Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hasan, haşhaşiler, müritleri, sabbah

Haşhaşiler - Hasan Sabbah Müritleri

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haşhaşiler - Hasan Sabbah Müritleri



Haşhaşin - Haşhaşiler - Hasan Sabbah Haşhaşiler - Haşhaşin Nedir - Hasan Sabbah Müritleri -




Haşhaşiler (Arapça: Hashīshīya ya da حشاHaşişin ya da Haşhaşiyyin de denir



8 yüzyılda İsmaililiğin Nizarî kolundan çıkan bu topluluğun 15 yüzyıla dek faaliyetlerini sürdürdükleri sanılmaktadır Kapalı bir topluluk olan haşhaşiler radikal bir din akımının takipçileri olarak ortaya çıktılar Suikasti, Eyyubilere, Selçuklulara ve Abbasilere Tapınak Şövalyelerine Haçlılara karşı siyasi yaptırım aracı olarak kullandılar ayrıca üçüncü haçlı seferi sırasında haçlılara ve tapınak şövalyelerinede suikast yapmışlardır Avrupa dillerine Haçlı Frankları tarafından taşınan assassin sözcüğünün kökeni haşhaşindir


Kendilerine ed-da’va-t-ul-cedide (yeni dava, yeni öğreti) ya da fedaayiin (Arapça fedailer –bir amaç uğruna kendini feda etmeye hazır olan) derlerdi


Fedaayiinlerin yetiştirilişi


"Dokuz Derece"


Adaylar, yaşam boyu kendilerini de öğretmenleri kadar önemli kılacak olan, ebedi bilgelik ve gizli güç sahibi olacaklarına inanarak örgüte katılırlar ve dokuz dereceden oluşan bir aydınlanma sürecinden geçirilirler


İlk Derece


İlk derecede, öğretmenler adayları, tüm önceden öğrenip kabul ettikleri dinsel ve siyasal düşünce ve yargılardan kuşku duyma durumuna düşürürler Daha önce kendilerine öğretilen her türlü bilginin önyargılı ve sarsılabilir olduğuna, olası her çeşit tartışma tekniği kullanılarak, inandırılırlar Arap tarihçi Makrızi'nin aktardığına göre; bunun sonucu, öğrencilerin her sorunun en doğru yorumunu yapabilen tek gerçek bilgi kaynağının öğretmenleri olduğuna inanmaları ve öğretmenlerinin kişiliklerine bağımlı duruma gelmeleridir Öğretmenler, aynı zamanda, formel bilginin aslında, hazır duruma geldiklerinde öğrenecekleri, gerçek, gizli ve güçlü sırrın sadece bir örtüsü olduğu hakkında sürekli ipuçları verirler Bu akıl bulandırma tekniği, öğrencinin bir öğretmene körü körüne bağlılık andı içecek hale gelmesine kadar sürdürülür


İkinci Derece


Öğrencilere bu derecede, korunması İmama teslim edilmiş olan içrek bilgiler olmadıkça, bu içrek öğretinin basit birer simgesi durumunda olan dinsel kurallar izlenerek Allah'ın rızasına ulaşmanın imkânsız olduğu öğretilir


Üçüncü Derece


Bu derecede, gelmiş geçmiş imamların sayısı ve kişilikleri, yedi sayısının maddi ve manevi dünyadaki anlamı aktarılır Artık, kesinlikle "Onikiimamcı" inanç ve görüşlerden uzaklaşılarak, son altı imamın saygı duyulmaya gerek olmayan, manevi bilgilerden yoksun, sıradan insanlar oldukları öğretilir


Dördüncü Derece


Öğrenciye, yedi "Natık" (bildiren-peygamber) dönemleri, onları izleyen altı "Samit" (suskun imamlar) ve her yeni natığın kendinden önce gelenlerin dinsel öğretisini nasıl değiştirdiği öğretilir Bu eğitim, Muhammed'in son peygamber ve Kur'an'ın da Allah'ın son vahyi olamadığının kabul ettirilmesini içerir ki, tüm bunlar öğrenciyi İslam dininden çıkarır Bu derecede ayrıca, yedinci ve son natık, "Sahib-ul-Amr" (varlıkların sahibi) İsmail'in oğlu Muhammed'in "Eskilerin Bilimi"ni (Ulum-ul Evvelin) tamamlayıp, içrek öğretinin bilimi olan "Tevil" bilimini (Allegorik yorum) kurduğu aktarılır


