![]() |
Bizans Uygarlığı - Uygarık Tarihi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bizans Uygarlığı - Uygarık TarihiBizans uygarlığı nerde kurulmuştur - Bizans uygarlığının tarihçesi - Bizan uygarlığının coğrafyası - Bizan uygarığının dönemleri - Bizans kültürüBizans Nedir? Bunu “Bizans” klasörünün giriş yazısında belirtmek yadırgatıcı ise de, tarihte ne kendisini “Bizans İmparatorluğu” olarak adlandıran bir devlet vardı, ne de kendisine “Bizanslılar” diyen bir halk ![]() topraklarında Hristiyanlaşarak sürdürmesinden ibarettir ![]() İlkçağ'ın son yüzyıllarında Atlas Okyanusu'nun kıyılarından Basra Körfezi'ne kadar uzanan Roma İmparatorluğu, esas olarak Akdeniz çevresinde ulaşabileceği doğal sınırlarına dayanmış, MS 3 ![]() zaman içinde imparatorluğun yönetsel, ekonomik ve kültürel ağırlık merkezi kaçınılmaz olarak Doğu'ya kaymıştır ![]() ilk gerçekçi adımlar Roma İmparatoru I ![]() atılmıştır ![]() Hristiyanlığı, 313 yılında, imparatorluğun "eşit" dinlerinden birisi olarak tanıdı ![]() bakıma, yıpranan Roma yönetimi için yeni, güçlü ve dinamik bir dayanak, bir toplumsal destek bulma çabasının sonucuydu ![]() gelinemeyecek denli güçlü bir toplumsal tabanı, daha 3 ![]() çökmekte olan Roma İmparatorluğu'nu tekrar diriltecek toplumsal dinamiği sağlayabilirdi ![]() gerçeği gören I ![]() bıraktığı Milvian Köprüsü Savaşı’nda, savaştan önce gördüğü bir rüyayı yorumlayarak askerlerinin kalkanlarına ve labarumun üzerine İsa Mesih'in (Iesus Xristos) baş harflerinin üst üste getirilmesinden oluşan khristogramı koydurmuş ve zaferini de buna bağlamıştır ![]() Kendisinin Hristiyan olup olmadığı kuşkuluysa da, imparatorluğun özellikle Doğu topraklarındaki Hristiyan cemaatler arasında sempati ve destek kazandığı muhakkaktı ![]() Artık imparatorluğun Roma kentinden yönetilmesinin zorlukları da ortadaydı ![]() kendisi güven altında değildi ![]() olan I ![]() taşıdı ![]() imparatorluğun “ikinci başkenti” olarak kutsandı ![]() onun “yeni bir Roma yaratma” vizyonunun bir göstergesidir ![]() model alınarak neredeyse baştan inşa edilmiş; imparatorluk sarayı, büyük kamu hamamları, geniş meydanlar (forum), revaklı caddeler, zafer takları inşa edilmiş, hipodrom genişletilerek işlev kazandırılmıştı ![]() dört bir köşesinden önemli heykeller, mimari parçalar getirilmiş, bunlar kentin yeniden inşasında önemli semboller olarak kullanılmıştır ![]() Bu süreç, 395 yılında İmparator I ![]() Doğu ve Batı diye iki ayrı yönetsel birime ayrılmasıyla devam etmiş, Theodisius'un oğullarından Arcadius, Doğu Roma'nın, Honorius ise Batı Roma'nın imparatoru olmuştur ![]() Roma İmparatorluğu bir süre iki başkentli ve iki eş imparatorlu bir devlet olarak yönetildi ![]() Doğu ve Batı arasındaki sınırı ise, bugünkü Ortodoks dünyanın batı sınırı oluşturmaktaydı ![]() Aynı yıl Hristiyanlık Doğu Roma İmparatorluğu'nun “devlet dini” olarak ilan edilmiştir ![]() İzleyen yüzyıllarda Batı Roma İmparatorluğu kuzeyden gelen kavimler tarafından yıkılmış, Doğu topraklarındaki Roma İmparatorluğu ise varlığını, başkenti Konstantinopolis olmak üzere, 1453 yılına kadar yaklaşık 11 yüzyıl sürdürmüştür ![]() adlandırdığı uygarlık, işte bu, Doğu'da süren Roma İmparatorluğu'dur ![]() Ancak bu uygarlık hiçbir zaman kendisini Bizans olarak adlandırmamış, ilk imparatoru I ![]() Constantinus'tan, son imparatoru XI ![]() “Roma İmparatoru" ünvanını kullanmış, imparatorluğun halkına da Romalılar denmiştir ![]() Bizans ismi, 19 ![]() ![]() imparatorları Roma’nın halefi ve tek varisi olma hakkına imparatorluğun tarihi boyunca hep sahip çıkmıştır ![]() ![]() bütün “uygar” dünyası Akdeniz ve çevresindeki topraklardan oluştuğuna göre, bu toprakları yöneten Roma, bütün dünyanın da hakimiydi, yani evrensel bir devletti ![]() kalanlar ise, ne konuştukları bile anlaşılmayan, Romalılar’ın “Barbar” diye adlandırdıkları kavimlerden ibaretti ![]() altında birleştirilmesinin sembolüydü ![]() hükümdarıydı ![]() mümkün olabilirdi ![]() Roma’nın olduğu gibi, Bizans’ın da siyasal doktrininin temelini oluşturuyordu ![]() Hristiyan bir kimliğe bürünen Bizans İmparatorluğu için bu savın anlamına siyasal istemlerin yanı