Prof. Dr. Sinsi
|
Şiir, Destan, Türk Edebiyatında Destan, Ağıt, Mesnevi, Edebiyat
ŞİİR, DESTAN, TÜRK EDEBİYATINDA DESTAN, AĞIT, MESNEVİ
Tanım:
Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağlamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacı olmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle bu düzeye ulaşabilen bütün yazılı eserlere edebiyat denir Edebiyat bir anlatım biçimidir Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanabilir Herhangi bir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi için sanatsal değerler taşıması gerekir
Türler
Edebiyat türlerini önce ikiye ayırmak mümkün Birincisi nazım, ikincisi nesir Nazım belli bir ölçü ve kalıp esas alınarak üretilmiş edebi ürünlerdir Ya da kısaca bütün şiir ve şiirler metinlerdir Hece vezni gibi belli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır Nazım genel oarak bütün şiir türlerini kapsar Nesir ise edebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini Roman, öykü, tiyatro, deneme gibi
ŞİİR
Dilin anlam, ses ve ritim ögelerini belli düzen içinde kullanarak bir olayı, ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır
Lirik şiir
Edebi türlerin en sanatsal, en katışıksız, en yoğun olanı lirik şiirdir Estetik haz vermenin dışında hiçbir amaç taşımaz Lirik şiiri destan, eleji, ağıt, mesnevi, dramatik şiir ve felsefi şiir izler
Destan
Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir Yunanca "espos" sözcüğünden gelmektedir Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir
Destanların ortak özellikleri:
Hepsinde yarı tanrısal nitelikler taşıyan bir ya da birçok kahramandan söz edilir Destan bu kahramanın eylemleri üzerine kurulmuştur Olaylar çok geniş bir kozmik coğrafya üzerinde geçer Bir destanın dünyası ortaya çıktığı zaman içinde düşünebilecek her şeyi barındıran bütünsel, çok yönlü bir dünyadır Hemen bütün destanlarda uzun yolculuklar anlatılır Çoğu destanda olaylara doğaüstü yaratıklar da katılır Kişiler, olaylar, doğal varlıklar hep gerçek yaşamdaki boyutlarından daha büyük, daha zengindir Özellikle sözlü destanlarda uzun anlatı, betimleme (tanımlama) ve konuşma bölümleri bulunur Öykü içinde öyküye yer verilir Törensel söyleyişler ve kamusal duyarlılık hakimdir Destanlar temel olarak iki gruba ayrılır
Sözlü destanlar
Yazının henüz bulunmadığı ve yaygınlaşmadığı bir kültürde doğan ve kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarıldıktan sonra yazıya geçirilen destanlardır Ozan ve şarkıcıların değişik zamanlarda söylediği şarkı ve şiirlerin bütünleşmesi ve işlenmesiyle oluşturulurlar Örnekler:
Gılgameş: MÖ 3000 yıllarında Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır Bilinen en eski destandır Babil ve Akad toplumlarınca da benimsenmiştir Ama bugüne kalan en eksiksiz biçimi Sümer toplumunda ortaya çıkmıştır Zalim Uruk kralı Gılgameş’in ölümsüzlük arayışını anlatır Gılgameş ve arkadaşı Enkidu ile birlikte uzun arayışlardan sonra ölümsüzlük otunu bulur, ama bir yılana kaptırır
Ilyada ve Odysseia: MÖ 11-12’nci yüzyıllarda geçtiği sanılmaktadır Homeros destanları olarak bilinirler Yunan Yarımadası’ndaki Akhalar’ın, Anadolu’daki İon krallıklarına saldırısı ve Akha kral ve prenslerinin daha sonraki serüvenleri anlatılır Özellikle Odysseia, Yunan Tragedyası ve Batı edebiyatının önemli bir kaynağıdır
Diğerleri: Eski İngilizce halk destanı Beowulf, Eski Almanca Heldenlieder (kahramanlık türküleri), Almanca Nibelungenlied , Kudrunlied, Fransa'da Chanson de Geste (kahramanlık şarkısı), Chanson de Roland (Frank kralı Charlemagne’ın savaşlarını anlatır), İspanya’da El Cantar de Mio Cid, Hindistan'da Mahabharata, Ramayana, Japonya’da Heike Monogatari
Edebi destanlar