Beşinci Derece


Bu derecede, geleneklerin tümü terkedilerek, "Sayılar Bilimi" ve "Tevil" uygulamalarının öğretimine başlanır Sürekli konuşulan konu dindir Kur'an'ın sözcük anlamına giderek daha az önem verilirken, İslam dininin tüm kural ve koşulları ortadan kaldırılmak istenir On iki sayısının anlamı ve on iki "hucca" (kanıt) öğretilir Bu "hucca"lar, imamların propagandasına temel oluşturan ve onların kişisel öğretilerini yönlendiren kanıtlardır Aynı zamanda, "hucca" sözcüğü, her imam tarafından, baş dai olarak atanan kişilere de ad olarak verilmiştir Sonradan, oniki "hücce" insan omurgasındaki oniki sırt omuru ile bağdaştırılır; yedi kafa omuru (cervical) ise yedi peygamberi ya da yedi imamı simgeler


Altıncı derece


İslam dininin koşulları (namaz, oruç, hac, zekat, kelime-i şehadet) ve tüm diğer ritlerinin allegorik anlamları bu derecede öğrenciye aktarılır Görünümde uygulanan bu koşul ve ritlerin temelde önemsiz olduğu ve bilgiye ulaşmış kişilerin bunlardan vazgeçebileceği öğretilir Çünkü bu uygulamalar, kurnaz yasa koyucular tarafından, cahil ve kaba halkı yönetmek için konulmuştur


Yedinci Derece


Bu ve bundan sonraki derecelere, öğretinin gerçek yapısı ve amaçlarını kavrayabilen önde gelen kişiler kabul edilir "Önceden varolan" (Pre-existent) ve "Sonradan ortaya çıkan" (Subsequent) kavramları ve bunların dualist yapısı bu derecede öğretilir ve böylece, kişinin Tek Tanrı öğretisine olan inancının yıkılması amaçlanır


Sekizinci Derece


"Önceden var olan"-"Sonradan ortaya çıkan" ikili öğretisi geliştirilir, öğrenci tarafından derinlemesine kavranmasına çalışılır Ayrıca, en önemlisi, bu iki kavramın da üzerinde, ne adı, ne nitelikleri bilinebilen, hakkında hiç bir bilgi bulunmayan, tapınmak bile mümkün olmayan bir yüce Varlık olduğu hakkında ilk bilgiler verilmeye başlanır Bu isimsiz Varlık, Zerdüşt inancındaki, "Zervan Akanana"yı (Sonsuz Zaman) andırmaktadır Ancak, öğretinin bu noktasında, İsmaili'ler arasında farklı anlayışlar, çatışma ve karışıklıklar ortaya çıkmıştır Yine de, Nuveyri "bu fikirleri kabul edenlerin yeri, dualistlerin ya da maddecilerin yanından başka bir yer olamaz" diyerek tümünü aynı sepete yerleştirmiştir Bu derecede, öğrenciye peygamber olmak için, mucizeler yaratmaktansa politik, sosyal, dini ve felsefi bir sistem yaratıp uygulamak kabiliyetini göstermek gerektiği öğretilir Ayrıca, dünyanın sonu, yeniden doğuş, cennet-cehennem gibi allegorik kavramların yanısıra çeşitli "kıyamet" doktrinleri de aktarılır


Dokuzuncu Derece


Aydınlanma'nın bu en son derecesinde, tüm dogmatik din kurumlarından sıyrılan kişi artık, en saf ve basit anlamıyla, bir filozof olmuştur Kendi arzusuna ve keyfine uygun düşen, düşünce sistem veya karışımını istediği gibi kabul etme özgürlüğüne kavuşmuştur


Ayrıntılar


* Yedinci derece Büyük Giz'in açıklamasını getirir; tüm insanlar ve evrendeki tüm varlıklar aslında bir bütündür, en basit şey bile bu bütünün bir parçasıdır ve bu bütünün yaratma/yoketme gücü vardır Bir İsmaili olarak birey, kendinde uyanmaya hazır olan bu gücü kullanma şansına sahiptir Bu nedenle, gücün bir parçası olduğunu kavrayan kişi, insanlığın bu muazzam potansiyelinden habersiz olan diğer bilgisizleri yönetebilir Bu güç, "Zamanın Tanrısı" (Lord of Time) adı verilen esrarlı varlık sayesinde edinilmiştir


* Sekizinci dereceye hak kazanabilmek için, kişi tüm dinlerin bir sahtekarlık olduğuna inanmalıdır Önemli olan yalnızca birey ve bireysel akıldır; o da ancak, en büyük güç olan imama hizmet ederek mükemmelliğe erişebilir


* Dokuzuncu derece, inanç diye bir kavramın mevcut olmadığı, aslında herşeyin "eylem"den ibaret olduğu sırrının açıklandığı son derecedir Her hangi bir eylemi düşünüp uygulamak da, tüm akıl ve mantığın yegane sahibi olan imamın elindedir


