Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dilleri, imparatorluk

İmparatorluk Dilleri

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmparatorluk Dilleri



"Türkler en eski çağlardan beri kendi dil ve kültürlerinde bulunmayan şeyleri başkalarından almaktan çekinmemişlerdir Valery: Aslanın vücudu, yediği hayvanlardan oluşur, der Yaşayan her varlık, kendisini besleyen gıdayı dışarıdan alır ve kendi bünyesine karıştırır

Kültür eserleri, kullanılan kelimelere bağlı olduğu için, zaruri olarak ana dile yabancı kelimeler girer Bunlar birike birike bir okyanus teşkil ederler Dünyada saf hiç bir ilim ve kültür dili yoktur Bu bakımdan özleştirmecilik tarihin akışına ve kültüre aykırıdır" Kaplan'ın bu hükmüne katılıyoruz Nihat Sami Banarlı ise, imparatorluk dillerinden bahsediyor:

"Diller, fonetik gelişmelerine, morfolojik teşekküllerine; doğuşlarına, yayılışlarına, basit veya sentetik diller oluşlarına ve daha başka dil kanunlarına göre, türlü araştırmalara mevzu olmuştur

Fakat dillerin, bir de milletlerin mazisinde tarihî kaderine ve yaşadıkları maceralara göre, bizzat tarih eliyle yapılmış bir sınıflanışı vardır

Evet bir kısım diller vardır ki, yalnız bir vatanda değil, birçok vatanlarda devlet kurmuş milletlerin dilleridir Bu diller, normâl olarak, medeniyet ve hâkimiyet götürdükleri ülkelerin dillerinden derlenmiş kelimelerle de zenginleşmiş büyük dillerdir Başka bir deyişle imparatorluk dilleridir

Bu dillerin sâhipleri, hâkim oldukları topraklardan vergi alır, baç alır, mahsûl toplar gibi, kelime de alırlar Hem bu alışın ölçüsü de yoktur Kendilerine lâzım olduğu kadar veya canlarının istediği kadar alabilirler Çeşitli ülkelerden derledikleri lüzumlu kelimeleri alırken de kendi dillerinin gramerine, estetiğine ve fonetiğine göre millileştirerek, kendi kelimeleri yaparlar Biz bunlara, öteden beri fethedilmiş ülkeler gibi "fethedilmiş kelimeler" diyoruz

Bu saydığımız vasıflara, şüphesiz bazı farklarla uygun imparatorluk dilleri, Arapça, Türkçe, Latince, İngilizce'dir Bu dillerin hiç biri "özdil" değildir Esasen yeryüzünde hiç bir kültür ve medeniyet dili hiç bir zaman "özdil" olmak taassubuna ve basitliğine iltifat etmemiştir

Meselâ yakın asırlara kadar, lâtinceyi özdil sananlar vardı Fakat dil, tarih ve edebiyat tarihi araştırmaları ortaya koydu ki, Lâtince özdil değildir Bu lisanın kelimelerinin % 50 si Yunanca'dan alınmıştır Geri kalan kelimelerin de mühim bir kısmı değişik ölçülerle, Lâtinceye başka dillerden girmiştir

Fakat her büyük dil gibi, Lâtince'nin de "sesi" ve "mimarisi" millîdir

Lâtince'nin özdil olmadığı anlaşılınca, bütün gözler Yunanca'ya çevrilmiş ve ilk anlarda öyle sanılmıştır ki, dünyanın ilk büyük destan edebiyatını, şiirini, trajedisini, felsefesini ve mitolojisini ortaya koyan Yunanca, özdil'dir, fakat bu ihtimâl de boşa çıkmıştır Ve hemen anlaşılmıştır ki, Yunanca'nın en az yarıdan fazla kelimesi başka dillerden alınmışdır Bunlar, Makedonya, Anadolu, Suriye ve muhtelif Mezopotamya dilleridir

En muazzam bir dil olan Arapça da, başta İbranî olmak üzere, Yunanca'dan, Lâtince'den, Sanskritçe ve Farsça'dan ve daha birçok dillerden kelime almıştır Başka dillerden alınmış kelimelere araplar, "muarreb" yani arapça'laşmış kelime derler Fakat bu kelimelere, hangi dilden gelirse gelsin, kendi dillerinin damgasını vurmakta büyük ustalık gösterirler