sıra, dinsel amaçlar da yüklenmişti: Nasıl ki evrene hükmeden tek Tanrı vardı, bu dünyaya da onun temsilcisi olarak tek hükümdar hükmetmeliydi ve bu da elbette ki Roma İmparatoru olmalıydı ![]() başlayabiliriz) evrensel bir devlet olarak tüm Hristiyanları içinde barındırmalıydı; imparator ise Tanrı’nın bu dünyadaki tek meşru temsilcisi olarak Hristiyanlığın bekçisi ve tüm Hristiyanların koruyucusu olmalıydı ![]() ancak Hristiyan Roma İmparatorluğu, yani Bizans İmparatorluğu ile mümkün olabilirdi ![]() doktrin bütün bir Geç Antik Çağ ve Ortaçağ boyunca Bizans Devleti’nin temel doktrini olmasının yanı sıra, Bizanslılar’ın dışında kalan halk ve kavimler tarafından da bir gerçeklik olarak kabul görmekteydi ![]() dışında kalanlar için, Bizans İmparatorluğu hukuki ve ideolojik algılanış biçimiyle yeryüzünün tek meşru imparatorluğuydu ![]() ama sonraki yüzyıllarda ayrılarak kendilerini “imparatorluk” ilan eden, hatta Bizans’ın varlığını tehdit edecek kadar güçlenen bazı uluslar için bile bu algılama değişmiyordu ![]() Onların hükümdarları, Konstantinopolis’teki Roma İmparatoru’nun kendilerine gönderdiği hükümdarlık taçları ile meşruiyet kazanmakta, onun verdiği saray ünvanlarını gururla kullanmaktaydı ![]() ![]() bir kısmını ele geçiren Teodorik gibi, kendisini Roma İmparatoru ilan edip bu meşruiyeti kendisi kullanmaya çalışıyordu ![]() olarak yaşayan Bizans’ın 1453 yılındaki sonuna kadar ona ait oldu ![]() İmparatorluğu’nun başkentini ele geçiren II ![]() Roma’nın da imparatoru olarak ilan etmiştir ![]() İmparatorluğu da kendi tebaası olan Bizanslılar’ı, “Rum”, yani Romalı diye adlandırmaya devam etmiştir ![]() İşte bugün bizim “Bizans İmparatorluğu” olarak adlandırdığımız siyasi ve kültürel varlık, bu imparatorluktur ![]() ![]() Hieronymus Wolf (1516-1580) kullanmışsa da, akademik alanda bu adın kullanılması 19 ![]() yüzyıl tarihçileriyle başlamıştır ![]() Roma” olarak, Doğu İmparatorluğu’nun yeni başkenti seçilen bugünkü İstanbul kentinin ilk kuruluşuna uzanmaktadır ![]() ![]() Yunan kolonistleri, yola çıkmadan önce danıştıkları Delphi’deki Apollon Tapınağı kahinlerinin de önerileri ile, kendilerinden önce gelerek buraya yerleşmiş olan Khalkedon’daki (Kadıköy) “Körler Ülkesi”nin karşısına, yani bugünkü Sarayburnu’na kentlerini kurmuştur ![]() olan bu yarımada (bugünkü Sarayburnu) dururken, onlar Khalkedon’a yerleşmişti ![]() Grek kolonisi, Byzas’ın kenti anlamında “Byzantion” olarak adlandırılmıştır ![]() MÖ 3 ![]() ![]() yılında Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılan kent, 330 yılında Konstantinopolis olana kadar 10 yüzyıl boyunca Byzantion olarak anılmıştır ![]() Tarihi Coğrafya Roma'dan Bizans'a gerçekte kesintisiz olan süreç, pratik nedenlerle, ilgili disiplinlerde çalışan bilim insanları tarafından dilimlere ayrılmıştır ![]() kültürü de gerçekte Roma'nın Geç Antik kültüründen büyük ölçüde farklılaşmış, Ortaçağlı bir kimliğe bürünmüş Doğu Roma kültürüdür ![]() inceleyen disiplinlerde çalışan birçok bilim insanı Bizans uygarlığını incelemeye ya Konstantinopolis'in kuruluşu olan 330 yılından, ya da Doğu ve Batı Roma'nın resmen ayrıldığı 395 yılından başlamayı, daha geç tarihlere tercih ederler ![]() “Yeni Roma” olarak kurulan Konstantinopolis kenti olması ve bu başkentin imparatorluğun son gününe kadar Bizans uygarlığının her alanda en önemli yaratıcı gücü olması gerçeği, Bizans'ın tarihinin başlangıç noktası olarak bu kentin kuruluş yılı olan 330 yılının alınmasını desteklemektedir ![]() yüzyıllık bir tarihsel süreci, Bizans İmparatorluğu olarak ele alıp incelemekteyiz ![]() sanatını da genel bir başlık altında “Bizans Sanatı” olarak adlandırmaktayız ![]() Öte yandan, Bizans olarak adlandırdığımız imparatorluk, çok uzun bir tarihsel dönemi kapsamasının yanı sıra, çok geniş bir coğrafyaya da yayılmıştı ![]() İmparator Iustinianus döneminde (6 ![]() İtalya, Yunanistan ve Balkanlar’ın büyük kısmı, Anadolu, Kafkasya'nın bir kısmı, tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı kapsamaktaydı ![]() kaybedilmiş, Ortaçağ'da sınırların sık sık değişmesine karşın, imparatorluğun anayurdu Anadolu ve Yunanistan olmuş, son yüzyıllarda