Haşhaşiler kaleleri

1Alamut kalesi iran 2Kazvin kalesi iran 3Maymun Diz kalesi iran 4Diz kalesi iran 5Lamasar kalesi iran 6Şahmiran kalesi ırak 7Saru kalesi iran 8Mawsil kalesi ırak 9Balis kalesi ırak 10Masyaf kalesi Suriye 11Kahf kalesi Suriye 12Kahavabi kalesi Suriye 13Baniyas kalesi israil 14Arrajan kalesi iran 15Mislas kalesi çeçenistan? 16Kelfur kalesi mısır 17Bellap kalesi kuveyt 18Tripoli kalesi cezayir 19fitmat kalesi libya 20huruf kalesi türkiye 21Taşkal kalesi özbekistan


daha bir çok küçük kalesi bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Haşhaşiler - Hasan Sabbah Müritleri

Eski 07-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haşhaşiler - Hasan Sabbah Müritleri








Örgütün lideri Hasan el Sabah –Lakabı ‘’Şeyh’ül Cebel’’ dir(Dağların Şeyhi)
Onun liderliği döneminde K İran da bir yer olan Alamut Kalesini merkez yaparak Sünni Hükümdar,din ve devlet adamlarını suikastlerle katletme faaliyetlerine giriştilerBu faaliyetler 200 yıl kadar sürdü


ilk gerçek teröristler olarak anılırlar aslında tam olarak bir intihar suikastı timiydiler hedefe alınan insan özellikle aşırı kalabalık yerlede kalbine bir bıçak saplanarak öldürülüyor ve katil etrafındaki insanlar tarafından linç edilene kadar hasan sabbah ve tebaasıyla ilgili propangandaları bağırıyordu halka kendi inançlarının ne kadar üstün ve yoğun olduğunu göstermek amacı ile yapılan bu tarz hareketler sayesinde halkın hasan sabbah ve haşhaşilere olan güveni, inancı ve bazı durumlarda korkusu artıyordu


Örgütün İslam dünyasını altüst eden ilk eylemi 1092'de gerçekleşmişti Hedef, adıyla bile Selçuklu İmparatorluğu'nu simgeleyen 75 yaşındaki vezirdi: Nizamülmülk, yani "devletin düzeni" Yıllardır fedailerin hedef aldığı hiç kimse, onların elinden kurtulmayı başaramamıştı Sultanlar, halifeler, vezirler, emirler, komutanlar bıçak darbeleri altında can vermişti Fedailerin en zor cinayetleri işlemekle kalmayıp, soğukkanlılıkla ölümü beklemeleri, o çağ insanlarının kanını donduruyor, cinayetin yarattığı dehşet duygusunu katbekat artırıyordu Ancak "haşhaş" içenler bunu yapabilir diye düşünülüyordu Onlara Haşhaşi denmesinin nedeni buydu Yapılan bir tür intihar eylemiydi çünkü Bu eylemlerden dolayı da "bütün zamanların en korkunç tarikatı" olarak bilindi Batı dillerindeki "assassin" (katil), "assassination" (suikast) sözcükleri de işte bu Haşhaşilerden kaldı Bu örgütün kurucusu ve büyük üstadı Hasan Sabbah'tı: Hem halifeliğe, hem de o sıralar İran'ın yanı sıra tüm İslam dünyasının hâkimi ve Sünni İslam'ın koruyucusu Selçuklu Türklerine karşı savaş açan bir Şii önderi




Alıntı Yaparak Cevapla

Haşhaşiler - Hasan Sabbah Müritleri

Eski 07-25-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Haşhaşiler - Hasan Sabbah Müritleri



Haşhaşiler Ve Suikastları


Bu kez derviş kılığındaydı fedailer Musul Ulucamii'nde kimsenin kuşkusunu uyandırmadan, bir köşede cuma namazını kılıyorlardı Musul ve Halep'in Türk Emiri El Porsuki de namaz kılanlar arasındaydı Etrafı tepeden tırnağa silahlı adamlarla çevriliydi Ne bir kılıcın, ne de bıçağın delebileceği örme bir zırh giyiyordu Ama bunlar işe yaramadı Derviş kılığındaki fedailer, zehirli bir bıçak ile emirin boğazını kestiler İsteseler camideki panikten yararlanıp kaçabilirlerdi ama buna yeltenmediler bile Sanki namazdan kalkmış gibi sakin, mutlu ve sevinç içinde ölümü karşıladılar Emirin muhafızları onları oracıkta parçaladı


