![]() |
Dört T Plani Nedir |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Dört T Plani Nedir"Dört T" Planı Nedir? İşin ucunu insanların canına kastetmeye kadar götüren Ermeni terörünün amacı; sözde Ermeni soykırımı iddialarını ve Ermenilerin taleplerini dünya kamuoyuna duyurmaktır ![]() ![]() ![]() Bunun için uygulamaya konan ve "Dört T" şeklinde adlandırılabilecek olan plan şu dört kavrama dayanmaktadır: Tanıtım, Tanınma, Tazminat ve Toprak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Dört T" planına dayanak oluşturan Ermeni iddiaları ise şunlardır: Türkler Ermenistan'ı işgal ederek Ermenilerin topraklarını ellerinden almışlardır ![]() Türkler 1877-78 savaşından itibaren Ermenileri sistemli olarak katliama tabi tutmuşlardır ![]() Türkler 1915 yılından itibaren Ermenileri planlı şekilde soykırıma tabi tutmuşlardır ![]() Talat Paşa'nın Ermenilerin soykırıma tabi tutulması konusunda gizli emirleri vardır ![]() Soykırımda hayatlarını kaybeden Ermenilerin sayısı 1 ![]() SEVR ANLAŞMASI HÂLÂ GEÇERLİ MİDİR? Ermeni propagandası Sevr Anlaşmasının kendileri açısından hâlâ geçerli ve yürürlükte olduğunu iddia etmekte ve buna dayanarak Sevr'de öngörülen "Ermeni topraklarının" Ermenilere iadesi gerektiğini savunmaktadır ![]() Bu anlaşmayı imzalayan devletlerin, anlaşmanın yürürlüğe giremeden ortadan kalktığını ve yerini Lozan Anlaşmasının aldığını imzalarıyla tasdik etmeleri muvacehesinde bu derece gülünç bir iddia nasıl mesmu olabilir, bilinemez ![]() ![]() Bunların başında Batum Anlaşması gelir ![]() ![]() "Türkiye Ermenileri artık Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmayı düşünmüyorlar Türkiye'deki Ermenilere ilişkin sorunlar Osmanlılar ile Ermeni Cumhuriyeti arasında görüşme konusu bile yapılamaz ![]() ![]() ![]() Taşnak yayın organı Hairenik de 28 Haziranı 1918 tarihli nüshasında şunları yazmıştır: "Rusya'nın Türkiye'ye karşı güttüğü düşmanca politika Kafkasya Ermenilerini de cesaretlendiriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ilginç beyanlardan şu sonuçları çıkarmamız mümkündür: Ermeni meselesi kapanmıştır ![]() Olaylardan Türkler değil, Ruslar ve Ermeniler sorumludur ![]() Bir haksızlık varsa, buna uğrayan Türklerdir ![]() Görüldüğü gibi, bizim bugün söylediklerimizin doğru olduğu bundan 64 yıl önce, 1918'de Taşnaklar tarafından itiraf edilmiştir ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletinin I ![]() ![]() Büyük hayaller peşinden koşan Taşnak denetimindeki Kafkas Ermeni Cumhuriyeti kuruluşunun I ![]() ![]() ![]() Sevr diktası ile sonuçlanan Paris Barış Konferansı Ermenistan'ın sınırları konusunu ABD Başkanı Wilson'un hakemliğine bırakmış, Wilson da General James G ![]() ![]() ![]() Gerçekleri yansıtan bu raporda; "Türkler ile Ermenilerin barış içinde yüzyıllarca yan yana yaşadıkları, tehcir sırasında Türklerin de Ermeniler kadar acı çektikleri Türk köylerinin yakıldığı savaşa giden Türk köylülerinden en çok %20'sinin geri dönebildiği ![]() ![]() ![]() ABD Kongresi bu rapor üzerine 1920 Nisanında Ermenistan'a mandater olunmasını reddetmiştir ![]() 10 Ağustos 1920'de Ermenileri