ise imparatorluk toprakları başkent ve dar çevresi ile sınırlı kalmıştır ![]() Erken Bizans 330 yılında Roma İmparatoru I ![]() İmparatorluğu’nun ikinci başkenti olarak ilan ve imar etmesinden, 395 yılında Theodosius’un imparatorluğu oğulları arasında ikiye bölmesine kadar olan dönemde Roma İmparatorluğu “iki başkentli tek imparatorluk”tur: Batıda Roma kenti, doğuda Konstantinopolis ![]() Akdeniz’in etrafındaki bütün karalar da imparatorluğun topraklarıdır ![]() doğal sınırlarına ulaşmış olan Roma İmparatorluğu’nun bu kadar geniş bir coğrafyayı uzun süre kontrol edememesi de normaldir ve imparatorluk artık coğrafi olarak erime sürecindedir ![]() Tarihsel perspektiften bakıldığında, sınırların giderek daralması biçiminde bir eğilim olarak karşımıza çıkan bu süreç, Geç Antik Çağ’dan Ortaçağ sonlarına kadar sınırların değişkenliğini de gözler önüne sermektedir ![]() imparatorluğu oğulları Honorius ve Arcadius arasında ikiye böldüğünde, Doğu’da Arcadius’un başında olduğu kısım, merkezi başkent Konstantinopolis, ana toprak parçası Anadolu olmak üzere, Doğu’da Pers İmparatorluğu ile sınırlanıyordu ve güneye doğru Suriye ve Filistin’i de içine alıyordu ![]() İmparatorluğu’nun sınırları belirlemekteydi ![]() çölü ile sınırlanmakta, Mısır ve Libya’nın kıyı şeridini oluşturan Kuzey Afrika, imparatorluğun güney topraklarını oluşturmaktaydı ![]() ile belirlenmişti ![]() Yunanistan, Bulgaristan, kısmen Romanya ve eski Sırbistan oluşturmaktaydı ![]() “Akdeniz’in yarısı” demekti ![]() varlığını sürdürebilen Batı Roma İmparatorluğu’nun sınırları içindeydi ![]() gelen Germen ve Got saldırıları Batı Roma İmparatorluğu’nu tarihten siler, ve “Roma İmparatorluğu” olarak Bizans kalır ![]() Iustinianos Dönemi Altıncı yüzyılda Büyük Roma’yı tekrar diriltmek için son bir çaba, 527 yılında Konstantinopolis’te tahta çıkan Iustinianos’tan (527-565) gelir ![]() ekseninde Roma İmparatorluğu’nu eski sınırları ile tekrar kurmak vardır ve bu amaçla orduyu Batı seferine gönderir ![]() ![]() son kez olarak bütün İtalya, Güney İspanya, Kuzey Afrika’nın tamamı, Ortadoğu, Anadolu’nun ve Balkanlar’ın tamamını kapsar ![]() imparatorluğu” kurma düşüncesi, imparatorluk çapında giriştiği çok kapsamlı imar faaliyetinde ve bu girişimi taçlandıran Ayasofya’da somutlaşmaktadır ![]() geleneğinin son anıtsal örneği olan İstanbul Ayasofyası, bütün dünyaya Iustinianos’un amacını ilan etmektedir: Dünyaya tek imparatorluk, Roma hükmeder; tek Tanrı’ya inanan bu Hristiyan imparatorluğunun tek imparatoru vardır ![]() siyasal ve dinsel merkezidir ![]() da, Iustinianos’un tek evrensel imparatorluk düşü kısa süre sonra tuzla buz olmuştur ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bizans Uygarlığı - Uygarık Tarihi |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bizans Uygarlığı - Uygarık TarihiErken Ortaçağ Yedinci yüzyıl başlarında kuzeyden Avarlar’ın Balkanlar’a girmesi, doğudan da Persler’in ilerleyişi ile sınırlar değişir ![]() gelerek kenti kara tarafından kuşatmış, Pers ordusu ise Boğaz’ın karşı kıyısına, Khalkedon’a (Kadıköy) ulaşmıştır ![]() 641) Persler’i 627 yılında yenmesinin ardından, Bizanslılar Mısır, Suriye ve Filistin’i geri alarak Doğu’da eski sınırlarına kavuşmuştur ![]() 6 eline geçmiştir ![]() ![]() kadar sürecek bir başka cephenin açılmasına tanık olmaktadır ![]() din olarak doğan İslam dini önemli bir güç haline gelmiş, 636 yılında Filistin’de Yarmuk Savaşı’nda Heraklios’un ordusunu dağıtarak yeni ve güçlü bir aktör olarak siyasal sahneye çıkmıştı ![]() geçiren İslamiyet, Bizans’ın yeni rakibi olarak ortaya çıktı ![]() kavramı, yeni dini yaymak misyonunu benimsemiş İslam güçlerinin ana motivasyonuydu ![]() Yedinci yüzyılın ortalarına gelindiğinde Bizans, doğusunda bütün Kuzey Afrika, Filistin, Suriye ve Kilikya’ya kadar güneydoğu Anadolu’yu Araplar’a; batıda ise Yunanistan’ın bazı kısımları ve Trakya’nın doğusu dışındaki bütün topraklarını Avar Hanlığı’na kaptırmış, bu iki büyük güç arasında sıkışmıştı ![]() denizden kuşatan ancak başarılı olamayan Arap orduları, 7 ![]() ![]() Akdeniz kıyılarındaki yerleşmelerine de akınlar düzenlemiştir ![]() özellikle Akdeniz