Belirli bir yazar tarafından eski örneklere uygun olarak ve okunmak üzere kaleme alınmış destanlardır
Örnekler:
Vergilius’un Aeneis’i: MÖ 29-19’uncu yüzyılları kapsar Troyalı Aeneias’in uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Latin ülkesine gelerek Lavinium kentini kurması anlatılır Lavinium sonradan Alba Langa ve Roma kentlerinin yerine kurulan ilk kenttir
Milton’un Paradise Lost’u: İnsanın cennetten kovuluşu ve tanrının şeytanla mücadelesini anlatır
Dante’nin La Divina Commedia’sı (İlahi Komedya) MS 1310-1321, Ariosto’nun Orlando Furioso’su (Çılgın Orlando) 1532, Camoes’in Os Lusidas’ı 1572
Türk edebiyatında destan
Asya kıtasının çeşitli bölgelerinde yaşayan Türk boyları arasında zengin bir destan geleneği vardır Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır Altay Türkleri arasında söylenmektedir V Radlov tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir
Saka Destanı, İskit Türkleri’ne aittir Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu parçaları bulunur Bunlar Kaşgarlı Mahmud’u Divanü Lugati-t-Türk adlı eserinde yer almıştır
Oğuz Kağan Destanı 14’üncü yüzyılda derlenmiş özet nitelikte bir metindir Oğuz Kağan’ın doğumu ve üstün nitelikleri, askeri başarıları ve ülkeyi oğulları arasında pay edişi anlatılır
Oğuz Türkleri’nden günümüze gelen tek destan metni ise Dede Korkut Kitabı’dır Bayındır Han soyundan geldikleri sanılan Akkoyunlular’ın egemen olduğu Kuzeydoğu Anadolu’daki olaylar ve Müslüman Oğuzlar’ın yaşamı anlatılır
Göktürk Destanları çeşitli parçalardan oluşmuştur Bozkurt parçasında Göktürkler’in bir boz kurdun soyundan geldikleri, Ergenekon parçasında ise Ergenkon’a sığınmaları, çoğalıp buraya sığmayınca dağı eriterek dış dünyaya çıkmaları anlatılır Köroğlu parçasında, göçebe Oğuzlar’ın Horasan ve Hazar’da İranlılarla savaşlarından sözedilir
Manas Destanı’nda Kırgız Türkleri'nin putperest Kalmuk ve Çinliler’le savaşları vardır
Cengiz Han Destanı, Moğol istilasından sonra Kıpçak bozkırlarında ve eski Uygurların yaşadığı bölgelerdeki olayları anlatır
Timur Destanı, Timur’un savaşları ve kişiliğine yer verir Danişmend Gazi Destanı’nda Türklerin Anadolu’yu ele geçirmeleri anlatılır
Battal Gazi Destanı’nda da Anadolu’daki Türk-Bizans savaşları yer alır
AĞIT
Genellikle bir ölünün ya da acı, üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsü Ağıtlar, başından acı bir olay geçen ya da ölen kişinin iyiliklerinden, yiğitçe davranışlarından ve yaşamındaki önemli olaylardan söz eder Belli geleneksel hareketler eşliğinde kendine özgü ölçü ve uyaklarla söylenir
Türklerde ağıt geleneği çok eskidir Anadolu’nun hemen her yerinde söylenir Ağıtlar yarı anonim folklor ürünleri arasında da sayılabilir Türkçe’de 7, 8 ve 10 heceli ağıtlar yaygındır En çok rastlanılanı 8 hecelilerdir Erkeklerin söylediği ağıtlar varsa da ağıtları daha çok kadınlar söyler Gösteri bölümüyle tiyatro, söyleniş biçimiyle şiirseldir Ağıtlar türkü ve destanla yakın ilişki içindedir
MESNEVİ
Özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan şiir biçimidir Arapça’da "müzdevice" denilen mesnevi türü ilk olarak 10’uncu yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır Türk edebiyatına girişi 11’inci yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar Her beytinin ayrı uyaklı olması yazma kolaylığı sağlar Bu nedenle uzun aşk öykülerinde, destanlarda mesnevi kullanılmıştır Mesnevi bir eser başlıca tevhid, münacat, na’t, miraciye bölümlerinden oluşur Mesneviler aşk mesnevileri, dinsel-tasavvufi mesneviler, ahlaksal ve öğretici mesneviler, savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler, bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler diye ayrılabilir Mevlana Celaleddin Rumi’nin altı ciltlik tasavvufi yapıtı da "Mesnevi" adını taşımaktadır
|