bir kez daha umutlandıran Sevr Anlaşması imzalanmıştır ![]() ![]() Bilindiği üzere 10 Ağustos 1920'de Türkiye'de biri İstanbul'da Osmanlı Hükümeti, diğeri Ankara'da Meclis Hükümeti olmak üzere iki Hükûmet bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() Mondros Mütarekesi sonrasında Fransızlar Adana vilâyetini, İngilizler de Urfa, Maraş ve Antep'i işgal etmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ABD Kongresinin Ermenistan için mandaterliği kabul etmemesinden sonra, Kafkas Ermeni Cumhuriyetine bağlı düzenli birlikler ve çeteler 1920 Haziranında Türkiye'ye karşı saldırıya geçmişler, Eylülde bu kez Ankara Hükûmeti karşı taarruz emretmiş ve Türk kuvvetleri Ermenileri ağır yenilgilere uğratarak Kars dahil bütün Türk topraklarını kurtarmışlar ve sınırı da aşarak Gümrü'ye girmişlerdir ![]() ![]() ![]() Ancak bu anlaşma onaylanmadan Kızılordu Erivan'a girmiş ve Sovyet Ermeni Hükûmeti kurulmuştur ![]() Erivan'da yönetim Vratzian'ın 18 Şubat 1921'de giriştiği ayaklanma ile tekrar Taşnakların eline geçmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye 16 Mart 1921'de Sovyetler Birliği ile Moskova Anlaşmasını imzalamış ve bugünkü Türk- Sovyet sınırı çizilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Sovyet Ermenistan’ı Adalet ve İşçi Komiseri Şahverdof Kars Anlaşmasının imza töreninde yaptığı konuşmada, "bundan böyle bu iki milleti başkalarının çıkarları uğruna birbirlerinin üzerine saldırtmanın mümkün olamayacağını" vurgulamıştır ![]() Doğu cephesinin bu şekilde tasfiye edilmesinden sonra, güney, cephesi de 20 Ekim 1921'de Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşması ile tasfiye edilmiş ve Fransız kuvvetleri beraberlerinde getirdikleri Ermeni lejyonunu ve mahallî komitecileri yanlarına alarak çekilmişler, mahallî Ermeni halkının büyük kısmını da adeta zorla beraber götürüp Lübnan'a yerleştirmişlerdir ![]() ![]() 24 Temmuz 1923'de imzalanan ve Sevr'in yerini alan Lozan Anlaşmasında ise Ermeniler hakkında hiçbir hüküm bulunmamaktadır ![]() Böylece mesele Lozan'da bütünüyle çözümlenmiş olmaktadır ![]() ![]() ![]() TÜRKLER TARİH BOYUNCA HER ZAMAN ERMENİLERE BASKI VE ZULÜM MÜ YAPMIŞLARDIR? Ermeni propagandası, sözde "soykırım" iddiasını tarihi bir zemine oturabilmek amacıyla, Türklerin tarih boyunca her zaman gayrimüslimlere ve Ermenilere kötü muamele ettiğini savunagelmektedir ![]() ![]() ![]() Ermenilerin uğradıkları Bizans zulmü nedeniyle, Türklerin Anadolu'ya girmelerini bir bayram havası içinde karşıladıklarını kendi tarihçileri yazarlar ![]() ![]() ![]() ![]() Bu olgu, bizzat Ermeni tarihçilerince de iftiharla dile getirilmiştir ![]() "Melikşah'ın kalbi Hıristiyanlara karşı şefkat ve iyilikle doluydu ![]() ![]() ![]() Mateos, Sultan Kılıç Aslan'ın ölümünden sonra ise şunları yazmıştır: "Kılıç Aslan'ın ölümü Hıristiyanlar yasa boğmuştur ![]() ![]() Selçuklu Türklerinin Ermenilere ne kadar iyi davrandıkları Taşirk ailesi gibi bazı Ermeni beylerinin kendiliklerinden Müslümanlığı kabul etmelerinden ve Türklerle birlikte Bizans'a karşı çarpışmalarından da bellidir ![]() Türklerin