kıyıları için güvensiz ve istikrarsız yüzyıllar olmuştur ![]() ![]() gelindiğinde Kafkaslar ve tüm Doğu Anadolu da Abbasi Halifeliği’nin eline geçmiş ve Bizans’a Trabzon–Sivas–Mersin hattının batısı ile Kıbrıs, Doğu Trakya, Ege Adaları ve Doğu Yunanistan kalmıştır ![]() Ortaçağ: Makedon ve Komnenos Hanedanları 8 ![]() kazandırmış ve devleti yeniden örgütlemiştir ![]() ![]() Makedon hanedanı dönemini (867-1057) başlatır ![]() edilmiştir: Kilikya, Doğu Anadolu (1032 Urfa, 1045 Ani), Bulgaristan (1018) ve Yunanistan’ın büyük bir bölümü, İtalya’nın güney ucu ve Girit tekrar imparatorluk sınırlarına eklenmiştir ![]() ![]() bölgenin kaderini değiştirecek olan bir yenisinin eklendiğine tanık olunmaktadır: Türkler ![]() Selçuklu Sultanı Alparslan’ın 1071 yılında Romanos Diogenes komutasındaki Bizans ordusunu Malazgirt’te yenmesiyle, Anadolu Türk akınlarına karşı korumasız kalmış ve Türkler’in Bizans İmparatorluğu’nun sonunu getirecek olan Anadolu’daki ilerleyişi hızlanmıştır ![]() Bu yeni tehdit karşısında Bizans İmparatorluğu 1095 yılında Roma’ya, Papa II ![]() heyet göndererek yardım istemiştir ![]() kurtarmak üzere bir ordu hazırlamış ve I ![]() İznik, Eskişehir ve Antakya’yı ele geçirmiş, 1099 yılında Kudüs’e girmiştir ![]() Doğu Akdeniz kıyılarında küçük Latin krallıkları kurulmaktadır ![]() kale, Haçlı Ordusu tarafından yapılmıştır ![]() 7 yavaşlatılmış olmasıdır ve bundan yararlanılarak Anadolu’nun büyük kısmı Selçuklular’dan geri alınmıştır ![]() Anadolu Selçuklu devletine, ya da “Rum Sultanlığı”na bırakır ![]() en değişken olduğu 11 ![]() ![]() bulunmaktadır (1081-1185) ![]() 12 ![]() ![]() şeridi, Kıbrıs ve Girit, Karadeniz kıyı şeridi, Batı Anadolu, Marmara, Trakya, Yunanistan ve Bulgaristan Bizans’ın kalan topraklarıdır ![]() bulunmaktadır ![]() ![]() Miryakefalon’da yenmesi, 1187’de Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü geri alması, Papalığın III ![]() ![]() ![]() gitmesi nedeniyle etkin olamaması üzerine, III ![]() ancak bu sefer de kalıcı bir zafer elde edilememiştir ![]() Başkentte Latin İşgali 13 ![]() ![]() fırsatçılıkla Konstantinopolis’e girmiş ve 1204 yılından 1261 yılına kadar Bizans’ın başkenti Latin ordusunun elinde kalmıştır ![]() aristokratlar sürgünde prenslikler kurmuştur: Başkenti İznik’te olan ve Batı Anadolu’nun da önemli bir kısmını kontrol eden Laskarisler; Trabzon ve çevresinde Komnenoslar; ve Yunanistan’ın batı tarafında Epiros despotluğu ![]() Anadolu’da sahip olduğu toprak parçaları Trabzon, İznik ve Kuzey Ege’den ibarettir ![]() işgali dönemi Bizanslılar için çok büyük bir şok etkisi yaratmıştı ![]() kez elden çıkmış, inanılmaz bir biçimde yağmalanmıştı ![]() vurulan en büyük darbe olmuş ve imparatorluk bir daha kendisini toparlayarak eski gücüne ulaşamamıştır ![]() Bizans’ın Son Devri: Palailogos Hanedanlığı Bizans uygarlığının son evresi, Bizans İmparatoru VIII ![]() yılında Konstantinopolis’i Latinler’den geri alması ile başlar ve 1453’te başkentin Osmanlılar’ın eline geçmesiyle sona erer ![]() hüküm sürmüş olması nedeniyle bu dönem Palaiologoslar dönemi olarak da anılmaktadır ![]() Latinler’in bir harabeye çevirdiği başkentin hızla imar edilmesi gerekmektedir ![]() Anadolu topraklarının da çok büyük bir kısmı kaybedilmiştir ![]() ![]() 8 izleyen II ![]() içinde sürdürebileceği ekonomik ve askeri bir hinterlanddan bile mahrum kalmış, bir süre sonra da bir “şehir devleti”ne dönüşmüştür ![]() uygun konumunun yanı sıra, Bizans sarayının başarıyla yürüttüğü “evlilik diplomasisi” sayesinde başkentten ibaret olan “imparatorluk” 1453 yılına kadar varlığını sürdürebilmiştir ![]() Bizans Kültürü Bileşenleri Bu kadar uzun bir tarihsel sürece ve geniş coğrafyaya yayılmış olan bir uygarlık, bütün bu süreç ve coğrafya içinde aynı gelişim çizgisini göstermemiş, yerel katkılar ve etkilerle uzun bir zaman dilimi içinde yavaş yavaş yoğurulmuş, biçimlenmiş, değişerek kendi özgün kimliğini yaratmıştır ![]() özgün kültürün oluşumunda rol oynayan başlıca etkiler ise şunlar olmuştur: 1 ![]() kültür mirası Bizans uygarlığının da ana kolunu oluşturmuştur ![]() 2 ![]() üzerinde bulunduğu toprakların yerel kültürlerinden