasını yaptı: "Katıldığı savaşları kazanıyor"


Grant girdiği çarpışmalardan zaferle ayrılmaya devam etti Bunların en önemlileri Chattanooga ve Vicksburg'tu Kuzey ordularının başkomutanlığına yükseldi Lee'nin teslim olduğu savaştaki etkileyici zaferinden sonra Amerika'nın en sevilen kişilerinden biri oldu Ölümüne yakın zamanlara kadar da bir daha bu kadar popüler olamayacaktı


Lincoln öldüğünde politikacıların Grant'e yönelmeleri şaşırtıcı değildi Yeniden yapılanmanın ve Johnson davasının karmaşasında Grant başkanlığa adaylığını koydu


Suçlandığı gibi tanıdıklarını kayırmamıştır ama 8 yıllık görevi boyunca Amerika'nın gördüğü en beceriksiz başkanlardan biri olmuştur Grant yönetiminin skandallarını ancak 100 yıl sonra yaşanacak Watergate skandali geride bırakabilmiştir


Ulysses S Grant bu skandalların hiçbirinde kişisel olarak yer almamıştı Başkanlığını "kocaman bir zafer" olarak değerlendiriyordu ve yapılan eleştirilerin nedenini kıskançlığa ve hasetliğe bağlıyordu Kabinesine yaptığı atamalar felaketle sonuçlanmıştı Başkan yardımcısı bile onu utandıracak derecede kötüydü Savaşta insanları çok iyi değerlendirebildiği halde aynı yeteneği politikada gösterememişti


Bu adam, Amerikan İç Savaşı'nı içgüdüsel olarak geliştirdiği strateji ile kazanan adamdı Biyografi yazarı Woodward şöyle diyecekti; "Savaşı bütünüyle, geniş ve basit yönleriyle kavrayabilme yeteneğine sahipti Bu özellikleri sayesinde Güney kuvvetlerini mağlup etmiş ve Konfederasyonun eyaletlerini birbirinden ayrı ve özerk parçalara ayırmıştı Grant çok iyi biliyordu ki, Güney kuvvetleri varolduğu sürece, yani düşmanın iletişimini ve ordusunun ihtiyaçlarını karşılamasını engelleyemezlerse kasabaları ve arazileri işgal etmenin fazla anlamı olamazdı Onun için savaş, alan değil hareket çatışmasıydı"


Başkanlığı sırasında yaşanan bütün muhalefet ve zorluklara rağmen, partisi Grant'i üçüncü dönemde de aday gösterdi Bu da Franklin D Roosevelt'e kadar Amerikan tarihinde rastlanmayacak bir durumdu Seçim kampanyasından önce Grant, o güne ve hatta günümüze kadar hiçbir Amerikan başkanının yapmadığı bir dünya turuna çıkıp İngiltere, İrlanda, İskoçya, Fransa, İsviçre, Norveç, İsveç, İspanya, Portekiz, İtalya, Almanya, Yunanistan, Türkiye, Mısır, Hindistan, Çin, Japonya ve sonradan Meksika ve Küba'yı ziyaret etti Toplam 19 ülkeye gitti


Grant, hayatı boyunca zengin insanlara hayranlık duydu ve iş hayatında başarı kazanan insanların gölgesinde kaldı İnanılmaz saflığı içinde birlikte çalıştığı insanların birçoğunun dürüst olmadıklarını algılayamamıştı Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonra kalkıştığı işlerde yanlış değerlendirmeler yapmasının dışında bir suçu yoktu


Başkanlıktan ayrıldıktan sonra yaşamaya karar verdiği New York'taki vicdansız bankacıların karşısında düştüğü iflas durumundan dolayı utanç duyacaktı Mark Twain, Grant'in savaş anılarım yayınlayarak onu kurtarmak istediyse de Grant bu işten para kazanamadan vefat etti


Gırtlak kanseriydi ama ölüme meydan okuyordu Ölüme gün be gün yaklaşırken görevini tamamlamış ve anılarını bitirmişti


İnanılmaz akıllı bir politikacı olan Lincoln, Grant'i değerli kılan özellikleri çabuk kavramıştı: İşini sonuçlandırmadaki kararlılığı, Kuzey'in varlığına kendini adaması, liderlik özelliklerinin adamlarım etkilemesi ve savaş alanındaki yetenekleri


Ulysses S Grant başarısızlığının son durağı olan New York'ta büyük bir mozoleye gömüldü Mozolenin girişine şu sözleri yazıldı: Bırakın barış içinde yaşayalım

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.