gayrimüslimlere iyi muamele etmeleri ifadesini İslâm-Türk felsefesinde bulmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemin Yunus Emre ve Mevlâna Celaleddin Rumî gibi büyük düşünürlerinin "72 millete bir göz ile bakan" ve "ne olursan ol, yine gel" diyen insanlık ve hoşgörüye dayalı felsefeleri de bu çerçevede değerlendirilmelidir ![]() ![]() Osmanlı Devletinin kuruluşu, gelişmesi ve özellikle İstanbul'un fethi sonucu Bizans'ın yıkılmasıyla Ermeniler için tarihlerinin hiç bir döneminde yaşamadıkları yeni bir çağ açılmış, üzerindeki dinsel, siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel her türlü baskı kalkmış ve barış, güven ve refah dönemi başlamıştır ![]() Bilindiği gibi, Osmanlı Devleti Türk kökenli, İslâmi yapıya sahip ve çok uluslu bir devlettir ![]() ![]() ![]() ![]() Bunu izleyerek han, Kafkasya, Doğu ve Orta Anadolu, Balkanlar ve Kırım'dan İstanbul'a Ermeni göçleri başlamış ve Osmanlı imparatorluğu Ermeniler için bir çekim merkezi haline gelmiştir ![]() ![]() Osmanlı İmparatorluğu Gregoryen Ermenileri "millet" adı altında örgütlemiş ve kendi dinî liderlerinin yönetimine bırakmıştır ![]() ![]() Ermeniler Müslümanlara verilen her türlü haktan yararlandıkları gibi, bazı ayrıcalıklara da sahip olmuşlar, örneğin askere alınmamışlardır ![]() ![]() Müslümanlarla gayrîmüslimlerden haraç ve cizye vergileri alınmış, buna karşılık Müslümanların tâbi oldukları zekât ve öşür vergilerinden muaf tutulmuşlardır ![]() ![]() Ermenilere, din, kültür, eğitim ve hayır işlerini yürütebilmeleri için gerekli mali güçlerinin yetişmemesi halinde Osmanlı yönetimi yardımda bulunmuş, Patrikhanenin açıklarını kapatmış, Ermeni kurumlarına malî destek sağlamıştır ![]() ![]() Burada şu noktaya da işaret etmek istiyoruz: Ortodoks Rumlar Ermenilerden önce örgütlendiklerinden, Ortodoks Rumlar dışında kalan tüm diğer Hıristiyan unsurlar Etmeni sayılmıştır ![]() ![]() ![]() Ermeni toplumu kendisine tanınan hak ve ayrıcalıkları başarıyla kullanarak hızla gelişmiş ve refaha kavuşmuş, ayrıca Türk-Osmanlı kültür, yaşam tarzı ve yönetim biçimini de benimseyerek kısa zamanda Osmanlıların güvenine lâyık olmuş ve "millet-i sıdıka" unvanına hak kazanmıştır ![]() ![]() Osmanlı tarihi Ermenilerden 29 Paşa, 22 Bakan, 33 milletvekili, 7 Büyükelçi, 11 Başkonsolos ve Konsolos, 11 Üniversite öğretim üyesi ve 41 yüksek rütbeli memur kaydetmektedir ![]() ![]() Ermeniler Osmanlı-Türk sanat, kültür ve müziğine önemli katkılar yapmışlar, ünlü sanatçılar yetiştirmişlerdir ![]() ![]() Burada, dünyadaki ilk Ermeni matbaasının da XVI ![]() ![]() Böylece, Ermeniler, Türkler başta olmak üzere, İmparatorluğun tüm unsurlarıyla XIX ![]() ![]() Bununla birlikte, zaman zaman kendi aralarında iç çekişmelere düşmüşlerdir ![]() ![]() Osmanlılar ise Ermeni grupları ve iç sorunları karşısında ısrarla tarafsız kalmışlardır ![]() ![]() ![]() Mezhep kavgaları Ermenileri birbirlerine düşüren bir diğer etken olmuştur ![]() Özellikle yabancı müdahaleler sonucu Ermeniler arasında Katoliklik ve Protestanlığın yayılması Gregoryen Ermenilerde büyük bir infial uyandırmış ve Gregoryen