etkilenmesini sağlamıştır ![]() olarak “Doğulu etkiler” diye guruplayabileceğimiz bu uygarlıkların kuşkusuz en güçlüsü Persler olmuştur ![]() 3 ![]() Bizans kültürü dediğimiz bir senteze ulaştıran ve Ortaçağ boyunca bu kültüre damgasını vuran unsur, Hristiyan dini olmuştur ![]() Esas olarak bu faktörler Bizans kültürünü oluşturan ana etkilerdir; ancak Bizans kültürü bu etkilerin basit bir biçimde üst üste toplanması değil, bunların uzun bir zaman dilimi içinde kaynaşıp damıtılarak ulaştığı bir sentezdir ![]() bir sentez olmasından kaynaklanmaktadır ![]() boyunca ortaya çıkmış olan diğer kültürlerden farklılaşır, kendi özelliklerini ortaya koyar, ve tıpkı Mısır uygarlığı, Antik Yunan uygarlığı, Roma uygarlığı gibi ayrı bir kültür olarak adlandırılmayı hak eder ![]() Elbette ki bu uzun kültürel evrimi aynı ad altında ele alıp incelemenin bazı zorlukları vardır ![]() Bütün bu süreç içinde kültür ve sanat aynı kalmamış, değişik dönemlerde kendi biçimlerini yaratmıştır ![]() inceleme gerekliliğini önümüze koymaktadır ![]() 9 ve onun bir parçası olarak da sanatını, belli evrelere ayırarak incelemektedirler ![]() ana dönem belirlenmiştir: Erken Bizans Dönemi, Orta Bizans Dönemi ve Son Bizans Dönemi ![]() Erken Bizans Bizans olarak adlandırdığımız uygarlık gerçekte Roma İmparatorluğu’nun kesintiye uğramaksızın Doğu’da devam etmesidir demiştik ![]() yapılar açısından baktığımızda da durum böyledir ![]() devamıdır ![]() ilk yüzyıllarda bütün kültür alanlarında “Romalılık” egemendir ![]() Antik Roma kültüründen esas olarak bir Ortaçağ uygarlığı olan Bizans kültürüne geçiş uzun bir süreçtir, çünkü Ortaçağ kültürü, birçok açıdan Antik kültürün antitezidir ![]() süreci, genel olarak “Erken Bizans Dönemi” olarak adlandırılır ve kendi içinde farklı nitelikte dönemler barındırsa da, 4 ![]() ![]() ![]() referans noktaları vermek gerekirse, 330 yılından 726 yılına kadar olan dönemi birçok sanat tarihçisi ve tarihçi Erken Bizans olarak adlandırmaktadır ![]() ilgi odağının Doğu’ya kayması konusundaki en önemli referans noktasıdır ![]() Constantinus’un Hristiyanlığı İmparatorluğun “eşit” dinlerinden biri olarak yasallaştırdığı 313 yılını referans noktası olarak değerlendirir, çünkü sonuçta Bizans uygarlığı bir bakıma “Hristiyanlaşmış Roma uygarlığı” olarak da tanımlanabilir ![]() İmparatorluğu’nun İmparator Theodosius tarafından oğulları Honorius ve Arcadius arasında Doğu ve Batı Roma olmak üzere resmen ikiye bölündüğü 395 yılının Bizans için referans alınmasıdır ![]() bir siyasal varlık olarak dünya sahnesinde yer almış ve bu devlet ileride Bizans olarak anılmıştır ![]() zamanda araştırmacılar biraz dönemlerin homojen özelliklerine göre, biraz da inceledikleri konunun niteliğine göre yapay olarak “dönem”lere ayırmaktadır ![]() Bizans’ın başlangıcı olarak almayı ve “Bizans mimari envanteri”ni bu tarihe göre oluşturmayı tercih ettik ![]() Erken dönemin ilk iki yüzyılı, yani kabaca Iustinianos dönemine kadar (527-565) olan zaman dilimi, Roma’nın “Bizanslaşması”dır aslında ![]() ![]() Her ne kadar daha I ![]() Akdeniz çevresindeki bütün önemli Geç Antik kentlerde büyük bazilikal kiliseler inşa edilmeye başlamışsa da, özellikle 4 ![]() ![]() Hristiyanlıkla paganizm biraradadır, devletin resmi dili Latince’dir ![]() 10 Bizans’ta uzun bir süre ısrarla kullanılmıştı ![]() Roma’daki imparatoluk sarayı gibi, önemli bir aristokrat kesim ve yönetici sınıf da (örneğin senatörler) Roma’dan Konstantinopolis’e taşınmıştı ![]() sürdürüyordu ![]() dillerin dışında, ortak dil olarak Grekçe kullanılmaktaydı ![]() olması, Roma imparator ünvanlarının terkedilerek Grekçe olan Basileos ünvanının alınması, imparator Herakleios döneminde (610-641) gerçekleşmiştir ![]() ![]() ve mimarlığı da Antik Roma sanatından çok unsur barındırır ![]() “Geç Antik Çağ” olarak da adlandırmaktadır ![]() ![]() Iustinianos’un hükümdarlık döneminde Hristiyan kültürünün ağır basmaya başladığı görülmektedir ![]() mirasından uzaklaşacak, kendi özgünlüğünü oluşturacaktır ![]() 8 ![]() ![]() dönemin başlangıcı kabul edilen 726, bu nedenle Erken Bizans Dönemi’nin sonu kabul edilir ![]() Orta Bizans Bizans