Arapça'nın, Yunanca'dan alınma Philosophia ve philosophos kelimelerinden felsefe ve feylesof gibi, tefelsüf ve felâsife gibi? yine yunanca sophia kelimesinden, sufî gibi, tasavvuf gibi, mutasavvuf gibi kelimeler ortaya koyması böyledir Fârisîden alman endâze kelimesinin Arap dili bünyesinde hendese âhengine girmesi ve bundan, meselâ hendesî gibi, mühendis gibi, Türkçe'ye de girmiş kelimeler doğması, böyle bir hâdisedir Yine Farsça'dan alınan devan kelimesinin Arapça divân âhengi alması, bundan devâvin gibi, tedvin gibi, müdevven gibi, kelimelerin doğması böyledir

Arapçanın, daha Miladın VII asrında Kur'an Lisanı gibi muhteşem bir ifade kudretine ve yüksek müzikâliteye sâhip, ilâhî bir dil olması, başka dillerden alabildiğine faydalanmış fakat aldığı her kelimeyi, ebekuşağı altından geçirmişçesine, Arapça'nın gramerine ve fonetiğine adapte ederek arapçalaştırmış olmasının tabiî zaferlerindendir

İmparatorluk dillerinden birisi de İngilizce'dir İngilizlerin, "Bahtiyardır o İngilizce ki, onda her dilden kelime vardır" sözü, bu şuurlu imparatorluk dili anlayışının bir ifadesidir

İngilizce de, tıpkı Arapça gibi, başka dillerden aldığı kelimeleri, hususî bir söyleyişle, yani bu kelimelere İngilizcenin sesini vererek millileştirmiştir

Bu dilde, bugün, hâlâ % 75 nispetinde Lâtince ve Fransızca kelime vardır Fakat bu kelimelerde öyle bir ses değişikliği yapılmış ve kelimeler Öylesine İngilizce olmuştur ki, bunlar, bir milletin kelimelere millî bir musikî verişindeki sihirli coğrafya tesirini ve kavmi" dehâyı gösterir

Meselâ aslı Lâtince olan Cultûra kelimesinin Fransızcası kültür (culture), fakat ingilizcesi "Kalçır"dır Kalçır artık İngilizcedir

Tıpkı bunun gibi, finâl kelimesi Fransızca, fakat aynı şekilde yazılan ve aynı mânâda kullanılan faynıl, İngilizce'dir Fransızca'da kestiyon telâffuz edilen kelimenin İngilizce'de Kuveşçın âhengine girmesi de böyledir Kuveşçın İngilizce'dir

Görülüyor ki, dillerin kelimeleri değil fakat sesleri millîdir Her dilin kendi iç ve dış musikisi millîdir

Hiç bir medeniyet dilinin bütün kelimeleri millî olamaz, fakat sesi mutlaka millî olur Bir de mimarîsi millî olur Yani kelimelerin yanyana gelmesinden doğan söz istifi, bu yanyana gelişlerin meydana getirdiği ifade âbidesi millîdir Kısaca cümle yapısı millîdir

Onun İçin bizde "devrik cümle" millî değildir O kadar ki, Türk ancak telaşlandığı, dili dolaştığı, acele konuşmak zorunda kaldığı, kısaca şaşırdığı zaman devrik cümleyle söyler Zamanımızdaki devrik cümle bolluğu da böyle bir şaşkınlığın ifadesidir

Türkçe, daha Ortaasya'daki kuruluş asırlarında bile, özdil değil bir imparatorluk diliydi Zamanla kendisine lâzım olan eşya, iman, tefekkür ve hayata ait kelime ve mefhumların mühim bir kısmını başka dillerden almıştır

Meselâ, en eski Türkçe'ye "TÖRE" kelimesi, İbrânîce'den, "ev" kelimesi Arâmî dillerinden; bugün öztürkçe zannedilen ve "şehir" kelimesi yerine kullanılmak istenen "kend" "kand" "kent" kelimeleri Soğdsanskrit dillerinden; acun kelimesi Soğdca'dan; Yunanca'dan semâ mânâsındaki kök (gök) kelimesi; Oğuz Kağan destanında rastladığımız "sıra" kelimesi, hatta kahraman mânâsındaki "âlp" kelimesi Moğolca'dan girmiştir Yine Oğuz Kağan Destanında rastladığımız "dost" kelimesi, Türk diline Farsça'dan girmiştir Eski Türkçe'de böyle kelimelerin sayısı çoktur