Ermeniler Osmanlı yönetimine başvurarak bu durumun önlenmesini istemişlerdir ![]() ![]() Daha sonra Katolikler arasında da Vatikan'a bağlı olup olmamak konusunda çatışmalar çıkmış, Papa Vatikan'a bağlı olmayan Ermenileri aforoz etmiş, Osmanlı yönetimi duruma müdahale ederek 1888'de bu iki Katolik grubu barıştırmıştır ![]() Osmanlıların gayrîmüslimlere gösterdiği bu engin hoşgörü İmparatorluğu, çöküş yıllarına kadar, dinî zulümden kaçan bütün insanlar için her zaman sığınılabilecek bir ülke haline getirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekler böyle olduğuna göre, Türklerin gayrimüslimlere ve Ermenilere kötü muamele ettikleri, baskı yaptıkları ve ezdikleri gibi iddialar ileri sürmek için herhalde mantık, vicdan, sağduyu, hakkaniyet ve tarih bilgisinden yoksun bulunmak ya da önyargılı olmak gerekir, çünkü başka bir izah tarzı yoktur ![]() ![]() Asoghik ve Mateos'dan Voltaire, Lamartine, Claide Farrere, Pierre Loti, Nogueres, İlone Caetani, Philip Ntarshall Brown, Michelet, Sir Clıarles Wilson, Politis, Arnold, Bronsart, Roux, Grousset, Edgar Granville, Garnier, Toynbee, Lewis, Price, Bombaci ve Shaw'a kadar uzanan ve bazılarına hiç de Türk dostu damgası vurulmayacak pek çok tarihçi ve yazar Türklerin bu konudaki hakkını teslim etmişlerdir ![]() Voltaire: "Büyük Türk çeşitli dinlerden 20 milleti barış içinde yönetmektedir Türkler Hıristiyanlara savaşta ılımlı, zaferde yumuşak olmayı öğretmişlerdir" Philip Marchall Brown: "Türkler kazandıkları büyük zafere rağmen fethettikleri yerlerin halkına, kendilerini kendi yasa ve gelenekleri uyarınca yönetme hakkını cömertçe bahşetmişlerdir ![]() Venizelos Hükûmetinin Dışişleri Bakanı Politis: "Türkiye'deki Rumların çıkarları Türklerden başka hiçbir güç tarafından bu kadar iyi korunamazdı ![]() J ![]() ![]() "Türk ordularının fethettikleri yerlerde din ve kültüre müdahale etmediği tarihin inkar edemeyeceği bir gerçektir ![]() Alman Generali Bronsart: "Türkler; kendilerine dokunulmadığı takdirde, başka dinlerden olanlara karşı dünyanın en hoşgörülü insanlarıdır ![]() Son olarak şu örneği verelim: Napolyon Bonapart, Akka yenilgisi üzerine Osmanlı İmparatorluğundaki Katolik Ermenileri yönetime karşı ayaklandırmayı ve bir tür intikam almayı düşünür ![]() ![]() "Ermeniler hayatlarından o kadar memnundurlar ki, buna imkan yoktur" TÜRKLER ERMENİLERİ 1890'LARDAN İTİBAREN KATLETMEYE Mİ GİRİŞMİŞLERDİR? Rusların niyetini sezen İngiltere Ayastefanos Anlaşmasına karşı çıkmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Berlin Konferansına İstanbul Ermeni Patrikhanesinden de bir heyet katılmış ve isteklerini kabul ettiremeyen bu heyet İstanbul’a "mücadele ve ayaklanmaya girişilmedikçe hiç bir şey elde edilemeyeceği" yargısıyla dönmüştür(2) ![]() Ayastefanos Anlaşması ile eline geçirdiği büyük fırsatı Berlin Konferansı ile kaybeden, ayrıca Batı’ da Yunanistan ve Bulgaristan'ı İngiliz nüfuzuna terk etmek zorunda kalan Rusya Doğu Anadolu'yu doğrudan ilhak etmeyi amaçlayan bir politika izlemeye başlamış, bu politikasında yine Ermenileri kullanmayı denemiştir ![]() İngiltere ve Rusya'nın