tarihinde çok ilginç bir dönem olan İkonoklast (ikon kırıcı) dönem, aslında daha erken dönemlerden beri ruhban arasında süren teolojik bir tartışmanın, imparatorun taraf olmasıyla siyasi bir aksiyona dönüşmesidir ![]() bezemenin din açısından caiz olup olmadığı ile ilgilidir ![]() örnek göstererek Tanrı’nın “insan eliyle yapılmış” putlara tapınmayı yasakladığını, ancak Ortodokslar’ın kutsal kişilerin betimleri olan ikonlara saygıyı abartarak tapınma noktasına getirdiğini ve Tanrı’nın bu nedenle de Bizanslılar’ı cezalandırdığını öne sürmekteydi ![]() Özellikle manastırların temsil ettiği Ortodoks çizgi ise, kiliselerin figürlü temalarla resimlenmesini savunuyordu ![]() ![]() depremi de Tanrı’nın bir cezası olarak yorumlayarak, Büyük Saray’ın bugünkü Sultanahmet Meydanı’na bakan Khalke Kapısı’nın üstündeki büyük İsa ikonunu kaldırır ve böylece İkonoklazma olarak adlandırılan dönem başlamış olur ![]() ikonları savunmalarını bahane ederek, toplumda büyük bir itibar ve güç kazanmış olan manastırları hizaya sokmaktır ![]() otorite ile manastırlar arasında bir güç çekişmesi biçiminde geçer ![]() “ikon severler”, yani manastırlar olur ![]() Theodora’nın da hazır bulunduğu ve Patrik Methodios’un ikonoklastları eleştirdiği bir konuşma yaptığı törende, Ayasofya’nın apsisinde bugün halen duran Meryem ve Çocuk İsa mozaiğinin (ya da ikonunun) açılışı yapılır, böylece İkonoklast dönem resmen son bulur ![]() Dünyada hiçbir uygarlık iki yüzyıla yakın bir süre resim yasağı gibi bir konuyu tartışmamıştır ![]() 11 Hristiyan dogmasını geliştirdiler, buna bağlı olarak da mimarlık alanında ve resim sanatında yenilikler oluşturdular ![]() uygulandığını görmekteyiz ![]() damgalarını vurdukları, Hristiyanlığın tüm kültür alanlarına egemen olduğu bir dönemin, Ortaçağ’ın da başlangıcıdır ![]() bir bakıma gerçek kişiliğini kazanmıştır ![]() adlandırılmaktadır ![]() Orta Bizans Dönemi, 1204 yılında başkent Konstantinopolis’in IV ![]() geçirilmesine kadar olan dönemi kapsamaktadır ![]() şekillendirdiği bir Ortaçağ kültürü egemendir ![]() hazmetmiş olan Bizans kültürü, artık onlardan bağımsız, kendi özgün niteliklerini oluşturmuş ve “farklı” bir kültür olarak ortaya çıkmıştır ![]() Son Bizans İmparatorluğun başına gelen en büyük felaketlerden biri olan IV ![]() sanatı ve kültürünün yaratıcı merkezi olan Konstantinopolis’i 1204-1261 yılları arasında elinde tutmuş, imparatorluk kültürüne en büyük zararı vermişse de, sürgündeki Bizanslılar kültürel üretimlerini sürdürerek varlıklarını korumuş, 1261 yılında başkentlerini Latinler’den geri aldıklarında, eski görkemli günlerindeki güçlerinde olmasalar da, uygarlıklarını yeniden canlandırmayı başarmışlardır ![]() Dönemi” olarak adlandırılmaktadır ![]() genelindeki kötü gidişle çelişir bir görüntüdedir ![]() üst sınıflar, Konstantinopolis’e gelerek kültür ve sanata yatırım yapmıştır ![]() Yunan kültürüyle, bilim ve felsefeyle ilgili bir elit kesim oluşmuştur ![]() mimari eserler yapmaya yetmemektedir —bunun bir istisnası bugün Kariye Müzesi olan ve 1321 yılında üst düzey bir bürokrat ve çağının entellektüeli olan Theodoros Metokhites tarafından yaptırılan ve zengin bir biçimde dekore edilen Khora Manastırı’dır— ama mevcut yapılar onarılmış, bunlara bazı ekler yapılmıştır ![]() nedenlerle bazı araştırmacılar tarafından “Bizans Rönesansı” olarak da adlandırılmaktadır ![]() Post Bizans Bizans uygarlığının kültürel etkileri 1453 yılında Bizans İmparatorluğu’nun tarih sahnesinden çekilmesinden sonra da, başta Rusya ve Balkanlar gibi Ortodoks ülkeler olmak üzere, Avrupa ülkeleri ve Osmanlı İmparatorluğu’nda da çeşitli biçimlerde sürmüştür ![]() 12 etkiler, özellikle mimarlıkta ve Ortodoks dünyasında çok yaygın olan ikonalarda günümüze de ulaşmış olan çok sayıda örnek vermiştir ![]() çeşitli biçimlerde süren bu Bizans etkileri, Bizans sonrası anlamında “Post Bizanten” diye adlandırılmaktadır ![]() Türkiye’deki Bizans Kültürel Mirasının Önemi Bizans’ın kültürel mirası, bugün Türkiye’nin tarihsel zenginliğinin en önemli parçalarından birini oluşturmaktadır, çünkü; 1 ![]() ana toprak parçası, başkent Konstantinopolis ile birlikte, esas olarak