Sebebi anlaşılamaz bir davranışla bazı kimseler, Türkçe'ye daha çok Moğol istilâsından sonra ve tarihte ilk defa zorla sokulmuş, bir takım geri kelime ve ekleri de Türkçe sanmış ve bunları Türkiye Türkçe'sinde diriltmeye kalkışmışlardır Bugün devlet teşkilatında kullanılan sayıştay, danıştay, yargıtay gibi kelimelerdeki ekler, böyle ek'ler ve böyle yanlışlardır Bu kelimeler Türkçe değildir Yine onların uydurdukları görev, ödev, saylav, söylev gibi kelimelerdeki ekler de böyledir Bu kelimeler de Türkçe değildir Tarihte büyük medeniyet kurmuş milletlerin Türkçede tamâmiyle millîleşmiş kelimeleri atıp, yine tarihte Türk milletine en büyük fenalığı yapan Moğollar gibi barbar bir kavmin kelimelerini, bu millete, Türkçe'dir diye kabul ettirmeye kalkışmak en azından şaşkınlıktır

Bir dilin, yalnız bir vatanda değil, birçok vatanlarda işlenip güzelleşmesi, o dile, bu engin vatan topraklarından yükselen, zengin ve üstün sesler kazandırır 0 milletin dili, musikî üstünlüğüne yükselir Türk dili üzerinde yürekten konuşabilmek için, önce bu musikîyi, yani bu vatanın seslerini duyabilmek ve anlayabilmek lâzımdır

Türk dili, bugünkü Türkiye topraklarına, eski Asya ülkelerimizin hür ufuklarla çevrili bozkırlarından kopan gür ve erkek sesli bir musikîyle gelmiştir Bu sebepledir ki, Türkiye Türkçe'sinde eski bozkır sesleri ve İdil ırmağının akışından yükselen sesler vardır

Fakat Türkiye Türkçe'sinde bu kadîm sesler yanında Nil Nehri'nin taşkınlığı da seslenir; Dicle'nin, Fırat'ın, Tuna'nın, Meriç'in ve Anadolu ırmaklarının akışları da

Türkiye Türkçe'sinde Karadeniz kıyılarının poyraz rüzgarı kadar canlı, çevik ve çabuk sesler de vardır; Adalar denizi sahillerinin Lodos rüzgârı, zeybek musikîsi ve efe raksı gibi heybetli, ağır ve atmosfer dolduran sadâları da

'Aynı dil Tanrıdağı rüzgârlarının uğuldayan seslerinden ne kadar hâtıra saklıyorsa, Macaristan Ovalarında, dünyaya gücümüzü tanıtmak için ilerleyen Sultan Süleyman ordularının hür davullarında da o kadar heybet ve hâtırayla yüklüdür

Arabistan çöllerinin uzun, İran yaylalarının uzatılan sesleri; İtalyan sularında, korsanlar kadar, dalgalarla da çarpışan leventlerin bu-zafer ve mâcerâ ufuklarından getirdikleri gür sesler, Türkiye Türkçe'sinde ve onun bütün yaşayan kelimelerinde bir musikî saltanatı hâlinde mevcuttur

Böyle bir dilin kelimelerini hor görmek, hakir görmek, dilden atılabilir görmek, en az onların "oluş ve yontuluş" tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doğan büyük gaflettir

Milletimiz tarafından fethedilmiş topraklar nasıl vatanımız olmuşsa aynı şekilde "fethettiğimiz kelimeler" de bizim kelimelerimiz olmuştur O kadar ki, yıllarca evvel, Asya'daki verdiğimiz topraklar yetmiyormuş gibi, bizden Kars'ı ve Ardahan'ı isteyen ihanet dolu yabancı emele karşı bir şairimizin söylediği gibi:

Verilmeyecek şeyler vardır,
Şeref gibi, şan gibi
Kars gibi, Ardahan gibi

mısralarından yükselen sesler, nasıl, "toprak verilemez" diyorsa, tıpkı bunun gibi, asırlarca malımız olmuş, sesimizle, sanatımızla işlenmiş; ev, aile, köyümüze, aşk ve imanımıza girmiş; heyecanımıza işlenip vicdanımıza yerleşmiş ve bizim olmuş kelimeler de verilemez! Bunlar bizim zafer ve şeref hatıralarımızdır Bunlar bizim büyüklük devirlerimizin ve yüce duygularımızın zafer âbideleridir Bizimdirler ve bizim kalacaklardır"

Derleyen : Abdullah Altın

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.