Ermeniler üzerindeki mücadelesi, Türk düşmanlığıyla ünlü Fransız yazar Rene Pinon'un şu sözleriyle açıkça görülmektedir: "Rus ve İngiliz nüfuzu Ermenilerin sırtında çarpışmıştır ![]() ![]() 1880'de İngiltere'de Gladstone Hükûmeti’nin iktidara gelmesi bu mücadeleyi daha da yoğunlaştırmıştır ![]() ![]() ![]() Bu yeni politikanın ilk sonuçları İngiliz basınında Doğu Anadolu'dan Ermenistan diye söz edilmesi, Doğu Anadolu'nun en ücra köşelerinde bile İngiliz Konsoloslukları açılması, bölgedeki Protestan misyonerlerin sayısının hızla artması ve Londra'da bir İngiliz-Ermeni Komitesinin kurulmasıyla görülmüştür ![]() ![]() Ermeni Patriği Horen Aşıkyan "Ermeni Tarihi" adlı eserinde şunları yazmıştır: "Türkiye'nin çeşitli yerlerine dağılmış çok sayıda Protestan misyoner İngiltere lehine propaganda yapmakta, Ermenilerin İngiltere sayesinde muhtariyete kavuşacaklarını ileri sürmektedirler ![]() ![]() Ermeni din adamı Hrant Vartabed'e göre de "Osmanlı ülkesinde Protestan topluluklar kurulması ve bunların İngiltere ve ABD tarafından himaye edilmesi uygarlık iddiasındaki Batılı güçlerin en kutsal duygu olan din duygusunu bile sömürmekten kaçılmadıklarını göstermektedir ![]() ![]() ![]() Bir başka teşhis İstanbul’daki Fransız Büyükelçisi Paul Cambon'a aittir ![]() "Gladstone gayri memnun Ermenileri örgütlemiş, disiplin altına almış, onlara destek vaadinde bulunmuştur ![]() ![]() Jean-Paul Ganier şunları söylemektedir: "Millet-i Sadıka diye adlandırılan Ermeniler, Ruslar ve Protestan misyonerlerce tahrik edilmiş ve Berlin Konferansına sanki zulüm görmüş bir halkmış gibi başvurmuşlardır ![]() Edgar Granville, "Rus tahrikinden önce Osmanlı ülkesinde hiç bir Ermeni hareketi olmadığı; Çar himayesinde bir Ermenistan gibi hayaller yüzünden masum insanların acı çektiklerini" kaydetmiş ve "asıl büyük canilerin Çarlar olduklarını", "Ermeni hareketlerinin Doğu Anadolu'nun Rusya’ya ilhakını amaçladığını" vurgulamıştır ![]() Ermeni yazar Kaprielian Ermeni Krizi ve Yeniden Doğuş adlı kitabında "ihtilâl vaad ve telkinlerini Ruslara borçlu olduklarını" iftiharla belirtmiştir ![]() Taşnak yayın organı Hairenik, 8 Haziran 1918 tarihli sayısında şu itirafta bulunmaktadır: "Türkiye'deki Ermeniler arasında ihtilâlci ruhun uyanması Rus kışkırtmaları sonucudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçekler karşısında, Ermeni sorunun ardında emperyalizmin Osmanlı İmparatorluğunu parçalama ve paylaşma politikalarının yattığını söylemek güç olmayacaktır ![]() Bu politika çerçevesinde 1880'den itibaren Doğu Anadolu'da bazı Ermeni komiteleri kurulmaya başlamış, Van'da "Kara Haç" ve "Armenakar", Erzurum'da "Vatan Koruyucuları" adlı komiteler teşkil edilmiştir ![]() ![]() Osmanlı Ermenilerini içeride kurulan komiteler yoluyla devlete karşı harekete geçirmek mümkün olamayınca, bu kez bir başka yol denenmiş ve Rus Ermenilerine Osmanlı toprakları dışında komiteler kurdurulmuştur ![]() ![]() ![]() Ermeni propagandasının bugünkü öncülerinden Louise Nalbandian Hınçak Komitesi için şöyle demektedir: "(Ermeni) Halkın(ın) duygularını harekete geçirmek için tahrik