Anadolu olmuştur ![]() 2 ![]() ![]() Anadolu’nun zengin tarihi boyunca birbirini izlemiş olan uygarlıkların içinde en uzun olan tarihsel zaman dilimidir ![]() 3 ![]() nicelik olarak Osmanlı uygarlığının eserlerinden sonra ikinci sırada bulunmaktadır ![]() 4 ![]() dünyanın geri kalan kısmındaki kalıntıların toplamından daha fazladır ![]() 5 ![]() edinmiş bir uygarlık olarak, Türkiya’de arkeolojik çalışma yapılan neredeyse her alanda Bizans kalıntılarına da rastlanmaktadır ![]() 6 ![]() ötesinde bir etkileşim vardır ve bu alan incelenmeyi beklemektedir ![]() Türkiye’de Bizans Sanatı Konusunda Çalışmalar Türkiye’de Bizans sanatı ile ilgili ilk çalışmalar 19 ![]() ![]() Avrupalı gezginler ve bilim adamları tarafından gerçekleştirilmiştir ![]() Ramsay, Rott gibi bilim adamları, Anadolu’da Bizans Dönemi eserlerini ilk tanıtanlar olmuştur ![]() yararlanamamış, ama 1950’lere kadar Anadolu’da ve özellikle de İstanbul’da yabancı bilim adamları çok önemli çalışmalar yürütmüştür: Kapadokya’yı gezen Jerphanion gibi gezginler, Trabzon çevresinde çalışan D ![]() ![]() Bizans yapılarını tanıtmıştır ![]() Camisi, Euphemia, Theodosius Zafer Takı gibi dünyada yankı bulan kazılar yapılmıştır ![]() Bir Bizans yerleşmesinde ilk Türk kazısı ise, 1930 yılında Arif Müfid Mansel’in 13 İstanbul’daki Balabanağa Mescidi kazısı olmuştur ![]() Arkeoloji Müzeleri ile Ayasofya Müzesi elemanları tarafından özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde yürütülen yüzey araştırmaları ve kurtarma kazıları, günümüze kadar devam etmiş, Bizans ile ilgili önemli buluntuları saptayan ve ortaya çıkaran çalışmalardır ![]() çalışmaların çoğu, ya kent içinde hızla tamamlanması gereken kurtarma kazıları, ya da çok sınırlı olanaklarla gerçekleştirilen yüzey araştırmaları olduğundan, yeterli düzeyde bilimsel bir belgeleme yapılamamış ve bu çalışmalar kapsamlı yayınlara dönüşmemiştir ![]() yılları arasında ABD’deki Dumbarton Oaks Enstitüsü özellikle İstanbul’daki bazı kazı ve restorasyon projeleri ile, Anadolu’da bazı geniş bölgesel yüzey araştırmalarını desteklemiştir ![]() İstanbul’da Polyeuktos ve Konstantinos Lips kazıları, Kalenderhane kazı ve restorasyonu, Kariye ve Ayasofya mozaik ve freskolarının restorasyonu gibi önemli çalışmaları bu kurum desteklemiştir ![]() Dumbarton Oaks Papers ciltlerinde ya da kitap olarak yayınlandığını, ancak 1970’li yılların sonlarında bu desteğin büyük ölçüde kesildiğini görmekteyiz ![]() akademik çalışmalar 1940’larda İstanbul Üniversitesi’nde Arkeoloji Bölümü bünyesinde başlamış, 1964 yılında Bizans bağımsız bir kürsü olarak kurulmuş ve başına Semavi Eyice getirilmiştir ![]() konusunda dersler verilmeye başlanmış ve Hacettepe, Anadolu ve Ege Üniversitesi’nde Bizans Sanatı Anabilim Dalları kurulmuştur ![]() paralel olarak artmıştır ![]() 20 ![]() araştırmaları, Anadolu’daki Bizans mimari varlığının tanımasına büyük katkı sağlamıştır ![]() Doğrudan Bizans mimarlığı ile ilgili olan bu alan çalışmalarının başlıcaları arasında şunları sayabiliriz: Eyice’nin 1960’lı yıllarda Trakya bölgesinde, 1970’li yıllarda Silifke ve çevresi ile Karaman civarında gerçekleştirdiği yüzey araştırmaları; 1960’larda itibaren Harrison’un Likya bölgesindeki araştırmaları; 1975-1980 arasında Ötüken’in Kapadokya bölgesi mimarlığı araştırmaları; Bryer ve Winfield’in 1980’li yıllarda Doğu Karadeniz bölgesindeki yüzey araştırmaları; Edwards’ın 1980’lerde Artvin, Oltu çevresini kapsayan Kuzeydoğu Anadolu araştırmaları; Foss’un 1980 –1990’lı yıllar boyunca geniş bir coğrafyada Anadolu kaleleri üzerine yaptığı araştırmaları; Ötüken ve Ousterhout’un 1980’li yıllarda Trakya yüzey araştırmaları; 1990’larda Ötüken’in Bursa ve çevresindeki incelemeleri; aynı yıllarda Hill’in Kilikya bölgesindeki araştırması ![]() sayıda araştırma yapılmıştır, ancak bu yazının kapsamı hepsine burada değinmeye elvermemektedir ![]() Yakın zamanda ise Bizans yerleşmeleri ile ilgili alan çalışmalarında bir artış gözlenmektedir ![]() Araştırma Sonuçları Toplantısı ciltlerine bakacak olursak, Türkiye’de Bizans yerleşmeleriyle ilgili bütün Anadolu coğrafyasına yayılmış çok sayıda yüzey araştırmasının