Haşhaşilerin dehşet uyandıran bu cinayeti ne ilk, ne de sondu Örgütün İslam dünyasını altüst eden ilk eylemi 1092'de gerçekleşmişti Hedef, adıyla bile Selçuklu İmparatorluğu'nu simgeleyen 75 yaşındaki vezirdi: Nizamülmülk, yani "devletin düzeni" Yıllardır fedailerin hedef aldığı hiç kimse, onların elinden kurtulmayı başaramamıştı Sultanlar, halifeler, vezirler, emirler, komutanlar bıçak darbeleri altında can vermişti Fedailerin en zor cinayetleri işlemekle kalmayıp, soğukkanlılıkla ölümü beklemeleri, o çağ insanlarının kanını donduruyor, cinayetin yarattığı dehşet duygusunu katbekat artırıyordu Ancak "haşhaş" içenler bunu yapabilir diye düşünülüyordu Onlara Haşhaşi denmesinin nedeni buydu Yapılan bir tür intihar eylemiydi çünkü Bu eylemlerden dolayı da "bütün zamanların en korkunç tarikatı" olarak bilindi Batı dillerindeki "assassin" (katil), "assassination" (suikast) sözcükleri de işte bu Haşhaşilerden kaldı Bu örgütün kurucusu ve büyük üstadı Hasan Sabbah'tı: Hem halifeliğe, hem de o sıralar İran'ın yanı sıra tüm İslam dünyasının hâkimi ve Sünni İslam'ın koruyucusu Selçuklu Türklerine karşı savaş açan bir Şii önderi

Onun düşmanları üzerinde dehşet yaratmak üzere tercih ettiği silah suikasttı Ama suikastı o icat etmemişti Dünyanın tanıdığı, bildiği bir şeydi Eski Mısır'dan Roma'ya, Çin'den Bizans'a pek çok örneği vardı Taht kavgalarının, iktidar çekişmelerinin olduğu her yerde, suikasta da yer vardı



Ne var ki, Hasan'ın kullandığı suikast tarzı, hazırlık, hedef, yöntem ve yarattığı etki bakımından farklıydı Tarihte belki de ilk kez, bir merkezden yönlendirilen bir örgüt, terörü bir dehşet makinesi olarak kullanıyordu Etkinliği, hiyerarşisi ve disiplin anlayışı bakımından, bir tarikattan çok dinsel/siyasal bir örgüttü bu Müritler de derviş ya da derviş adayları değil, profesyonel suikastçı idi ve onlara fedailer (dai: davetçi, misyoner) deniliyordu Eğitim düzeylerine, güvenirliklerine ve cesaretlerine göre çıraktan "üstadı azama" kadar derecelere ayrılmışlardı Her biri, büyük üstat Hasan Sabbah'ın bizzat belirlediği tekniklerle yoğun bir ruhsal ve bedensel eğitimden geçiyordu Gerçekleştirilecek cinayet, hem düşmanları, hem de halk üzerinde dehşet, korku ve hatta hayranlık uyandıracak nitelikte olmalıydı Darbe öldürülecek kişiyle birlikte, onun temsil ettiği değerlere ve halkın duygularına yönelmeliydi O yüzden, hedef belirlenirken, intikam duygusundan daha çok, mitsel tarafı ele alınıyordu Ama bu amaç sadece hedefin niteliğiyle sağlanamazdı, buna uygun yöntem de geliştirilmeliydi Buna göre, fedailer tek tek ya da ikili üçlü gruplar halinde görevlendiriliyor; tüccar, derviş, dilenci kılığına giren bu kişiler cinayetin işleneceği kente gönderiliyordu Eylem gününe kadar, kentte herhangi bir olaya karışmamaya ve kuşku çekmemeye büyük özen gösteren fedailer, kurbanlarını izliyor, yaşadıkları yerleri, alışkanlıklarını belliyor ve büyük bir sabırla eylem anını bekliyorlardı Tüm bu hazırlıklar inanılmaz bir gizlilik içinde yürütülüyordu Ancak, icraatın, hazırlıktaki gizliliğin tersine açıkta, halkın gözü önünde gerçekleştirilmesi gerekiyordu Cinayet yeri genellikle kentin en büyük camisi, tercih edilen gün de cumaydı Sanki suikast yapmıyor, cuma namazı için toplanan kalabalığa asla unutamayacakları bir gösteri sunuyorlardı Hedefteki kişi ne denli korunursa korunsun, bir yolunu bulup üzerine çullanıyor ve bıçak darbeleriyle öldürüyorlardı Bazıları bıçağı bırakıp kalabalığa söylev çekiyor, bazıları da, soğukkanlılıkla muhafızların gelip kendisini parçalamasını bekliyordu

Neden? Çünkü Hasan Sabbah, nasıl keşfetti bilinmez, etkili bir eylemin sadece can almak, bir hasımdan kurtulmak değil, korku ve dehşet yaratmak olduğunu biliyordu O yüzden de onun fedaileri sadece cinayet işlemiyor, aynı zamanda kendilerini de feda ediyorlardı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.