ve teröre ihtiyaç vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() K ![]() ![]() "Komitenin programı isyan yoluyla Türkiye Ermenistan’ına siyasî ve ekonomik özgürlük sağlamaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taşnak kurucularından ve ideologlarından Dr ![]() ![]() Yine Taşnak ideologlarından Varandian, "Histoy of the Dahnagizoutune" (Paris,1932) adlı kitabında aynı itiraflarda bulunmaktadır ![]() Ermeni yazarların da açıkça kaydettikleri gibi amaç Anadolu'da isyanlar çıkarmak, yöntem ise terördür ![]() ![]() Ayaklanma teşebbüsleri önce Hınçaklardan gelmiş, daha sonra Taşnaklar da bu yolu izlemişlerdir ![]() ![]() İlk isyan 1890'daki Erzurum isyanıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu isyan ve olaylar Ermeni Komitelerince Ermenilerin "Türklerce katledilmesi" olarak tanıtılmış ve Batı ülkelerine, Hıristiyan kamuoylarına bu şekilde yansıtılarak büyük bir gürültü koparılmıştır ![]() ![]() ![]() Buna Batı basının bu yoldaki yayınlan da eklenince, Hıristiyan kamuoyları Ermenilerin gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmayan mesajlarını benimsemeye başlamışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak meselenin aslının hiç de böyle olmadığı ve Ermeni komitelerinin bu propagandasının altında büyük devletleri Osmanlılara karşı silâhlı müdahaleye zorlamak amacının yattığı belgelerle sabittir ![]() İstanbul'daki Ermeni Patriği daha 6 Aralık 1876'da İngiliz Büyükelçisi Elliot'a "eğer Avrupa’nın bu işe müdahalesi dikkatinin çekilmesi için ihtilâl isyan çıkarmak lâzımsa, bunu yapmanın hiç de zor olmadığını” söylemiştir(7) ![]() İstanbul'daki İngiliz Büyükelçisi Currie 28 Mart 1394'de İngiliz Dışişlerine şu raporu göndermiştir: "Erzurum'daki ihtilâlcilerin hedefi karışıklıklar çıkararak Osmanlıların karşılık vermesini temin etmek ve böylece yabancı ülkelerin duruma müdahale etmesini sağlamaktır(8) ![]() Erzurum’daki İngiliz Konsolosu Graves 28 Ocak 1895'de İstanbul'daki İngiliz Büyükelçiliğine yolladığı mesajda, "Komitelerin amaçlarının genel bir memnuniyetsizlik yaratarak Türk Hükümeti ve halkının hayali acılarına, dolayısıyla durumu düzeltme gereğine çekmek" olduğunu bildirmiştir(9) ![]() Yine Graves New York Herald Muhabiri Sydney Whitman’ın "eğer bu memlekete hiç bir Ermeni komitecisi gelmemiş olsaydı ve Ermenileri isyana kışkırtmasaydılar, bu çarpışmalar olur muydu?" şeklindeki sorusuna şu yanıtı vermiştir: "Tabîî ki hayır; sanmam ki bir tek Ermeni öldürülmüş olsun ![]() Van’daki İngiliz Muavin Konsolosu Williams 4 Mart 1896 tarihli yazısında "Taşnak ve Hınçakların kendi vatandaşlarını terörize ettiklerini, aşırılık ve çılgınlıklarıyla Müslüman halkı kışkırttıklarını,reformların uygulanması için girişilen tüm çabaları felce uğrattıklarını ve bütün Anadolu'da olup bitenlerden Ermeni komitelerinin cinayetlerinin sorumlu olduğunu" belirtmiştir(11) ![]() Adana'daki İngiliz Başkonsolosu Doughty Wily 1909'daki bir raporunda "Ermenilerin yabancı müdahaleyi sağlamaya çalıştıklarını" yazmıştır(12) ![]() Bitlis ve Van’da Rus Başkonsolosluğu yapan General Mayewski 1912 tarihli