sürdürüldüğünü 14 görürüz ![]() yazık ki zor ![]() ana veri kaynağını oluşturmaktadır– bazı projelerin “bir hoca, iki öğrenci, bir temsilci” biçiminde ekiplerle gerçekleştirilmesi, çalışmanın gerektirdiği uzmanlaşmış emek ve teknolojilerden yararlanılmaması sonucunda, bu çabaların uluslararası standartlarda yayına dönüşemediği görülmektedir ![]() ile ilgili çalışmalara baktığımızda, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çalışma yapılmadığı, son yıllarda bazı alan çalışmalarına başlanmışsa da bu bölgelerde Ortaçağ Hristiyan mimarisi açısından büyük bilimsel boşluklar olduğu da dikkat çekmektedir ![]() İstanbul ve Marmara Bölgesi Bizans İmparatorluğu’nun kalbi ve beyni, bugün İstanbul olan başkenti Konstantinopolis kentiydi ![]() sanatsal yaratının da merkeziydi ![]() ![]() İmparatorlara hizmet eden sanat atölyeleri ve ustaların yaratıları, imparatorluğun bütün topraklarında olduğu gibi, komşu ülkelerde de ün kazanmış, onlar uzak topraklara iş yapmak için gönderilmiş veya çağırılmıştı ![]() niteliksel ve niceliksel olarak en fazla yapının bugün İstanbul’da bulunduğunu görmekteyiz ![]() Elinizdeki bu envanter klasöründe 250’ye yakın yapı, İstanbul ve yakın çevresinde yer almaktadır ![]() 10’u günümüze ulaşabilmiştir ![]() ![]() çıkan topraklar başkent ve Marmara Bölgesi’ndeki yakın çevresi olduğu için, bu bölge yapı tiplerinin çeşitliliği açısından da çok zengindir ![]() tarihi boyunca kullanılmış olan yapı tiplerinin neredeyse hepsinden en az bir örneği bulabilmek mümkündür ![]() çeşitli işlevlerle kullanılmakta; bir kısmı ise iyi ya da kötü belgelenmiş olarak, ya da adından başka hiçbir iz bırakmadan yakın tarihimizde yok edilmişlerdir ![]() Bügünkü Marmara Bölgesi’nin Asya tarafında kalan kısmında (Bithynia) en önemli Bizans yerleşmeleri, başkentin Latin işgali altında olduğu dönemde İmparatorluğa başkentlik yapmış olan Nicaia (İznik), Proussia (Bursa) ve Nikomedia (İzmit) olmuştur ![]() özellikle Marmara Denizi’nin güney kıyılarında ve Gebze–Tuzla hattında, Ulubat Gölü çevresinde Bizans yerleşmeleri dikkati çekmektedir ![]() Çekmece’den sonra Perinthos (Marmara Ereğlisi), daha batıda Ainos (Enez) yer alır ![]() Trakya’da Adrianopolis (Edirne) önemli bir yerleşmeyse de, burada çok az kalıntı günümüze ulaşabilmiştir ![]() ![]() 15 Marmara Bölgesi’nde de Bizans mimarlığı konusunda yeterli arkeolojik araştırmanın yapıldığını söylemek çok zordur ![]() Fethiye gibi ayrıntılı olarak çalışılmış bazı önemli yapılar olsa da, halen hakkında hiçbir bilimsel çalışma ve başlı başına bir yayın yapılmamış çok sayıda Bizans yapısı bulunmaktadır ![]() fark ettik, bir yandan da bu yetersizliğin yol açtığı sorunları yaşadık ![]() mimari tanımlamaların ve hatta yer tanımlamalarının çok eksik ve yanlış olduğunu gördük ![]() Bazı yayınlarda, modern yerleşimlerin dışında yer alan kale gibi yapıların nerede olduğunu anlayabileceğimiz verilerin eksik olduğunu gördük ![]() Marmara klasöründeki yapıların büyük bir kısmının bulunduğu İstanbul’dan kaynaklanmaktaydı: Sokak ve mahalle adları o kadar sık değişmiş ki, bırakınız 19 ![]() sonlarındaki araştırmaları, yakın zamanda gerçekleştirilen çalışmalarda bile yapıların bulundukları adres bilgilerinin içinden çıkmak çok zor, bazen de imkansız olmuştur ![]() Bizans, esas olarak bir “kent uygarlığı” olmuştur ![]() kentlerini iskan etmeye devam etmiş, en önemli mimari eserlerini bu kentlerde yaratmıştır ![]() Bizans kalıntılarının korunması ile ilgili sorunlar da buradan kaynaklanmaktadır ![]() Bizans yerleşmesi günümüzde de insan yerleşmelerine sahne olmakta, başlıca Bizans kentleri bugün de Türkiye’nin en büyük kentleri arasında yer almaktadır ![]() kalıntıları modern yerleşimciler tarafından büyük bir hızla yok edilmekten kurtulamamaktadır ![]() yapısı günümüze ulaşabilmiştir ![]() kalabilmiş, diğerleri büyük ölçüde tahrip edilmiştir ![]() da fotoğrafla belgelenmiş olan bazı yapıların yerinde bugün modern binaların yükselmekte olduğunu görüyoruz ![]() ![]() giden bu yapıların epey bir kısmı, geride, TAY’ın bu envanterine girebilecek kadar ipucu bile bırakmamıştır ![]() Engin Akyürek alıntı |
![]() |
![]() |
|