bir raporunda şunları kaydetmiştir: "1895 ve 1896 yıllarında Ermeni komiteleri Ermenilerle yerel halk arasında öyle bir kuşku yaydılar ki, bu bölgelerde herhangi bir reformun yürütülmesi imkansız hale gelmişti ![]() ![]() ![]() Bu tür düşünceler esrarengiz manastırların duvarları içinde gelişti ve dini görevlerin yerini Hıristiyanların Müslümanlara olan düşmanlığı aldı ![]() ![]() 1 ![]() 2 ![]() 3 ![]() ![]() Mayewski, Aralık 1912 tarihli bir başka raporunda, "Taşnak komitesinin Ermenilerle müslümanları birbirine düşürerek durumu karıştırmaya ve Rus müdahalesine zemin hazırlamaya çalıştığını" vurgulamıştır(14) ![]() Nihayet, Taşnak ideologu Varandian "Avrupa'nın müdahalesini sağlamak istediklerini" itiraf etmiş(15), Papazian'da "isyanların amacının Avrupa devletlerinin Osmanlı Devletinin içişlerine karışmalarını sağlamak olduğunu' yazmıştır(16) ![]() Ermeni komiteleri her isyanı, bu isyandan hemen sonra Avrupalıların müdahalede bulunacakları propagandasıyla çıkarmışlardır ![]() ![]() Gerek Ermeni yazar ve komitecilerin, gerek Ermenileri destekleyen İngiliz ve Rus diplomatlarının ifadelerinden de açıkça görüldüğü üzere, Ermeni ayaklanmasının nedeni ne sefalet, ne ıslahat, ne de baskıya tâbi tutuldukları iddiasıdır ![]() ![]() Osmanlılar ise bu isyanlar karşısında, her devletin yapacağını yapmışlar ve isyanları bastırmak için asilerin üzerine kuvvet göndermişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Yakalanan komiteci teröristler yine büyük devletlerin yardımıyla serbest bırakılmışlardır ![]() ![]() Ancak, gerek Ermeni komitelerinin, gerek büyük devletlerin gözden uzak tuttukları temel bir unsur vardır: Ermeniler adına talep edilen topraklarda yaşayan Ermeniler küçük bir azınlıktır ![]() Ermenilerin üzerinde özerk bir Ermenistan kurulmasını istedikleri 6 doğu vilâyeti Erzurum, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas'tır ![]() ![]() ![]() Tablo var Buradan, hayalî bir Ermenistan vaadiyle Ermenileri Osmanlı Devletine karşı kışkırtan Rusya'nın kendi ülkesinde Ermenilere nasıl muamele ettiğini ve asıl niyetlerinin ne olduğunu kısaca belirtmekte yarar görüyoruz ![]() Rusya Kafkaslara indiğinde Kafkas Ermenilerini Ruslaştırmayı ve Ortodokslaştırmayı öngören bir politika izlemeye başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rusya'nın Ermenilere yaptığı baskı ve zulüm gerek Ermeni, gerek yabancı yazarlarca ayrıntılarıyla anlatılmıştır ![]() Ermeni tarihçi Vartanyan Ermeni Harekâtının Tarihi adlı kitabında şunları yazmaktadır: "Osmanlı Ermenisi Çarlık Rusyası Ermenisine göre gelenek, din, edebiyat ve dil itibariyle tamamen serbestti ![]() Edgar Granville de "Rus mezalimine karşı Ermenilerin fek sığınağının Osmanlı Devleti olduğunu" kaydetmektedir ![]() Rusya'nın asıl niyeti Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulmasını sağlamak değil, bu toprakları ilhak etmektir ![]() ![]() ![]() ![]() Ermeni yazar Boryan bu hususu şu sözleriyle isabetle teşhis etmiştir: "Çarlık Rusya’sı hiçbir zaman Ermeni muhtariyetini sağlamak istememiştir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|